Husi Liderden Dünyaya Demokrasi Dersi
Gündem, 22 Ocak 2015 08:45Ensarullah Hareketi Lideri Abdulmelik Husi, Yemen?in temel sorunlarına ve yaşanan krize ilişkin bir konuşma yaptı.
Abdulmelik Husi, el-Mesire televizyonu tarafından canlı yayımlanan konuşmasında şunları söyledi:
Öncelikle Yemen’in devrimci halkını selamlıyorum, Yemen’in izzet ve onurunu selamlıyorum, sadece Allah’ın rızası ve halka hizmet için çalışan direnişçi, kararlı ve kahraman Halk Komitelerini selamlıyorum.
Ayrıca büyük Yemen ordusunu selamlıyorum, bu ordu bir kez daha vatanseverliğini, özgürlükçülüğünü ve ülkeye bağlılığını gösterdi ve Yemen halkının ulusal çıkarlarını desteklediğini, Yemen’i koruma sorumluluğu taşıdığını ve Yemen’e karşı komplo kuranların oyuncağı olmadığını ispat etti.
Sözlerime başlarken Hz. Peygamber’e yönelik hakaretleri şiddetle kınıyorum. Bu hakaretler sürekli olarak tekrarlanıyor, son olarak da Fransa’da tekrarlandı.
Sürekli yinelenen bu hakaretlerin mahiyeti, bu yayın organlarının İslam’ın değerlerine ve mukaddesatına aldırış etmediğini gösteriyor.
Batı ülkeleri genel olarak İslam’a düşman gözüyle bakıyorlar. Dolayısıyla düşmanlığa dayalı bu bakış açısı, Müslümanları aşağılamaya ve İslam’a ve değerlerine saldırıya dönüşüyor. Bu hakaretler, İslam’a saldırının bir parçasıdır.
Fransa’da yaşanan olaylar, büyük Yemen halkına yönelik bir tür komplonun tezgahlandığını ortaya koydu. Emperyalist güçlerin bölgemize, özelde de Yemen’e yönelik komplolarına tanık oluyoruz.
Bölgede el-Kaide komploları tezgahlanırken, Fransa’da yaşananlar Yemen’deki olaylarla ilişkilendirilmeye çalışılıyor. Bu, Yemen halkına yönelik tezgahların sadece bir boyutu.
Bu komplo, bizim bağımsızlığımızı, egemenliğimizi, güvenliğimizi, izzetimizi ve onurumuzu hedef alıyor. Bugünkü şartların mahiyeti ve buna karşı sorumluluklarımızın bilincinde olmalıyız.
Yemen’in birçok yabancı tezgahlarla karşı karşıya olduğundan kuşku yok, öte yandan içeride de birçok sorunlar söz konusu.
Ulusal sorumluluk
İçerideki birçok siyasi grup ve Yemen’deki bazı toplumsal kesimler, mevcut tehlikelere ve sorunlara yönelik uygun bir tavır içinde değil, sorumlu davranmıyorlar. Yalnızca kişisel, partisel, grupsal veya mezhebi çıkarlarını düşünüyorlar.
Biz şu anda Yemen’de hassas ve istisnai şartlar içerisinde bulunuyoruz, ülkedeki bazı siyasi grupların bu konuda uygun olmayan tutumları ise ülkedeki durumu çok daha karmaşık hale getiriyor.
Karar verici konumdaki bazı Yemenliler sorumlu davranmıyorlar, Yemen hükümeti bu listenin başında yer alıyor.
Hükümet ve başta da cumhurbaşkanının kendisi Yemen halkına karşı sorumludur. Yemen geçmiş dönemlerde birçok tehlike ile karşı karşıyaydı, şimdi de karşı karşıya…
Şüphe yok ki bu tehlikelerin yanı sıra gerçek ve önemli fırsatlar da söz konusu ve bu fırsatlar değerlendirildiğinde bu tehlikeleri aşmak ve diktatörlüğün, yolsuzlukların ve geçmişin kötü mirasının şerrinden kurtulabilmek mümkün.
Devrim ve fırsatlar
Yemen halkının devrim coşkusu geçmişte büyük kazanımlar ede edilmesini sağladı. Bunun başlangıcı da ulusal diyalog ve ulusal uzlaşma ve katılım anlaşmasıdır.
Ulusal diyalog konferansında kabul edilen maddeler çok kapsamlı ve önemlidir. Bu konferansta kabul edilenlerle ülkede yeni bir siyasi durum yaratılabilir, yeni bir medeniyet inşa edilebilir ve büyük ve karmaşık sorunlar çözümlenebilirdi. Yemen halkı bu sorunlardan etkileniyor.
