El Kassam yetkilisi:" İran, Hizbullah ve Suriye'nin Taktik Savaş Okullarından Yararlandık".
Gündem, 05 Ağustos 2014 08:18İzzeddin el Kassam Tugayları?dan isminin açıklanmaması şartıyla IHS Jane's?e konuşan üst düzey bir yetkili, "Biz İran, Suriye ve Hizbullah?ın taktik savaş okullarından yararlandık ve nihayet, durumumuza denk düşen ve bizi düşmanımıza meydan okuyacak bir cevap verebilir hale getiren, Kassam?a özgü bir bağımsız taktik okulu formüle ettik" dedi.
Filistinli militanlar, İsrail'in Gazze Şeridi'ni hedef alan son saldırısını başlatmasından bu yana en az 53 İsrail askerini öldürdü. Muhammed Necib Batı Şeria'dan, militanların bu görece yüksek kayıp rakamına yol açan taktik ve operasyonel ilerlemelerini aktarıyor.
28 Temmuz günü Gazze Şeridi'ndeki ve civarındaki ağır çatışmalarda toplam 10 İsrail ordusu askeri öldürüldü. Tanımlanamayan Filistinli miltanlar bir tüneli kullanarak Gazze'den İsrail'e sızdığında ve İsrail'in güneyindeki Nahal Oz yerleşim birimi yakınlarındaki bir İsrail ordusu birimine saldırdığında 5 asker öldü. Bundan ayrı olarak Gazze'den fırlatılan bir havan topu Güney'deki Eşkolot bölgesine indiğinde 4 asker öldü; bir başka asker de, Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kasabasında Filistinli militanların ateşlediği bir tanksavar füzesinin zırhlı buldozeri vurması sonucunda öldü.
28 Temmuz günü gerçekleşen 10 ölüm, 8 Temmuz gününden itibaren bir dizi güdümlü hava, deniz ve top saldırısı şeklinde başlayan ve o tarihten bu yana 1,100'ü aşkın Filistinlinin ölümüne sebep olan Koruyucu Hat Operasyonu'nun bir parçası olarak, 17 Temmuz günü Gazze Şeridi'ne yönelik kara müdahalesinin başlamasını takiben İsrail ordusunun uğradığı toplam kayıp sayısını 53'e yükseltti. Kara saldırısının başlatılmasından bu yana Gazze çapındaki saldırılarda Filistinli militanlar – ve özel olarak Hamas – İsrail ordusunu yakın muharebelere sokmak için görece sofistike taktikler ve silahlar kullandı ve kaydadeğer kayıplara yol açtı.
Bu açıdan Hamas'ın performansının temel bir unsuru, Lübnanlı İslami grup Hizbullah'ın taktiklerini örnek alması gibi görünüyor. Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları'ndan 22 Temmuz günü isminin açıklanmaması şartıyla IHS Jane's'e konuşan üst düzey bir yetkili, "Biz İran, Suriye ve Hizbullah'ın taktik savaş okullarından yararlandık ve nihayet, durumumuza denk düşen ve bizi düşmanımıza meydan okuyacak bir cevap verebilir hale getiren, Kassam'a özgü bir bağımsız taktik okulu formüle ettik" ifadelerini kullandı.
Bir önceki gün olan 21 Temmuz günü de Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Hamas siyasi büro şefi Halid Meşal'e ve İslami Cihad lideri Ramazan Abdullah Şallah'a telefon açarak Hizbullah'ın kendilerine verdiği desteği ilan etmiş ve süregiden çatışmada her iki grubun sergilediği performansa ve taktiklerine hayran kaldığını ifade etmişti.
Hamas'ın taktikleri ve yüksek morali, Batı Şeria'nın Ramallah şehrinde bulunan ve 1982'de Güney Lübnan'da İsrail ordusuyla savaşmış olan El Fetih ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) yetkililerinden de takdir gördü. Filistin Yönetimi güvenlik aygıtından 21 Temmuz günü IHS Jane's'e isminin açıklanmaması şartıyla konuşan bir tümgeneral, "Bu harekâtın başlamasından bu yana [İzzeddin el] Kassam Tugayları'nın İsrail ordusunda yarattığı kayıplar, FKÖ olarak bizim Güney Lübnan'da yürüttüğümüz bütün savaşlarda yarattığımız kayıplardan fazladır” dedi.
