Taştekin: Suudi Susturucusu!
Analiz, 26 Haziran 2015 16:34Radikal Gazetesi Yazarı Fehim Taştekin, son yazısında Suudi Arabistan?la alakalı Wikileaks?ta yayınlanan belgeleri değerlendirdi.
Fehim Taştekin
Suudi Susturucu
Suudiler petro-dolarların gücüyle şimdiye kadar onlarca ülkede tuhaf ve tehlikeli işler çevirdi. Ama bunların çoğu sır olarak kaldı. WikiLeaks ifşa ettiği gizli belgelerle Suudilerin halının altına süpürdüklerinden az bir kısmını bize gösterdi. Suudi kraliyet ailesinin düzenlediği alkol, uyuşturucu ve seks partilerinin hesabını Kral Selman’ın posterine biat ederek aşağılanmayı içine sindiren Suudi halkı görsün. Beni ilgilendiren geniş bir coğrafyada çevirdikleri dümenler ve muzır işler.
İslam dünyasında medyanın önemli bir kısmında Suudi Arabistan’ın ne denli ihtimam gördüğünü, kral hazretlerinin ‘Mekke ve Medine’nin hizmetçisi’ anlamında ‘Hadim-ul Harameyn’ diye taltif edildiğini biliyoruz. Medyanın siyasi kavgalar ve mezhepçi kamplaşmalar için nasıl silah gibi kullanıldığını da görüyoruz.
Suudi Dışişleri’ne ait gizli belgeler bu çarkın nasıl döndüğüne dair azcık fikir veriyor. Susturma, satın alma ya da cezalandırma taktikleri uygulayan Suudilerin başvurduğu yollardan biri gazete ve dergilere abonelik sistemiyle para aktarmak.
PARA AKTARMANIN YOLU ABONELİK
1 Ocak 2010 tarihli bir belgede Şam, Ebu Dabi, Beyrut, Kuveyt, Amman ve Nuakşot’ta onlarca gazete ya da dergiye binlerce sayıda abone olmak suretiyle 500 dolar ile 33 bin dolar arasında ödeme yapıldığı anlaşılıyor. Mesela Birleşik Arap Emirlikleri’nde El Eyyam’a 40 bin dirhem, El Fecr’e 44 bin dirhem, El Islah’a 45 bin dirhem, Kuveyt’te El Siyase’ye 9750 dinar ve Ürdün’de El Şeria’ya 7500 dinar ödenmiş. Avustralya’da yayın yapan Arapça gazeteler ve medya organlarına para aktarılmış. Bu tür ödemeler çok sayıda. Hatta yüce kral, Gine Haber Ajansı’na (yılda) 2 bin dolar bahşetmiş. Gine koşullarında mutlu olmak için yeterli!
Suudilerin Lübnan operasyonları çok daha dikkat çekici. Hem medya manipülasyonları hem siyasi nüfuz açısından… Aynı konuyla ilgili üç belgede yer alan bilgilere göre Suudi Arabistan Kültür ve Enformasyon Bakanlığı, Lübnan’da yayın yapan MTV televizyonuna Suudi çıkarlarına uygun yayın yapması ve Suud düşmanı medyaya karşı koyması için 2 milyon dolar ayırmış ve ödemeler altı ayda bir 500 bin dolar olarak yapılmış.
Suudiler aleyhte yayınlar için de ziyadesiyle ihtarcı. Bununla ilgili örnek Mısır’dan: 24 Kasım 2011 tarihli bir belgede Suudi Dışişleri’nin ünlü işadamı Necip Saviris’in televizyonu ONTV’ye atarlandığı görülüyor. Sebep İslamcı muhalif Saad el Fakih’in bir programda yayına alınması. Belgeye göre Kahire Büyükelçisi hemen Saviris’le temasa geçiyor, Riyad ile ilişkilerin bozulmasını istemeyen patron kanal müdürünü azarlanıyor ve müdür “Bir daha asla El Fakih’i konuk olarak almayacağız” diye teminat vermekle kalmayıp elçiye yayın davetinde bulunuyor.
