Yıllar Sonra Bratunaç'ta...
İslam, 13 Mayıs 2010 16:35Bosna Hersek'te 1992-95 arasındaki savaşta Srebrenitsa yakınlarındaki Bratunaç kentinde Sırplar tarafından evlerinden alınarak işkence görenler 18 yıl sonra kötü anılarının bulunduğu kampa ilk kez girdi.
Bosna Hersek'te 1992-95 arasındaki savaşta Srebrenitsa yakınlarındaki Bratunaç kentinde Sırplar tarafından evlerinden alınarak, götürüldükleri toplama kampında işkence gören, arkadaşlarının ölümüne tanık olan savaş mağdurları, 18 yıl sonra kötü anılarının bulunduğu kampa ilk kez girdi.
Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en ağır katliamlarının yaşandığı Bosna'daki savaşta insanlık dışı muamelelerle karşılaşan sivil halk, savaşın bıraktığı acı hatıraları geçen zamana rağmen unutamıyor.
Bosna'daki savaşta en büyük katliamlardan birisi ülkenin kuzey doğusunda bulunan Sırbistan sınırındaki, Drina nehri kenarına kurulu, verimli tarım arazilerine sahip Bratunaç'ta yaşandı. Şu anda Bosna Sırp Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan Bratunaç'ta, 1991'de yapılan nüfus sayımına göre, 22 bin Boşnak, 11 bin Sırp yaşıyordu.
Yugoslavya ordusunun Mayıs 1992'de Bratunaç'a girmesiyle kentteki Boşnak nüfusun evleri bir gece basılarak, çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç ayrımı yapılmadan, hepsi kentin stadyumunda toplandı. Evlerinden çıkmak istemeyen, Yugoslav askerlerine direnenler ise bulundukları yerde vurularak veya boğazları kesilerek öldürüldü.
Stadyumda toplanan kadın ve çocuklar, Tuzla'daki toplama kampına kamyonlara bindirilerek götürülürken, erkekler yaşayacağı vahşetten habersiz geride kaldı. Vuk Karaciç İlkokulunda toplanan 800 Boşnak erkek, burada sistematik işkenceye tabi tutuldu. Boşnak erkeklere burada en vahşi yöntemlerle eziyet edildi.
Resmi kayıtlara göre bu okulda sadece Mayıs 1992'de 800 Boşnak katledildi.
İLK KEZ İŞKENCE GÖRDÜKLERİ KAMPA GİRDİLER
Bosna'daki savaş sırasında tamamen Boşnak nüfustan arındırılan Bratunaç'a 2001'den itibaren geri dönüşler başladı. Bu geri dönüşlerle birlikte kentteki Boşnak nüfus 1500'ü buldu. Bratunaçlı Boşnaklar, kampa getirilişlerinin 18. yıl dönümünde anma töreni düzenledi. Törene katılanlar, ilk olarak 18 yıl önce toplandıkları şehir stadyumunun giriş kapısına çiçekler bıraktı ve dualar okudu. İşkence mağdurları, daha sonra ellerindeki çiçeklerle Vuk Karaciç İlköğretim okuluna sessiz bir şekilde yürüdü.
Ailelerini vahşete kurban veren, yakınlarının, gözleri önünde insanlık dışı muamelelerle katledilmesine tanık olan ve bu katliamdan sağ kurtulmayı başaran Bratunaçlı Boşnaklar, 18 yılın ardından okula ilk kez girdi.
Vuk Karaciç İlköğretim okulunun spor salonuna giren Boşnaklar, ellerindeki çiçekleri yakınlarının öldürüldüğü yerlere bıraktı. Anma etkinliği kapsamında spor salonunda açılan resim sergisi gezildi ve katılımcılara sinevizyon gösterisi sunuldu.
Ancak burada sergilenen resimler ve sinevizyonda izletilenler, etkinliği düzenleyen ve etkinliğe katılan Bratunaçlı Boşnakların kendi yaşadıklarıydı.
Salonda sergilenen fotoğraflar arasında kendilerini gören ve yaşadıkları acı anılarla yüzleşen Boşnaklar, ''kendilerine bu muameleleri reva görenlerin halen ellerini kollarını sallayarak dışarıda gezmelerini bir türlü kabullenemediklerini'' kaydetti.
VAHŞETİN TANIKLARI ANLATIYOR
Halen Bratunaç Belediyesi Meclis üyesi olan 43 yaşındaki Refik Begiç, kendisinin 1992 yılının Mayıs ayında evinden alınarak Vuk Karaciç İlköğretim okuluna getirildiğini, eşi ve o zaman 4 ve 6 yaşındaki 2 çocuğunun ise Tuzla'daki toplama kampına götürüldüğünü anlattı. Beğiç, kampa gelmemekte direnen ağabeyinin, anne ve babası ile 8 aylık hamile olan yengesinin Sırp askerlerince katledildiğini bildirdi.
