Suud İşgalinin Bölgesel Yankıları
Analiz, 19 Mart 2011 18:00İşbirlikçi Suud rejimi askerlerinin Bahreyn'e girmesi İran, Irak ve Türkiye başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında Müslümanlardan büyük tepki gördü.
18 Mart Cuma günü, Necef, Kum ve İstanbul'da protesto gösterileri düzenlendi. Necef'ül Eşref'te öğrenim gören din alimleri, Bahreyn Konsolosluğu önünde gösteri yaparken, Kum şehrinde de bir tepki yürüyüşü düzenlendi. İstanbul'da ise Zeynebiye Camii'ndeki cuma namazının ardından binlerce kişi Suud kralı Abdullah'ı ve Bahreyn yönetimini lanetledi.
"Bahreyn’de Şubat ayı ortalarında başlayan protesto gösterilerine karşı alınan sert ve baskıcı tutum, protestocuları sindirmeye yetmemiştir. Bunun üzerine Bahreyn’in Sünni rejiminin düşmesinden çekinen Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirliklerine bağlı kuvvetler, Körfez İşbirliği Komisyonu’na bağlı “Yarımada Kalkanı” ile adı altında Bahreyn’e asker göndermiştir. Bu gelişme son zamanlarda bölgede yaşanan en önemli gelişmelerden biridir.
Yarımada Kalkanı kuvvetleri Bahreyn’de 17 Mart 2011 tarihi itibari ile olağanüstü hal ilan ederken çatışmalar devam etmekte ve çatışmalarda ölen Bahreynli sayısı artmaktadır. Öte yandan Şii muhalefet lideri Hasan Meşami ile Vaat Partisi lideri İbrahim Şerif gibi muhalif isimler tutuklanmış, internette pek çok blog engellenmiştir. Özellikle Suudi Arabistan’ın başını çektiği askeri kuvvetlerin Bahreyn’e yaptığı askeri operasyonun Basra Körfezi başta olmak üzere Ortadoğu’da mezhepsel ayrışmayı ve kutuplaşmayı derinleştirme tehlikesi bulunmaktadır.
Suudi Arabistan’ın Bahreyn’deki olayların kendi ülkesine ulaşma ihtimalinden tedirgin olduğu ve kendi topraklarındaki protestoların büyümesini teşvik etme olasılığı karşısında böyle bir önlem alma ihtiyacı hissettiği düşünülmektedir. Ancak Bahreyn’deki Yarımada Kalkanı kuvvetlerinin varlığı bölgede ve uluslararası kamuoyunda ciddi eleştirilere maruz kalmış görünmektedir.
Bahreyn’e yönelik dış müdahale, pek çok ülke kamuoyu gibi Irak’ta da yankı bulmuştur. Halen iç politik sıkıntılarla uğraşsa da, Bahreyn’deki gelişmelere yönelik tepkilerin en fazla olduğu ülkelerden biri de İran’la birlikte Irak olmuştur. Hem dini kişiler ve kurumlar hem de siyasi gruplardan yapılan açıklamalar, Irak’ın dış politika gündemini meşgul etmiştir.
Iraklı Şii Siyasi Liderlerden Arap Yönetimlerine Tepki: “Mezhep Savaşına Neden Olursunuz”
Iraklı yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda mezhep temelli görüşlerin ifade edilmesi dikkat çekmiştir. Irak Başbakanı Nuri El-Maliki, Bahreyn’e yönelik askeri yardım/müdahale olayının Ortadoğu’da mezhep savaşlarını başlatacak nitelikte olduğunu açıklamıştır. Radikal görüşleriyle bilinen Mukteda El-Sadr da Mısır ve Tunus olaylarında yönetimlerin protestoculara yönelik davranışlarının Arap ülkeleri tarafından eleştirilmesine rağmen Bahreyn’de hükümetin protestoculara karşı yaptıklarına sessiz kalındığını ve bu nedenle endişe duyduğunu ifade etmiştir. Sadr ayrıca, Arap yönetimlerinin protestoculara şiddet kullanarak cevap vermesinin sorunların barışçıl şekilde çözülmesi imkanını ortadan kaldıracağı uyarısında bulunmuştur. Suudi Arabistan’ı da eleştiren Sadr, Müslümanların Kabesi’nin bulunduğu bir ülkenin Müslümanlıktan uzak bir aile yönetimine nasıl destek verdiğini anlayamadığını ve bu durumun mezhep savaşlarına yol açabileceğini ifade etmiştir. Sadr, taraftarlarına da Bahreyn’deki göstericilere destek olmak için gösteriler düzenlemeleri çağrısında bulunmuştur. Irak’ta mevcut hükümetteki büyük Şii grubu olan Ulusal İttifak tarafından yapılan açıklamada Birleşmiş Milletler, Arap Birliği ve İslam Konferansı Örgütü’ne ve üyelerine bir an önce Bahreyn’de akan kanı durdurmaları çağrısı yapılarak, bu ülkedeki haksızlığın giderilmesi ve yabancı güçlerin Bahreyn’den çekilmesi gerektiği dile getirilmiştir. Öte yandan Irak parlamentosundaki bir grup milletvekili, parlamentoyu acil toplantıya çağırarak, Irak hükümetinin acil tepki vermesi gerektiğini açıklanmıştır.
