Dosta Umut, Düşmana Kaygı Vermeyen Yeni Osmanlı-Vehhabi İttifakı

Analiz, 11 Ocak 2016 22:22

Gazeteci-Yazar Alptekin Dursunoğlu'nun kaleminden Türkiye ile Suudi Arabistan?ın "stratejik işbirliği".

Dosta Umut, Düşmana Kaygı Vermeyen Yeni Osmanlı-Vehhabi İttifakı

Türkiye ile Suudi Arabistan’ın devlet iradesini yansıtan ‘stratejik işbirliği’ ortak dostlarda umut, ortak düşmanlarda ise kaygı yaratmıyor.
 
Soğuk Savaş sonrasında iki bölge ülkesinin ilişkilerini ‘stratejik işbirliği’ düzeyinde tanımlamasından doğrudan etkilenen bir bölgesel konjonktür oluştu.
 
1990’lı yıllardan itibaren iki bölge ülkesinin ilişkilerini ‘stratejik işbirliği’ düzeyinde tanımlamasının müttefik ülkelerde heyecan, rakip ülkelerde ise kaygı yaratması bu konjonktürden kaynaklanıyor.
 
Örneğin 8 Nisan 1997’de başlayan ‘stratejik diyalog’ süreciyle birlikte Türkiye-İsrail ilişkileri ‘stratejik ittifak’ olarak tanımlanmış; bu da ortak müttefik olan Amerika’da büyük heyecan, ortak tehdit olarak tanımlanan İran ve Suriye’de ise kaygı yaratmıştı.
 
Zira ikili ilişkilerin ‘stratejik işbirliği’ düzeyinde tanımlanması ortak tehdit kapsamındaki ülkeleri doğrudan etkiliyor ve tedbir almaya zorluyordu.
 
Suriye’nin yıllar boyunca barındırdığı PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı sınır dışı etmesi Türkiye-İsrail ilişkilerinin stratejik boyut kazanmasının sonucuydu. İran’la Suriye’nin ilişkilerini ‘stratejik işbirliği’ düzeyine yükseltmesi ise bir karşı tedbirdi.
 
Yakın zamanlara kadar iki bölge ülkesinin ikili ilişkilerini stratejik işbirliği düzeyine yükseltmesi, birkaç ülkeyi doğrudan etkilerken, şimdilerde en az 6 ülkeyi etkileyebilecek bir kapasiteye sahip.
 
Erdoğan-Salman ittifakının etki çapı
 
Buna rağmen Türkiye ile Suudi Arabistan’ın 29 Aralık 2015’te ‘stratejik işbirliği konseyi’ kurma adımı atması, iki tarafın müttefiklerinde heyecan, rakiplerinde ise kaygı yaratmadı.
 
Halbuki 34 ülkeden oluşan bir ‘İslam Koalisyonu’nun patronu Suudi Arabistan ile NATO müttefiki Türkiye’nin ‘stratejik işbirliği’ Suriye’yi, Irak’ı, Yemen’i ve Lübnan’ı doğrudan etkileme potansiyeline sahip.
 
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Riyad ziyaretinde ortaya çıkan bu stratejik işbirliği çerçevesinde Suriye, Irak, Yemen, Libya, Filistin ve Mescid-i Aksa isimleri açıkça da telaffuz edildi.[1]
 
Bununla birlikte 2015’teki Türkiye-Suudi Arabistan ‘stratejik işbirliği’, 1997’deki Türkiye-İsrail ‘stratejik işbirliği’ gibi bir yankı yapmadı.
 
Örneğin ortak müttefik olan Amerika’dan Erdoğan-Salman stratejik ittifakına alkış gelmedi.
 
Erdoğan ile Salman’ın stratejik diyalogunda Mescid-i Aksa’nın gündeme gelmesi İsrail’de kaygı yaratmadı; Suriye, Irak ve Yemen’in görüşülmesi ise Şam’ı, Bağdat’ı veya Sana’yı ilave tedbirler almaya yöneltmedi.
 
Türkiye, İsrail ve Suudi Arabistan ve ortak hedefler
 
Halbuki Erdoğan-Salman'ın 2015'teki  ‘stratejik ittifakı’, 1997’deki Türkiye-İsrail ‘stratejik ittifakı’ ile benzer bir çerçeveye sahipti.
 