Yemen ulusal diyalog konferansının bitmesinden sonra bu konferansta kabul edilenlere nasıl davranıldığına, ülkede yetkili konumda olan siyasi grupların bu konferansa nasıl tezgahlar kurduğuna ve orada kabul edilenlerin uygulanmasına nasıl engel olduklarına herkes tanık oldu.
Bu maddeler uygulanmalı ve halk, ülkede yeni ve yapıcı adımların atıldığını görmeli.
Ulusal diyalog belgesinin en önemli konularından biri güçlü bir hükümetin kurumasıdır. Tüm Yemenliler böyle bir hükümet istiyor. Ancak ülkede yaşananlar üzüntü verici olmuştur ve ülkede karar verici konumda olan siyasi grupların yalnızca kendi kişisel veya grupsal çıkarlarını düşündüğünü ispat etmiştir.
Bu yetkililer niçin bu maddeleri ciddi ve dürüst bir şekilde uygulamak istemiyor. Eğer bunları uygulama yönünde ciddi bir irade olsaydı Yemen halkı yeni bir aşamaya geçerdi. Fakat yetkililer bunu uygulamak istemiyor ve ulusal diyalog meselesinin yalnızca kendi isteklerini gizleyen bir örtü olarak kalmasını bekliyor.
Bazıları istismar ediliyor ve bazı devrimci grupların kontrol altına alınmasına çalışılıyor. Onların istediği budur, dolayısıyla da yaptıkları konusunda büyük bir soru işareti bulunmaktadır.
Bu kişiler karar verici olduklarında Körfez İşbirliği Örgütü ve BM aracılığıyla bölgesel ve uluslararası desteğe sahip oluyorlar; ama Yemen halkının taleplerini yerine getirmek istemiyorlar. Bu yetkililerin attığı adımlar üzüntü vericidir.
Bu yetkililer her zamankinden çok daha fazla yolsuzluğa batmış ve diktatör olmuş ve ülke açık bir çöküş aşamasına girmiştir. Yemen halkının siyasi, ekonomik ve güvenlik durumu çok daha kötü oldu. Bütün bunlar ise büyük Yemen halkının büyük devrimci hareketini başlatmasına neden oldu.
Bu devrimde Yemen halkının tüm siyasi renkleri mevcuttu. Yemen halkı meşru isteklerini dile getiriyor.
21 Eylül devrim coşkusu büyük kazanımlar getirdi ve bu devrimci hareket bir kez daha büyük bir fırsat yarattı. Çünkü devrim ulusal diyalog konferansının maddelerinin uygulanmasının yolunu tıkayan bir grup nüfuzlu kişiyi bu yoldan kaldırdı.
Barış ve katılım anlaşması
21 Eylül hareketinin sunduğu bir diğer fırsat, Barış ve Katılım anlaşmasıydı. Yemenli siyasi gruplar arasında yapılan bu anlaşma, önemli, adil ve insaflı bir özleşmedir. Bu anlaşma hiçbir siyasi grup veya toplumsal kesim açısından zalimce değildir. Herkes için katılım zeminleri yaratmaktadır.
Bu anlaşma son derece açık maddelere sahip. Bu durum ekonomik meseleler için de geçerli. Bu anlaşma ekonomik kesimler için de çok önemliydi. Çünkü Yemen halkı yoksulluklarla mahrumiyetlerle yüz yüzedir.
Bu anlaşmanın ekonomi ile ilgili bölümleri, yolsuzlukların önlenmesi, mağdur kesimlerin durumunun dikkate alınması ve ücretlerin iyileştirilmesi gibi önemli maddelere sahiptir. Bu anlaşmada yoksullara, Yemen’in ticaret ve tarım hayatına özel bir önem verilmiştir.
Bu anlaşma, güvenlik ve askeri alanda da önemli ve açık maddelere sahiptir. Yemen’deki siyasi gruplar bu anlaşmayı kendi rızalarıyla imzaladı, dolayısıyla da bu anlaşma bağlayıcı bir siyasi sözleşmeye dönüştü. Dünya da bu anlaşmayı tanıdı.
Dolayısıyla bu anlaşmanın uygulanmasını önlemeye veya bunu bozmaya çalışmanın hiçbir izahı yoktur.
Sürpriz olan şudur: Bu anlaşmayı imzalayan siyasi gruplar, eski yol ve yöntemlerine geri döndüler. Şu an siyasi gerilimlere ve Yemen ulusal çıkarlarının göz ardı edilmesine tanıklık ediyoruz.
