Hz. Abbas (as)'ın Kişiliği
Eğitim, 06 Kasım 2013 05:25Hz.Ebulfazl (as); zulme ve zorbalığa karşı ayaklanarak Müslümanlar için sonsuza kadar kalacak olan bir şan ve şeref inşa eden kardeşi Şehitlerin Efendisi?nin (as) yolunda gösterdiği tarifsiz fedakârlıklar göstermiştir. Ve bu fedakârlık, O?na büyük şahsiyetlerin kalp ve bilinçlerinde engin yer ayırmış, O?nu her zaman ve mekânda hür insanlar için onları uğruna yaşadıkları parolayı ayakta tutan bir şarkı haline getirmiştir.
Aşağıdaki değerli sözler de tanınmış yüce şahsiyetler tarafından Hz. Ebulfazl’ın (as) kişiliğine işaret etmektedir:
İmam Zeynelâbidin (Aleyhisselam):
İslâm’da Öncekilerin ve Sonrakilerin Efendisi’nden sonra (Allah’ın salât ile selâmı O’nun Ve Ehlibeyti’nin üzerine olsun) takvanın ve faziletin kurucusu olan pâk Ehlibeyt İmamları’nın dördüncüsü İmam Zeynelâbidin’dır (as). İşte bu büyük İmam önder– sürekli- amcası olan Hz.Abbas’a rahmet okuyup O’nun kardeşi Huseyn’e gösterdiği büyük fedakarlıkları över ve yüceltirdi. Hakkında sarfettiği çok değerli sözlerden bazıları şunlardır:
“Allah amcam Abbas’a rahmet etsin, çok uğraşıp didindi ve çok sıkıntı çekti. Ve kolları kopuncaya dek kardeşine kendini feda etti. Allah da onların kopan kollarının yerine kanatlar verdi O’na, cennette O’nu meleklerle birlikte uçuran, tıpkı Ebu Talib oğlu Câfer’e yaptığı gibi. Şüphesiz Abbas’ın Allah Tebareke ve Teâla nezdinde kıyamet günü tüm şehitler tarafından gıptayla bakılacak bir menzilete, makama, itibara, ayrıcalığa sahiptir!...”
İşte bu sözler, Hz.Ebulfazl’ın Özgürlerin Efendisi İmam Huseyn’in (as) yolunda gösterdiği en önemli fedakarlıkları bir araya getirmektedir. O’nun yolunda farklı farklı biçimlerde ve kelimelerin anlatmaya yetemeyeceği kadar büyüklükte olan fedakârlık örnekleri göstermiştir.Başına gelenler deyim bile olmuştur tarih boyunca. Taff günü’nde O’nun yolunda mükerrem kolları koparılmış, buna rağmen yerde kendinden geçmiş şekilde yatıncaya dek direnmeye devam etmiştir. Ve hiç şüphe yok ki; bu yücelere özgü fedakârlıkların Allah nezdinde pek Kerîm bir menzileti bulunmakta ve Hak ile Fazilet uğruna şehit olmuş Müslüman olsun ya da olmasın tüm şehitlerin gıpta edeceği büyüklükte bir sevap saklanmıştır Hz. Ebulfazl (as) için.
