Nasrallah : İsrail'in Lübnan'a Yönelik Herhangi Bir Saldırısında, Sınır Tanımadan Karşılık Veririz
Gündem, 22 Mart 2016 12:13Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Lübnan Merkezli El-Meyadin televizyonuna röportaj verdi. Hizbullah lideri, İsrail'in Lübnan'a ve Hizbullah'a yönelik saldırı ihtimali üzerine, Suriye meselesine, Rusya'nın Suriye'ye dahil olma ve çekilme sürecine, Suudi Arabistan'ın Hizbullah'ı ve direnişi bitirme projesine, İslam ümmetindeki ihtilafların çözümüne ve Lübnan'daki cumhurbaşkanlığı krizine dair önemli açıklamalarda bulundu.
Hasan Nasrallah, röportajın başında sorulan "İsrail'den Lübnan'a ve Hizbullah'a yönelik bir saldırı hazırlığı var mı?" sorusunu cevaplamadan önce şu ifadelerle giriş yaptı:
"Bismillahirrahmanirrahim. İsrail mevzusuna gelmeden önce tüm anneleri selamlamak istiyorum. Özellikle şehit annelerini; yaralı, tutuklu ve esir annelerini; ümmetimizin, halkımızın ve ülkemizin karşılaştığı tehditlere karşı mücadele eden direnişçi, asker ve sınır muhafızlarının annelerini ve kendi annemi ekranlarınızdan; sevgiyle, samimiyetle, takdirle, iftiharla, gururla selamlıyorum. O anneler ki, direnişçilerden, şehitlerden ve her türlü fedakârlığı gösteren gençlerden oluşan bu nesli yetiştirenlerdir. Cenabı Hak'tan onlara uzun ömürler vermesini, hem dünyada hem ahirette onları hayırla muvaffak etmesini ve hayatlarının geri kalanını mutlulukla, hayırla ve bereketle geçirmeyi nasip etmesini diliyorum... Bizim tehditlere ve saldırılara karşı mücadelemizde, Cenab-ı Hakk'a tevekkülden sonraki en büyük silahımız ve dayanağımız; bu annelerin terbiyeleriyle topluma sundukları bu genç kuşaktır."
Nasrallah, annesinin de ekran karşısında onu izlediğini ve onunla telefonda konuştuğunu belirtti.
Siyonist işgal rejimi ve Lübnan'a yönelik saldırı ihtimali
Yakın zamanda İsrail'in Lübnan'a ve Hizbullah'a yönelik bir saldırıda bulunacağını düşünmüyorum
Hizbullah lideri, İsrail'den Lübnan'a ve Hizbullah'a yönelik saldırı ihtimalini de şöyle değerlendirdi: "Bu konu geçtiğimiz günlerde de bazı gazetelerde, medyada ve analizlerde yer aldı. Ben böyle bir ihtimali uzak görüyorum. Yakın gelecekte İsrail'in bir saldırı veya savaş girişiminde bulunacağını düşünmüyorum. Elimizdeki verileri, tahlilleri, sonuçları, analizleri ve gerçek durumu göz önüne aldığımızda bu sonuca varıyoruz. Böyle bir şeye ihtimal vermiyorum."
İsrail ABD'nin rızası ve isteği olmadan herhangi bir savaşa girmez
İsrail'in ABD'nin rızası ve isteği olmadan herhangi bir savaşa girmeyeceğinin de altını çizen Hasan Nasrallah: "İsrailliler genelde ABD'den izin almadan savaşa yol açabilecek bir saldırıda bulunmaz ve savaşa girmezler. Stratejik ilişkileri ve geçmiş tecrübelerden bu sonucu çıkarıyoruz. Ama bunun da ötesinde; Temmuz savaşı ABD talebiyle yaşanmıştı. Olmert başbakan olalı henüz 2-3 ay olmuştu, o savunma bakanı da bambaşka bir dünyadan gelmişti. ABD'den Bush yönetimi tarafından Ortadoğu'yu değiştirme ve Büyük Ortadoğu hedefleri doğrultusunda bazı hedeflere savaş açmaları istendi. Yani İsrail ABD'nin talebi veya izni olmadan bir savaş açmaz. Kanaatimiz bu yönde. Şu anki Obama yönetimi buna izin verir mi; bu soruya olumsuz cevap veremiyoruz ama böyle bir ihtimali de uzak görüyoruz çünkü bu yönetim gitmek üzere. İsrail'in Lübnan'a açacağı herhangi bir savaş, tam anlamıyla bir macera girişimi olacaktır. Böyle bir girişimin hem ABD için, hem de İsrail için sonuçları meçhul. Özellikle İsrail için böylesine bir girişimi uzak görüyoruz ancak böyle bir aptallık ihtimali de mevcut" diye konuştu.