Doğru, değerli ve sorumlu davranış, herkesin bu anlaşmanın uygulanmasına çalışmasıdır. Bu anlaşmanın uygulanması planlı bir takvime bağlanmıştır. Bunun siyasi, ekonomik ve güvenlik maddeleri uygulanmalıdır.
Bu anlaşma uygulanır ve siyasi gruplar bunu uygulama yolunda hareket ederse ve cumhurbaşkanı buna özen gösterirse sorumlu davranmış olur.
Yemen halkı son dört ayda güvenlik, geçim, ekonomi ve siyasette istikrarı hissetti. Halkın durumu hissedilir oranda iyileşti. Fakat maalesef ülke başka bir yolda hareket ediyor. Maalesef siyasi grupların Barış ve Katılım anlaşmasının aksine hareket ettiğini söyleyebiliriz.
Diktatörlüğün ilacı katılım
Katılım, bu anlaşmanın en önemli maddelerinden biridir. Katılım, diktatörlük belasından kurtulmak için en zorunlu ulusal esaslardan biridir. Sadece siyasi katılımla bu diktatörlük belasından kurtulabiliriz.
Siyasi durumun eskisi gibi sürmesi, bazı siyasi grupların iktidarın tüm yetkilerini elinde toplaması, iktidarda yalnızca kendi özel çıkarlarını dikkate alması ve yabancı komplocularla birlikte hareket etmesi durumunda biz Yemen’de gerçek bir hükümet kurmuş olamayız. Biz bu durumda ulusal diyalog konferansında öngörülen hükümeti kurmuş olamayız.
Bu siyasi grupların kendi iktidarını güçlendirmeye çalışması ve diğerlerinin iktidarda yer almasını istememesi durumunda Yemen’de siyasi ve toplumsal grupların öngördüğü sivil hükümet kurulamaz ve bu sorunlar devam edip durur.
Maalesef şu an devlet aygıtını elinde tutan siyasi gruplar, halkın diğer kesimlerinin menfaatlerini düşünmüyor, sadece kendi taraftarlarının menfaatlerini gözetiyor ve Yemen halkının büyük bir bölümü ise bundan zarar görüyor.
Maalesef, parti, mezhep ve etnik kimliğin Yemen ulusal kimliğine hakim olduğunu görüyoruz. Biz aynı ülkeye, millete ve dine sahibiz. Maalesef birçok siyasi grup bu meseleyi dikkate almıyor.
Bazıları sadece kendi partisel çıkarlarını düşünüyor bu ise diğerlerinin görüşüne darbe vuruyor. Başkalarını kabul etmeyen bu kişiler, katılım ilkesini asla kabul edemez. Bu siyasi gruplar katılım konusunda son derece olumsuz bir tutum sergiledi.
Ensarullah ile uzlaşma ile güneydeki siyasi gruplarla uzlaşma arasında bir fark yok. Yemen’de yeni grupların oluştuğunu ve bu grupların 21 Eylül devrimci hareketinde çok olumlu tavırlar sergilediğine tanık olduk.
Ulusal Barış ve Katılım anlaşması sabote edilmek isteniyor
Barış ve Katılım anlaşmasındaki katılım ilkesini kabul edip imzalayan siyasi gruplar, bu anlaşmaya karşı oldular ve bunun uygulanmasını engelliyorlar böylece katılım ilkesini bozmak istiyorlar.
Bazı dış güçlerle içerideki bazı gruplar, bu anlaşmaya aykırı hareket etmek istiyorlar. Katılımı kabul etmiyorlar ve tek başlarına iktidar ve karar verici olmak istiyorlar.
Geçiş süresindeki taleplerin yerine getirilmesinin garantisi için, katılım temel bir meseledir. Bizim bu aşamada isteklerimiz, yükümlülüklerimiz, görevlerimiz ve sorumluluklarımız var. Bu istekler yalnızca katılım ilkesiyle yerine getirilebilir.
Katılım olmazsa diktatör güçler, kendi isteklerine ve çıkarlarına göre hareket edecek ve ulusal çıkarları kabul etmeyecektir. Ulusal diyalog konferansında kabul edilenler, Barış ve Katılım anlaşmasının en önemli konularıydı.
Yolsuzluklar, yemen halkın en büyük sorunları yaratıyor. Ulusal diyalog konferansında ve Barış ve Katılım anlaşmasında yolsuzluklarla mücadele için çok önemli tedbirler öngörüldü.
