Baki Mezarlığının Suudiler Tarafından Tahribinin Yıl Dönümü
Ehl-i Beyt, 03 Temmuz 2017 05:58Baki kabristanlığı?nın tarihi İslam?dan önceye dayanır. Medine halkı hicretten önce ölülerini ?Beni Harem? ve ?Beni Salim? denilen iki mezarlığa ve bazen de kendi evlerine gömerlerdi.
Ancak Müslümanların Medine’ye hicretinden sonra, Peygamber’in ev ve camisine yakın bir yer olan Baki Müslümanların kabristanlığına dönüştü.
Peygamberin tavsiyesi üzerine orada defnolunan ilk Müslüman Peygamberin (s.a.a) ve Emir el Müminin Hz. Ali’nin (a.s) yakın dostlarından olan Osman b. Ma’zun’dur. Hz. Ali (a.s) sözlerinde çokça onu yâd ederdi. O’na olan sevgisinin bir belirtisi olarak çocuklarından birisinin adını Osman koymuştu.
Baki mezarlığı, İmam Hasan-ı Mücteba (a.s), imam Seccad (a.s), İmam Muhammed Bakır (a.s) ve İmam Sadık’ın (a.s) olmak üzere 4 imamının defnedildiği yer olduğu gibi İmam Ali’nin (a.s) annesi Fatıma binti Eset ve değerli eşi çmmü’l Benin, Hz. Sadık’ın (a.s) oğlu İsmail, Peygamberin eşlerinin büyük çoğunluğu, Peygamberin amcası Abbas ve diğer bazı din büyüklerinin de gömüldüğü değerli bir mekândır.
Baki mezarlığı bütün İslami mezhep ve fırkalarının saygı duyduğu bir mezarlıktır ve günümüzde de Peygamberimizin kabrinin birkaç adım ilerisinde yer almaktadır.
Allah Resulü kendi zamanında bazı Uhud şehitlerini ve kendi oğlu İbrahim’i orada defnederek bu mekânın kutsiyetini artırmıştır. Ayrıca Herre hadisesinin şehitleri de burada gömülüdür.
İlk Yıkım
Vehhabiler tarafından Bakideki İmamların kabirlerinin yakımı ilk olarak hicri 1220′ de yani birinci Suudi devletinin Osmanlılarca dağıtıldığı zaman vuku buldu. Bu tarihi İslami olayın ardından Müslüman şiaların verdiği bütçeyle özel imkânlardan yararlanılarak yıkılan kabirler en güzel şekilde yeniden restore edildi ve mescit ve kubbe yapılarak Baki, Müslümanların ziyaret ve seyahat ettikleri en güzel kabirlerden birisi haline geldi.
İngiliz bir seyyah Bakinin restoresinden sonra Medine-i Münevvere şehrinin ziyaret yerlerini tanıtırken şöyle diyor; ‘”Medine hicri 1387 den 1388’e kadar ve Suudi Vahabilerce yeniden yıkılmadan önce aynı İstanbul ve diğer güzel seyahat yerlerine benziyordu.’”
İkinci Yıkımı
Gerçekte İslam tarihinin günümüzdeki ikinci ve en acı olayı hicri 1344 şevval ayının 8’in de Suudi Arabistan Vahabilerinin üçüncü defa iş başına gelmeleriyle olmuştur. Bu yılda Vahabiler şia’nın mukaddesatına ihanet ve aşağılamaya yönelik fetvalarıyla İmamların ve Peygamberin Ehlibeyt’inin mutahhar kabirlerine ikinci defa vahşice saldırarak Baki mezarlığını viran olmuş bir mezarlığa çevirerek tanınmaz bir hale getirdiler.
Batılı seyyahlardan Alden Rater şöyle diyor: “Medine-i Münevver’deki Baki kabristanı, ikinci defa tahribiyle mukaddes kabirleri feci bir şekilde viran oldu ve Vehhabiler bu tahripte kabirlerin ve kubbelerin şekillerini de değiştirdiler.”
Tarihi kaynak ve deliller gösteriyor ki Suudi Vehhabiler sadece Baki mezarlığındaki kabirleri tahrip etmekle yetinmediler belki defalarca Peygamberin kabrini yıkmaya yeltendiler, ama dünya Müslümanlarının geniş çaplı itirazlarından dolayı bu İslam dışı davranışlarından vazgeçtiler.
Müslüman olduktan sonra adını İbrahim koyan İsveçli seyyahlardan Luiz Perhart şöyle diyor: “Medine’de defnolunan İmamların ve sahabenin makamına göre bu mezarlığın alanı çok küçük ve doğudaki ve özellikle de Arabistan’daki diğer ziyaret yerlerine kıyasla gören her kesin dikkatini çeken bir taş ve toprak yığınıdır.”
Baki Mezarlığının Yeniden Restoresi İçin çalışma
Ehlibeyt âlim ve fakihlerinden birçoğu ve hatta siyasi liderler Bakinin yeniden restore edilmesi için çaba harcadılar. Bunların içinden en önemli adımı Ayetullah Hasan şirazi attı ve Arabistanlı yetkilerle defalarca görüşerek Baki Mezarlığının yeniden yapılandırılmasına yönelik çeşitli senet ve deliller sundu, ama sürekli Suudi Vahabilerce önüne engeller kondu.
Ayetullah şirazi, ‘”Bakinin Restoresi İçin çaba” isimli kitabında şöyle yazıyor; “Baki Mezarlığını ziyaret etmek ve Hac amelini yerine getirmek için defalarca gittiğim Arabistan’da Suudi yetkililerle görüşerek onları Baki’nin yeniden yapılandırılması için zorladım, ama her defasında verdikleri vadelerle karşılaştım. Bu esnada da bazı Irak’lı gruplar Vahabilere çeşitli rüşvet ve mükâfat vererek bu vadelerin yerine gelmesinin önünü aldılar.”
Ehl-i Beyt, 03 Temmuz 2017 05:58
Yorumlar (0)
Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!