Ermenistan Neden Yakınlaşmak İstiyor?
Analiz, 07 Eylul 2009 06:25Yoksulluk kıskacındaki Erivan yönetiminin hızlı bir şekilde Türkiye ile yakınlaşma eğilimine girmesinde Rus-Gürcü savaşının ve Ankara-Moskova yakınlaşmasının etkisi büyük oldu.
Ermenistan’ın Türkiye ile yakınlaşma siyasetini hızlı bir şekilde uygulamaya koymasının nedenleri arasında Rus-Gürcü savaşının Kafkasya’daki dengeleri alt üst etmesi ve Erivan’ın siyasi ve ekonomik açıdan köşeye sıkışması bulunuyor.
Ankara ile Erivan arasında yaklaşık iki yıldır devam eden gizli görüşmelerde sağlanan uzlaşmalar kısa aralıklarla açıklandı. Ermenistan Devlet Başkanı Levon Ter-Petrosyan da 1988 yılında bugünküne benzer şekilde Türkiye ile ilişkileri düzeltmeye ve Karabağ sorununu çözmeye çalışmış, ancak aşırı milliyetçilerce devrilmişti.
YOKSULLUK ÇEMBERİ: Erivan’ın uzlaşma aramasının birinci nedeni Türkiye ile Azerbaycan’ın ablukasının da etkisiyle yoksulluk çemberini kıramaması. Ülkelerin “Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla” (GYİH) listesinde 6 bin 400 dolarlık gelirle 123’üncü olan, yani Çad’la Moritanya arasında yer bulabilen Ermenistan, 1991 yılındaki bağımsızlıktan bu yana Moskova’nın desteğiyle soluk alabildi, ancak karşılığında ekonomisinin kontrolünü kaptırdı.
Bir süredir çıkış noktası arayan Ermenistan geçen yılın ağustos ayındaki Rus-Gürcü savaşıyla öngörmediği sorunlarla karşılaştı. Denize çıkışı bulunmayan, İran’la kısa bir sınır paylaşan, Türk ve Azeri sınırları kapalı olan Ermenistan savaş nedeniyle Gürcistan kapısını da büyük ölçüde kaybetti.
SAVAŞ KORKUSU: Erivan’ın tutumunu değiştiren diğer bir neden, savaşın Moskova ile yakın ilişki içinde bulunan eski Sovyet cumhuriyetlerinde tedirginliğe, hatta paniğe yol açması. Rusya’nın ordusunu Güney Osetya’ya sokması, benzer bir durumun gelecekte kendi başına da gelebileceğini düşünen Ermenistan ve diğer ülkeleri korkuttu. Rusya’nın baskısına rağmen Güney Osetya ile Abhazya’nın bağımsızlığını tanımayan Erivan bütün yumurtaları aynı sepete koyma siyasetinden pişman oldu.
TÜRK-RUS YAKINLAŞMASI: Üçüncü neden Rus-Türk ilişkilerinde Ermenilerin öngöremediği bir değişim yaşanması oldu. Yıllarca Moskova’ya güvenen, hatta Türk sınırını Rus askerlere emanet eden Ermenistan, Rusya’nın Türkiye ile ilişkilere öncelik vermesiyle iyice yalnızlaştı. Böylece Ermenistan’ın önünde Türkiye üzerinden dış dünyaya açılma, ekonomisini geliştirme, Azerbaycan’la sorunlarını çözme ve Rusya’ya bağımlılığını azaltma seçeneği kaldı.
Erivan’ın koşulların dayatmasıyla geldiği nokta aslında Ter-Petrosyan’ın 11 yıl önceki planına benziyor: Yani, Türkiye ile ilişkiler düzeltilecek, Azerbaycan’ın ablukayı kaldırması için Karabağ çevresindeki topraklar boşaltılacak ve Karabağ’ın statüsü ertelenecek. İlginç olan, şimdiki Devlet Başkanı Serj Sarkisyan’ın Ter-Petrosyan’ı deviren politikacıların ekolünden gelmesi, ancak bu kez kendisinin aşırı milliyetçilerin hedefinde yer alması.
Ermeni siyaset bilimci Armen Gevorkyan, ABD ile Rusya’nın Kafkasya’daki sorunları çözmek için gizlice ortak hareket ettiğini ileri sürdü. Gevorkyan Novosti Armenii Ajansı’na açıklamasında, “Öyle anlaşılıyor ki görev paylaşımı yapmışlar. Amerikalılar Türk-Ermeni sorununu çözmeye çalışıyor. Buna karşılık Ruslar da Karabağ meselesiyle uğraşıyor”dedi. Gürcü siyaset bilimci Tengiz Lihadze de benzer bir değerlendirmede bulundu.