Bugün Yemen’deki yolsuzlukların ülke ekonomisini yıkıma uğrattığını ve bugün halkın ağır sorunlarına ve yoksulluğuna sebep olduğunu dünya da vurguluyor.
Yolsuzluklara karşı önlemler bu anlaşmada var; ama uygulanmıyor. Bazı siyasi gruplar, bunu işlevsiz hale getirmeye çalışıyor.
Bu siyasi gruplar, özellikle de cumhurbaşkanı yolsuzluklarla mücadele etmek yerine bunu desteklediler. Diğer siyasi grupların Yemen Ulusal Denetleme Kurumuna ve Sayıştaya katılımını engellediler.
Siyasi grupların bu kurumlara katılımı konusunda ne zaman ikna etmeye ve bu kurumları aktif hale geçirmeye kalksak bu siyasi güçler katılımı engellediler.
Halk Komiteleri, birçok faaliyetler gösterdi. Bu komiteler zamanla çok daha etkili olabilir nitekim kapsamlı bir şekilde de sahada oldular. Fakat maalesef bu siyasi güçler gece gündüz bu komitelerin aleyhine davrandılar.
Yolsuzluklardan beslenen siyasi iktidar
Bu süreçte milyarlık yağma operasyonlarının cumhurbaşkanının oğlu aracılığıyla sürmekte olduğuna tanık olduk.
Yolsuzluklar kabul edilen bütçede de sürüyor. Bu yüzden Yemen Devlet Ekonomi Komisyonunun 2015 bütçesini gözden geçirmesinde ve aksaklıkları düzeltmesinde ısrarcı olduk. Çünkü bu bütçe yolsuzlukları desteliyor.
Bizim bu talebimiz kabul edildi ve Ekonomi Komisyonu bütçeyi gözden geçirdi; ama bu kez de bakanlar kurulunun Ekonomi Komisyonunun uyarılarını dikkate almadan bütçeyi onayladığına tanık olduk. BU, yolsuzluk ve hırsızlıkta ısrarcı olmak anlamına geliyor.
Petrol vs anlaşmaları yolsuzluk temelinde yapılıyor. Dolayısıyla bu siyasi güçler, anlaşmanın aksi yönünde hareket ediyor. Ulusal Barış ve Katılım anlaşmasını uygulamaya yanaşmıyorlar. Bu güçler bu aşamada anlaşmayı uygulanamaz hale getirebilmek için sadece vakit öldürmeye çalışıyorlar bu üzüntü vericidir.
Bu siyasi güçler, ülkede yeni krizler yaratmaya çalışıyor. Bunların geçmişteki yönetim tarzı kriz çıkarma temeline dayanıyordu. Şu an yine aynı yöntemi sürdürüyorlar.
El Kaide halk devrimine karşı savaş aracı
El Kaide ile birlikte oldular. İmkanlarını el Kaide’ye sunarak, bu örgütü Yemen halk devrimine karşı bir savaş aracı olarak kullanıyorlar.
Bu siyasi güçler, el-kaide militanlarını birçok ile yerleştirdiler. Yemen Cumhurbaşkanı el-Kaide’ye karşı Yemen ordusuna emir vermeye karşı çıktı. Hatat bu örgütün Yemen bankalarını yağmalaması için zemin hazırladı. Bu olaylar Eb ketinde ve diğer yerlerde yaşandı.
Bu siyasi güçler, el-Kaide’ye silah kaçakçılığı yapıyor. Ordunun silahlarını bu örgüte veriyor. Ma’rib kentinde olanlar bunun açık bir örneğidir.
Bu siyasi güçler, Ma’rib’de bir askeri tugayın silahlarını el-Kaide’ye ve onun Islah Partisi gibi müttefiklerine verdiler. Bu güçler hala askeri garnizonlara el-Kaide ve müttefiki Islah Partisi’ne daha fazla silah vermeleri için baskı yapıyor.
Dolayısıyla bu siyasi güçler, ülkede bunalımlar çıkarmak için yeni cepheler açtılar. Bu siyasi güçler, halk devrimini, Barış ve Katılım anlaşmasını, ulusal diyalog belgesini, ülkenin güvenlik ve istikrarını hedef alıyorlar. Bu güçler, Ma’rib kentinde sorunlar çıkarmak ve ülkeye daha fazla zarar vermeye odaklanmış bulunuyorlar.
Bu güçler, halk arasında sevilen kişileri hedefe koydular. El Mesire televizyonun yayımladığı güvenlik stratejisi adlı belgede bunların halk güçlerini ciddi bir şekilde hedef aldığını gösteriyor.
