Esad Kuran'a El Basarak Yemin Etti, Direnişi Selamladı
Siyaset, 16 Temmuz 2014 19:17Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, yeniden seçildiği cumhurbaşkanlığı görevine başlamak için düzenlenen yemin töreninde bir konuşma yaptı.
Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sadece siyasi sürecin uygulanması değil aynı zamanda Suriye halkının düşmanlarına verdiği bir cevap olduğunu söyledi.
Suriye halkının demokrasiyi en güzel şekilde uyguladığını belirten Cumhurbaşkanı Esad’ın konuşmasından çarpıcı bölümlerin çevirisini sunuyoruz.
"Sizler fitneye karşı durdunuz, fitne rüzgarlarının aklınızı ve kalbinizi etkilemesine izin vermediniz. “Allahu Ekber” sloganını dillerine doladılar. Allah onlardan büyüktü; çünkü Allah haktır ve hak halkın yanındadır. Geçen yıllar boyunca onlar sadece konuştu; siz ise iş yaptınız. Onlar yaşanan olayları devrim diye göstermeye çalıştı; halbuki gerçek devrimci sizdiniz.
Savaşın ve egemenliğin her çeşidini eliyle ve diliyle çıkmaza sokan Suriye halkına selam olsun. Başkaları tarafından silahlandırılanlara doğru sözü söyleyerek savaş dayatanları sıkıntıya soktunuz. Savaşı başarısız kılan Suriye halkına selam olsun.
Bu halk güçlü duruşuyla her şeyi değiştirdi. Onlar her türlü alçakça aracı kullandılar ama sizin çıkarlarınızı ve haklarınızı desteklediklerine sizi ikna edemediler, sonuçta beyinlerinizi yıkamakta ve iradelerinizi kırmakta başarısız oldular.
Seçim, terörle mücadelenin referandumuydu
Sizler kasırgalara karşı durdunuz, bozguncuların tüm çabalarına rağmen, dünyaya sesinizi duyurdunuz. Dünyanın saklamaya çalıştığı bir hakikati ortaya çıkardınız.
Oylarınızı kullanmak için saatlerce beklediniz, bu oylar, birkaç yıldır süren terörün ve tezvirin yok edilmesinin garantisiydi.
Seçim, Suriye’nin düşmanları için devlet meşruiyetini ortadan kaldırmanın bir yoluydu. Ama vatandaşlar için milli onuru ve egemenliği koruma mücadelesiydi.
Seçimlerdeki bu yüksek katılım, terörle mücadelenin meşruiyeti için bir referandum sayılır.
Sizler oylarınızla terörizmi yere vurdunuz. Sonuç bununla sınırlı değil; bu oylar mevcut krizden yararlanmaya çalışan tüm istismarcıları ve kendini uzak tutarak büyük güçlerin dengesinin netleşmesini bekleyenleri de yere vuracak.
Düşmanlar seçmenleri yönetime karşı olarak göstermeye çalıştı; ancak yurt dışındaki Suriyeliler vatanlarına ne kadar bağlı olduklarını ve gurbette olmalarının onların bu niteliğini azaltmadığını ispat ettiler.
Suriye’nin düşmanları halkın oylarıyla yapacağı tercihten korktu. Suriye halkı, bu seçimin normal bir seçimden çok daha fazla bir şey olduğunu, vatanı ve egemenliği savunmak demek olduğunu, sözünü söylemesine bile izin vermedikleri halkı nasıl savunacaklarını anladı. Yurt dışındaki Suriyeliler, tüm benlikleriyle Suriyeli olduklarını, silahlı militanların terörü sebebiyle ülke dışında olduklarını ortaya koydular.
Seçimler teröristleri kalbine bir kurşundu
Seçim, teröristlerin kalbine sıkılmış birer mermiydi. Bu milyonlarca mermi, petrol (Suudi Arabistan) ve medya (Katar) imparatorluklarının gücünün halkın direnişçi tutumu karşısında hiçbir şey olmadığını ispat etti.
