Stratfor: Türkiye Azerbaycan' la Birleşebilir
Siyaset, 21 Nisan 2009 07:13Stratfor Kafkaslar'la ilgili ilginç iddiada bulunarak Türkiye ve Azerbaycan'ın birleşeceğini söyledi.
CIA'ye yakınlığıyla bilinen ABD Merkezli düşünce ve istihbarat kuruluşu STRATFOR, Türkiye'nin Azerbaycan'la birleşerek Orta Asya'yı nüfuzu altına alma projesine başlayabileceği uyarısında bulundu.
Fransız aylık gazetesi Le Monde Diplomatique'in Türkçe versiyonunda yayınlanan STRATFOR raporunda "Eski Sovyetler Birliği'nde sadece ittifak kurmak üzere değil Rusya'nın yörüngesinden kaçmak için de bir başka devletle birleşmeyi düşünebilecek bir ülke varsa bu Azerbaycan'dır ve birleşeceği ülke de Türkiye'dir" denildi.
Amerikan İstihbarat Örgütü CIA'nın bir yan kuruluşu olduğu iddia edilen SATRATFOR'un "Rusya ve Türkiye'nin çatışması kaçınılmaz" başlıklı raporunda şu görüşlere yer verildi:
"Rusya, stratejik olarak dünyanın en saldırıya açık devletlerinden biri. Merkezindeki Moskova bölgesinin işgal karşısında hiçbir coğrafi bariyeri yok. Rusya bu yüzden mümkün olan en geniş tamponu yaratmak için sınırlarını genişletmek zorunda ki bu da kendilerini Rus olarak görmeyen azınlık lejyonlarını zorla bünyesine katmasını gerektiriyor…
Sovyetlerin çöküşünün ardından Rusya'da doğum oranı düştü. 1990'larda doğan bebek sayısı 1980'lerde doğanların yarısıydı. Bu soğuk savaş sonrası çocukları, şimdi reşit olmak üzere; birkaç yıl içinde bu az sayıdaki çocuğun Rus nüfusunda yıkıcı bir etkisi olacak. Buna karşılık Rus olmayan azınlıkların çoğu -özellikle de İslam inancına mensup Çeçenler ve Dağıstanlılar- 1990'larda doğum oranındaki düşüşten etkilenmedi, bu yüzden sayıları, Rusların sayısındaki düşüşle aynı hızda artıyor. HIV, tüberküloz ve eroin bağımlılığı gibi nüfusu etkileyen kökleşmiş sorunları da ekleyince, Rusya değiştirilemez demografik bir saatli bombayla karşı karşıya. Basitçe söylemek gerekirse Rusya kısa vadede yükselen ama uzun vadede düşüşte olan bir güç. Rus liderleri, yaklaşan bu krizin gayet farkında ve Rusya'yı tek bir parça olarak tutma mücadelesine devam etmek için toplayabilecekleri her türlü güce ihtiyaçlarının olduğunu biliyor. Bu maksatla Moskova, çok da uzak olmayan bir gelecekte, dış işgallere karşı tampon oluşturmak için elinden geleni yapmak zorunda. Yaklaşan demografik yıkım ve bu fırsat penceresi göz önüne alındığında Ruslar harekete geçmek için acele ediyor.