Yeraltına gitmek
Koruyucu Hat Operasyonu'nun başlangıçtaki hava saldırısı aşaması boyunca Hamas'ın devamlı olarak İsrail'e roket fırlatması ve ilave olarak doğrudan İsrail içine sızma girişimleri, İsrail ordusunu, Hamas'ın hazırlanmış olduğu bir kara harekatına çekmeyi denemek üzere tasarlanmış gibi görünüyordu. 25 Temmuz'da İsrail gazetesi The Times of Israel'de yayınlanan haberler, Hamas'ın Gazze şehrinin altında – ki bundan “Gazze Yeraltı” diye bahsediliyor – ve Gazze civarlarındaki İsrail topraklarının altında, süregiden çatışmada temel bir rol oynayan geniş bir tüneller ağı kazmak için “milyonlarca dolar” yatırım yaptığını ileri sürdü.
Tünel ağı İsrail'in hava saldırılarından sığınma olanağı sağlayıp Hamas'ın komuta ve kontrol ağının zarar görmemesine ve operasyonel kalmasına olanak verdiği gibi, Hamas savaşçılarına da belli bir hareket serbestisi sağlıyor. Bu, İsrail ordusunu hedef alan saldırılar düzenlemek üzere, hem Gazze'de hem İsrail sınırında hem de bizzat İsrail topraklarının içinde mevzilere sızmaya olanak veriyor.
Hamas bunu yaparak Gazze'deki İsrail ordusu kara birimlerine karşı devamlı bir potansiyel tehdit görüntüsü yaratmaya, böylelikle de İsrail ordusunun moralini bozmaya çalışıyor gibi görünüyor. Hamas aynı zamanda – sadece Filistin Toprakları'nda ve İsrail'de değil, aynı zamanda daha geniş Ortadoğu bölgesinde – İsrail ordusunda ölümlere yol açmanın etkisini gayet iyi biliyor ve bu yüzden Hamas ve İslami Cihad, İsrail ordusunda azami düzeyde kayıplara yol açmak için taktiklerini ve ellerinde bulunan coğrafi bilgileri ve avantajları birleştirdi.
Buna dair oldukça önemli ve başarılı bir örnek 19 Temmuz günü vuku buldu: İzzeddin el Kassam militanları İsrail ordusunun Golani Tugayı'ndan bir birimi Gazze'nin Şucaiye bölgesindeki bir mayınlı araziye çekti; arkasından da birimin Merkava Mk 4 ana muharebe tanklarına (MBT'ler) ve M113 zırhlı personel taşıyıcılara (APC'ler) tanksavar füzeleriyle saldırdı. Saldırıda 6 İsrail askeri ölürken yedinci bir asker - Çavuş Oron Shaul – kayboldu. Olayın arkasından Hamas Shaul'un canlı olduğunu ve savaşçıları tarafından esir alındığını ileri sürerken, İsrail askerin muhtemelen öldüğünü söyledi. Aynı gün Şucaiye'deki ayrı çatışmalarda 6 Golani Tugayı askeri daha öldü ve çatışmanın yoğunluğunu gösterecek şekilde, birimin komutanı Albay Rasan Aliyan da yaralandı.
İsrail ordusunun 53 askerini kaybetmesinin önemi, İsrail ordusunun Gazze'ye düzenlediği bir önceki büyük hava ve kara saldırısıyla karşılaştırıldığında daha büyük hale gelmektedir: Aralık 2008'den Ocak 2009'a kadar üç hafta süren Dökme Kurşun Operasyonu'nda 10 İsrail askeri ölmüş, bunlardan dördü de dost ateşinde ölmüştü. Eş zamanlı olarak İsrail ordusu 200'den fazla Hamas ve İslami Cihad militanını öldürdüğünü açıklamış, ancak beklenebileceği üzere her iki grup da çok daha az kayıp verdiğini ileri sürmüştü.
Taktik örnek alma
İsrail ordusunun Koruyucu Hat Operasyonu'nda şimdiye kadar daha fazla kayıp vermesi büyük ölçüde, Hamas'ın kullandığı rafine taktiklere atfedilebilir. Nitekim üst düzey bir İsrail ordusu komutanı 22 Temmuz günü IHS Jane's'e, "İsrail ordusu Hamas savaşçılarının sürprizler yapmasını bekliyordu, fakat onlar seçkin beceriler ve savaş taktikleri gösterebildiler” şeklinde konuştu.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde Hamas'ın askeri performansı Hizbullah'la, özel olarak da Hizbullah'ın İsrail'le olan 2006 savaşında kullandığı taktik ve operasyonel metodlarla karşılaştırmalara yol açtı. Filistin Yönetimi'nin, 24 Temmuz günü isminin açıklanmaması şartıyla IHS Jane's'e konuşan üst düzey bir askeri yetkilisi, “Hamas'ın tünel kazma ve kent bölgelerinde savaşma konusunda Hizbullah'ın savaş taktiklerini benimsediği açıktır” şeklinde konuştu.