Her ikisinde de askeri boyut ön plandaydı. Her ikisinde de ortak tehditler söz konusu edildi; hatta İran ve Suriye her ikisinde de ortak tehdit olarak belirlendi.
 
Peki tüm bu ortak çerçeveye rağmen 1997’deki Türkiye-İsrail stratejik ittifakını işlevsel kıldığı halde Erdoğan-Salman ittifakını etkisiz kılan ne?
 
İki ittifak arasında ortak olmayan bir faktör bu soruya cevap vermeyi kolaylaştırıyor.
 
Türkiye, İsrail ve Suudi Arabistan, ortak müttefiklere ve ortak tehdit algılarına sahip olmasına rağmen ortak olmayan tek faktör, ülkeleri temsil eden taraflar.
 
1997’deki ittifakta Türkiye’yi genelkurmay, İsrail’i ise savunma bakanlığı, yani hükümet temsil ediyordu. Zira 1997’de stratejik ittifak diye tanımlanan ilişkiler 23 Şubat 1996’da imzalanan askeri eğitim ve işbirliği anlaşmasına dayandırılıyordu ve bu anlaşma da dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir ile İsrail Savunma Bakanlığı Direktörü David Ivry tarafından imzalanmıştı.
 
2015’teki stratejik işbirliğinde ise Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan’ı ise Kral Salman temsil etti.
 
1990’lı yıllarda devlet kararlarınki ordu belirleyiciliğinin 2000’li yılların ortalarından itibaren sona erdiği ve cumhurbaşkanının da zaten devleti temsil ettiği doğrudur. Dolayısıyla hem 1997’dekinin hem de 2015’tekinin birer ‘devlet kararı’ olması yönüyle, ülkeleri temsil eden taraflar bakımından da aslında farklılık göstermediği söylenebilir.
 
Devlet kararlarında ömür sorunu
 
Ancak 1997’de ülkedeki sivil yönetimle çatışmaya ve bölgesel baskılara rağmen İsrail’le stratejik ittifakı güçlü bir şekilde savunan bir ‘devlet kararı’; 2015’te ise ziyaret edilen başkentteki gündeme göre bir hafta içerisinde değiştirilen bir ‘devlet kararı’ söz konusu oldu.
 
Zira siyasi iktidarı değil devleti temsil eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan’ı stratejik müttefik düzeyinde savunan açıklamaları, son Riyad ziyaretinde başlamadı.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudilerin Yemen’e askeri müdahalesinden 3 gün sonra yaptığı açıklamada Suudilere “lojistik destek” vaat etmekle kalmadı. Suudilerin İran’ın Yemen’i işgal ettiği ve Husilerin terörist olduğu tezine destek vererek “İran ve terörist gruplar bölgeden çekilmeli”[2] dedi.
 
Yaklaşık bir hafta sonra yaptığı Tahran ziyaretinde ise “Yemen’de çözüm için İran’la ortak hareket etme” kararı aldı.[3]
 
Türkiye’nin bir hafta içinde 180 derece değişen “devlet kararı”na, Suudilere vekaleten Birleşik Arap Emirlikleri tepki gösterdi.[4] Çünkü Erdoğan’ın bu tavır değişikliği Suudiler tarafından Yemen’e asker göndermeye zorlanan Pakistan’ı asker göndermeme konusunda cesaretlendirmiş ve Suudi koalisyonu ağır bir darbe almıştı.
 
Hançerini arkasına gizleyenlerin ittifakı
 
Suudilerin kendilerini ‘arkadan hançerenmiş’ hissetmesine rağmen Erdoğan’a resmi düzeyde bir tepki göstermemesi Türkiye’ye karşı kendilerinin de benzer pozisyonda olmasından kaynaklanıyordu.
 
Zira Suudi Kraliyet Danışmanı Enver Macid el-Eşki, basın önünde ortak tehdit değerlendirmeleri yaptığı İsrail Dışişleri Bakanlığı Direktörü Dore Gold’a Türkiye topraklarının da dahil olduğu ‘bağımsız Kürdistan’ içeren bir plan sunuyordu.[5]
 
Bu durum, Türkiye ile Suudi Arabistan’ın devlet iradesini yansıtan ‘stratejik işbirliği’nin ortak dostlara umut, ortak düşmanlara ise kaygı vermemesinin sebebini açıklıyor.
 