İmam Sâdık (as):
İslâm’ın altıncı pâk önderi olmasının yanı sıra aynı zamanda dâhisi ve düşünürü de olan İmam Sâdık (as) sürekli amcası Abbas’ı över ve kendisinin Taff gününde göstermiş olduğu direniş ile kahramanlıkları yücelten pek güzel sözler sarfederdi. Hakkında söylediği sözlerden bazıları şunlardır:
“ Amcam Abbas bin Ali Allah’ın selâmı her ikisinin de üzerine olsun delici bakışlara, basirete sahipti ve imanı pek sağlamdı. Kardeşi Huseyn ile birlikte cihad etti, vazifesini mükemmel bir biçimde yerine getirdi ve bu dünyadan şehit olarak göçtü, gitti…”
İmam Sâdık (as) , amcası Abbas’ta hayat bulan ve kendi beğeni ile ilgisini çeken sıfatlarından bahsetmektedir. O sıfatlar da şunlardır:
(Batılı) Delici Basireti:
Hz. Ebulfazl (as) isabetli görüşleri ve başından sonuna kadar doğru düşünceleri ile olup bitenler hakkında olup bitenleri apaçık biçimde görmekteydi. Veya başka bir deyişle gönülle gerçekleri görme gücü – yani Arapça söylersek basireti- çok şiddetli idi. Hiç şüphesiz bir özellik ancak benliği saflaşmış ve kalbi pâklaşmış kimselerden bulunan bir özelliktir ve tabii ki; böylesi insanlara herhangi bir heva ya da gurur davetçisinin davetinin herhangi bir etkisi bulunmayacaktır. İşte bu Kerîm sıfat Hz.Ebulfazl’ın (as) taşıdığı en önemli kişilik özelliklerindendi. Hakkı ve batılı apaçık görme özelliğinden ötürü düşünceleri pek derin, Hidayet önderi Şehitlerin Efendisi İmam Huseyn’e (as) ettiği yaranlık ve takibi pek çoktu. Bu sayede de şan ve şeref zirvesine yükselip, kutlu nefsi tarih boyunca ölümsüzleşti.İnsanın boyun eğdiği,hayran kalıp övdüğü hiçbir insani değer kalmadi ki, Ebulfazl onun doruğuna erişmiş olmasın…
İmanın (çok) sağlam oluşu:
Hz. Ebulfazl’ın (as) sıfatlarından olan bir başka olgu da imanının sapasağlam oluşudur. İmanının sapasağlam oluşu ve tümüyle Allah’tan beklediği karşılıktı O’nu savaş meydanına dörtnala yollayıp Resulullah’ın (sav) Reyhânesi’nin (as) emrinde ve kollarının arasında can verdirinceye kadar efsaneleri bile unutturacak denli kahramanca mücadelesini verdiren… Aynı Ebulfazl maddi olan hiçbir amaç uğruna ise en küçük bir eğilim bile göstermiyordu. Nitekim Taff gününde okuduğu recezi de imanının ne denli sağlam olduğuna işaret eden en güçlü vesikalardandır.
Huseyn ile Cihad ediş:
İmam Sadık’ın (as) Hz.Abbas’ın (as) fazilet ile kerâmete nail olduğuna ve vardığı en üstün mertebelerden birinin bu olduğuna işaret ettiği bir başka husus ise O’nun Resulullah (sav) Evlâdı ve Cennet Gençleri’nin Efendisi’nin (as) apaydın cihâdına müşerref olmasıdır. Nitekim bu cihâdı da tastamam hakkıyla yerine getirerek tüm dünyanın daha önce görmediği kahramanlıklara imza atmıştır.
İmam Sâdık’ın (as) ziyareti:
İmam Sâdık (as) Şehâdet ve fedâkarlık toprağı Kerbela’yı ziyaret ettiğinde İmam Huseyn’i (as), Hane halkını (Ehlibeyti) ve seçilmiş ashabını ziyaret ettikten hemen sonra büyük bir şevkle amcası Abbas’ı (as) ziyaret etti. O’nun yüce kabr-ı Şerîf’inin önünde durarak Hz.Abbas’ın (A) erişmiş olduğu yüce menzilete işaret eden alttaki sözlerle ziyaret etti. Tekbir ile başladığı ziyaretine şöyle devam etmişti İmam Sadık (as):
“Allah’ın Selamı, yakınlaştırılmış meleklerinin, gönderilmiş peygamberlerinin, salih kullarının, bütün şehitlerinin, sıdıkların ve sana gelip giden tüm pak ve güzel varlıkların selamı senin üzerine olsun Ey Müminlerin Emirinin Oğlu!”