Türkiye birçok açıdan Rusya'nın tam tersi. Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı sonrasında çözülmesinin ardından Türkiye toprakları, Anadolu'ya kadar daraltıldı. Bu sığınak içerisinde bulunan Türkiye, neredeyse saldırılamaz durumda. Üç tarafı denizlerle çevrili, Karadeniz ile Akdeniz arasındaki tek deniz bağlantısını kontrol ediyor ve dağlarla çevrili bir platoya oturmuş durumda. Burası, işgal edilmesi çok zor bir toprak. Modern Türklerin atalarının bu toprakları, 11. Yüzyılda Selçuklular döneminden başlayarak, eski işgalcisi Bizans İmparatorluğu'ndan alması üç asır sürdü. Türkler o zamandan beri bu sürenin çoğunu konumlarını güçlendirmeye harcadı ve şu an etnik yapı göz önüne alındığında kendi ülkelerine hâkimler. Farslar ve Araplar uzun süredir Anadolu'daki dayanaklarını kaybetmiş durumda. Ermeniler ise I. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru nihayet sürüldüler. Sadece Kürtler kaldı ve Türkler için demografik açıdan bir tehdit oluşturmuyorlar. Türkiye diğer gelişmiş ve gelişmekte olan devletlerle benzer demografik eğilimler –yani düşen doğum oranı ve durmadan yaşlanan bir nüfus gibi- gösterse de Türklerle Kürtlerin doğum oranlarında büyük bir farklılık yok. Bu nedenle Türkler uzun bir süre daha ülkenin nüfusunun yüzde 80'inden fazlasını oluşturmaya devam edecek.
Türkiye doğrudan bölgeyle ilgili olmasa da bir sorunla karşı karşıya. Türkler, Orta Asya'daki güç dengesini bozma girişiminde bulunsa da bir desteğe ihtiyaç duyacaktır. Bu durum bize dördüncü -ve en dinamik- rekabet alanını işaret ediyor: Kafkaslar. Türkiye burada nüfuz sağlama açısından hem avantaj hem de dezavantajlarla karşı karşıyadır. Azerbaycanlılar kendilerini -diğer Orta Asyalılar gibi- sadece Türkî olarak değil, gerçek birer Türk olarak kabul ediyor. Eski Sovyetler Birliği'nde sadece ittifak kurmak üzere değil Rusya'nın yörüngesinden kaçmak için de bir başka devletle birleşmeyi düşünebilecek bir ülke varsa bu Azerbaycan'dır ve birleşeceği ülke de Türkiye'dir. Ermenistan, Türk düşmanlarını uzak tutmak için kendisini Ruslara sattı. Bu, Türkiye'nin Orta Asya'daki hedeflerinin tamamının Gürcistan'a bağlı olduğu anlamına geliyor. Eğer Türkiye Gürcistan'ı tam anlamıyla kanatlarının altına alabilirse Azerbaycan ile birleşme ve Orta Asya'yı nüfuzu altına alma projesine başlayabilir
Kaynak: Le Monde Diplomatique
Fransız aylık gazetesi Le Monde Diplomatique'in Türkçe versiyonunda yayınlanan STRATFOR raporunda "Eski Sovyetler Birliği'nde sadece ittifak kurmak üzere değil Rusya'nın yörüngesinden kaçmak için de bir başka devletle birleşmeyi düşünebilecek bir ülke varsa bu Azerbaycan'dır ve birleşeceği ülke de Türkiye'dir" denildi.
Amerikan İstihbarat Örgütü CIA'nın bir yan kuruluşu olduğu iddia edilen SATRATFOR'un "Rusya ve Türkiye'nin çatışması kaçınılmaz" başlıklı raporunda şu görüşlere yer verildi:
"Rusya, stratejik olarak dünyanın en saldırıya açık devletlerinden biri. Merkezindeki Moskova bölgesinin işgal karşısında hiçbir coğrafi bariyeri yok. Rusya bu yüzden mümkün olan en geniş tamponu yaratmak için sınırlarını genişletmek zorunda ki bu da kendilerini Rus olarak görmeyen azınlık lejyonlarını zorla bünyesine katmasını gerektiriyor…
Sovyetlerin çöküşünün ardından Rusya'da doğum oranı düştü. 1990'larda doğan bebek sayısı 1980'lerde doğanların yarısıydı. Bu soğuk savaş sonrası çocukları, şimdi reşit olmak üzere; birkaç yıl içinde bu az sayıdaki çocuğun Rus nüfusunda yıkıcı bir etkisi olacak. Buna karşılık Rus olmayan azınlıkların çoğu -özellikle de İslam inancına mensup Çeçenler ve Dağıstanlılar- 1990'larda doğum oranındaki düşüşten etkilenmedi, bu yüzden sayıları, Rusların sayısındaki düşüşle aynı hızda artıyor. HIV, tüberküloz ve eroin bağımlılığı gibi nüfusu etkileyen kökleşmiş sorunları da ekleyince, Rusya değiştirilemez demografik bir saatli bombayla karşı karşıya. Basitçe söylemek gerekirse Rusya kısa vadede yükselen ama uzun vadede düşüşte olan bir güç. Rus liderleri, yaklaşan bu krizin gayet farkında ve Rusya'yı tek bir parça olarak tutma mücadelesine devam etmek için toplayabilecekleri her türlü güce ihtiyaçlarının olduğunu biliyor. Bu maksatla Moskova, çok da uzak olmayan bir gelecekte, dış işgallere karşı tampon oluşturmak için elinden geleni yapmak zorunda. Yaklaşan demografik yıkım ve bu fırsat penceresi göz önüne alındığında Ruslar harekete geçmek için acele ediyor.
