Dağlık Karabağ'da İlerleme Olmadan İlişkiler İlerlemez
Analiz, 16 Kasım 2009 06:10TÜRKSAM Başkanı Sinan Oğan, Ermenistan gazetelerinden Zhamanak'ın Azerbaycan-Ermenistan-Türkiye siyasi ilişkileri ile ilgili sorularını yanıtladı.
ZHAMANAK: Sayın Oğan Zürih’te 10 Ekimde imzalanan protokolden sonra Ermenistan ve Türkiye arasındaki ikili ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sinan OĞAN: 10 Ekimde imzalanan protokollerden sonra Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin yumuşayacağı ve gelişeceği yönünde genel bir kanaat oluşmuştu. Ancak biz bunun tersini düşünüyorduk ve maalesef bizim analizimiz ve öngörümüz doğru çıkmaya başlamıştır. Protokolün imzalanması ve Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan’ın Türkiye ziyaretinin üzerinden sadece iki ay süre geçmesine rağmen oluşan bahar havası çabuk dağılmış ve protokollerin parlamentoda onaylanması geciktikçe iki ülke arasındaki karşılıklı açıklamaların tonu giderek sertleşmiştir. Bizim öngörümüze göre Nisan 2010 yılına kadar Dağlık Karabağ konusunda çok ciddi bir ilerleme sağlanamayacaktır. Bu sebeple de Türkiye parlamentosunda protokoller onaylanmayacak, protokoller onaylanmadığı için de Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinde karşılıklı mesajların tonu daha da sertleşecektir.
ZHAMANAK: Zürih’te protokoller imzalandıktan çok sonra Türkiye Ermenistan’ı işgalci olarak nitelendirmiş ve Ermeni ordusu tarafından işgal edilen Azerbaycan topraklarının terk edilmesini talep etmişti. Bu durumda, protokollerin onayında Ermenistan ile Türkiye sizce birbirine nasıl yaklaşmıştır ve sizce protokol Türk Parlamentosu tarafından onaylanacak mıdır?
Sinan OĞAN: Her ne kadar protokollerde Dağlık Karabağ ön şartı yer almasa da Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Bakü’de Azerbaycan Parlamentosu’nda çok net ifadeleri vardır. Buna göre; Dağlık Karabağ konusunda bir ilerleme olmadan protokollerin Türk parlamentosundan geçmeyeceği anlaşılmaktadır. Nisan 2010 yılına kadar Türkiye ve Ermenistan birbirine yakınlaşmayacak, tam tersine daha da uzaklaşacaktır.
JHAMANAK: 7 Aralık tarihinde, Türkiye Başbakanı Erdoğan Washington D.C.’yi ziyaret edecektir. Erdoğan’ın Amerikan meslektaşlarıyla görüşeceği temel konular neler olacaktır? Sizce, Ermenistan Türkiye ilişkileri ve Karabağ sorunun çözümü tartışılacak konular arasında olacak mıdır?
Sinan OĞAN: Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’ye yapacağı ziyaretin ana konuları Türkiye’nin Kürt Açılımı, Suriye ve Irak ile ilişkiler, İran’ın nükleer programı ve Türkiye’nin bu yeni süreçteki rolü, ABD’nin Irak’tan asker çekmesi ve sonrasında oluşacak yeni durumda Türkiye’nin rolü, Türkiye-İsrail ilişkileri, Türkiye’nin Afganistan’da yürütülen terörle mücadeleye desteği, Heybeliada Ruhban Okulu,Kıbrıs konusu ve Türkiye-AB ve Türkiye-ABD arası ilişkileri ile diğer konular ele alınacaktır. Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkiler bu gezinin en önemli konularından birisi olacaktır ve Başbakan Erdoğan ABD Başkanı Barack OBAMA’nın Dağlık Karabağ sorununun çözümü konusunda daha aktif çaba göstermesi ve bu konuda Ermenistan’a baskı yapmasını isteyecektir.
ZHAMANAK: Ermenistan yetkililerinin açıklamalarına göre; Türk parlamentosu protokolleri onaylamadığı takdirde uluslararası toplum bu durumu kabul etmeyecektir. Sizce, Türkiye protokolleri onaylaması için baskı görebilir mi?
Sinan OĞAN: Evet, Türkiye’nin protokolleri onaylamaması durumda bazı ülkelerin Türkiye’ye baskı yapacakları beklenmektedir. Türkiye bölgesinde büyük bir ülkedir ve baskılarla politikasını değiştiren bir ülke değildir, olmamalıdır da. Ancak kapalı kapılar ardında nelerin yaşanacağı ve hangi baskı araçlarının devreye sokulacağı bilinmemektedir. Dolayısıyla da bu konu her türlü sürprize açık bir durumdadır.