Kampta her gün sopalarla dövüldüklerini, arkadaşlarının gözleri önünde kafalarına tek kurşun sıkılarak öldürüldüğünü ve cesetlerinin kendilerine taşıtıldığını belirten Begiç, ''Gördüğüm işkence yüzünden tek bacağımı kaybettim. Yaşadıklarım karşısında insanlığımdan utandım. Ama ben bana yapılanların intikamını almak gibi bir duygu içerisinde değilim, sadece doğup büyüdüğüm topraklarda yeniden yaşamak istiyorum'' dedi.
Refik Begiç, bu duygularla hareket ederek, 2001 yılında iki arkadaşıyla birlikte Bratunaç'a döndüğünü ifade ederek, şunları söyledi:
''Bu dönüşümüzü haber alan binlerce Çetnik bizi protesto etti, saldırmak istedi. Hatta 'ölüm kampının' sorumlusu olan ve halen Lahey'de yargılanan Miroslon Dronjoviç, 'Ne işiniz var burada sizi yeterince öldürmedik mi' şeklinde bize çıkıştı. Ancak biz zaten yakınlarımızı kaybetmiştik. Kaybedecek başka bir şeyimiz yoktu. Onların tepkisine rağmen geldik eski topraklarımıza, burası bizim ve bir yere gitmeyeceğiz.''
18 yıl aradan sonra girdiği kampta yaşadığı duyguların kelimelerle anlatılamayacağını ifade eden Begiç, ''Her an ölümü bekliyorduk. Ama bugün buradayız. Te kaybımız toprağın altındakiler'' dedi.
Begiç, 12 Mayıs 1992 tarihinde çekilen, açlıktan kaburgaları ortaya çıkmış yaklaşık 30 arkadaşıyla birlikte görüldüğü kareyi AA muhabirine gösterirken, gözyaşlarına hakim olamadı.
Okulda gördüğü ağır işkenceden dolayı vücudunda derin izler bulunan 60 yaşındaki Sakıb Ahmetoviç de yaşadıklarından dolayı ağır travma geçirdiğini, ancak yeniden doğduğu toprakta yaşamını sürdürüyor olmanın tek tesellisi olduğunu kaydetti.
Kampı gezenlerden birisi de kocasını, 4 kayınbiraderini, kayınpederini kaybeden 41 yaşındaki Hibar Ramiç oldu. 85 yaşındaki kayınvalidesiyle birlikte Bratunaç'a kısa süre önce geri dönen Ramiç, burada kurdukları ''Bratunaç Savaş Mağduru Kadınlar Derneği''nde gönüllü olarak çalışma yürüttüğünü söyledi.
Savaşta eşinin ve kayınbiraderlerinin bu kampa getirildikleri sırada kendisinin 9 aylık hamile olduğunu ve ormana kaçtığını belirten Ramiç, ''Ormanda karnımdaki çocuğumu kaybettim. Aylarca ormanda ot yiyerek hayatta kalmayı başardım. Bugün hala özlemini çektiğim eşimin acı hatıralar yaşadığı yerde bulunmanın getirdiği duyguları kelimelerle anlatamıyorum'' dedi.
Kampı gezen 74 yaşındaki Suhra Moliç ise kampta Fuat ve Suat adlı 2 çocuğunu kaybettiğini belirtti. Sürekli gözyaşı döken Moliç, ''Biz çocuklarımızın acısını unutmadık. Yıllar sonra olsa da çocuklarımızın katledildiği yere çiçeğimizi bıraktık. Onların ölümüne neden olanlar için artık adaletin hızlı işlemesini istiyoruz'' diye konuştu.
Bratunaç'a 2 yıl önce dönen ve buradan toplama kampına götürüldükten sonra 24 ayrı mülteci kampında yaşadığını dile getiren 70 yaşındaki Münira Fata Gutiç ise kocasının, babasının ve 3 oğlunun Sırplar tarafından katledildiğini belirtti.
Kimseye bir zararı dokunmayacak 90 yaşındaki babası ile 19 yaşındaki oğlunun Sırp komşusu tarafından öldürülmesine tanık olduğunu söyleyen Gutiç, ''En acısı, babamı boğazını bıçakla keserek, oğlumu silahla ateş ederek öldüren en yakın komşumdu. Ben yaşlı halimle mülteci kamplarında zor koşullarda yaşadıktan sonra evime döndüm. Elektriğim ve suyum yok, ancak bunlar bir yana, babamın ve çocuğumun katili olan komşumla her gün yüz yüze bakıyorum. Bu durum beni her gün öldürüyor'' diye konuştu.
Bratunaç'a ilk dönenlerden olan ve halen Toplu Mezarları Araştırma Komisyonu'nda çalışan Sadık Selimoviç ise savaşta 2 erkek kardeşini ve babasını kaybettiğini belirterek, ''Bosna Hersek Saraybosna ve Mostar'dan ibaret değil. Türkiye'den gelenler 2-3 saatini de bizim yaşadığımız yerlere ayırsın. Burada yaşayanlara yalnız olmadıklarını hissettirmemenin en iyi yolu onların ziyaret edilmesidir'' dedi.
İslam, 13 Mayıs 2010 16:35
Yorumlar (0)