Çünkü hem ortak dostlar hem de ortak düşmanlar, ‘Yeni Osmanlılar’ ile ‘Vehhabilerin’ uzattıkları dostluk eliyle birlikte arkalarında gizledikleri hançer tutan ellerini de görüyor.
 
Bununla birlikte Yeni Osmanlı-Vehhabi ittifakı, her ikisi tarafından da ne resmi düzeyde dost ne de düşman olarak tanımlanan İsrail’i memnun ediyor.
 
Zira Yeni Osmanlılar, “kardeşim Esad”lı dönemlerde Ariel Şaron’un, Ehud Olmert’in, Moşe Katsav’ın, Şimon Perez’in elini de sıkmış olmakla birlikte Suudilerle de İsrail’le de stratejik müttefik değildi; “zalim Esed”de mutabık oldukları Suudi Arabistan’dan ‘stratejik işbirliği’ ile dönerken ise İsrail’e ihtiyacının olduğunu fark ediyor.[6]
 
Bu, şimdilik Yeni Osmanlılar ve Vehhabiler açısından küçük; İsrail açısından ise büyük bir adım.
 
 
 
 
[1] Hürriyet. 29 Aralık 2015. Türkiye ve Suudi Arabistan, 'stratejik işbirliği konseyi' kuracakhttp://http://www.hurriyet.com.tr/turkiye-ve-suudi-arabistan-stratejik-isbirligi-konseyi-kuracak-40033557
 
[2] Habertürk 26 Mart 2015. Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yemen operasyonunu destekliyoruz http://www.haberturk.com/dunya/haber/1058249-cumhurbaskani-erdogan-yemen-operasyonunu-destekliyoruz
 
[3] Hürriyet. 7 Nisan 2015. İran ve Türkiye, Yemen'de çözüm için ortak hareket kararı aldı http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28672180.asp
 
[4] Yeni Şafak. 12 Nisan 2015. Yemen sitemi. http://www.yenisafak.com.tr/dunya/yemen-sitemi-2117492
 
[5] YDH. 12 Haziran 2015. Suudi Arabistan’dan İsrail’e bağımsız Kürdistan planı http://www.ydh.com.tr/HD13943_suudilerden-israile-bagimsiz-kurdistan-plani.html
[6] Posta. 2 Ocak 2016. Erdoğan: Türkiye ve İsrail'in birbirine ihtiyacı var http://www.posta.com.tr/siyaset/HaberDetay/Erdogan--Turkiye-ve-Israil-in-birbirine-ihtiyaci-var.htm?ArticleID=320014
YDH
 
 
 
 

Analiz, 11 Ocak 2016 22:22

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Hz. Zeyneb'in (s.a) Viladeti Coşkuyla Kutlandı

Hz. Zeyneb'in (s.a) Viladeti Coşkuyla Kutlandı

Zeynebiye’de Direnişe Destek İsrail’i Tel’in Mitingi 

Zeynebiye’de Direnişe Destek İsrail’i Tel’in Mitingi 

Nasrallah’a Yapılan Alçak Saldırı İstanbul’da Protesto Edildi

Nasrallah’a Yapılan Alçak Saldırı İstanbul’da Protesto Edildi

On Binler Halkalı'da Erbain Merasimi’ne Katıldı

On Binler Halkalı'da Erbain Merasimi’ne Katıldı

Hz. Rugayye (s.a) İkitelli’de Anıldı

Hz. Rugayye (s.a) İkitelli’de Anıldı

Zeynebiye’de Haniye İçin Gıyabi Cenaze Namazı

Zeynebiye’de Haniye İçin Gıyabi Cenaze Namazı

Özgündüz, Bu Saldırı Terör Devletine Göre Bir Eylemdir

Özgündüz, Bu Saldırı Terör Devletine Göre Bir Eylemdir

Zeynebiye’de İmam Hüseyin'in (a.s) Şehadetinin İkinci Günü

Zeynebiye’de İmam Hüseyin'in (a.s) Şehadetinin İkinci Günü

Zeynebiye'de Şâm-ı Gariban! 