Türkiye birçok açıdan Rusya'nın tam tersi. Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı sonrasında çözülmesinin ardından Türkiye toprakları, Anadolu'ya kadar daraltıldı. Bu sığınak içerisinde bulunan Türkiye, neredeyse saldırılamaz durumda. Üç tarafı denizlerle çevrili, Karadeniz ile Akdeniz arasındaki tek deniz bağlantısını kontrol ediyor ve dağlarla çevrili bir platoya oturmuş durumda. Burası, işgal edilmesi çok zor bir toprak. Modern Türklerin atalarının bu toprakları, 11. Yüzyılda Selçuklular döneminden başlayarak, eski işgalcisi Bizans İmparatorluğu'ndan alması üç asır sürdü. Türkler o zamandan beri bu sürenin çoğunu konumlarını güçlendirmeye harcadı ve şu an etnik yapı göz önüne alındığında kendi ülkelerine hâkimler. Farslar ve Araplar uzun süredir Anadolu'daki dayanaklarını kaybetmiş durumda. Ermeniler ise I. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru nihayet sürüldüler. Sadece Kürtler kaldı ve Türkler için demografik açıdan bir tehdit oluşturmuyorlar. Türkiye diğer gelişmiş ve gelişmekte olan devletlerle benzer demografik eğilimler –yani düşen doğum oranı ve durmadan yaşlanan bir nüfus gibi- gösterse de Türklerle Kürtlerin doğum oranlarında büyük bir farklılık yok. Bu nedenle Türkler uzun bir süre daha ülkenin nüfusunun yüzde 80'inden fazlasını oluşturmaya devam edecek.
Türkiye doğrudan bölgeyle ilgili olmasa da bir sorunla karşı karşıya. Türkler, Orta Asya'daki güç dengesini bozma girişiminde bulunsa da bir desteğe ihtiyaç duyacaktır. Bu durum bize dördüncü -ve en dinamik- rekabet alanını işaret ediyor: Kafkaslar. Türkiye burada nüfuz sağlama açısından hem avantaj hem de dezavantajlarla karşı karşıyadır. Azerbaycanlılar kendilerini -diğer Orta Asyalılar gibi- sadece Türkî olarak değil, gerçek birer Türk olarak kabul ediyor. Eski Sovyetler Birliği'nde sadece ittifak kurmak üzere değil Rusya'nın yörüngesinden kaçmak için de bir başka devletle birleşmeyi düşünebilecek bir ülke varsa bu Azerbaycan'dır ve birleşeceği ülke de Türkiye'dir. Ermenistan, Türk düşmanlarını uzak tutmak için kendisini Ruslara sattı. Bu, Türkiye'nin Orta Asya'daki hedeflerinin tamamının Gürcistan'a bağlı olduğu anlamına geliyor. Eğer Türkiye Gürcistan'ı tam anlamıyla kanatlarının altına alabilirse Azerbaycan ile birleşme ve Orta Asya'yı nüfuzu altına alma projesine başlayabilir
Kaynak: Le Monde Diplomatique
Siyaset, 21 Nisan 2009 07:13
Yorumlar (0)
Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!