İmam (as), Amcası Abbas’ı (as) bütün heybet ve azamet anlamlarını içeren kelimelerle selamlamıştı. Allah’ın, Melekleri’nin, Peygamberleri ve Elçileri’nin ve şehitler ile sıddıkların doğruları tasdik edici ve özü de dosdoğru olanların – Ehlibeyt (as) gibi selamı ile kendisine yöneltilmiş en güzel, en iyi ve ilahi açıdan en üstün selamı vermişti. Nubuvvetin torunu İmam Sadık (as) şöyle diyerek ziyaretine devam etti:
“Şehadet ederim ki, sen Allah tarafından gönderilmiş peygamberin – Allah’ın salatı O’na ve Ehlibeyti’ne olsun – halifesine, seçkin torununa, bilgin olan kılavuza, Allah’ın hükmünü insanlara ulaştıran vasiyy’e ve kendisini paramparça edecek kadar şiddetli zulme uğrayan’a teslim halinde, O’nu hep tasdik ediyor,O’na karşı hep vefalı ve O’nun hep hayrını isteyendin!”
İmam Sadık (as), büyük şehitlere verilebilecek en üstün ve en şanlı nişanları amcasına okuduğu bu bölüm ile takmıştı. O üstün nişanlardan biraz bahsedelim:
Teslim:
Hz.Abbas (as) O’nun (as) yolunda şehit oluncaya dek, kendisiyle ilgili tüm konularda Şehitlerin Efendisi İmam Huseyn’i (as) takip etmiş ve bütün işlerini O’na teslim etmiştir. Bu şekilde yapmasının sebebi de O’nun (as) imametinin bilgisi ve farkındalığına; güçlü ve dayanıklı iman, özgünlük ve bütünlük üzere bir görüş ile samimi bir niyeti barındırdığından ötürü sahip oluşudur.
Tasdik:
Kardeşi Resulullah’ın, Reyhanesi’ni tüm yönleriyle doğrulayan Hz. Abbas (as), O’nun yaptıklarının adaletinde bir an olsun şüpheye düşmemiş, aksine O’na, düşmanlık besleyip savaşan herkesin apaçık bir sapkınlık üzere olduğuna samimiyetle inanmış ve sahip olduğu her şey ile bunu tasdik etmiştir.
Vefa:
İmam Sadık’ın (A) (büyük) amcası Hz.Ebulfazl’a (A) yerleştirmiş olduğu kerametle dolu sıfatlardan ve yüce nişanelerden biri de vefalı oluşudur.Kardeşi Hak İmam Ebu Abdullah El Huseyn’i (A) zafere eriştirmeye yardımcı olma hususunda Allah’a verdiği ahitte durmuş, en zor ve en çetin şartlarda O’nun (A) yanıbaşında olmuş ve kolları koparılıp O’nun yolunda şehit olana dek bir an olsun O’nu yalnız bırakmamıştır.
En üstün sıfatlardan biri olan vefakârlık Hz.Ebulfazl’ın (A) kişiliğini oluşturan etkenlerden bir etken ve benliğini oluşturan parçalardan bir parçaydı. Vefalı olması ve yakın-uzak (iyilik yapılası) herkese ikramda bulunması için yaratılmıştı Abbas…
Nasihat:
İmam Sadık (as) büyükamcası Abbas’a (as) nasiha üzere oluşu yani şahsi/maddi/dünyevi menfaatinin değil, dininin iyiliğini her şartta şevkle ve şiddetle istemesi hususunda şahitlik etmişti. Batıl ile savaşta, küfrün ve sapıklığın kaybolmuşluğun önderleri ile mücadele etmede halis bir nasiha üzereydi Ebulfazl (as).
Tıpkı Huseyn (as) ile yaşamış olduğu,tüm tarihin ve dünyanın görmediği o çetin ve zorlu dönemlerde de olduğu gibi… Bu ziyaretin bendlerinden bir bende daha göz atalım, - Allah’ın selamı O’na olsun – şöyle devam ediyor:
“Allah, Peygamberi, Muminlerin Emiri, Hasan’dan ve Huseyn’den – Allah’ın salatı onların üzerine olsun – yana (onlarla olduğun için gördüğün musibetlere) sabrından, (bunun) hesabını Allah’a bırakmandan ve yardım etmenden dolayı en üstün mükafatla karşılık versin sana! (Senin kaldığın) Ahiret yurdu ne de güzeldir!”
