Mezhep Çatışması Mı, Menfaat Çakışması Mı?
Analiz, 17 Mart 2011 05:46Suudi birliklerinin 14 Martta Bahreyn'e girmesinden iki gün önce (12 Mart Cumartesi) ABD savunma bakanı Robert Gates bu ülkeye bir ziyaret gerçekleştirdi ve kral Hamd bin İsa El-Halife ile görüştü. Bu bilgi, bölgede yaşananların daha dikkatli okunmasını tekrar hatırlatıyor herkese.
Körfez ülkeleri bu kritik müdahale kararını salt kendi iradeleriyle mi aldılar? Yoksa fotoğrafın görünmeyen taraflarında başka şeyler mi var?
Körfez İşbirliği Konseyi şemsiyesi altında Bahreyn'e giren Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri birlikleri bölgede yeni bir dönemin temellerini atmış oldu. Bu adım kaçınılmaz olarak problemin ulusal olmaktan çıkıp uluslararası bir hal almasını sağlayacaktır. Küçük resim İran'la Körfez ülkeleri arasında askeri seçeneğe kadar varabilecek bir gerginliğe işaret ederken, büyük resim işin içerisine ABD, AB, Rusya, Çin ve Türkiye'nin de dahil olduğu kaotik bir manzarayı yansıtıyor.
Körfez ülkelerinin özellikle de Suudi Arabistan'ın Bahreyn'de böylesi bir askeri inisiyatife kalkışması aslında birçok insanı şaşırttı. Çünkü Suudilerin çok yüzeye çıkmasa da benzeri bir problemle ciddi bir biçimde karşı karşıya olduğu biliniyor. Doğu bölgesindeki gerginlik yer yer gösterilere dönüşüyor. Bahreyn'deki olaylara bu şekildeki bir müdahale kendi içerisindeki gerginliği tetikleyecektir.
Anlaşılan ülkelerinde yaşadıkları gerginliğin kaynağı olarak Bahreyn'deki göstericileri görüyor Suudi Arabistan devleti. Burada Şiilerin dominant olduğu muhalefet susturulursa, kendi içerisindekilerin bundan dersler çıkaracağını düşünüyor. Ayrıca Körfezdeki Şii azınlık/çoğunlukla İran'ın ilişkisi bilinmeyen bir şey değil. Bu adımla İran'a ne denli 'ciddi' olduklarının mesajını da ulaştırmak istemiş olabilirler.
İran'ın reaksiyonu gecikmedi doğal olarak. Dışişleri bakanı Ali Ekber Salihi BM'yi göstericilerin taleplerinin yanında durmaya çağırdı ve olanlar karşısında eli bağlı durmayacaklarını açıklarken Meclis başkanı Ali Laricani ise 'Amerikanın yönlendirmesiyle Bahreyn'e girenler bedelini ödeyeceklerdir' ifadelerini kullandı. Yani durum oldukça ciddi ve bölgeyi mezhebi anlamda ateş çemberine çevirme potansiyeline sahip. Temenni etmeyiz ama tutuşması durumunda bu ateş herkesi içerisine çekecektir. Böyle bir konjonktür de bölgeyi yeniden dizayn etmek isteyen güçlere bulunmaz bir fırsat sağlayacaktır.
Körfez ülkeleri bu kritik müdahale kararını salt kendi iradeleriyle mi aldılar? Yoksa fotoğrafın görünmeyen taraflarında başka şeyler mi var? İran meclis başkanının 'Amerikanın yönlendirmesiyle' ifadesi ne anlama geliyor?
Körfezdeki Amerikan müttefiki, petrol zengini emirlerin kibirli ve kuşkucu yaklaşımları bütün uyarılara rağmen bölgeyi sonucunu kimsenin kestiremeyeceği ama kazananının emperyalist güçler olacağı şimdiden belli bir kosa ortamına sürüklüyor. Sünnilik maskesi altında saltanat ve zulümlerini gerekçelendirmeye çalışanlar yeni bir ihanete imza atıyorlar. Şii tehlikesini işaret ederek acziyet ve iğrençliklerini örtmeye çalışanlar Sünni ya da Şii hiçbir vicdanlı Müslümanı yanlarına çekemeyeceklerdir.
Olayların gerçek sebebi; insanların en temel hak ve özgürlüklerinin yok sayılması ve hatta örtülü bir biçimde kast sistemi uygulanmasıdır. Meseleyi dini ve etnik temelden okumaya kalkışmak kesinlikle yanıltıcıdır. Ancak üzülerek söylemek gerekir ki birilerinin de yönlendirmesiyle hakim algı bu yönde şekillenmeye başladı. Bu algının ortadan kaldırılması adına özellikle Arap dünyasındaki bağımsız alim ve aydınlara büyük bir görev düşmektedir. Tabii olarak İran devletinin ve aydınlarının olaylara yaklaşımda izleyecekleri yol ve takınacakları üslup da çok belirleyici olacaktır.
Suudi birliklerinin ülkeye girmesinden sonra olaylar yatışmak yerine arttı ve daha da kanlı bir boyut kazandı. Gerginlik arttıkça bölge ve uluslararası aktörlerin müdahalesine daha açık hale gelecek Bahreyn. Mezhebi kılıf altında bölgesel ve uluslar arası çatışmanın yeni alanı olacakmış gibi görünüyor.
Metin Ünlü - Dünyabülteni
Analiz, 17 Mart 2011 05:46
Yorumlar (0)