Nasrullah: 7 Mayıs Lübnan İçin Kutlu Bir Gündür
Siyaset, 16 Mayıs 2009 15:38Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, hükümetin Direniş?in telefon şebekesini yasadışı ilan etmesinden sonra Hizbullah?ın düzenlediği operasyonla ülkedeki durumu kontrol altına aldığı 7 Mayıs 2008 tarihinin Lübnan açısından kutlu bir gün olduğunu söyledi.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, hükümetin Direniş’in telefon şebekesini yasadışı ilan etmesinden sonra Hizbullah’ın düzenlediği operasyonla ülkedeki durumu kontrol altına aldığı 7 Mayıs 2008 tarihinin Lübnan açısından kutlu bir gün olduğunu söyledi.
Hizbullah’ın eğitim seferberliği kapsamındaki 2883 öğrencinin mezuniyet töreni münasebetiyle düzenlenen bir programda konuşan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, üstünden bir yıl geçen 7 Mayıs olaylarına da değinerek şunları söyledi:
“Biz muhalifler olarak mevcut şartlarda bu konuya değinmeme kararı almıştık. Çünkü bunun birtakım tahriklere sebep olacağını ve gerginlik yaratacağını düşünüyorduk; ama maalesef karşı taraf bu meseleyi kışkırtmak için tüm araçlardan yararlanıyor. Onlar bizim bu meseledeki suskunluğumuzun mahcubiyetten kaynaklandığını sanıyor.
Biz medya bombardımanına rağmen 2008’de dökülen şehit kanlarına saygımızdan dolayı sükut etmiştik. Şimdi yalnızca şunu söylemekle yetiniyoruz: Şimdi 7 Mayıs’tan söz edenlerin 5 Mayıs’ta neler olduğunu hatırlaması gerekiyor. Onlar Direniş’e karşı bir karar aldılar. Bugün İsrail’in en gelişmiş araçlarla Lübnan’ı dinlemekte olduğundan şüphesi ola var mı? 2006 yılındaki savaşta da Direniş’in en önemli silahı Hizbullah’ın özel muhabere şebekesiydi.
Lübnan hükümeti yasadışı bir kararla Hizbullah’ın özel muhabere şebekesini ve onun yetkililerini yargıya havale etti. Herkesin şunu bilmesi gerekiyor ki Lübnan eski hükümetinin 5 Mayıs’ta aldığı karar Lübnan için bir utançtı. Çünkü onlar İsrail’in 33 gün süren savaşta yapamadığını yapmak istediler.
Biz geçtiğimiz dönemlerde birçok Direniş gücünün 7 Mayıs’tan önce Beyrut’a nakledildiğine dair birçok sözler işittik. Asıl şu sorunun sorulması gerekiyor: 5 Mayıs kararından önce milis güçleriyle ve güvenlik elemanlarıyla Beyrut’u dolduranlar kimlerdi? Yapılan plan neydi? Onlar hükümetin 5 Mayıs’ta söz konusu kararı almasını istediler ve Hizbullah’ın buna karşı gösteri düzenleyeceğini ya da bildiri yayımlayacağını bekleyerek ikinci aşamaya geçmeye hazırlandılar. Bu aşamada Hizbullah’ın buna sessiz kalması onların orduyla çatışmaya girmesine sebep olacaktı. Onların bu planla hedefi geçen süre içerisinde Direniş’le ordu arasında çatışma çıkarmaya odaklanmıştı. Ancak onların bu planı başarısız oldu bundan sonra da başarısız olmaya mahkumdur çünkü bizim ulusal ve vatansever bir ordumuz var.
Onlar ne yaptıklarını çok iyi biliyorlardı. Hangi bölgeleri nerelerden ayıracaklarını çok iyi biliyorlardı. Onlar Beyrut’u bir çatışma ve savaş alanı haline getirip daha sonra uluslar arası güçlerden harekete geçmesini ve Beyrut’u mezhep savaşından kurtarmasını isteyeceklerdi. Eğer böyle bir karar yok idiyse hükümet neden 5 Mayıs ikindisinde yaptığı toplantısını ertesi günün sabahına kadar uzattı ve Suudi Arabistan’la telefon koordinasyonu kurdu? Lübnan eski hükümeti ülkeyi bir Şii Sünni mezhep savaşına sokmak istedi. Muhaliflerin yaptığı ise bu mezhep savaşını en kısa sürede önlemekten ibaret oldu. 7 Mayıs, 5 Mayıs’ta kanının akıtılmasına karar verilen birçok kişinin hayatını kurtardı.
