Oş Olaylarının Yıldönümü ve Türkiye
Analiz, 16 Haziran 2011 06:2210 Haziran 2011, Kırgızistan?da ?Oş Olayları? olarak bilinen Kırgız-Özbek çatışmalarının birinci yıldönümü.
Geçen yıl, Kırgızistan’ın ikinci büyük şehri olan ülkenin güneyindeki Oş şehrinde Kırgızlarla Özbekler arasındaki gerilim çatışmaya dönüşmüştü. Sonuç, Kırgızistan’ın güneyinde yüzlerce ölü ve binlerce yaralı. Yakılan ve yıkılan evler. Harabeye dönen şehirler ve kasabalar. Kazananın olmadığı, kaybedenin çok olduğu, olayların perde arkasının halen aydınlanmadığı, sisin dağılmadığı ve gizli ellerin tespit edilemediği bir çatışma. İki kardeş halk arasında güven bunalımına yol açan ve kardeşin kardeşe kıyıldığı kirli bir oyun.
Neden Bunlar Oldu?
16 Aralık 1990’da Sovyetler Birliği’nden ayrılan ve 31 Ağustos 1991’de bağımsız olan Kırgızistan, Nisan 2010’da gerçekleşen halk ayaklanması ile yeni bir dönüşüme girmişti. Roza Otunbayeva’nın başkanlığında geçici hükümet oluşturularak başkanlık sisteminden parlamenter demokrasiye geçilmişti. Orta Asya’daki eski Sovyet cumhuriyetlerinde güçlü başkanlık sistemleri egemenken, Kırgızistan’ın parlamenter demokrasiye geçmeye çalışması ördek yuvasına düşmüş kaz yavrusu gibi hızla ötekileştirilmesine yol açmıştı. Bu durumda, sanayi ve tarım altyapısı zayıf, yeraltı doğal kaynakları kıt, Çin ve Afganistan kaynaklı kaçakçılığın baskısı altında bulunan beş milyon nüfuslu bu ülkenin parlamenter demokrasiye geçmesi oldukça zor olmuştur. Ülkede siyasi ve ekonomik kaos biteceğine artarak sürmüştür. Söz konusu kaos ortamı içerisinde, Oş ve çevresindeki kasabalarda hem nüfus hem de ekonomik güç olarak Kırgızlara göre daha güçlü konumda olan Özbeklerle, vatanın asıl sahibi olduğunu düşünen Kırgızlar arasında çatışmalar çıkmıştır. Çatışmaların nedeni, Özbeklerin Kırgızistan’ın güneyinde bağımsızlığa varacak şekilde otonomi istemesi ve Kırgızların buna karşı çıkması olarak özetlenmişti. Ancak, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Roza Otunbayeva’nın özel izniyle ülkede çalışabilen ve Kimmo Kiljunen başkanlığındaki yedi üyeli ‘Kyrgyzstan Inquiry Commission’un hazırladığı ve Haziran 2011 başında açıkladığı raporda Güney Kırgızistan’da meydana gelen olaylardan Kırgızlar daha fazla sorumlu tutulmuştur. Rapor, Kırgızistan’ı kızdırmış ve Kırgız Parlamentosu Kiljunen’in ülkeye girişini yasaklamıştır. Bu duygusal tepki elbette yanlıştır. Ancak, raporun önyargılar içerdiği de bir gerçektir. Çünkü, çatışmaların altındaki asıl nedeni söz konusu rapordaki etnik vurgu dışında aramak gerekiyor. Çatışmaların nedeni, Orta Asya’nın belirleyici siyasal sistemi olan güçlü başkanlık sisteminden Kırgızistan’ın ayrılmak istemesidir. Ayrıca, parlamenter sistemle birlikte siyasi ve ekonomik elitin değişim sancıları da çatışmaların diğer bir nedeni olmuştur.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekim 2010’da Issıkköl’de ‘Etnisiteler Arası Diyalog: Uzlaşma ve Hoşgörü’ konferansı ile ülkede Oş olayları ile zedelenen iç barışın tekrar sağlanmasına katkıda bulunmuştur. İkinci toplantının İstanbul’da yapılması beklenilmektedir. Oş olaylarının derinleştirdiği kaos ortamı içerisinde bile Türkiye’nin Kırgızistan’a yönelik karşılıksız yardımlarını arttırarak sürdürmesi, sosyal barışın sağlanmasına katkıda bulunması Kırgız elitinin geçmiş yıllara göre Türkiye’ye daha fazla yakınlaşmasına yol açmıştır.
Oş olaylarının üzerinden sadece bir yıl geçmesine rağmen, Kırgızistan zoru başarmıştır. Haziran olaylarından dört ay sonra 10 Ekim 2010’da genel seçimleri AB standartlarında yapabilmiştir. Parlamenter demokraside iddialı olduğunu göstermiştir. Böylece, ‘Kırgız Modeli’ tasfiye edilememiş, bilakis diğer Orta Asya ülkelerinde siyasal sistem tartışmalarına yol açmıştır. Örneğin, Kırgızistan ile dil ve etnik yakın akrabalık bağları bulunan Kazakistan’da parlamenter sistem tartışılmaya başlanmıştır.
Hasan KANBOLAT, ORSAM Başkanı
Analiz, 16 Haziran 2011 06:22
Yorumlar (0)