Suriye halkının düşmanları belki bizi tehdit edebilir; ama bizi asla korkutamaz. Seçimlerde aday olan Hassan Nuri ve Mahir Heccar’a selam gönderiyorum. Onlar seçimlere katılımlarıyla Suriyelilerin asaletini ve anayasanın uygulandığını ortaya koydular.
Ortaya koydukları görüşle havan toplarını ve ateşi etkisiz kılan vatandaşlara selam gönderiyorum.
Bu zafer, şehitlerin kanlarından başka bir şeyle kazanılmadı. Onlar olmasa bu anayasayı ve devlet kurumlarını koruyamazdık. Bizler fedakarlığın anlamını onlardan öğrendik.
Terörü destekleyenler ağır bedel ödeyecek
Krizin ilk başlarında yaşananlar Suriye ile sınırlı kalmayacak bir projedir, terörizm sınır tanımaz diye uyarmıştık. O zaman, bazıları “Suriye Cumhurbaşkanı dünyayı tehdit ediyor” dedi. Şu an Irak’ta, Lübnan’da, ‘yalancı bahar’ (Arap Baharı) hastalığının ulaştığı diğer ülkelerde yaşanmakta olanlar bizim söylediklerimizi somut bir şekilde doğrulamıyor mu?
Bu konuda defalarca uyarıda bulunduk. Çok yakında teröre destek veren tüm Arap ve bölge ülkeleri ve Batı ülkeleri, ağır bir bedel ödeyecek.
Birçoğu çok geç anlayacak. Suriye halkının kendi yurdunu savunmak için savaştığını, diğer halkların da er ya da geç aynı teröre düşeceğini anladığında çok geç olacak. Çünkü politikacıları dar ufuklu ve yüzeysel görüşlü.
Ulusal uzlaşma ve teröre demir yumruk
Biz krizin başında iki düzeyde hareket etmeye karar verdik. Terörizme aman vermeden vurma ve hata edip dönen herkesle ulusal uzlaşma…
Biz en başından beri çözümün tamamen Suriyelilerin elinde olduğunu, dürüstçe desteklemedikleri sürece Batılılara bu konuda yer olmadığını vurguladık.
Buradan bir kez daha aldatılan herkese silah bırakmaları davetimi tekrar ediyorum. Biz, Suriye’de güvenlik tam olarak sağlanıncaya kadar terörle mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.
Kuklalarla diyalog kurmayacağız
Kimin ihanet ettiği, kimin fasit olduğu, kimin birilerinin kuklası olduğu önemli değil. Vatan bunlardan temizlendi. Artık onlara Suriye’de ve Suriye halkının arasında yer yok.
Dışarıdan birinin gelip bu savaşı sona erdireceğini düşünenler kuruntu içerisindedir.
Siyasi çözüm ulusal uzlaşmaya bina edilir. Diyalog, milliyetçi olmadıklarını gösteren, diyalogdan kaçan, güç dengesinin değişmesini bekleyenleri kapsamıyor.
Aynı şekilde başkalarının kuklalarıyla da Suriye vatandaşı olarak diyalog kurmuyoruz, onlar çanaklarını yaladıkları ülkelerin temsilcileridir.
Irak işgalinin bölgeye terör getirdiğini anlamamız için 12 yıl mı geçmesi gerekiyordu? Din istismarı ve terörizmin bir madalyonun iki yüzü olduğunu anlamamız için yılların mı geçmesi gerekiyordu?
Ulusal diyaloga devam edeceğiz
Siyasi çözüm, ulusal çıkarlara; Suriye haklının öldürülmesine son verilmesi de yabancıların komplolarının sona ermesine dayalıdır. Bu durum çeşitli siyasi gruplarla ulusal diyalogun alternatifi değildir. Biz buna devam edeceğiz. Çünkü bu ülkenin geleceğiyle ilgilidir. Devlet, halkı arkadan vuranların dışındaki herkese elini uzatacak. Başkalarının kuklalarıyla diyalog kurmayacağız, onları destekledikleri ülkelerin temsilcileri olarak görüyor ve onlarla o sıfatla görüşüyoruz.
