Erdoğan'ın İspanya Gezisi
Siyaset, 19 Mayıs 2010 04:36AB-Latin Amerika ve Karayipler Zirvesine katılmak üzere İspanya?ya giden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Washington'da yapılan Nükleer Güvenlik Zirvesini hatırlatarak, ''Zirvede bizden istenen şuydu; İran elindeki az zenginleştirilmiş uranyumun 1200 kilosunu size verecek. Size vermesi halinde biz de zenginleştirilmiş 120 kilo uranyumu sizin elinizle İran'a aktarabiliriz. Bunları geniş manada konuştuk ve 1200 kilo az zenginleştirilmiş uranyumun Türkiye'ye emanet edilmesini bir ay içerisinde karara bağladık'' dedi.
Erdoğan'a, ''Medeniyetler İttifakı, halklar arası dostluk ve barışa olan katkılarından'' dolayı Madrid Avrupa Üniversitesinde düzenlenen törenle fahri doktora unvanı verildi. Törende, ''mücadeleci ve zamanının önemli bir lideri'' olarak nitelenen Başbakan Erdoğan'a cübbe giydirildi ve unvanı takdim edildi.
Törene, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik ve Elazığ Milletvekili Necati Çetinkaya da katıldı.
Erdoğan, İran ziyareti sırasında Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva ve İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile uranyum takasına ilişkin anlaşmayı imzaladıklarını anımsattı.
Erdoğan, AB'ye tam üyeliğin Türkiye'nin dış politikasının birinci önceliğini teşkil ettiğini dile getirerek, ''Bunu da özellikle vurgulamam gerekiyor. Biz özgüven içinde üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz, AB'nin de taahhütlerine tabii ki bağlı kalmasını bekliyoruz'' dedi.
Türkiye'nin en büyük ticaret ortağının AB üyesi ülkeler olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, 2008 yılında Türkiye'nin gerçekleştirdiği 132 milyar dolarlık ihracatın 63 milyar dolarlık kısmının AB üyesi ülkelere yönelik olduğunu kaydetti.
Türkiye ile İspanya'nın hem aralarında, hem de bölgelerinde en geniş anlamda dünyada geleceği, tarihi husumetlerden, kin, öfke ve gözyaşından, ön yargılarından arındırıp, sevgi, dostluk, kardeşlik üzerine bina etmeyi, en azından bu yolda mücadele etmeyi tercih ettiğini belirten Erdoğan, böylece yeni bir süreci başlattıklarını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
''Tarihte birçok şeyler anlatırlardı, bize de söylerlerdi. Yüzyıllardır, 'Anne, Türkler geliyor' diyen Batılı toplumlara biz bugün, 'Evet, Türkler geliyor, sevgiyi büyütmek için, dayanışmayı yüceltmek için, kardeşliği pekiştirmek için, iş birliğini geliştirmek için Türkler geliyor' diyoruz. Batı deyince kimi çevrelerde oluşan kötü çağrışımların, emperyalist anlayışların değil, evrensel değerlerin, Avrupa Birliği ile somutlaşan ortaklık ruhunun ve paylaşım kültürünün anlaşılması gerektiğini ifade ediyoruz.
İspanya'nın da, bizim bu hissiyatımızı paylaştığını, destek verdiğini, bizimle bu yolu birlikte yürüdüğünü görmekten dolayı son derece mutluyuz. İspanya'yı ve Türkiye'yi Medeniyetler İttifakı girişimine sevk eden, açıkçası bu yeni paradigma, ezber bozan bu yeni bakış açısıdır. Değerli dostum Zapatero ile birlikte 2005 yılında başlattığımız bu girişim, kısa sürede önemli mesafeler kaydetti. İttifak'ın Dostlar Grubundaki üye sayısı şu anda 120'ye ulaştı. Yani 120 ülke ve uluslararası kurum, kuruluş şu anda bu Dostlar Grubu içinde yerini aldı. İki hafta sonra Rio de Janeiro'da Medeniyetler İttifakı'nın üçüncü forumunu gerçekleştireceğiz. Üçüncü Forum, İttifak'ın Latin Amerika ve Karayip ülkelerince daha yakından tanınması için eşsiz bir fırsat sunacak.''
Tarih boyunca üst üste üretilen, çoğaltılan, büyütülen ön yargıların artık aşılması gerektiğini dile getiren Erdoğan, ''Kitle iletişiminin bu kadar yaygınlaşması ve hızlanması, ön yargıları büyütmekte değil, tam tersine gerçeklerle yüzleşmekte kullanılmalı. Küreselleşme, ayrımcılığı ve farklılıkları değil, benzerlikleri öne çıkarmalı'' diye konuştu. Başbakan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bakınız, 11 Eylül'de New York'ta, ardından Londra'da, Madrid'de, İstanbul'da terör saldırılarını yaşadık. Bu saldırılar olduğu zaman hepimiz dertlendik, üzüldük. Terörle tam 30 yıldır mücadele eden bir ülke olarak, terörün bir rengi, bir inancı, bir aidiyeti, ırkı olmadığına inanıyoruz. Terör, insanlık dışıdır, dolayısıyla insana ait olan vasıfları taşıyamaz, insanlığın erdemini ihtiva eden kimliklerle terör ifade edilemez. Bu acı olaylardan yola çıkarak, bir inancın, bir dinin, kültürün, mezhebin, hatta daha da büyük bir genellemeyle toptan Doğu'nun işam edilmesi, terörün amacına ulaştığını gösterir. Çünkü terör, propagandasının yapıldığı oranda güçlüdür. Dolayısıyla bu noktada iyi düşünmek ve bu noktada terörü adeta yokluğa mahkum etmek zorundayız."
Siyaset, 19 Mayıs 2010 04:36
Yorumlar (0)