Lübnan'a yönelik bir saldırıya sınır tanımadan karşılık veririz
Direniş'in elde ettiği başarılarla işgal rejiminin aklına, "herhangi bir savaşın pahalıya patlayacağı" düşüncesini yerleştirdiğini belirten Nasrallah; İsrail'in, Hizbullah'ın elinde "işgal edilmiş Filistin toprakları" üzerindeki herhangi bir noktaya ulaşabilecek çok sayıda füze bulunduğunun farkında olduğunu ve Tel-Aviv'in Lübnan'a yönelik herhangi bir savaşın kendisine pahalıya patlayacağını çok iyi bildiğini söyledi. Nasrallah: "Lübnan'a yönelik herhangi bir saldırıya, sınır ve kırmızı çizgi tanımadan karşılık vereceğiz" dedi.
Önceki konuşmalarından birinde gerçekleştirdiği "işgal edilmiş Filistin topraklarında bulunan amonyak tanklarının ileride vuku bulacak bir savaşta hedef alınabileceği" açıklamasına değinen Hizbullah lideri bu tehdidin İsrail'de kargaşaya sebep olduğunu belirtti ve "Tehdit altında olduğumuz zaman buna karşılık olarak biz de zayıf olmadığımızı kanıtlarız" ifadelerini kullandı. Nasrallah: "Düşmanı engellemek için işgal edilmiş Filistin topraklarında nükleer reaktörler de dahil olmak üzere herhangi bir hedefi vurmak en doğal hakkımız" dedi ve Direniş'in istediği noktayı hedef alabilecek imkânının bulunduğunun altını çizdi.
Ellerinde işgal altındaki Filistin topraklarında, aralarında nükleer reaktörler ve biyolojik araştırma merkezlerinin de yer aldığı hedeflerin listesinin bulunduğunu vurgulayan Hasan Nasrallah: "Düşmana güvenlik garantisi sunmuyoruz, ancak yine de herhangi bir saldırıda bulunmamasını söylüyoruz" diye konuştu. Nasrallah, Lübnan halkının, ordusunun ve direnişin kendini savunması için her türlü silaha sahip olmasının en doğal hakkı olduğunu çünkü düşmanla aralarında zaten bir savaşın sürdüğünü ve bununla mücadele etmenin de doğal bir hak olduğunu belirtti.
Suriye Meselesi
Suriye'den çekilmeyeceğiz, burada hedeflerimiz var
Suriye meselesi ile ilgili açıklamalarda bulunan Hasan Nasrallah, Hizbullah'ın Suriye'ye müdahil olmasının Suriye yönetimi ile koordineli bir şekilde olduğunu belirtti ve Hizbullah'ın yakın gelecekte Suriye'den çekileceğine dair açıklamaları "orada bulunmamız bir hedefle alakalı" diyerek yalanladı. Nasrallah: "Suriye'deki varlığımız Suriye'nin IŞİD'in ve tekfircilerin eline geçmemesi için mücadele etmeyi, Filistin'i ve Lübnan'ı korumayı hedeflemektedir. Olmamız gereken yerde olacağız. Suriyelilerle bizim geleceğimiz birdir." diye konuştu.
Hizbullah'ın, İran'ın, Suriye'nin ve Rusya'nın Suriye'de aynı safta olduğunu söyleyen Nasrallah, Rusya'nın Suriye’ye müdahil olmasının sürpriz olmadığını, bunun aylar boyunca en üst düzeyde müzakere edildiğini ve direniş ekseninin bilgisi dahilinde olduğunu belirtti. Nasrallah ayrıca Rusya'nın müdahale planının, İdlib muhaliflerin eline geçmeden çok önce yapıldığını ifade etti.
Son aylarda tekfircilere karşı büyük başarılar kazanıldığının altını çizen Nasrallah, Rusya'nın Türkiye tarafından uçağının düşürülmesinin ardından Suriye'ye kuvvetlerini gönderme kararı verdiğini, daha önce böyle bir karar almadığını söyledi.
Nasrallah, Rusya'nın Türkiye ile arasının bozulmasının ardından Suriye'ye kuvvetlerini göndermesinin bir gereklilik olduğunu belirtti ve "Rusya hala savaş alanında duyulan ihtiyacı karşılamakta ve gereklilikleri yerine getirmektedir, Putin ihtiyaç halinde takviye güçleri birkaç saat için sağlayabileceğini söyledi." ifadelerini kullandı.