ZHAMANAK: Karabağ sorunu ile ilgili sizin görüşünüz nedir? Madrid Prensibi sizin beklentilerinize uygun mudur?
Sinan OĞAN: Dağlık Karabağ sorunu Azerbaycan ve Ermenistan’ın çözeceği bir konudur. Bu konunun Madrid Prensiplerine göre mi yoksa başka bir prensibe göre mi çözüleceği karşılıklı müzakereler ile çözülecek bir meseledir. Bir düşünce kuruluşu Think Tank olarak biz burada taraf değil, durumu analiz eden ve geleceğe yönelik öngörülerde bulunmaya çalışan profesyonel bir strateji kuruluşuyuz. Bizim hoşumuza gidip gitmemesinden ziyade tarafların hoşuna gitmesi gerekir. Şu kadarını söyleyebiliriz ki, geçmiş dünya tecrübesi bize şunu göstermiştir ki, her iki tarafın içine sinmeyen, her iki taraf halkı tarafından kabul edilmeyen, sadece dış baskılarla yapılan ve temeli sağlam atılamayan barış anlaşmaları bir süre sonra daha büyük savaşları gündeme getirebilmiştir. Dağlık Karabağ’da da sağlanacak barışın adaletli ve sağlam temellere dayandırılması, bütün etaplarının en başından belirlenerek uluslararası güçler tarafından desteklenmesi gerekir. Ancak unutmamak gerekir ki, Dağlık Karabağ sorunu her ne kadar Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir sorun olarak gözükse de aslında içerisinde bölgesel devletlerin çıkarlarının da yer aldığı çok taraflı uluslararası bir sorun haline gelmiştir. Dağlık Karabağ sorunu hala içerisinde savaş potansiyelini taşımaktadır ve mutlaka ülkelerin toprak bütünlüğü esasında çözülmelidir. Aksi çözümler bölgede daha kötü alışkanlıkları tetikleyebilir ve bölgedeki etnik çatışmaları tetikleyebilir.
ZHAMANAK: Sizce gerçekten Ermenistan toprağı Nabucco boru hattının ihtiyaçları için kullanılabilir mi?
Sinan OĞAN: Elbette kullanılabilir. Ancak bunu için öncelikle Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki sorunların çözülmesi ve bir barış anlaşmasının imzalanması gerekir. Nabucco hattına doğalgazı verecek ülkelerden birisi Azerbaycan olduğuna göre sorunların çözülmeden Ermenistan’dan geçirilecek bir hat ancak Azerbaycan sınırına kadar gelebilir. Ötesine geçemez. Ayrıca son günlerde Türkiye’nin İran ile gelişen ilişkilerine bakıldığında Nabucco hattının da evrim geçirdiği ve Azerbaycan ve Hazar bölgesi gazından daha çok İran, Irak, Suriye ve Mısır gibi ülkelerin ve İran üzerinden alınacak Türkmen gazına dayanan bir hat haline geleceği anlaşılmaktadır.
ZHAMANAK: Sizce, bu yılın sonuna kadar Dağlık Karabağ sorunun çözümü için herhangi bir adım atılacak mıdır? Atılmayacak ise, sizce, Ermenistan Türkiye ilişkileri Dağlık Karabağ çözülmeden yürütülebilecek midir?
Sinan OĞAN: 2010 yılı Nisan ayından önce ne Dağlık Karabağ konusunda ne de protokollerin onaylanması konusunda ciddi bir gelişme beklemiyorum. Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Bakü’de Azerbaycan Parlamentosu’nda çok net ifadeler ile Dağlık Karabağ’da ilerleme olmadan protokollerin onaylanmayacağı ve sınırların açılmayacağı şeklinde kendisini ve Türkiye’yi bağlayıcı açıklamalarda bulunmuştur. Bu sebeple Dağlık Karabağ’da ilerleme olmadan bu sorundan bağımsız olarak Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerde ciddi bir ilerleme olmayacak tam tersine Nisan 2010 tarihine kadar ilişkilerde daha da kötüleşme olması ihtimalini daha yüksek görüyorum. Ancak şu ihtimali de gözden uzak tutmamak gerekir ki, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ konusunda bazı küçük adımlar atması gündeme gelebilir. Ermenistan’ın beş bölgeden çekilmesi durumunda Türkiye’de protokolleri meclisten geçirerek sınırları açar. Ancak Dağlık Karabağ’da sadece bundan ibaret bir gelişmenin yaşanması ve diğer alanlarda ilerleme sağlanmaması durumunda Türkiye’nin sınırı açması bu defa Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkileri bozabilir.