İç savaş ifadesi teröristlere meşruiyet vermek için
Bazıları Suriye’de yaşananlarla ilgili olarak teröristlere meşruiyet kazandırabilmek için ‘iç savaş’ tabirini kullanıyor. Ordu ve kurumlar bir bütünken biz iç savaş ifadesini kabul edemeyiz. Suriye’de iç savaş sadece bir kuruntudur.
Arap Baharı’nın bir gerçekliği olsaydı bunun en geri kalmış Araplarda başlaması gerekirdi. Suriye’de devrim iddiasında olan ülkeler, Gazze’ye niye silah ve mücahit göndererek yardım etmiyor? Bugün Gazze’de yaşananlar, Batı’nın bu bölgeye yönelik komplolar dizisinin bir parçası.
Filistinlilere barış planı sunan devletler, onları eğer bunu kabul etmezseniz kan ırmağı akacak diye tehdit ediyor. Filistinli gruplar bunu kabul etmezse 2006’daki gibi Lübnan saldırısı başlar.
Bazı devletler Arap ülkelerini kaosa sürükleme görevini çok iyi yaptı. Bütün bu çabaların tek hedefi Filistin davasını önemsizleştirmek ve nihayetinde de yok etmeye yönelikti.
Onlar şimdi Suriye’ye yöneldiler. Suriye’deki bazıları mevcut iç sorunlar sebebiyle şu an Filistin’de yaşanan sorunlara vakit olmadığını söylüyorlar. Bazıları ise kimilerinin vefasızlığından dolayı Filistin meselesini kınıyorlar.
Her iki tutum da komşunun evi yanarken yardım etmek yerine durup izlemek gibi safça bir tutumdur.
Filistin davası Suriye’nin asli meselesidir. Bugün Suriye’de ve tüm bölgede yaşananlar, doğrudan Filistin ve Filistin yurduyla ilgilidir. Bu meselede kendini kenara çekmek, komşunun evi yanarken izleyip, söndürmek için yardım etmemek gibidir.
Dolayısıyla Suriye’nin Filistin’den uzak durarak güvende olabileceğini düşünenler sadece bir kuruntu içerisindedir.
İlkeler, güncel gerçekler ve Suriye Filistin ilişkisi temelinde, Filistin Suriye’nin asli ideali olmaya devam edecektir.
Burada direnişçi Filistin halkıyla, yedikleri çanağa tükürerek nankörlük edenleri farklı değerlendirmeliyiz. Gerçek direnişçilerle direnişçi maskesi takanları farklı değerlendirmeliyiz. Yoksa İsrail’in projesine hizmet ederiz.
Rakka’yı unutmadık, Halep bizim Kalbimiz
Suriye halkı her türlü takdire layıktır, terörizmle mücadelede birçok kazanımla birlikte aziz Rakka’yı asla unutmadık ve Allah’ın yardımıyla terörden kurtaracağız.
Direnen Halep, tam anlamıyla güvene kavuşmadıkça rahat etmeyeceğiz. Bu kent için canlarını feda eden şehitler Halep’in tüm Suriyelilerin kalbi olduğunun göstergesidir. Dolayısıyla bir bedenin gözünü, kalbini veya ciğerini unutması mümkün müdür?
Suriye ordusu ile omuz omuza savaşan Lübnan direnişine selam olsun
Direniş eksenini korumak yolunda evlatlarını şehit veren ve kahraman ordumuzla omuz omza savaşan Lübnan Direnişi’ni unutmayacağız. Onlara ve Lübnan Direniş şehitlerinin ailelerine selam olsun.
Onlar Suriye’nin savunmasını, güney Lübnan’ın savunması gibi gördüler.
Ayrıca İran’a, Çin’e ve Rusya’ya teşekkür ederiz, bu ülkeler, Suriye halkının iradesine saygı gösterdiler.
Siyaset, 16 Temmuz 2014 19:17
Yorumlar (0)