Nasrallah'ın Konuşmaları Siyonistleri Alt Üst Etti
Analiz, 13 Temmuz 2010 18:06Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrullah'ın konuşmalarının Siyonistlerin zihinsel dünyasını allak bullak ettiği itiraf ediliyor.
Siyonist İsrail rejiminin ünlü gazetelerinden Haaretz'in analizi şu şekilde:
NASRALLAH’IN KONUŞMALARI İSRAİLLİLERİN ZİHİNSEL DÜNYASINI ALLAK BULLAK ETTİ
Amos HAREL
Askeri istihbaratın yayınladığı rapora göre, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, hem söylemleriyle, hem verdiği sözlere sadakatiyle ve hem de kitleleri etkileme gücüyle İsrail kamuoyunu 30 yıldır etkileyen ilk Arap lider oldu.
Yukarıda mevzu bahis ettiğimiz ifadeler yüksek düzeyde bir İsrailli istihbarat görevlisine ait. Soy ismi verilmeyen bu yetkili, Nasrullah’ı, duruşunu, sözlerini, söylemlerini ve kitleyi etkileme becerisini 4 yıl önce Hayfa üniversitesinde master çalışmalarında etüd etmiş.
İsrail Ordusu Merkezi Harekat bölümünde istihbarattan sorumlu olan Albay Ronen, daha önce de Askeri İstihbaratın araştırma bölümünde önemli görevler icra etmişti.
Bu çalışma, 34 günlük savaş süreci boyunca Nasrullah tarafından televizyon yayınları aracılığıyla kitlelere yapılan 10 konuşmasının analizi sonucu yapıldı. İsrail ordusu askerlerinden Eldad Regev ve Ehud Goldwasser’in Hizbullah tarafından kaçırılmasından hemen sonra, bilindiği gibi savaşın ilk gününde Nasrullah tarafından bir basın toplantısı yapıldı. Ve bu süreçten sonrasında da Nasrullah’ı aleni olarak görmek savaş dolayısıyla mümkün olmadı.
İsrail tarafından suikasta maruz kalmamak için, Hizbullah lideri bilindiği gibi sığınaklardan çıkmayarak konuşmalarını kaydettirip Arap televizyon istasyonlarında yayınlatma yoluna gitti.
Albay Ronen’e göre Nasrallah’ın farklı kitlelere mesajını ulaştırmak için yegane vasıtası bu konuşmalarıydı. Roben’e göre Nasrullah’ın konuşmaları Hizbullah’ın İsrail topraklarına gönderdiği roket ve füzeler kadar etkili bir saldırı silahıydılar. Hizbullah örgütü, geniş çaplı bir İsrail kara saldırısı endişesiyle genelde savunma pozisyonunda kaldı.
Albay Ronen Hasan Nasrallah’ı,1960 yılında Mısır devlet başkanı Cemal Abdunnasır’dan sonra İsrail kamu oyunu etkileyen ilk Arap lider olarak görüyor.
Nasrullah’ın savaş boyunca yaptığı konuşmalar İsrail’de kamuoyu nezdinde büyük yankı gördü ve İsrailli askeri ve siyasi görevliler tarafından sert mukabelelere tabi tutuldu. Ronen’e göre Nasrullah, birinci elden,savaş sahasından edindiği bilgilerle oluşturduğu söylem,yaptığı konuşmalar ve savaşın hangi merhalede olduğuna dair verdiği içi dolu bilgilerle kitleler üzerinde bir etki kurdu.
Ronen’e göre İsrailli yöneticiler bu söylemlerin dilini doğru bir zamanda çözmüş olsalardı savaşın seyri belki değişebilirdi.
Nasrullah’ın savaş boyunca yaptığı tüm konuşmalarda özel olarak vurgusunu yaptığı sözcük ‘sebat’ idi. Bu sözcük onun için, duruşu için, halkı etrafında tutmak için bir mihver idi. Nasrullah bu sözcüğü kullanırken bir çok şeyi amaçlıyordu.
Lübnanlılar arasında sosyal birlik ve dayanışma için ‘sebat’, Hizbullah savaşçılarını ve Şii kitleyi sürekli canlı tutmak ve azimlerini daha bir perçinlemek için ‘sebat’, ve de İsrail saldırganlığına karşı caydırıcı güç olarak ‘sebat’.
Nasrullah öyle farklı bir lider ki, İsrail ordusunu etüd ederek onu zayıf düşürebilecek çareler aradı. İsrail savaş gemisine Hizbullah’ın yaptığı sürpriz saldırıyı hemen kamuoyuna yansıtarak İsrail kara birliklerinin ilerlemesine karşı caydırıcı bir koz olarak kullandı. Vermek istediği mesaj, Hizbullah’ın istediği her hedefi vurabileceği idi.
Nasrullah, İsrail’in zayıflığını bir noktada çok iyi analiz etmişti. İsrail tüm hedefini düşmanını ekonomik olarak her açıdan çökertmeye ve altyapısını ortadan kaldırmaya hasretmişti. Ve bu süreç içerisinde Hizbullah roketlerinden dolayı askeri ve sivil manada insan kaybı da İsrailliler için kabul edilemez idi.
Nasrullah bir konuşmasında şöyle diyordu.’İsrailliler kan dökmekten ve paradan başka bir şeyi bilmezler ’.
Ronen’e göre Nasrullah, savaş boyunca İsrailliler nezdinde güvene dair İsrail’in askeri ve siyasi liderliğinin altını kazımak için yoğun çaba sarf etti.
Nasrullah her ne kadar kendi itirafıyla da İsrail ordusunun böyle sert bir tepki vereceğini öngörmemiş olsa dahi, Lübnan kamuoyuna yönelik konuşmalarında İsrail’e saldırıları hususunda haklılıklarını ifade eden sözlere büyük önem verdi.
Nasrullah’a göre savaşın başlangıcı olarak gösterilen iki İsrailli askerin kaçırılması tamamen meşru bir eylem idi.Çünkü İsrail’in elinde tuttuğu Lübnanlı esirleri bırakmaya yanaşmadığına vurguyla, esir takası için böyle bir eylemliliğin kaçınılmaz olduğu belirterek, bu eylemin kendilerinin de bağlı olduğu hükümetin programına da aykırı olmadığını ifade etti.
Albay Ronen’e göre Nasrullah savaş boyunca yaptığı konuşmalarda kimi noktalarda ikircikli davranışlar sergiledi. İsrail’in savaş kararını bir yandan kaçırılan iki askerinin intikamı ve 2000 yılında Lübnan’dan aşağılayıcı bir hezimetle çıkışının intikamı için başlattığını söylerken, diğer yandan bu savaş kararının Amerikan ve İsrail ortak planı olduğu ve kaçırılan iki asker bahanesiyle Hizbullah’ın yok edilmeye çalışıldığı üzerinde durdu.
Nasrullah en sert eleştirilerini de Lübnan’daki muhaliflerine yaptı. Savaş süresince sırtlarını Hizbullah’a dönen muhaliflerine ve Arap devletlerine yaptığı sert eleştirilerde zamanı geldiğinde onlarla hesaplaşılacağını söyledi.
Albay Ronen’e göre savaştan bu yana geçen zaman süresince Hizbullah daha bir kökleşti ve Lübnanlılar arasındaki birliğe de herhangi bir zarar gelmedi.
Analiz, 13 Temmuz 2010 18:06
Yorumlar (0)