Bu güçler tarih boyunca güney meselesinin çok daha karmaşık bir hale gelmesine neden oldu ve hala bu meseleye aldırış edilmiyor.
Gerilimin azaltılması için birçok şey yapılabilir, güneyli kardeşlerimizin devlete olan güveni yeniden kazanılarak mesele çözüm yoluna sokulabilirdi. Güney meselesinin çözümü için siyasi ve yargısal adımlar da atılabilirdi. Bu güçler bunları yapmak yerine sorunu daha da karmaşık hale getirdiler.
Cumhurbaşkanı ve oğlunun bunun tam aksi yönde hareket etmesi, sorunu karmaşıklaştırdı.
Anayasa taslağı
Son olarak anayasa taslağı hazırladılar. Yemen ulusal diyalog belgesi temelinde anayasa taslağının hukuki ve teknik düzeyde hazırlanması gerekiyordu. Ama ne oldu; büyük bir cinayet işlediler. Anayasa taslağına ulusal diyalog belgesi ve Barış ve Katılım anlaşmasıyla taban tabana zıt, son derece tehlikeli maddeler eklediler. Ayrıca başka önemli meselelerin göz ardı edilmesine ve taslağa eklenmemesine çalıştılar.
Buradaki en büyük mesele Yemen’in coğrafi temelde 6 bölgeye bölünmesidir. Bunun, yabancı tarafların bir planı olduğundan hiç kuşku yok. Bu planın Yemen’in ulusal çıkarlarıyla hiçbir ilgisi yok. Bu plan, Yemen’in bölünmesi için Yemen halkına yönelik bir komplodur. Bu planı sırf siyasi hedefleri için anayasa taslağına soktular.
Onlar bu planla ülkeye karşı büyük bir cinayet işlediler. Bu güçler için önemli olan katılım ilkesinin ortada kaldırılmasıdır. Bu güçler, geçiş döneminde katılım ilkesiyle ilgili maddeleri taslaktan çıkardılar.
Diğer bir önemli mesele de şudur. Bu güçler, Ulusal Denetleme Merkezinde, ulusal diyalog konferansında kabul edilenler üzerine onaylanmasını istiyorlar. Halbuki halkın temel taleplerinden biri bu merkezin yapısının ıslah edilmesidir. Nitekim Ulusal Barış ve Katılım anlaşması da bunda ısrar etmektedir.
Bu merkezin 15 gün içerisinde ıslah edilmesi gerekiyordu; fakat bu konuda hiçbir ciddiyet yok. Bu güçler, bu kurumun yapısının kendilerinin tasarladığı şekilde kalmasını istiyorlar ve anayasa taslağını ve diğer konuları da alelacele burada onaylatmak istiyorlar.
Taslağı bu merkezde onaylattıktan sonra referanduma götürmek ve bunu Ulusal Barış ve Katılım anlaşmasının yerine yeni anayasa olarak geçirmeye çalışıyorlar. Yani bu güçler eski anlaşmaya yaptıkları darbeyi meşru ve yasal göstermek istiyorlar.
Yemen’i 6’ya bölme planı
Anayasa taslağına ekleme ve çıkarmalarda bulunmak, Barış ve Katılım anlaşmasına aykırı olarak bu anlaşmanın hedef alınmasıdır. Bununla da katılım ilkesi tamamen ortadan kaldırılarak Yemen’in 6’ya bölünmesi planı işletilmek isteniyor.
Yemen’in 6 bölgeye ayrılması meselesine şiddetle duyarlıyız. BU güçler, Ma’rib halkına, ‘Ensarullah, bu kentin petrolünün size ait olmasını istemiyor, bu petrolü kendisi için istiyor’ diyorlar. Ayrıca diğer bölgeler arasında da korku ve güvensizlik yaratmaya çalışıyorlar. Bu, ahlaki ve ulusal bir tutum değildir.
Biz bu coğrafi bölünmenin siyasi ölçütler temelinde yapılmasından dolayı bu meseleye hassasiyet gösteriyoruz, bu Yemen’in bölünmesine, gücünü ve bağımsızlığını kaybetmesine neden olur.
Biz Ma’rb’in kendi petrolünden pay almasını destekliyoruz. Petro üretiminde kent halkına veya civar kentlere öncelik verilmesini destekliyoruz. Ama biz Ma’rib’in tüm Yemen için, tüm Yemen’in de Ma’rib için olmasını istiyoruz. Bu, diğer tüm Yemen kentleri için de geçerli.
Gündem, 22 Ocak 2015 08:45
Yorumlar (0)