Ben geçtiğimiz dönemlerde bu konuya defalarca değindim; ancak son günlerde yapılan propagandalar karşısında şimdi çok açık bir şekilde şunu söylüyorum: 7 Mayıs, Lübnan ve Direniş için kutlu bir gündür. 7 Mayıs Lübnan’ı çözüm yoluna kavuşturan bir gündü ve ülkeye çıkmazdan nasıl kurtulacağının yolunu gösterdi. Cumhurbaşkanının seçilmesini ve ulusal birlik hükümetinin kurulmasını sağlayarak Lübnan’ı kurtardı. Lübnanlılar geçen yılın nispeten sakin ve huzurlu geçmesini 7 Mayıs’ta kanları dökülen şehitlere borçludur.
Bugünlerde ‘7 Mayıs’ı unutmayacağız’ şeklinde sloganlar atıldığına şahit oluyoruz. Ben de size şunu söylüyorum evet bu günü unutmayın. Bunu gerçekten unutmamanızı istiyoruz. Çünkü bir daha hiç kimsenin 5 Mayıs’taki gibi aptalca bir karar almaması için 7 Mayıs’ın unutulmaması gerekiyor.”
Fuad Sinyora hükümeti, Hizbullah’ın telefon şebekesini yasadışı ilan edip havaalanı güvenlik yetkilisi Vefik Şukayr’ı görevinden almasını, yasadışı bir adım olarak niteleyen Hizbullah, hükümeti Direniş’e karşı savaş açmakla suçlamış ve 7 Mayıs 2008’de hükümet yanlısı silahlı milislere yönelik başlattığı operasyonla yeni bir iç savaşı önlemişti.
Lübnan’daki el-Mustakbel ile Suudi Arabistan sermayeli Şarku’l- Evsat gazetesi ve el-Arabiya televizyonu, yaklaşık 80 kişinin ölümüyle sonuçlanan 7 Mayıs olaylarını bir Şii Sünni savaşı olarak aktarmış, Sünni dünyada mutedil bir alim olarak tanınan Şeyh Yusuf el-Kardavi bile 7 Mayıs olaylarını Şiilerin Sünniler üzerindeki yayılmacı politikalarının bir göstergesi olarak nitelemişti.
YDH
Hizbullah’ın eğitim seferberliği kapsamındaki 2883 öğrencinin mezuniyet töreni münasebetiyle düzenlenen bir programda konuşan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, üstünden bir yıl geçen 7 Mayıs olaylarına da değinerek şunları söyledi:
“Biz muhalifler olarak mevcut şartlarda bu konuya değinmeme kararı almıştık. Çünkü bunun birtakım tahriklere sebep olacağını ve gerginlik yaratacağını düşünüyorduk; ama maalesef karşı taraf bu meseleyi kışkırtmak için tüm araçlardan yararlanıyor. Onlar bizim bu meseledeki suskunluğumuzun mahcubiyetten kaynaklandığını sanıyor.
Biz medya bombardımanına rağmen 2008’de dökülen şehit kanlarına saygımızdan dolayı sükut etmiştik. Şimdi yalnızca şunu söylemekle yetiniyoruz: Şimdi 7 Mayıs’tan söz edenlerin 5 Mayıs’ta neler olduğunu hatırlaması gerekiyor. Onlar Direniş’e karşı bir karar aldılar. Bugün İsrail’in en gelişmiş araçlarla Lübnan’ı dinlemekte olduğundan şüphesi ola var mı? 2006 yılındaki savaşta da Direniş’in en önemli silahı Hizbullah’ın özel muhabere şebekesiydi.
Lübnan hükümeti yasadışı bir kararla Hizbullah’ın özel muhabere şebekesini ve onun yetkililerini yargıya havale etti. Herkesin şunu bilmesi gerekiyor ki Lübnan eski hükümetinin 5 Mayıs’ta aldığı karar Lübnan için bir utançtı. Çünkü onlar İsrail’in 33 gün süren savaşta yapamadığını yapmak istediler.