Zeynebiye'de Şâm-ı Gariban! 

Yüzbinler Halkalı’da Hz.Hüseyin'e (a.s) Lebbeyk Dedi

Yüzbinler Halkalı’da Hz.Hüseyin'e (a.s) Lebbeyk Dedi

Zeynebiye'de 9 Muharrem!

Zeynebiye'de 9 Muharrem!

Zeynebiye'de 8 Muharrem!

Zeynebiye'de 8 Muharrem!

Zeynebiye'de 7 Muharrem!

Zeynebiye'de 7 Muharrem!

Zeynebiye'de 6 Muharrem!

Zeynebiye'de 6 Muharrem!

Anteplioğlu’ndan Özgündüz’e Ziyaret

Anteplioğlu’ndan Özgündüz’e Ziyaret

Zeynebiye'de 5 Muharrem!

Zeynebiye'de 5 Muharrem!

Zeynebiye'de 4 Muharrem!

Zeynebiye'de 4 Muharrem!

Özgündüz, Yas-ı Matem Programına Katıldı 

Özgündüz, Yas-ı Matem Programına Katıldı 

Zeynebiye'de 3 Muharrem!

Zeynebiye'de 3 Muharrem!

Zeynebiye'de 2 Muharrem!

Zeynebiye'de 2 Muharrem!

Zeynebiye'de 1 Muharrem!

Zeynebiye'de 1 Muharrem!

Şehitler Şah-ı Hz. Hüseyin’i (a.s) Edirnekapı Şehitliği’nde Anma Programı

Şehitler Şah-ı Hz. Hüseyin’i (a.s) Edirnekapı Şehitliği’nde Anma Programı

Zeynebiye‘de Bayrak Asma Töreni

Zeynebiye‘de Bayrak Asma Töreni

Gadir-i Hum Bayramı Halkalı'da Kutlandı

Gadir-i Hum Bayramı Halkalı'da Kutlandı

Zeynebiye'de Kurban Bayramı Coşkusu

Zeynebiye'de Kurban Bayramı Coşkusu

Mammadov’dan Özgündüz’e Ziyaret

Mammadov’dan Özgündüz’e Ziyaret

Reisi Zeynebiye’de Anıldı

Reisi Zeynebiye’de Anıldı

Başakşehir’de Kutlu Viladet Programı

Başakşehir’de Kutlu Viladet Programı

Zeynebiye’de Coşkulu Ramazan Bayramı Namazı

Zeynebiye’de Coşkulu Ramazan Bayramı Namazı

CABİR'den Bayram Açıklaması

CABİR'den Bayram Açıklaması

Zeynebiye'de 3. Muhtemel Kadir Gecesi İhya Edildi

Zeynebiye'de 3. Muhtemel Kadir Gecesi İhya Edildi

Zeynebiye'de 2. Muhtemel Kadir Gecesi İhya Edildi

Zeynebiye'de 2. Muhtemel Kadir Gecesi İhya Edildi

Kurum'dan Özgündüz'e Ziyaret

Kurum'dan Özgündüz'e Ziyaret

Zeynebiye'de 1. Muhtemel Kadir Gecesi İhya Edildi 

Zeynebiye'de 1. Muhtemel Kadir Gecesi İhya Edildi 

Halkalı'da İmam Mehdi (a.f) Coşkusu

Halkalı'da İmam Mehdi (a.f) Coşkusu

İmam Zeynel Abidin (a.s) Güneşli’de Anıldı

İmam Zeynel Abidin (a.s) Güneşli’de Anıldı

İmam Hüseyin (a.s) Turgutlu’da Anıldı

İmam Hüseyin (a.s) Turgutlu’da Anıldı

İmam Hüseyin (a.s) Bursa’da Anıldı

İmam Hüseyin (a.s) Bursa’da Anıldı

Risalete Emek Verenler Programı İkitelli'de Düzenlendi

Risalete Emek Verenler Programı İkitelli'de Düzenlendi

Şah-ı Velayet İmam Ali (a.s) Bağcılar'da Anıldı

Şah-ı Velayet İmam Ali (a.s) Bağcılar'da Anıldı