Taştekin "Şu IŞİD Ne Kullanışlı Bir Bela! "
Analiz, 20 Şubat 2015 05:46Yazar Fehmi Taştekin bugün ki yazısında önemli bir konuya dikkat çekti. Taştekin, yazısında "IŞİD dehşeti 4 yıl sonra Libya'ya yeniden uluslararası müdahaleye davetiye çıkartıyor. Müdahale için can atanlar IŞİD ile birlikte rakiplerini de aradan çıkarmanın derdinde" ifadelerini kullanıyor.
Yazının tamamı şu şekilde:
IŞİD’in Libya’da Mısırlı 21 Kıpti’yi öldürdüğüne dair video şovu, epey zamandır çatışan Libyalı taraflardan birinin ötekini bertaraf etmek için dillendirdiği askeri müdahale tartışmasını alevlendirdi.
Mısır’ın misilleme olarak IŞİD’in Derne’deki mevzilerine saldırmasına verilen tepkiler Libya’nın nereye sürüklendiğini de gösteriyor. Ortada gerçekten IŞİD ve onu var eden koşulları ortadan kaldırmaya yönelik ciddi bir niyet, işbirliği ya da eylem planı yok. IŞİD üzerinden herkes kendi ajandasını nasıl ilerleteceğine bakıyor.
Malum Libya, Muammer Kaddafi’yi deviren NATO müdahalesinin ardından paramparça. Batı ve Körfez ülkelerinin tanıdığı Tobruk’taki hükümet ile Türkiye’nin arka çıktığı Trablus’taki hükümet birbirine galebe çalmaya çalışırken IŞİD kendi ayakları için yer açtı. IŞİD önce Derne’de Kaidecileri defedip emirliğini ilan etti, ardından Kaddafi’nin memleketi Sirte’ye uzandı. Son bilgiler IŞİD’in Nufaliya kasabasını emirliğine kattığı ve Sirte’de iki radyo ve bir televizyon kanalını ele geçirdiği yönünde.
Tobruk hükümeti ve onlara kalkan olan Onur Operasyonu Güçleri Komutanı General Halife Hafter aylardır ‘terörist’
olarak nitelediği Trablus’taki hükümet ve milis gücü Libya Şafağı’nı Kaide ve IŞİD’le aynı kefeye koydurmaya
çalışıyor. IŞİD’in son saldırısının etkisiyle bu konsept tutarsa Tobruk cenahının uluslararası müdahaleyle rakiplerini
bastırması kolaylaşacak. Bu konseptin dış finansörleri Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan. Üç
ülkenin Müslüman Kardeşler’e karşı düşmanlıkları Libya sahnesinde de karşılık buluyor.
Şimdi Tobruk merkezli hükümetin Başbakanı Abdullah el Sini ile Hafter, IŞİD’e karşı olası bir müdahalenin Trablus ve
Bingazi’deki İslamcıları da temizleyen bir operasyona dönüşmesini ümit ediyor. Tobruk kanadının en şiddetli
destekçisi BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid el Nahyan da ittifakın niyetini gizlemiyor: “Saldırı Libya'daki meşru
hükümeti desteklemek gerekliliğini ortaya koydu.”
İHVAN KENDİ AYAĞINA SIKIYOR
Buna karşı Trablus’ta İslamcıların hakim olduğu Milli Genel Kongre ve Ömer el Hasi hükümetinden bu oyunu bozacak
bir hamle var mı? Tam tersi İslamcı kanat, Hafter’in dümenine su taşıyan bir yaklaşım içinde. Arap isyanlarıyla birlikte
Mısır’dan Libya’ya kadar iktidar şansını bulmuş Müslüman Kardeşler’e kaybettiren trajedi de bu: Diyalog ve
hoşgörüyü ülkenin meşru siyasi aktörlerinden esirgerken İslam adına ötekini yok etmeye ayarlanmış örgütlere pek
müşfikler.
Trablus cenahı, Bingazi’yi kontrol eden Ensar el Şeria ve IŞİD ile çok fazla sorunları yokmuş gibi davranıyor. Halbuki
çatışma içinde olmasalar da Ensar el Şeria ile siyasi programları farklı. IŞİD ise hepsinin düşmanı. Hatta IŞİD’in
gözünde Ömer el Hasi de en az Hafter kadar ‘mürted’. Kaide ile bağlantılı olduğu söylenen Ensar el Şeria da
çözüldüğü yerlerde Müslüman Kardeşler’e değil IŞİD’e meylediyor.
Hal bu iken Müslüman Kardeşler’in siyasi kolu Adalet ve İnşa Partisi, Milli Genel Kongre ve Hasi hükümeti Mısır’ın
IŞİD’i bombalamasını ülkenin egemenliğinin ihlali sayarak tepki gösteriyor. Sanki şu an sahip oldukları koltuklara
ülkenin egemenliğini paçavraya çeviren NATO müdahalesi sayesinde oturmamış gibi. MGK Sözcüsü Ömer Humeydan
“Mısır’ın Derne’ye saldırısını şiddetle kınıyoruz” diye çıkışmış. Adalet ve İnşa Partisi lideri Muhammed Sovan,
“Libya’nın egemenliğinin ihlal edilmesini kınıyoruz” demiş. Hasi de saldırıda üçü çocuk 6 sivilin öldüğünü hatırlatmış.