Milliyet
Ankara ile Erivan arasında yaklaşık iki yıldır devam eden gizli görüşmelerde sağlanan uzlaşmalar kısa aralıklarla açıklandı. Ermenistan Devlet Başkanı Levon Ter-Petrosyan da 1988 yılında bugünküne benzer şekilde Türkiye ile ilişkileri düzeltmeye ve Karabağ sorununu çözmeye çalışmış, ancak aşırı milliyetçilerce devrilmişti.
YOKSULLUK ÇEMBERİ: Erivan’ın uzlaşma aramasının birinci nedeni Türkiye ile Azerbaycan’ın ablukasının da etkisiyle yoksulluk çemberini kıramaması. Ülkelerin “Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla” (GYİH) listesinde 6 bin 400 dolarlık gelirle 123’üncü olan, yani Çad’la Moritanya arasında yer bulabilen Ermenistan, 1991 yılındaki bağımsızlıktan bu yana Moskova’nın desteğiyle soluk alabildi, ancak karşılığında ekonomisinin kontrolünü kaptırdı.
Bir süredir çıkış noktası arayan Ermenistan geçen yılın ağustos ayındaki Rus-Gürcü savaşıyla öngörmediği sorunlarla karşılaştı. Denize çıkışı bulunmayan, İran’la kısa bir sınır paylaşan, Türk ve Azeri sınırları kapalı olan Ermenistan savaş nedeniyle Gürcistan kapısını da büyük ölçüde kaybetti.
SAVAŞ KORKUSU: Erivan’ın tutumunu değiştiren diğer bir neden, savaşın Moskova ile yakın ilişki içinde bulunan eski Sovyet cumhuriyetlerinde tedirginliğe, hatta paniğe yol açması. Rusya’nın ordusunu Güney Osetya’ya sokması, benzer bir durumun gelecekte kendi başına da gelebileceğini düşünen Ermenistan ve diğer ülkeleri korkuttu. Rusya’nın baskısına rağmen Güney Osetya ile Abhazya’nın bağımsızlığını tanımayan Erivan bütün yumurtaları aynı sepete koyma siyasetinden pişman oldu.
TÜRK-RUS YAKINLAŞMASI: Üçüncü neden Rus-Türk ilişkilerinde Ermenilerin öngöremediği bir değişim yaşanması oldu. Yıllarca Moskova’ya güvenen, hatta Türk sınırını Rus askerlere emanet eden Ermenistan, Rusya’nın Türkiye ile ilişkilere öncelik vermesiyle iyice yalnızlaştı. Böylece Ermenistan’ın önünde Türkiye üzerinden dış dünyaya açılma, ekonomisini geliştirme, Azerbaycan’la sorunlarını çözme ve Rusya’ya bağımlılığını azaltma seçeneği kaldı.
Erivan’ın koşulların dayatmasıyla geldiği nokta aslında Ter-Petrosyan’ın 11 yıl önceki planına benziyor: Yani, Türkiye ile ilişkiler düzeltilecek, Azerbaycan’ın ablukayı kaldırması için Karabağ çevresindeki topraklar boşaltılacak ve Karabağ’ın statüsü ertelenecek. İlginç olan, şimdiki Devlet Başkanı Serj Sarkisyan’ın Ter-Petrosyan’ı deviren politikacıların ekolünden gelmesi, ancak bu kez kendisinin aşırı milliyetçilerin hedefinde yer alması.
Sorunlar ABD-Rusya arasında paylaşıldı
Ermeni siyaset bilimci Armen Gevorkyan, ABD ile Rusya’nın Kafkasya’daki sorunları çözmek için gizlice ortak hareket ettiğini ileri sürdü. Gevorkyan Novosti Armenii Ajansı’na açıklamasında, “Öyle anlaşılıyor ki görev paylaşımı yapmışlar. Amerikalılar Türk-Ermeni sorununu çözmeye çalışıyor. Buna karşılık Ruslar da Karabağ meselesiyle uğraşıyor”dedi. Gürcü siyaset bilimci Tengiz Lihadze de benzer bir değerlendirmede bulundu.
Milliyet
Analiz, 07 Eylul 2009 06:25
Yorumlar (0)
Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!