Hizbullah lideri, Rusya'nın Suriye'den çekilirken kendilerine danışmadığını ancak önceden konu hakkında bilgilendirmede bulunarak öyle çekildiklerini belirtti. Suriye'de rejim, İran ve Hizbullah olarak siyasi çözüm istediklerinin altını çizen Nasrallah, diğer tarafın bunu istemediğini ifade etti ve "ABD aciz olduğunu ve müttefiklerinin Suriye'de başarısız olduğunu idrak etti. Bunu anlamasının ardından kendilerine bir alternatif aramaya başladı. Libya'daki hatalarını itiraf ettiler, Suriye'de de alternatifin IŞİD ve Nusra olduğunu gördüler, şu an siyasi çözüm istiyorlar ama onların istediği çözüm Suriye halkının maslahatına değil kendilerinin ve müttefiklerinin çıkarınadır" diye konuştu.
Hizbullah ve Rusya arasında direk bir iletişim yok
"Diğer taraf hala Esad'ın gitmesini söyleyerek meydanda yapamadığını, masada yapmak istiyor" diyen Nasrallah, "Suriye'de siyasi çözüme dışarıdan müdahale edilmemeli ve verilecek her türlü karar Suriye halkının kendisine bırakılmalıdır" diye konuştu. Nasrallah ayrıca, "Türkler Esad'ın gitmesi konusunda Suudi Arabistan'dan daha gerçekçi olabilirler" dedi.
Hizbullah lideri; Rusya, İran, Irak ve Suriye'nin Bağdat'ta bulunan bir oda aracılığıyla istihbari işbirliği yaptığını belirtti ve "Rusya, İran, Irak ve Suriye Bağdat'ta bulunan bir operasyon odası üzerinden koordinasyon sağlıyor ve istihbarat paylaşıyor ancak Hizbullah ve Rusya arasında direk bir iletişim yok." ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan'ın Lübnan direnişini ortadan kaldırmaya yönelik projesi
Suriye'de siyasi çözümün önünü tıkayan ilk olarak Suudi Arabistan
Suudi Arabistan meselesiyle ilgili de konuşan Nasrallah, Suriye'de siyasi çözümün önünü tıkayan tarafın ilk olarak Suudi Arabistan, daha sonra ise Türkiye olduğunu belirtti. Nasrallah ayrıca Suudi Arabistan'ın ABD'deki seçime göre pozisyon alacağını belirtti ve seçime kadar siyasi yolda bir ilerleme olacağını düşünmediğini ifade etti. Nasrallah, Türkiye'nin Suriye'deki kaybının Suud'dan daha fazla olduğunun da altını çizdi.
Körfez İşbirliği Konseyi'nin Hizbullah'ı "terör örgütü" ilan etme kararına da değinen Nasrallah bu kararın ilk olarak Suud tarafından verildiğini ve diğerlerinin de buna razı olduğunu belirtti. Hizbullah lideri şöyle devam etti: "Suud para, medya, fetva, tekfir ve tekfirciler gücünü elinde tutuyor ve kendisine ters düşen herkesi bunlarla tehdit ediyor. Bazı Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri Hizbullah'ı terör örgütü olarak nitelendirmez ama Suud onları ikna etti. Irak da hedef alınan pozisyonda olduğu için konseyi bu kararıyla başa çıkamadı."
Suud, Lübnan Temmuz savaşının devam etmesi için çaba harcadı
Nasrallah: "Bizi gerçekten terör örgütü olarak gören Suudi Arabistan değil Suud ailesidir" dedi ve Suud rejiminin Lübnan'da ve bölgede direnişi ortadan kaldırmaya yönelik projesi olduğuna, buna dair ellerinde birçok verinin de bulunduğuna dikkat çekti.
Lübnan'da 2006 Temmuz savaşının sürmesi için Suudi Arabistan'ın çaba harcadığını belirten Nasrallah, Suudi Arabistan'ın Lübnan direnişini bitirmeye yönelik projelerine dair ellerinde kanıtlar ve veriler bulunduğunu ancak ülke içinde sorunlar yaşanmaması için bunları henüz açıklamayı düşünmediklerini ifade etti.