Iraklı Şii Merciiler ve Sünni Din Adamlarından “Şiddet Kullanmayın Çağrısı”
Diğer taraftan Irak’taki Şii dini merciler ve din alimleri de Bahreyn’deki gelişmelere tepki göstermiştir. Irak’taki en büyük Şii dini mercii olan ve dünyadaki Şiilerin yarısından fazlasının takipçisi olduğu Ayetullah Ali Sistani yaptığı açıklamada, Bahreyn hükümetinden protestoculara karşı güç kullanmamasını istemiştir. Bahreyn hükümetinin tutumundan endişe duyduğunu dile getiren Sistani, her şeyin barış yoluyla halledilebileceğini ifade etmiştir. Yine Irak’taki dini mercilerden Beşir El-Necefi de, diyalog dışı yolların kullanılmasını uygun bulmadığı ve Bahreyn’de göstericilere yönelik uygulamaların gaddarlık olduğunu söylemiştir. Şii ve Sünni din adamlarını bir araya getiren Irak Din Adamları Heyeti de, Suudi Arabistan’ın Bahreyn’e girmesinin anlamsız olduğunu dile getirerek, bunu Suudi Arabistan’ın mezhepçiliğinin göstergesi olarak tanımlamıştır. Bahreyn halkının kararının kendisine bırakılması gerektiğinin açıklandığı bildiride, Siyonistlerle hiç savaşa girmemiş bir ülkenin (Suudi Arabistan) Müslüman bir ülkenin halkını öldürmesinin kabul edilemeyeceğini ve bir an önce yabancı güçlerin Bahreyn’den çekilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Bu arada Irak’ta Bahreyn halkına destek veren küçük çaplı gösteriler sürmektedir. Nasıriye’deki Zikar Üniversitesi öğrencileri tarafından düzenlenen gösterilerde, Irak hükümetinin Bahreyn’deki olaylara tepki göstermesi istenerek, Irak’taki Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri temsilciliklerinin kapatılması talep edilmiştir. Necef’te ise Şii din eğitiminin verildiği Havza-i İlmiye öğrencileri Bahreyn’in Necef Konsolosluğu önünde protesto gösterileri yapmıştır.
Sonuç olarak, Körfez İşbirliği Konseyi’nin Yarımada Kalkanı Kuvvetleri adı altında Bahreyn’e yapılan müdahalenin, Ortadoğu’da yatıştırılmasını arzu ettiğimiz mezhepsel tansiyonu yeniden yükselttiği görülmektedir. Bu tansiyonun, Yemen’deki gelişmeler ile birlikte ele alındığında tehlikeli noktalara ulaşması sürpriz olmayacaktır.
Mezhepsel tansiyon, Irak gibi Şii ve Sünniler bir arada yaşadığı ülkeler için olduğu kadar, bölgedeki dengeler bakımından da hassasiyet taşımaktadır. İran, Irak ve Lübnan’dan gelen tepkiler ile ABD’nin Bahreyn’e yapılan müdahale karşısındaki tutumu önümüzdeki dönem için tehlike işaretleri vermektedir.
Türkiye’nin İtidal Çağrısı
Türkiye’nin Bahreyn’deki olaylar karşısındaki tutumu da oldukça önemlidir. Türkiye’nin bölge ülkelerine ve Bahreyn’e verdiği mesaj, olaylara güç kullanılarak müdahale edilmesinin hata olacağı yönündedir. Türk Dışişlerinden yapılan açıklamada, Körfez İşbirliği Konseyi’nin Yarımada Kalkanı Kuvvetleri’nin Bahreyn’de konuşlanması akabinde güvenlik güçleri ve göstericiler arasında şiddetin artmasının ve diyalog zemininin zayıflamasının son derece kaygı verici olduğu bildirilmiştir. 17 Mart 2011 tarihinde Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Said El Faysal’ın Türkiye’ye gelmesi ve Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı düzeyinde temaslarda bulunacak olması, Türkiye’nin Ortadoğu’daki gelişmelere kayıtsız kalmayacağını göstermektedir. Türkiye son gelişmelerin ardından, gerek Bahreyn gerek diğer sorunlu alanlarda en kısa sürede barışçıl, istikrarlı ve insan haklarına saygılı bir ortamın oluşmasına destek vermeye devam etmesi, herkesin çıkarına olacaktır."
Bilgay Duman-ORSAM Irak Uzmanı, Nebahat Tanrıverdi ORSAM Ortadoğu Uzman Yrd.
Analiz, 19 Mart 2011 18:00
Yorumlar (0)