Sinan OĞAN: 10 Ekimde imzalanan protokollerden sonra Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin yumuşayacağı ve gelişeceği yönünde genel bir kanaat oluşmuştu. Ancak biz bunun tersini düşünüyorduk ve maalesef bizim analizimiz ve öngörümüz doğru çıkmaya başlamıştır. Protokolün imzalanması ve Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan’ın Türkiye ziyaretinin üzerinden sadece iki ay süre geçmesine rağmen oluşan bahar havası çabuk dağılmış ve protokollerin parlamentoda onaylanması geciktikçe iki ülke arasındaki karşılıklı açıklamaların tonu giderek sertleşmiştir. Bizim öngörümüze göre Nisan 2010 yılına kadar Dağlık Karabağ konusunda çok ciddi bir ilerleme sağlanamayacaktır. Bu sebeple de Türkiye parlamentosunda protokoller onaylanmayacak, protokoller onaylanmadığı için de Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinde karşılıklı mesajların tonu daha da sertleşecektir.
ZHAMANAK: Zürih’te protokoller imzalandıktan çok sonra Türkiye Ermenistan’ı işgalci olarak nitelendirmiş ve Ermeni ordusu tarafından işgal edilen Azerbaycan topraklarının terk edilmesini talep etmişti. Bu durumda, protokollerin onayında Ermenistan ile Türkiye sizce birbirine nasıl yaklaşmıştır ve sizce protokol Türk Parlamentosu tarafından onaylanacak mıdır?
Sinan OĞAN: Her ne kadar protokollerde Dağlık Karabağ ön şartı yer almasa da Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Bakü’de Azerbaycan Parlamentosu’nda çok net ifadeleri vardır. Buna göre; Dağlık Karabağ konusunda bir ilerleme olmadan protokollerin Türk parlamentosundan geçmeyeceği anlaşılmaktadır. Nisan 2010 yılına kadar Türkiye ve Ermenistan birbirine yakınlaşmayacak, tam tersine daha da uzaklaşacaktır.
JHAMANAK: 7 Aralık tarihinde, Türkiye Başbakanı Erdoğan Washington D.C.’yi ziyaret edecektir. Erdoğan’ın Amerikan meslektaşlarıyla görüşeceği temel konular neler olacaktır? Sizce, Ermenistan Türkiye ilişkileri ve Karabağ sorunun çözümü tartışılacak konular arasında olacak mıdır?
Sinan OĞAN: Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’ye yapacağı ziyaretin ana konuları Türkiye’nin Kürt Açılımı, Suriye ve Irak ile ilişkiler, İran’ın nükleer programı ve Türkiye’nin bu yeni süreçteki rolü, ABD’nin Irak’tan asker çekmesi ve sonrasında oluşacak yeni durumda Türkiye’nin rolü, Türkiye-İsrail ilişkileri, Türkiye’nin Afganistan’da yürütülen terörle mücadeleye desteği, Heybeliada Ruhban Okulu,Kıbrıs konusu ve Türkiye-AB ve Türkiye-ABD arası ilişkileri ile diğer konular ele alınacaktır. Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkiler bu gezinin en önemli konularından birisi olacaktır ve Başbakan Erdoğan ABD Başkanı Barack OBAMA’nın Dağlık Karabağ sorununun çözümü konusunda daha aktif çaba göstermesi ve bu konuda Ermenistan’a baskı yapmasını isteyecektir.
ZHAMANAK: Ermenistan yetkililerinin açıklamalarına göre; Türk parlamentosu protokolleri onaylamadığı takdirde uluslararası toplum bu durumu kabul etmeyecektir. Sizce, Türkiye protokolleri onaylaması için baskı görebilir mi?
Sinan OĞAN: Evet, Türkiye’nin protokolleri onaylamaması durumda bazı ülkelerin Türkiye’ye baskı yapacakları beklenmektedir. Türkiye bölgesinde büyük bir ülkedir ve baskılarla politikasını değiştiren bir ülke değildir, olmamalıdır da. Ancak kapalı kapılar ardında nelerin yaşanacağı ve hangi baskı araçlarının devreye sokulacağı bilinmemektedir. Dolayısıyla da bu konu her türlü sürprize açık bir durumdadır.
ZHAMANAK: Karabağ sorunu ile ilgili sizin görüşünüz nedir? Madrid Prensibi sizin beklentilerinize uygun mudur?