Hamas, deniz komandolarının İsrail'e deniz yoluyla sızmaya çalışması, İsrail'e iki insansız uçak gönderilmesi – bunlar 14 ve 17 Temmuz'da patriot füzeleri tarafından düşürüldü – ve mobil veya gizli roket fırlatma rampalarının kullanılması örneğinde olduğu gibi, Hizbullah'ın operasyonel metodlarının başka boyutlarını da kopyaladı. Hamas ayrıca roketlerin Gazze'den yaklaşık 120 kilometre menzile ulaşmasıyla, roket kapasitesinin de Hizbullah'ınkine yaklaştığını gösterdi. Dahası Tel Aviv havaalanının roketlerle hedef alınması – 22 Temmuz günü havaalanının pistinden bir mil uzağa düşen bir roket, ABD Federal Havacılık Yönetimi'nin (FAA) İsrail uçuşlarını geçici olarak askıya almasına yol açtı – Hamas'ın İsrail'e ekonomik zarar verme becerisinin altını çiziyor.
Koruyucu Hat Operasyonu boyunca İsrail ordusunun verdiği kayıpların yüksekliğinin bir diğer yüzeysel açıklaması da, Hamas ve İslami Cihad'ın silahlı kanatlarının sahadaki savaş boyunca birbiriyle rekabet etmek yerine güçlü bir işbirliği ve koordinasyon sergilemesi ve böylelikler her iki grubun zaten kaydadeğer düzeyde olan kapasitelerini arttırmasıdır.
Tahminler
28 Temmuz itibariyle çatışmaya siyasi bir çözüm bulunması uzak görünürken, özellkle Hamas'ın ve İsrail'in herhangi bir ateşkes anlaşmasının temelleri üzerine yüz seksen derece zıt görüşleri savunması nedeniyle ağır çatışmanın kısa vadede devam etmesi hayli muhtemeldir. Hamas'ın hedefleri, bir ateşkes anlaşması karışılığında siyasi tavizler alabilmek için İsrail'e – hem Gazze'de aktif olan askeri güçlere karşı hem de İsrail topraklarına roket fırlatmak suretiyle – mümkün olan en ağır hasarı ve can kayıplarını yaşatmak ve saldırı ve operasyon kapasitelerini korumak olacaktır.
Grubun bu açıdan ne derecede başarılı olacağı zamanla görülecektir, ancak çatışmanın şu ana kadar olan gidişatının, Mısır'da Abdülfettah el-Sisi'nin cumhurbaşkanı seçilmesi ve Hamas'ın Gazze'deki hükümetinin tecrit olması nedeniyle grubun boğulduğu bir dönemde, grubun moralini ve hem ülke içindeki hem de bölgedeki prestijini arttıracağı söylenebilir.
İsrail'in Gazze saldırısının Batı Şeria'daki Filistinliler üzerindeki etkileri de büyük olacaktır. Hamas muhtemelen, İsrail ordusunu esnetmek ve kuvvetlerini iki cephede meşgul etmek için çatışmaları, Batı Şeria'da bir üçüncü intifadayı esinlemek ve tetiklemek için kullanmaya çalışacaktır. İsrail ordusu Golani Tugayı gibi temel önemdeki operasyonel seçkin tugaylarıı Koruyucu Hat Operasyonu için Gazze'ye kaydırırken, ihtiyat kuvvetlerini Batı Şeria'da konuşlandırdı. Şiddet kullanılan protestolardan oluşan kaydadeğer bir ayaklanma, bir intifadaya dönüşmese bile, İsrail içindeki Filistinli nüfus arasında da şiddet kullanılan bir ayaklanmaya dönüşebilir.
Ramallah'ta bulunan ve 27 Temmuz günü isminin açıklanmaması şartıyla IHS Jane's'e konuşan üst düzey bir Filistin yönetimi istihbarat yetkilisi, Batı Şeria'da şiddet kullanılan bir ayaklanmanın başlamasının sadece zaman meselesi olduğunu ileri sürdü. Yetkili, Gazze'deki çatışma devam ettikçe ve Batı Şeria'daki Filistinliler İsrail ordusunun saldırısının neden olduğu ölümlerin büyüklüğünden ve hasarın şiddetinden haberdar oldukça, Batı Şeria'da İsrail ordusuna ait hedeflere yönelen, şiddet kullanılan bir ayaklanmanın baş göstermesi dışında akla yatkın bir seçeneğin olmadığını söyledi.
Gündem, 05 Ağustos 2014 08:18
Yorumlar (0)