Bu bölüm, Cennet Gençleri’nin Efendisi ve Resulullah’ın (sav) Reyhânesi’ne (as) verdiği tarifi mümkün olmayan yüceliklerle dolu hizmetler ve yaptığı çok büyük fedakârlıklardan ötürü İmam Sâdık’ın (as) amcası Abbas’a (as) yaptıklarının haşmetini ifade eden tüm saygı ve övgüleri ihtiva etmektedir. Nitekim Hz. Abbas (as) da, sefil ve rezil dünyevi istekleri değil Allah katındaki karşılığı arzuladığı için O’nu (as) canı pahasına korumuş, O’nun (as) yolunda türlü sıkıntılara sabretmiş, en sonunda O’nun sevgisi üzere ve emrini yerine getirmek için canını feda etmişti. Allah da Hz. Abbas (as) Efendimizi yaptığı kendisine yaklaşma maksadıyla yaptığı yüce fedakârlıklara yarattığı en aziz, en güzel ve en mükemmel varlıklar olan Resul-i Azam’dan (as), “Müminlerin Emîri ve İlim Şehrinin Kapısı”ndan (as) ve Hasan ile Huseyn’den yana sürekli devam edip çoğalan en hayırlı karşılığı vermiştir.
Ve İslâm’ın müceddidi (yenileyicisi) İmam Sadık (as), amcası Abbas’ın şânını, sahip olduğu kerim sıfatları ve Allahu Teâla nezdindeki yüce konumunu zikrederek ziyaretini sürdürür. Şöyle diyordur:
“Şehadet ederim ve Allah’ı şahit tutarım ki;
Sen, Bedirlilerin (Bedir Şehitlerinin), Allah yolunda cihat edenlerin, Allah’ın düşmanlarıyla cihat edişlerinde Allah’ın dininin hayrını isteyenlerin, Allah’ın dostlarına yardım edişlerinde oldukça fazla çaba harcayanların ve O’nu sevenleri savunanların gidişatıyla bu dünyadan göçtün gittin!”
İslâm’ın düşünürü ve dahisi İmam Sâdık (as) şuna şehadet etmekte ve Allah’ı şuna şahit tutmaktadır: Hz. Ebulfazl Abbas (as) kardeşi Özgürlerin Efendisi İmam Huseyn (as) ile birlikte ettiği cihadının karşılığı, Allah katındaki en kerim şehitler olan Bedir şehitlerinin karşılığı ile aynıdır. Bilindiği üzere Bedir şehitleri tertemiz kanlarıyla Allah’ın yüce sözünün yükseklere çekilmesine vesile olmuşlardır. Ve şehâdetleri de bilinçsizce değil aksine tam bir şuur üzere ve davalarının adaletine dair içlerinde ne ufak bir şüphe taşımaksızın inanarak gerçekleşmiştir. Ümeyyeoğullarının alçağı olan Ebusufyan’ın torunu Yezid, Allah’ın sözünü yok etmeye, islam sancağını sonsuza kadar ortadan kaldırmaya ve insanları en başta olduğu gibi cahiliye dönemine geri döndürmeye kastetmişti. Ebulfazl (as) da Kardeşi Hürlerin Efendisi’nin (as) önderliğinde o kan dökücü zorbaya karşı ayaklandı. Onların ayaklanması ile birlikte Allah’ın yüce sözü gerçekleşerek düşmanlarını darmadağın eden bir darbe inmiş ve geri dönülemez bir hezimete uğramış oldular.