Biz geçtiğimiz dönemlerde birçok Direniş gücünün 7 Mayıs’tan önce Beyrut’a nakledildiğine dair birçok sözler işittik. Asıl şu sorunun sorulması gerekiyor: 5 Mayıs kararından önce milis güçleriyle ve güvenlik elemanlarıyla Beyrut’u dolduranlar kimlerdi? Yapılan plan neydi? Onlar hükümetin 5 Mayıs’ta söz konusu kararı almasını istediler ve Hizbullah’ın buna karşı gösteri düzenleyeceğini ya da bildiri yayımlayacağını bekleyerek ikinci aşamaya geçmeye hazırlandılar. Bu aşamada Hizbullah’ın buna sessiz kalması onların orduyla çatışmaya girmesine sebep olacaktı. Onların bu planla hedefi geçen süre içerisinde Direniş’le ordu arasında çatışma çıkarmaya odaklanmıştı. Ancak onların bu planı başarısız oldu bundan sonra da başarısız olmaya mahkumdur çünkü bizim ulusal ve vatansever bir ordumuz var.
Onlar ne yaptıklarını çok iyi biliyorlardı. Hangi bölgeleri nerelerden ayıracaklarını çok iyi biliyorlardı. Onlar Beyrut’u bir çatışma ve savaş alanı haline getirip daha sonra uluslar arası güçlerden harekete geçmesini ve Beyrut’u mezhep savaşından kurtarmasını isteyeceklerdi. Eğer böyle bir karar yok idiyse hükümet neden 5 Mayıs ikindisinde yaptığı toplantısını ertesi günün sabahına kadar uzattı ve Suudi Arabistan’la telefon koordinasyonu kurdu? Lübnan eski hükümeti ülkeyi bir Şii Sünni mezhep savaşına sokmak istedi. Muhaliflerin yaptığı ise bu mezhep savaşını en kısa sürede önlemekten ibaret oldu. 7 Mayıs, 5 Mayıs’ta kanının akıtılmasına karar verilen birçok kişinin hayatını kurtardı.
Ben geçtiğimiz dönemlerde bu konuya defalarca değindim; ancak son günlerde yapılan propagandalar karşısında şimdi çok açık bir şekilde şunu söylüyorum: 7 Mayıs, Lübnan ve Direniş için kutlu bir gündür. 7 Mayıs Lübnan’ı çözüm yoluna kavuşturan bir gündü ve ülkeye çıkmazdan nasıl kurtulacağının yolunu gösterdi. Cumhurbaşkanının seçilmesini ve ulusal birlik hükümetinin kurulmasını sağlayarak Lübnan’ı kurtardı. Lübnanlılar geçen yılın nispeten sakin ve huzurlu geçmesini 7 Mayıs’ta kanları dökülen şehitlere borçludur.
Bugünlerde ‘7 Mayıs’ı unutmayacağız’ şeklinde sloganlar atıldığına şahit oluyoruz. Ben de size şunu söylüyorum evet bu günü unutmayın. Bunu gerçekten unutmamanızı istiyoruz. Çünkü bir daha hiç kimsenin 5 Mayıs’taki gibi aptalca bir karar almaması için 7 Mayıs’ın unutulmaması gerekiyor.”
Fuad Sinyora hükümeti, Hizbullah’ın telefon şebekesini yasadışı ilan edip havaalanı güvenlik yetkilisi Vefik Şukayr’ı görevinden almasını, yasadışı bir adım olarak niteleyen Hizbullah, hükümeti Direniş’e karşı savaş açmakla suçlamış ve 7 Mayıs 2008’de hükümet yanlısı silahlı milislere yönelik başlattığı operasyonla yeni bir iç savaşı önlemişti.
Lübnan’daki el-Mustakbel ile Suudi Arabistan sermayeli Şarku’l- Evsat gazetesi ve el-Arabiya televizyonu, yaklaşık 80 kişinin ölümüyle sonuçlanan 7 Mayıs olaylarını bir Şii Sünni savaşı olarak aktarmış, Sünni dünyada mutedil bir alim olarak tanınan Şeyh Yusuf el-Kardavi bile 7 Mayıs olaylarını Şiilerin Sünniler üzerindeki yayılmacı politikalarının bir göstergesi olarak nitelemişti.
YDH
Siyaset, 16 Mayıs 2009 15:38
Yorumlar (0)
Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!