Bir başka belgede Arap Baharı sırasında medyanın kamuoyunu yönlendirmek yerine kamuoyunun arkasına takılmasından duyulan rahatsızlık dile getiriliyor ve halkı doğru bir şekilde yönlendirmeleri için Tunus medyasına para akıtılıyor.
DIŞİŞLERİ BAKANININ MÜHİM İŞLERİ
Suudi yönetimi satın alma planlarının sökmediği yerlerde de bakın neye başvuruyor:
Dışişleri Bakanı Suud el Faysal, 20 Ocak 2010 tarihli Kraliyet Kararnamesi uyarınca İran’ın Arapça haber kanalı El Alem’i Arabsat’tan çıkartmak için girişimde bulunuyor. Bunu başaramayınca sinyalleri zayıflatmak için uğraşıyor.
Eski Lübnan Başbakanı Saad Hariri’yi eleştiren yazılar nedeniyle de Suudilere ait El Hayat ve El Şark el Avsat gazeteleri sansür kıskacına alınıyor.
Riyad’ın Lübnan siyasetine nasıl müdahale ettiğine ve Suriye’de asilerin nasıl silahlandırıldığına dair belgeler henüz sızmadı. Sanırım o belgeler koca bir gürültüyü hak edecektir.
KRALIN EMRİNE AMADE BİR LİDER
Yalnız Suud’un siyasi nüfuz çabalarına dair bir örnek var: Falanjist ‘Lübnan Güçleri’nin lideri Semir Caca, para talep etmek için yardımcısı Elie Ebu Assi’yi Suudi Arabistan’ın Beyrut Büyükelçisi Ali Avad Asiri’ye gönderiyor. 17 Mart 2012 tarihli belgeye göre Caca elemanlarına maaş ödeyemeyecek ve güvenliğini sağlayamayacak kadar mali durumunun kötüleştiğinden yakınıp Suudi kralının her istediğini yapmaya hazır olduğu mesajını veriyor.
Belgede Caca’nın Suriye rejimini destekleyen Hür Vatansever Hareketi lideri Mişel Aun ve Maruni Patriği Bişara Rai gibi rakipler nedeniyle güvenliğini arttırma gereği duyduğu not ediliyor. Büyükelçi, ‘Hıristiyanlar arasında Suudi Arabistan’a en yakın lider’ diye tanımladığı Caca’nın Hizbullah ve müttefiklerini geriletmek için desteklenmesi gereken gerçek bir güç olduğunu vurguluyor. Caca’nın 2012’den bu yana seyrine baktığımızda gördüğümüz şu: Lübnan ve Suriye’deki siyasi meselelerde açıkça Suudi Arabistan’ın pozisyonunu savunmaktan, Esad yönetimi ve Hizbullah’a şiddetle karşı çıkmaktan geri durmadı.
Suudilerin Yemen’i nasıl baskıladığına dair belgeleri de çok merak ediyorum ama o konuda Riyad’ın değil Katar’ın marifetlerine dair bir belge sızdı: Suudiler Katar’ın 2012’de Yemen’de orduda isyan çıkarması için Yemenli bir şeyhe ödeme yaptığını söylüyor.
Vahhabi ideolojinin pompalanmasından mezhepçi kamplaşmalara, küresel cihatçıların palazlanmasından siyasi müdahalelere kadar geniş bir alanda Suudilerin yıkıcı faaliyetlerinin sancısını bugün onlarca ülke çekiyor. Pakistan, Afganistan, Yemen, Irak, Suriye, Lübnan, Mali bunlardan birkaçı. O yüzden ‘muzır’ diplomaside Suudilerin marifetlerini bilmeye ihtiyacımız var.
Analiz, 26 Haziran 2015 16:34
Yorumlar (0)
Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!