Prens Bandar Bin Sultan'ın Gizli Suriye Planı
Analiz, 20 Haziran 2011 06:08Suriye'de yaşanan ve bölgesel gerginliği tutuşturan olayların arkasında, Suud prensi Bandar bin Sultan'ın ne kadar payı var?
Suudi Arabistan’ın “karanlıklar prensi” Ulusal Güvenlik Danışmanı Bandar Bin Sultan ile ABD Lübnan eski büyükelçisi ve şimdiki Yakın Doğu İlişkileri konusunda devlet müsteşarı Jeffrey Feltman’ın Suriye ile ilgili planı:
Champress internet sitesinde yer alan bu plan, Haaretz gazetesi internet sitesinde Zvi Bar’el tarafından şekilde aktarıldı:
"İddiaya göre plan, Suriye’yi geniş şehirlere, kasaba ve köylere bölüyor. Plan, beş ayrı istihdam ağının kurulacağını öngörüyor: Eğitimli ve işsiz gençlerden oluşan “akaryakıt sektörü”, tercihen Suriye vatandaşı olmayan sabıkalılardan oluşan “paralı milis güçler”, 22 yaşından büyük olmayan farklı etnik gruplardan gençlerin oluşturduğu “etnik-hizipsel” ağ;, Avrupa ülkeleri tarafından maddi açıdan desteklendiği sivil örgütlerden gazetecilerin ve aktivistlerin katılımıyla oluşan “medya” ağı ve büyük şehirlerden iş adamlarının oluşturduğu “sermaye” ağı.
Her bir ağ gerçekleştirdiği aktiviteye uygun olan sloganlarla desteklenebilir ve yine her bir ağ, kendini sokak olaylarına ve şiddete hazırlamak amacıyla bir dizi eğitimden geçecektir.
Bu yüzden, örneğin, milis güçler nişancılık, kundaklama ve soğukkanlılıkla öldürme konularında eğitilebilir. Etnik ağın üyeleri kendi topluluklarının çıkarlarını geliştirmek, etnik ayrımcılığı kanıtlamak ve rejime karşı kışkırtmak konularında hareket edebilirler.
Gazeteciler kendi ağını, dışarıdan dinlenilmesi imkansız olan uydu telefonları aracılığıyla yürütebilecekler. Ayrıca, rejimin düşmesini değil, Suriye’deki sivil toplumun varlığını arzu eden insan hakları aktivistleri olarak tanımlanacaklar ve bir istihdam aracı olarak sosyal ağın idare edilmesi konusunda ilave eğitim alacaklar.
İddiaya göre plan, işadamları konusunda şu öneride bulunuyor: “İş adamlarının katılacağı ve bu yolla Arap Körfezi anlaşmalarının ve yatırımlarının konuşulacağı lüks partiler düzenlemek ve bu işadamlarının belli cinsel ilişkilerini kasete alarak daha sonra şantaj yapmak kaydıyla onları tehdit etmek”.
Suudi Arabistan tarafından 2 milyar dolarlık maddi destekle yürütülecek olan toplama ve eğitim safhalarından sonra onlara, uygun iletişim araçları verilecek. Ve büyükşehirlerde yaklşık 5.000 kadar, kasabalarda 1.500 ve köylerde 500 kadar aktvist toplandığında, halk arasında faaliyetlerine başlayacaklar.
Plan ayrıca devrim karşıtlarına verilecek cevap önerilerini de içeriyor. Örneğin, “eğer bir kişi değişimden bahsederse, cevap şöyle olmalı: ‘Hiçbir değişim yok’. Eğer bir kişi ‘değişim yolda’ derse, o zaman da cevap şu olmalı: ‘Biz bunu 40 yıldan fazla bir süredir duyuyoruz.’”
Aktivistler televizyon ve cep telefonu kameralarına uygun bir zemin yaratmak amacıyla merkezî bölgelere gelmek zorunda kalabileceklerdir.
Propagandacılar iki durum için hazırlanmak zorunda kalabilirler. Eğer güvenlik güçleri toplu haldeki göstericileri dağıtmaya başlarsa, önceden çevrede gizlenmiş olan yardımcıları hızla toplanmalı ve güvenlik güçlerine onları serbest bırakmalarını söylemelidir. Eğer güvenlik güçleri bekleneni yapmazsa, yardımcılar sanki göstericileri dağıtanlar kendileriymiş gibi provakasyonlar yaratmalıdır.
Eğer güvenlik güçleri propagandacılara veya onların destekçilerine karşı şiddet uygulamaya başlarsa, bu şiddet görüntüleri sonuna kadar sömürmek üzere filme alınabilecektir.
Plan ayrıca ülkedeki gruplar arasında etnik gerilimi ateşleyerek huzursuzluk yaratmak konusunda önerilerde de bulunuyor.
Planın hazırlayıcıları Esad’ın acilen ırklar arası çatışmaları dindirmek zorunda kalarak üst düzey temsilcilerini şehirlere ve kasabalara göndereceğini ve böylelikle Şam’ı lidersiz bırakacağını düşünüyorlar. Sonuç olarak bu durum başkentin kaynamasına ve etnik gösterilerin kışkırtılmasına sebep olacak. Ve “işadamları ağı” askeri liderleri Esad’la ilişkilerini koparma ve yeni bir rejim kurma konusunda ikna etmek zorunda kalacak.
Beklenen sonuç, ülkeyi yönetecek ve Suriye’nin İran ve Hizbullah’la olan ilişkilerini koparacak bir üst düzey ulusal konseyin kurulmasıdır.”
Analiz, 20 Haziran 2011 06:08
Yorumlar (0)