Maliki'den İşgalci Güçlere Rest

Irak'ın başta siyasileri olmak üzere çeşitli kesimlerinden farklı görüşler ve açıklamalar gelmeye devam ediyor. Zira, Obama'nın ABD başkanlığında gelmesinden sonra ABD güçlerinin daha fazla kayıp vermemesi için Irak'taki askerlerini çekeceğini bildirmesinin üzerinden fazla bir zaman geçmemişti ki, Irak'ta yer yer terörist saldırılar gerçekleşmiş ve ardından bazı ABD'li generaller Irak'taki işgal güçlerin çekilmesinin doğru bir durum olmayacağını bildirerek, Obama'yı etkilemeyi ve ona baskı yapmaya çalışmışlardı. Ama, Obama, gelen tepkilere rağmen askerlerin ilk aşamada kentlerden çekilmesi ve ardından da Irak'tan çekilmesine onay verdi.

Bu arada, Irak'ta işgalci güçlerin çekilmesinden sonra ülkede güvenlik boşluğu olacağına dair bazı şayiaları dayatmaya çalışan çevreler ise işgal güçlerinin varlığının devamı niteliğinde bir misyona peşkeş çekiyorlar. Öte yandan hükümet ise işgal güçlerinin anlaşmaya tam bağlı kalmasını istemektedir. Zira, Irak Devlet Başkanı Yardımcısı Adil Abdulmehdi ve Başbakan Nuri El Maliki, işgal güçlerinin çekilmelerinin yerinde olacağını ve kesinlikle ülkede siyasi ve güvenlik açısından bir boyluğun sözkonusu olmadığını bildiren açıklamalar yaptılar.

Diğer taraftan Irak başbakanı Maliki, işgal güçlerinin çekilmesiyle birlikte Irak güvenlik güçlerinin kendilerine yeterli halde olacağını kimsenin bu konuda bir şüphesinin olmaması gerektiğini belirterek, o zaman ülkenin güvenliğinden tamamen Irak güvenlik birimlerinin sorumlu ve bunun da Irak'ta yeni bir olumlu gelişmeye vesile olacağını söyleyerek, halihazırda yaşanan terörist eylemlerin de temelinde, dolaylı olarak işgalci güçlerin olabileceğini işaret etmektedir.
Bu arada dün, Irak'ın Türkmen bölgesinde düzenlenen terörist saldırı, Irak'taki işgal güçlerinin kentlerden çekilmeye hazırlandığı bir ortamda gerçekleşmesi açısından dikkat çekicidir. Ama, bu olaya ve bölgenin hassas şartlarına da temas eden Maliki, Türkmenlerin her alanda katılım sağlamaları ve haklarını elde etmeleri için Türkmenleri birlik olmaya çağırdı. Bağdat'ta düzenlenen "Yeni Irak'ta Türkmenlerin Rolü" konulu konferansa onur konuğu olarak katılan Maliki burada yaptığı konuşmada, Türkmenlerin Baas rejiminin baskıları nedeniyle kimliklerini değiştirmek zorunda kaldıklarını, ülkeleri için büyük fedakarlıkta bulunduklarını, artık bu sıkıntıları sona erdirmenin zamanının geldiğini söyledi.

Türkmenlerin yaptıklarının karşılığını vermek gerektiğini ifade eden Maliki, insanlardan sürekli fedakarlıkta bulunmalarının beklenemeyeceğini, onlara haklarının verilmesi gerektiğini kaydetti.
Irak'ta yabancı askerlerin varlığına da değinen Maliki, 30 hazirandan sonra yerleşim birimlerinde yabancı güçlerin varlığına izin verilmeyeceğini söyledi. Bazı çevrelerin, yabancı güçlerin çekilmesini istemediğini ifade eden Maliki, bu nedenle şiddet olaylarında artış olabileceğini belirtti. "Yabancı güçlerin çekilmemesi halinde kendimize ve güvenlik güçlerimize güvenimiz azalır, kendimizi geliştiremeyiz" diyen Maliki, ülkenin birlik ve bütünlüğe ihtiyacı olduğunu bildirmesi Maliki'nin bakışı açısını yansıtması açısından son derece önemlidir. Zira, Maliki, Irak'ta işgalcilerin çekilmeye başladığı zaman sürecinde, bu gibi terörist saldırıların olabileceğini daha önce de bildirmiş ve düşmanların Irak halkını birbirine düşürmek için fitneci siyasetlerinden el çekmeyeceğine vurgu yapmıştır.

Irak Devlet Başkanı Yardımcısı Adil Abdulmehdi de konuşmasında Türkmenlerin Irak tarihinde yaptıkları fedakarlıklara işaret ederek, "Türkmenlerin bu fedakarlıkları, verdikleri kayıplar ve çektikleri sıkıntılar olmasaydı bugün burada olamazdık" diye konuştu.
İslam Yüksek Konseyi ileri gelenlerinden, meclisteki Şii ittifakı milletvekili Şeyh Taki Mevla da Türkmenlerin daha önemli rol üstlenmek istediklerini kaydederek, anayasada Türkmenlere tanınan hakların verilmesini talep etti.
Telafer ve Tuzhurmatu ilçelerinin il yapılmasını da isteyen Mevla, Kerkük konusuna da değinerek, Kerkük'ün tüm Iraklıların olduğunu söyledi.

Kısaca Irak'ta yaşanan bu gelişmeler siyasi gözlemciler açısından Irak'ta bütün grupların ülkelerinin birlik ve beraberliği doğrultusunda olumlu ve doğru bir siyasi yolda olduğunun göstergesidir.