Ve devam ediyor İmam Sadık (as) amcası Abbas’ın (as), büyüklüğünü vasfetmeye devam eden ziyaretine şöyle devam ediyor:
“Şehadet ederim ki;
Sen dinin hayrını isteyiş ve amel etmede epeyce çalıştın ve tüm çabanı harcadın, Şu halde Allah seni ulu şehitlerin arasında yeniden diriltsin! Ruhunu saadete ermişlerin ruhlarına katsın! Sana cennetlerinden en iyi menzili varış yurdunu ve en iyi bölümü odayı versin! Senin zikrini/Seni anışı illiyyin üstünler içinde en üstün olanlar seviyesine yükseltsin! Peygamberler, Sıddıklar (Dosdoğru olan ve doğruları tasdik edici olanlar), Şehitler ve Salihler ile seni haşretsin! Gerçekten; ne de güzel arkadaşlardır onlar! Şehadet ederim ki;
Sen din konusunda gevşeklik göstermedin, bu hususta kusur etmedin, kendi işlerinde Salihlere uyarak ve peygamberleri izleyerek basiret üzere göçtün gittin! Şu halde Allah bizi sen, Hz. Peygamberi ve velileri ile birlikte mütevazi kulların yurduna toplasın, Şüphesiz O merhametlilerin en merhametlisidir!”
Ziyaretin son bölümlerinde Allah’ın atamış olduğu hidayet önderi İmam Sadık (as), Abbas’ın önemini ve Allah katındaki yüksek konumuna değinmiştir. En halis niyetle dinin hayrını istediği, Resulullah’ın (sav) Reyhanesi’ne (as) en büyük fedakarlıkları sunduğu için çok yükseklere erişmişti. İmam da Allah’tan O’nu (as) kendi katında daha yükseklere, kelimelerin yüksekliğini tarif etmekte fakir kaldığı konuma; peygamberlerin, vasilerinin ve Allah’ın kalplerini iman ile özellikle sınadığı kimselerin menziletine erişmesini istemişti.
Allah’ın yeryüzündeki Hücceti, İmam Mehdi Allah Aramıza Teşrifini Çabuklaştırsın:
Yüce Islahçı İmam, Yeryüzündeki Bakiyyetullah ve Muhammed (sav) Ailesinin Kıyam Edecek Olanı Hazret-i İmam Mehdi Aleyhisselam amcası Abbas’a (as), hakkındaki şu harika bir çift sözü ile işaret etmiştir :
- Selam Muminlerin Emiri’nin Oğlu Ebulfazl El-Abbas’a! Kardeşini canıyla avuttu canı pahasına en zor zamanında bile hep yardımcı oldu! Yarınına gerekeni dünden alana! O’na fedakarlık edene! Vefakar olana! Suyuyla O’na doğru koşturarak gidene! Kolları koparılmış olana!
Allah lanet etsin O’nun katilleri Yezid bin Er-Rukad ve Hakim bin Tufeyl’e !
Yeryüzündeki Bakiyyetullah, Amcası Haşimoğulları’nın Dolunayı ve Adnan soyunun Şafağı’nın varlığında gerçeğe dönüşen şu üstün ve pek değerli sıfatlarını övmüştü:
Şehitlerin Efendisi (as) olan Kardeşi’ne karşı zor zamanlarında canı ve kanıyla yardımcı olarak onu avutuşu. En yıpratıcı şartlarda, en şiddetli ve en kasvetli sıkıntılarda yanıbaşında olmuş, yaralarını sarmış ve teselli edeniydi onun. Öyle ki bu yardımcı oluşu ve tesellisi tüm tarih boyunca deyimlere konu oldu.
Ahiretine en üstün azığı hazırlayışı. Bu da takvası, dindeki şiddetli yoğunluğu ve Hidayet İmamı’nı zafere eriştirmeye yönelik sarfettiği muazzam çabasından dolayıdır.
Canını, kardeşlerini ve evlatlarını Cennet Gençleri’nin Efendisi İmam Huseyn’e (as) feda edişi.
Mazlum kardeşini canıyla koruyuşu:
Azgın ve zorba yönetim, Peygamber’in (sav) Ailesi’ne (as) bir damla bile su ulaşmamasını emredip Fırat nehrinin suyunu ambargo altına aldırdığı zaman Kardeşi ve Ehlibeyti’ne su getirmek için sarfettiği kutlu ve pek üstün çabası.
Yeryüzünde Kalmasını Allah’ın Sağladığı varlık/şahıs demektir. Hz.Mehdi (af)’nin ömrünün uzun oluşunun Allah’ın emri olmasına işaret eden lakabıdır.
Eğitim, 06 Kasım 2013 05:25
Yorumlar (0)