Sinan OĞAN: Dağlık Karabağ sorunu Azerbaycan ve Ermenistan’ın çözeceği bir konudur. Bu konunun Madrid Prensiplerine göre mi yoksa başka bir prensibe göre mi çözüleceği karşılıklı müzakereler ile çözülecek bir meseledir. Bir düşünce kuruluşu Think Tank olarak biz burada taraf değil, durumu analiz eden ve geleceğe yönelik öngörülerde bulunmaya çalışan profesyonel bir strateji kuruluşuyuz. Bizim hoşumuza gidip gitmemesinden ziyade tarafların hoşuna gitmesi gerekir. Şu kadarını söyleyebiliriz ki, geçmiş dünya tecrübesi bize şunu göstermiştir ki, her iki tarafın içine sinmeyen, her iki taraf halkı tarafından kabul edilmeyen, sadece dış baskılarla yapılan ve temeli sağlam atılamayan barış anlaşmaları bir süre sonra daha büyük savaşları gündeme getirebilmiştir. Dağlık Karabağ’da da sağlanacak barışın adaletli ve sağlam temellere dayandırılması, bütün etaplarının en başından belirlenerek uluslararası güçler tarafından desteklenmesi gerekir. Ancak unutmamak gerekir ki, Dağlık Karabağ sorunu her ne kadar Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir sorun olarak gözükse de aslında içerisinde bölgesel devletlerin çıkarlarının da yer aldığı çok taraflı uluslararası bir sorun haline gelmiştir. Dağlık Karabağ sorunu hala içerisinde savaş potansiyelini taşımaktadır ve mutlaka ülkelerin toprak bütünlüğü esasında çözülmelidir. Aksi çözümler bölgede daha kötü alışkanlıkları tetikleyebilir ve bölgedeki etnik çatışmaları tetikleyebilir.
ZHAMANAK: Sizce gerçekten Ermenistan toprağı Nabucco boru hattının ihtiyaçları için kullanılabilir mi?
Sinan OĞAN: Elbette kullanılabilir. Ancak bunu için öncelikle Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki sorunların çözülmesi ve bir barış anlaşmasının imzalanması gerekir. Nabucco hattına doğalgazı verecek ülkelerden birisi Azerbaycan olduğuna göre sorunların çözülmeden Ermenistan’dan geçirilecek bir hat ancak Azerbaycan sınırına kadar gelebilir. Ötesine geçemez. Ayrıca son günlerde Türkiye’nin İran ile gelişen ilişkilerine bakıldığında Nabucco hattının da evrim geçirdiği ve Azerbaycan ve Hazar bölgesi gazından daha çok İran, Irak, Suriye ve Mısır gibi ülkelerin ve İran üzerinden alınacak Türkmen gazına dayanan bir hat haline geleceği anlaşılmaktadır.
ZHAMANAK: Sizce, bu yılın sonuna kadar Dağlık Karabağ sorunun çözümü için herhangi bir adım atılacak mıdır? Atılmayacak ise, sizce, Ermenistan Türkiye ilişkileri Dağlık Karabağ çözülmeden yürütülebilecek midir?
Sinan OĞAN: 2010 yılı Nisan ayından önce ne Dağlık Karabağ konusunda ne de protokollerin onaylanması konusunda ciddi bir gelişme beklemiyorum. Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Bakü’de Azerbaycan Parlamentosu’nda çok net ifadeler ile Dağlık Karabağ’da ilerleme olmadan protokollerin onaylanmayacağı ve sınırların açılmayacağı şeklinde kendisini ve Türkiye’yi bağlayıcı açıklamalarda bulunmuştur. Bu sebeple Dağlık Karabağ’da ilerleme olmadan bu sorundan bağımsız olarak Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerde ciddi bir ilerleme olmayacak tam tersine Nisan 2010 tarihine kadar ilişkilerde daha da kötüleşme olması ihtimalini daha yüksek görüyorum. Ancak şu ihtimali de gözden uzak tutmamak gerekir ki, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ konusunda bazı küçük adımlar atması gündeme gelebilir. Ermenistan’ın beş bölgeden çekilmesi durumunda Türkiye’de protokolleri meclisten geçirerek sınırları açar. Ancak Dağlık Karabağ’da sadece bundan ibaret bir gelişmenin yaşanması ve diğer alanlarda ilerleme sağlanmaması durumunda Türkiye’nin sınırı açması bu defa Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkileri bozabilir.
Analiz, 16 Kasım 2009 06:10
Yorumlar (0)
Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!