İsrail, Neden Bunca Dokunulmazlığa Sahip?
Analiz, 18 Haziran 2010 05:42İsrail'in neden hiçbir soruya cevap vermeme imkânı var? Neden ihlallerini doğrulamaya çalışan hiçbir komisyonu kabul etmiyor? Bunlar bir sürü soru arasından sadece birkaçı..
Lübnan'da yayımlanan as Safir gazetesinin 15 Haziran 2010 tarihli internet sayfasında, Klofis Maksut imzasıyla "Türkiye-Brezilya Ekseni ve Arapların Kayıp Rolü" başlıklı makalede şunlara yer verildi;
İsrail, dünyanın ve BM'nin sınırlarını bilmediği tek devletmiş gibi davranıyor.
Güvenlik Konseyinin iki üyesi olan Türkiye ve Brezilya'nın, İran'a yaptırım kararına karşı oy kullanması, ABD'nin bu iki ülkeyle olan son bağlılık kırıntılarının da tamamen ortadan kalktığının bir göstergesiydi. Diğer bir deyişle Amerika'nın Türkiye-Brezilya girişimini reddetmesi, bu iki ülkenin kanaatlerinin politikaya dönüşmesi için bir teşvik oldu. Her iki ülkede de iktidarda olan partilerin seçimleri doğru düzgün bir biçimde kazanması Güneydeki pek çok ülke için bir çekim aracı yaratabilecek ve bağımsız irade ve kararın uygulanmasını tekrar gözden geçirmeyi sağlayacak yeni bir eksen oluşturabilir; çok kutuplu bir dünya sistemi için zemin hazırlayabilir, böylece Güney'i yoksulluktan kurtarabilir ve Güney ile Kuzey arasındaki büyük uçurumu kapatabilir.
Güvenlik Konseyindeki oylamanın doğrudan sonucu ise Türkiye ile Brezilya'nın, bulundukları bölgedeki ülkelerin dokunulmazlığını korumak konusunda ne kadar kararlı olduklarını göstermesi oldu. Büyük devletlerin, özellikle de Güvenlik Konseyinin daimi üyelerinin şu andan itibaren bilmeleri gerekir ki sessiz kalmak, icabında, gelecekte karşı karşıya gelmelerin önüne geçemeyecektir.
Peki bu, Türkiye-Brezilya ekseninin, nükleer silahların yayılmasının tehlikeleri konusunda dünyada paylaşılan değerlendirmelerin dışında durduğu anlamına mı geliyor? Bu eksenin ve küresel toplumda pek çok kimsenin tuhafına giden durum, baskı konusunda çifte standart uygulanması yani yeterli delil bulunmamasına rağmen İran'a baskı yapılması için bu kadar uğraş verilirken nükleer silaha sahip olan İsrail'in bu konuda sorgulanmaktan muaf tutulması.
Eski güç dengelerinin hâkim olduğu sırada, özellikle iki kutuplu dünyada İsrail, ABD'nin ve bazı Batılı ülkelerin desteğiyle sorgulamadan uzak kalmıştı çünkü Amerika, kendini, hiç tereddüt etmeden İsrail'in güvenliğinin garantörü yapmıştı.
Şu anki yönetim de dâhil olmak üzere bütün ABD yönetiminin tekrar ettiği bu tutum, İsrail'in her türlü cezadan uzak kalmasını ve BM'nin bütün kararlarına baş kaldırmasını caiz kıldı.
31 Mayısta uluslararası sularda yapılan eylemi, İsrail'in bölgedeki ve dünyadaki politik gücünü kazıma çabası sayan İsraili'in yaptıklarının bir kışkırtma olduğu görünüyor. Türkiye'nin yanıtı ise ciddiyeti itibarıyla gayet kesindi ve Filistin halkının haklarının gasbının, bölge barışı için bir tehdit ve Türkiye'ye karşı düşmanca bir eylem olduğunun bir ifadesiydi. Türkiye'nin tavrı, İsrail'in saldırganlıkta ve uluslararası meşruiyete meydan okumada aşırıya kaçmasının karşılıksız kalmayacağı yönündeydi.
İsrail, neden bunca dokunulmazlığa sahip? Neden hiçbir soruya cevap vermeme imkânı var? Neden ihlallerini doğrulamaya çalışan hiçbir komisyonu kabul etmiyor? Bunlar bir sürü soru arasından sadece birkaçı.. Uluslararası toplum bunları yanıtlaması için neden ona baskı yapmıyor?
Analiz, 18 Haziran 2010 05:42
Yorumlar (0)