Irak ve İran arasında savaş çıkaran da Suud hanedanlığıydı
Nasrallah, Suud hanedanlığının en tehlikeli projesinin İran'a karşı olduğunu, bunun Şii ve Sünnilik'le alakası olmadığını belirtti. Hizbullah Genel Sekreteri ayrıca İran ve Irak arasındaki savaşın da Suudi Arabistan hanedanlığı tarafından çıkarıldığını ifade etti. İran'ın nükleer müzakereleriyle ilgili de konuşan Nasrallah, Suudi Arabistan'ın gece gündüz mesai harcayarak ve görüşmeler yaparak müzakerelerin başarısız olması ve İran'la anlaşılmaması için çaba harcadığını belirtti.
Suud rejiminin yaşadığı her başarısızlığın ardından Hizbullah'ı hedef alığına dikkat çeken Nasrallah, Hizbullah'ın tüm bu çabalara rağmen hem Arap aleminde hem İslam dünyasında saygınlığını koruduğunu belirtti.
Nasrallah: "Suud ailesi kimsenin kraliyet iradesinin karşısında durmasını kabul etmiyor, Lübnan'da da Hizbullah'a karşı pek çok adım atma girişiminde bulunuyorlar. Bunlar Lübnan'ın iyiliğini düşünmüyor." diye konuştu.
Düşmanımız İsrail'le hariç, bölgedeki her krizde tarafları siyasi diyaloga davet ediyoruz
Hizbullah'ın Bahreyn'deki muhalifleri silahlandırdığı iddialarını da şiddetle kınayan Nasrallah, bunun büyük bir yalan olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: "Bahreyn halkı bizi barışçıl hareketlere davet etti ve orada bu hareketlere ciddi bir halk desteği var. Biz Bahreyn'e hiçbir zaman müdahil olmadık, bu konuyla ilgili iddialar yalandır."
Nasrallah, arkasında Suud'un bulunduğu bu asılsız iddialara itibar eden ülkelerin bakanlarının bu konuyla ilgili verileri gözden geçirmeleri gerektiğini vurguladı ve: "Biz düşmanımız İsrail dışında bölgedeki her meselede taraflara siyasi diyalog çağrısında bulunuyoruz" dedi. Nasrallah Suud-İran krizinde de müzakereyi reddeden tarafın Suud olduğunun altını çizdi.
Suud'un yaptığını Cahiliye Cühelaları yapmaz
Hizbullah lideri: "Suudi Arabistan ne İran'la, ne Suriye'yle ne de bizimle diyalog kurmak istemiyor çünkü eli oldukça zayıf... Biz İslam dünyası genelinde her türlü diyalog çağrısında bulunuyoruz." dedi ve şöyle devam etti: "Suudi Arabistan'ın şu an yaptığını cahiliye cühelaları yapmaz, Suud'un bir derdi varsa bunu bizimle halletmeli ve alakası olmayanlara çekmemeli. Suud'un kurduğu ittifaklar ne dini ne de fikri esaslara dayanıyor, bütün ittifakları tamamen siyasidir.
"
Lübnan Cumhurbaşkanlığı Krizi
Saad Hariri ve Müstakbel Partisi çözümün önünü tıkıyor
Lübnan'ın içindeki siyasi krize de değinen Hizbullah Lideri, Sa'ad Hariri'nin Lübnan'a döndüğünden beri Hizbullah'ı hedef aldığını ve Hizbullah-Müstakbel (Gelecek) Partisi arasında ihtiyaç duyulan müzakerenin önünü tıkadığını söyledi. Lübnan'da adil çözümün gruplar arasında ortaklaşma sağlanmadığı müddetçe mümkün olmadığını belirten Nasrallah, Müstakbel Partisi'nin bu ortaklaşmanın da önünü tıkadığını söyledi.
Hizbullah Lideri: "Parayla satın alınamayacak sabit ve güçlü bir cumhurbaşkanı istiyoruz, bölgesel ve küresel güçlerin karşısında da eğilmemeli. Biz Avn'ı destekliyoruz ancak bu da bizim başka bir adaya karşı çıktığımız anlamına gelmiyor." ifadelerini kullandı. (Lübnan'da 2 yıldır cumhurbaşkanı seçilemiyor)
Geçtiğimiz ay vefat eden Mısırlı gazeteci ve siyasetçi Muhammed Hasaneyn Heykel ile ilgili de konuşan Nasrallah, oğlu Hadi'nin şehadetinden sonra Heykel'le görüştüğünü belirtti ve şöyle devam etti: "Merhum Heykel ile ilişkilerimiz Hizbullah Suriye'ye girdikten sonra da devam etti, bizi en zor şartlarda bile savundu, Arap dünyası için önemli bir kayıp" diye konuştu.
İslamianaliz
Gündem, 22 Mart 2016 12:13
Yorumlar (0)
Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!