Suudi'nin 11 Mart Kabusu
Analiz, 08 Mart 2011 18:10Suudi Arabistan 11 Mart'ın önüne geçmek için her şeyi deniyor. Ama şunu söylememiz mümkün; Libya?dan daha ürkütücü bir senaryoyla karşı karşıya kalabiliriz...
Arap dünyasını saran isyan dalgasının istisnası olmayacak gibi görünüyor. Tunus ve Mısır'da meydana geldiğinde lokal kalabileceği yönünde yapılan yorumların –belki de temenniler- yerinde şimdi yeller esiyor. Ortadoğu’yu baştan başa sarsma kabiliyeti gösteren halk hareketlerinin varacağı nokta üzerine birçok senaryo ve spekülasyon üretiliyor.
Tunus ve Mısır’da demokrasi bayramı olarak Batı manşetlerine yansıyan halk devrimleri, petrol kuyularına yaklaştıkça sistemin lordları için endişe kaynağı olmaya başladı. Uluslararası camianın Libya karşısında sergilediği iki yüzlülük, demokrasi denen kavramın aslında işlevsel olarak nasıl bir anlam taşıdığının işaretlerini veriyor.
Ama asıl sürpriz/trajedi Suudi Arabistan’da yaşanacak gibi. Çünkü bu ülke, OPEC’in en büyük ülkesi ve burada yaşanabilecek bir çatışma hali, dünya ekonomisini tahmin edilmesi güç bir şekilde etkileyecektir. Petrol fiyatlarının rekor üstüne rekor kıracağını tahmin etmek zor değil. Buna bağlı olarak zaten bıçak sırtı giden ekonomik dengeler büyük darbeler alacaktır.
Yani demokrasi talepleri, demokrasi şampiyonlarının canını sıkıyor!
Suudi Arabistan artık gizlenemeyecek biçimde içten içe kaynıyor. Özellikle Şii nüfusun yoğun olduğu doğu bölgesinde geçtiğimiz günlerde yaşanan gösteriler ve akabinde gelen tutuklamalar, ülkenin yeni bir dönemin eşiğinde durduğunu gösteriyor. Olayların nereye varacağı üzerine net bir şeyler söylemek mümkün değil ama hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını açık. Doğu’daki Katif ve Avvamiye civarında düzenlenen gösterilerde, mutlak monarşiyle yönetilen ülkede sosyal ve siyasal reformlar talep edildi. Gelen haberlere göre bu bölgeye on binden fazla ilave polis gücü gönderildi. Aynı zamanda Damam’a giden yollar da kontrol altına alındı.
Şimdilerde daha çok Şii unsurun öne çıktığı gösterilerde halk, eşit vatandaşlık ve ekonomik, siyasal reformların yapılmasını talep ediyor.
Suudi içişleri bakanlığı ülkede her ne sebeple olursa olsun gösteri ve yürüyüşleri İslam şeriatına uygun olmadığı gerekçesiyle yasakladı. Aslına bakarsanız böyle bir hak hiçbir zaman olmadı zaten. Ama bu karar, rejimin yaşadığı panik halini göstermesi bakımından manidardır. İçişleri bakanlığı gerekli bütün tedbirlerin alınacağını açıklayarak gözdağı vermeyi de ihmal etmedi.
Geçtiğimiz Cuma namazı sonrası başkent Riyad’da bazı mescidlerde cılız da olsa yapılan gösteriler, sessizlik ve korku duvarının bütün bir ülke saşında çatlamaya başladığının göstergesi.
Bilindiği gibi Kral Abdullah Bin Abdülaziz, yaklaşık üç aylık bir tedavinin ardından döndüğü ülkesinde yaşanabilecek olayların önüne geçebilmek amacıyla bir dizi karar açıkladı. Ekonomik ve sosyal reformlar içeren bu kararların ekonomik maliyeti 37 milyar doları buluyor. Anlaşılan krallık halkın taleplerini anlamak istediği şekilde değerlendirmek yoluna gitmiş. Kanaatimizce diğer birçok yönetimde de gördüğümüz bu rüşvet mantığı, Suudi Arabistan’da da ters tepecektir. Çünkü içerisinde İslamcılar, liberaller ve Şiileri barındıran halk dalgası, ülkede seçimler yapılmasını ve siyasi özgürlükler istiyorlar.
Suudi Arabistan rejimi olayların önüne geçmek için her türlü yöntemi kullanıyor. Bu kapsamda ulema heyeti gösterilerin haramlığına dair bir fetva yayınladı. Facebok gibi sosyal ağlar yoluyla organize olmaya çalışan muhaliflere karşı rejimi destekleyen sayfalar açılarak karşı propaganda yapılıyor.
11 Mart'ı öfke günü ilan eden muhaliflerin gücünü ve takatini hep birlikte göreceğiz. Ama şimdiden şunu söylememiz mümkün; Libya’dan daha ürkütücü bir senaryoyla karşı karşıyayız. Çünkü Suudi rejimi, Kaddafi’den daha yumuşak bir tutum takınmayacaktır. Olayın mezhebi boyutunun gelişmesinin doğuracağı siyasal reaksiyonun bölgede meydana getireceği etki, ürkütücü senaryolara zemin hazırlıyor.
Birçok kişi Suudi Arabistan’da yaşanacak bir devrimin sadece bölgede değil dünya sisteminde de bir deprem etkisi yapacağını dile getiriyorlar. Bu anlamda 11 Mart, sadece bölgemizde değil bütün dünya için yeni bir miladın ilk işareti olmaya aday bir gün.
Obama’nın gerçek sınavı başlıyor…
Metin Ünlü / Dünya Bülteni
Analiz, 08 Mart 2011 18:10
Yorumlar (0)