AB?nin Geleceği İslam'la İlişkilerine Bağlı
Analiz, 22 Temmuz 2010 06:07Avrupa, ancak Müslüman dünyayla köprü kurmayı becerebilirse dünya sahnesinde etkin bir aktör olabilir. Bu sözler, yaşayan en büyük sosyalbilimcilerden birisi sayılan Alain Touraine?e ait.
ABD’nin İslam dünyasında “utanç verici bir savaş” yürüttüğünü belirterek AB’nin bundan istifade edebileceğine dikkat çeken Fransız sosyolog, bu çerçevede Türkiye’nin AB üyeliğinin önemine vurgu yapıyor. Touraine, ödül almak için geldiği Strasbourg’ta İslam-terör ilişkisi, ekonomik kriz, haç tartışması ve laiklik gibi konularda Euronews’e konuştu.
Euronews: Bugün İslam ve müslüman dediğimiz zaman otomatik olarak terörizm ve terörist olarak algılanıyor.
Alain Touraine: Abartmayalım. Bu şekilde algılama yönünde bir eğilim var ve bu kolaylıkla anlaşılabilir çünkü terör haber oluyor. En küçük bir saldırıda, bireysel bir intihar saldırısı bile çok dikkat çekiyor ve gazetelerde haber oluyor.
Euronews: Öyleyse bu, medyanın suçu mu?
Alain Touraine: Hayır, hayır. Sadece aşırı durumlar her zaman daha çok göz önünde oluyor.
Euronews: Dinin, bir alarm alanı olarak algılandığını söyleyebiliriz. İsviçre’deki minare referandumunu, Fransa’daki burka tartışmalarını düşünüyorum.
Alain Touraine: Hayır. Aynı fikirde değilim. Fransa’da 5-6 milyon Müslüman yaşıyor, bu çok büyük bir nüfus ve bu nüfusun büyük çoğunluğunun bununla bir ilgisi yok. Burka tartışması belki gelişecek. Ama şu anda burkadan ziyade peçe mevzuu var. O da iki üç bin kişiyi alakadar ediyor. Şu anda bile fazla. Çünkü daha önce hiç yoktu. İki üç bin arasında diyelim, 6 milyonun yarısı olan 3 milyonla devasa bir fark mevcut. Avrupa’da , ekonomi, politika ve dinin birbirinden ayrı tutulduğu bir alanda yaşıyoruz. İslam dediğiniz zaman, bütün bunların birlikte olduğunu varsayıyorsunuz tıpkı Huntington’un meşhur medeniyetleri olduğu gibi. Özünde, ne İslam’da ne Hristiyanlık’ta böyle bir bütünlük bulunuyor. Dinlerin bu yönünü bir kenara bırakalım.
Euronews: Sosyal olarak bir felaket döneminde miyiz?
Alain Touraine: Bakın, buna iki nedenden dolayı hemen hayır diyeceğim. Bir: dünya çapında herhangi felaket yok. Dünya ilerliyor ve büyüyor. Afrika büyük yol aldı.
Euronews: Değerleri kastediyorum.
Alain Touraine: Hayır, bekleyin, bu nispeten soyut bir konu. Avrupa hariç dünya ekonomik anlamda daha iyiye gidiyor. Amerikalılar bile mali krizin ardından düze çıktı. Bununla birlikte Avrupa 2010’da, Yunanistan başta olmak üzere ki belki devamı gelecek, problemleri yönetmekte ve üzerine gitmekte kabiliyetsiz olduğunu ortaya koydu. Dolayısıyla dikkat edin, dünya çapında felaket yok. Eğer bir felaket varsa o da Avrupa’dır. Evet, en azından kesin bir şey. Amerika’da ve diğer ülkelerde Çin’de, Hindistan’da bir güç var. Oysa Avrupa Birliği, neredeyse varolmayan, çok zayıf bir güç. Bu birinci husus. İkincisi, felaket olmadığını gösteren unsur, Avrupa ülkelerinin 2009’da rezervlerini kullanıp para takviyesi yaparak yaşam standartlarının zayıflamasını önlemeleridir. 2009’da, Avrupa ülkelerinin çoğunda, örneğin Fransa’da büyüme çok azdı ama felaket değildi. Görünüşe göre 2010 daha kötü olacak.
Euronews: Din konusuna dönecek olursak. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İtalya’daki okullarda haç asılmasıyla ilgili karar verecek. Haç sizin için neyi ifade ediyor?
Alain Touraine: Çok sayıda ılımlı veya muhafazkar İtalyan, haçın milli bir simge olduğunu söyler. Bu, çok tuhaf. Haç, milli bir sembol değildir.
Euronews: Bu, geleneğimizin, İtalyan geleneğinin bir parçası.
Alain Touraine: Fransız, Alman, İngiliz geleneğinin de bir parçası. İtalyanlar, Hristiyanlık demek değil. Papaları var. Sahip çıkın ona. Bu, çok iyi. Bizim yok. Daha iyi ya. Ama haçın benim için ne anlama geldiğini soruyorsanız. Ben, gerçek laik bir Fransızım. Laikliğin, bugünün sorunlarının çözümünde temel olduğunu düşünüyorum. Fakat, haç ise, Katolik Kilisesi’nin İtalyan kamusal hayatı üzerine kurduğu bir sulta.
Euronews: Uzmanlara göre, Türkiye’nin nüfusunun büyük çoğunluğunun Müslüman olması Avrupa Birliği üyeliği önünde bir engel. Bu görüşü paylaşıyor musunuz?
Alain Touraine: Bildiğim kadarıyla, Türkiye’nin AB’ye girişi Avrupa’da oylandı. Dolayısıyla şu anda Türkiye’yi bekletiyoruz. Üyeliği reddedildi denemez. Ülkelerin çoğu, katılımını istiyor. Karşı çıkan ülkeler Fransa ve Almanya. Özellikle de, cumhurbaşkanı ve onun partisiyle (UMP. Euronews) bağlantılı olarak Fransa. Bana gelince, çünkü soruyu bana soruyorsunuz, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin en hararetli destekçilerinden biriyim. Neden? Çünkü Avrupalılar için bugünün en büyük sorunu müslüman dünyasıyla olan ilişkileri. Amerika, Arap ülkeleri üzerinden müslüman dünyayla bağlantı kurdu ki bu ülkeler Avrupalılar‘ın eski kolonisiydi. Netice olarak düşmandılar. Hiçbir zaman güçlü devlet olamadılar. Dolayısıyla kültürel duygular içerisindeler ve düşmanlık siyaseti güdüyorlar. Türkiye hiçbir zaman sömürge olmadı. Başkalarını sömürge yaptı ama kendisi asla olmadı. Her zaman güçlü ve modern bir devleti oldu. Çünkü Kemal Atatürk vardı. Amerikalıların, müslüman dünyasında utanç verici bir savaşa gömülürken, Avrupa, Batı‘nın bir bölümüyle müslüman dünya arasında köprü kurmaya muktedir olduğunu ispatlarsa gerçekten dünya sahnesinde yer alır.
Analiz, 22 Temmuz 2010 06:07
Yorumlar (0)