Bu durumda Kahire yönetimine “Madem ülkenin egemenliğinden sen sorumlusun o halde işi bize bırakma, IŞİD’i sen
hallet” deme hakkı doğmaz mı? Bu tepkiler nedeniyle ‘Müslüman Kardeşler Libya’ya mı, IŞİD’e mı kalkan oluyor’
sorusu gündeme gelmez mi? Ki Tobruk’un emrindeki Hava Kuvvetleri Komutanı Sakr Coruşi, saldırının Libya tarafı ile
koordine edildiğini söylüyor. ‘Hava saldırısı IŞİD’e karşı çözüm değil’ itirazı yapılacaksa başka. Tabi bu durumda
çözümün ne olduğunu da söylemeleri gerekiyor.
Mısır’daki Müslüman Kardeşler’in tepkisi de Libya’dakilerle paralel. Muhammed Mursi taraftarlarının oluşturduğu
Darbeyi Ret İttifakı, Mısır'ı “Kendi toprakları dışında bir maceraya karışma” diye uyarmış. Bu uyarıyı yapanların Mısır
nüfusunun yüzde 10’unu oluşturan Kıptilere de “Üzgünüz, katliamı kınıyoruz” demekten başka söyleyecek sözleri
olmalı.
Bu tepkilerle kendi ayağına sıkan Müslüman Kardeşler, Hafter’in arzuladığı çerçeveye kendiliğinden otururken darbe
nedeniyle meşruiyeti sorgulanan Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi de IŞİD’i vurarak hem ülke içindeki otoritesini
parlatıyor hem bölgesel aktör olma şansına uzanıyor. Uzun yıllar sonra ilk kez Mısır silahlı kuvvetleri ülke dışında
operasyona girişiyor. Saldırı, ele geçirilen pilotu yakılan Ürdün’ün yaptığı gibi strateji değil öfke yatıştırma taktiği
olarak görülse de uzun vadeli bir yönelimin işaret fişeği de sayılabilir. Fransa Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian, 24
adet Rafale jeti satışını öngören 5.2 milyar euroluk anlaşma için Kahire’deydi. Jetler teslim edildiğinde Sisi’nin
bölgesel liderlik hevesleri kendisini daha da hissettirebilir.
Başlıkta ‘Şu IŞİD ne kullanışlı bir bela!’ dedik ya bu babda bir iki şeyi not edelim:
IŞİD saldırı ile Rafale anlaşmasının etrafında dönen ‘hak ihlallerinin ayyuka çıktığı ülkeye silah satılmaması gerektiği’
yönündeki tartışmayı da gömmüş oldu.
Yine IŞİD 21 Kıpti’yi öldürürken “Roma’yı da fethedeceğiz” tehdidiyle eski sömürge gücü İtalya’yı da olası uluslararası
müdahale için kışkırtmış oldu. Sanırım önümüzdeki günlerde Libya’ya müdahale için uluslararası koalisyon kurma
çabalarına tanık olacağız. Ki İtalya Savunma Bakanı, diplomatik çabalar sonuç vermezse Roma’nın askeri harekâta 5
bin askerle katkı vereceğini kaydetti. AB ile ABD de ortak eylem planını tartışmaya hazırlanıyor.
Özetle;
- IŞİD sayesinde Tobruk hükümeti Trablus’taki rakibini karşı uluslararası toplumu harekete geçirme fırsatını yakalıyor.
- IŞİD sayesinde Fransa satmakta zorlandığı 5.2 milyar dolarlık silahı Sisi’ye veriyor.
- IŞİD sayesinde Sisi bölgesel liderliğe doğru siftah yapıyor.
- IŞİD sayesinde İtalya gibi eski sömürgeci güçlere iş düşüyor.
Yani IŞİD’in yaşattığı dehşet üzerinden gemisini yürüten çok ama bu örgüte karşı gerçek bir strateji ya da bu örgütün
yararlandığı iktidar boşluğunu gidermek için rakip grupları uzlaştırmaya yönelik samimi çabalar ortaya koyan yok.
NATO, Libya’yı iyi kötü bir arada tutan Kaddafi’yi ortadan kaldırdıktan sonra bu ülkeyi kolları ve ayakları kırılmış
vaziyette bıraktı.
Silahlı isyan ve havadan dış müdahale başarısızlığa mahkûm bir komploydu; sonrasında başlatılan
geçiş süreci de çıkar savaşlarına kurban edildi. Şimdi de akıllarına ilk gelen şey IŞİD gibi ucubeleri yaratan ve
toplumları parçalayan askeri müdahale. Diyalog ve uzlaşıya sahici yatırım yine yok.
Analiz, 20 Şubat 2015 05:46
Yorumlar (0)