Arap Baharının ABD Karşıtı Söylemi Yok!
Analiz, 24 Ekim 2011 06:04Yakındoğu Haber Genel Yayın Yönetmeni Alptekin Dursunoğlu, Ülke TV'ye yaptığı açıklamada, Libya ve Suriye'deki son gelişmeleri değerlendirdi, önemli tespitlerde bulundu.
Dursunoğlu'nun yaptığı açıklamanın ana başlıkları şöyle:
1978’ten beri bir Camp David düzeni var. Bu düzenin temel hedefi, İsrail’in güvenliğine karşı bölge diktatörlerinin varlığının korunmasıdır. Şimdi bu düzen yıkılıyor. Tunus’ta yıkıldı. Mısır’da yıkıldı. Fakat Arap Baharı, Tunus ve Mısır’daki Camd David düzenini yıkarken, Camd David’e alternatif bir düzen getirmiyor. Mesela devrimcilerin, İsrail karşıtı, batı karşıtı bir düzen getirme yönünde bir açıklamaları yok. Bir politik beyanları yok.
Dünyanın bir çok yerindeki devrimlerde keskin Amerikan karşıtı, emperyalizm karşıtı sloganlar duyarız. Ben, Arap Baharı sürecinde hiçbir organizasyondan hiçbir partiden Amerikan karşıtı emperyalizm karşıtı bir şey duymadım. Sadece kendi diktatörlüklerine karşı sözler var. Kendi diktatörleri, 30-40 yıldır Amerika tarafından koltuklarında tutulmuş. Bu diktatörler, Camp David düzeni adına orada tutulmuş kişilerdir.
Bütün suç sadece Bin Ali de ya da Mübarek’te miydi? Yoksa onları, koltuklarında tutan güçlerle hesaplaşmamız olmayacak mı? Ben, Mübarek’i ya da Bin Ali’yi koyanların, Mübarek’i yerinden alarak yerine başkasını koyduğunu söylemiyorum. Fakat, Mübarek’i koyan güçler, dibten gelen dalgayı yönlendiriyorlar.
Elbette, bir diktatörden kurtulmuş olmanın coşkusu Libya halkında var. Fakat daha henüz petrollerinin %35’ini Fransa’ya vermiş olan Libya var karşımızda. Ve hangi taahhütler altına girip girmeyeceği belli olmayan bir Libya’nın kuruluş sürecine tanık olacağız.
Bugün devrimi yürütenler, zamanında sistemin adamlarıydı. Libya için tam bu böyleydi. Mesela bugün Ulusal Konsey’in Başkanı olan Mustafa Abdulcelil, Kaddafi’nin Adalet Bakanıydı.
Mısır’da devrimi yürütenler, sokaklardı. Fakat, ülkede oynanacak yeni oyunu belirleyen Askeri Yüksek Konsey'dir. Konsey’in başında da Mübarek’in Savunma Bakanı Tantavi var.
Muammer Kaddafi gibi birisinin öldürülmesi, Libya halkı için sevindirici bir gelişme. Ama ben, bölgeyi gözlemleyen birisi olarak, bu manzaradan çok da sevinç duyamıyorum.Çünkü Libya’nın girdiği ipoteği görüyorum. Bu durum, Arap Baharı’na konu olan tüm ülkeler için de geçerli.
Mesela, Suriye için de geçerli. Hatta Suriye daha feci bir şey. Çünkü Suriye, Camp David düzeninde, İsrail karşıtı cepheyi oluşturan bir ülke. Suriye’deki mevcut rejimin gitmesi demek, Libya’daki direnişin ruhuna Fatiha okumak demektir. Lünnan, Hüsnü Mübarek dönemindeki Gazze nasılsa Suriye rejiminin düşmesi ve Suriye rejiminin başına ılımlılar eksenine uygun bir yönetimin gelmesi durumunda aynı Gazze gibi olacak. Çünkü Lübnan’ın bir tarafı İsrail, bir tarafı Suriye bir diğer tarafı ise denizdir. Başka bir çıkış kapısı yok.
Suriye’de rejimin düşmesi, Hamas, Hizbullah ve diğer Filistinli direniş hareketleri açısından, Arap Baharı'nı kontrol etmeye ve yönlendirmeye çalışan güçler açısından müşiş bir kazanım olacak. Amerika, İsrail ve Suudi Arabistan’a sunulacak müşiş bir hediye olur.
Ben, Beşşar Esad’ın sona yaklaştığını düşünmüyorum. Suriye’nin bunalımı aşma trendine girdiğini düşünüyorum. Suriye, Kaddafi'de olduğu gibi Suriye ordusu ya da Suriye rejimi içeriden çatlatılamadı. Tüm çabalara rağmen Hama’da kurtarılmış bir bölge oluşturulamadı. Suriye’de Tunus ya da Mısır’daki gibi doğal bir halk devrimi yok. Mesela dün Halep’te Esed’e müşiş bir halk destekli gösteri vardı. Geçtiğimiz ay da Şam'da gösteri vardı. Bunlar bizim İstanbul ve Ankara gibi iki büyük şehir. Bu şehirlerde Esed yanlısı gösteri düzenleniyor. Hele hele Halep ki çoğunluğunu hatta %90’ını Sünnilerin oluşturduğu bir şehir.
Ve Suriye muhalefeti çok parçalı. Umut bağlanan Suriye muhalefeti, diasporadaki akademisyenler. Bunların Suriye içerisindeki güçleri de tartışılır. Diğer yandan Suriye içerisindeki muhalefet de İstanbul’da kurulan Ulusal Konsey’i tanımadı. Türkiye sığınarak askeri mücadele başlatan Albay Riyad Es’ad komutasındaki Özgür Suriye Ordusu da hem Suriye içerisindeki muhalefet hem de Ulusal Konsey tarafından tasvip görmüyor.
Dolayısıyla, muhalefet cephesindeki olumsuzlukları, Şam rejimi cephesindeki birlik-bütünlüğü koruması ve halk desteğine sahip olması düşünüldüğünde, Suriye açısından olumsuz durum görülmüyor. Öte taraftan da Libya’da olduğu gibi Suriye’ye karşı uygulanan yalnızlaştırma politikası da başarılı olmadı. Rusya ve Çin, iki hafta önce Güvenlik Konseyi’nde Suriye’ye karşı çıkartılmak istenen karara veto koydu. Libya’da gösteriler 16 Şubat’ta başladı gösteriler. Ve kısa bir süre sonra Mart ortalarında, 1973 sayılı karar çıktı.
Son olarak Suriye rejimi içerisinde çatlak oluşturulamadığı, bunun aksine muhalefetin çok parçalı olduğunu, içeride kurtarılmış bölge oluşturamadığını ve uluslararası toplumun Suriye’ye karşı karar alamadığını göz önünde bulundurursak, Suriye rejimi açısından olumsuz bir durumun olmadığı net bir şekilde söyleyebiliriz.
isra haber
Analiz, 24 Ekim 2011 06:04
Yorumlar (0)