Özgündüz: Sorumluluk Hükümetindir
Zeynebiye, 13 Temmuz 2014 23:38Halkalı Zeynebiye Camii'nde kılınan Cuma Namazı'nda binlerce kişiye seslenen Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, Esenyurt Muhammediye Camii'ne yapılan saldırıyı değerlendirdi.
Saldırıyla ilgili Irak’tan büyük taklit mercii Muhammed Said El Hekim’den, siyasilerden, Seyyid Ammar El Hekim ve diğer birçok şahsiyetten geçmiş olsun telefonları ve mesajları aldık. Yine İran İslam Cumhuriyeti'nden Ayetullah Musevi Erdebili başta olmak üzere, önemli şahsiyetlerden bizleri arayarak geçmiş olsun temennilerinde bulundular. Avrupa’dan ve ülkemizin birçok kentinden bizleri arayanlar oldu, ben sizler adına kendilerine teşekkürlerimi ilettim.
Sizler de duymuşsunuzdur, ormanın içinde bir kulübeden birilerine mesaj gönderiyor ve o mesajında hakaret var diye emniyet onu arayıp bulup çıkarıyor üç günlük bir zaman zarfında. Ben inanıyorum ki Türk emniyeti gelip İstanbul’un göbeğinde cami yakanları da bulup yakalar.
Neden bulunmuyor? Yaklaşık iki ay içerisinde aynı bölgede iki camimiz saldırıya uğradı, içinde Kuran yakıldı, failler meçhul. Ama bunlar sosyal medyaları üzerinden, tehditlerini savuruyorlar, tehditlerini açıkça bildiriyorlar.
Türk'ü yobaz Arap'a, Osmanlıyı yıkmak üzere İngilizler tarafından kurdurulan Vahhabi Arap teröristine ezdiren anlayışa ben ne diyeyim?
Kerkük’te öldürüyorlar, Türkiye’de öldürüyorlar, camimizi yakıyorlar, askerimizi öldürüyorlar, diplomatlarımızı esir ediyorlar, işçilerimizi, şoförlerimizi, mühendislerimizi esir ediyorlar ve biz hala bunlara terörist demeye bile kıyamıyorsak, Türkiye Cumhuriyeti devleti bu kadar aciz midir? Terörist derksek kalplerine dokunur, bizi de ezerler böyle mi düşünüyorsunuz?
Yoksa onlara terörist, cani, gayri meşru olduklarını söylemeye, kıyamıyor musunuz? İşte ben bu soruların cevabını arıyorum. Cevabını bulduğumda basına da açıklama yapacağım.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Bakanı, Kerkük’te yüz binleri mağdur eden, cenine kıyan, çocuğa kıyan, insan eti yiyenlere dost diyorsa, peki düşmanımız kim bizim?
Meydanlarda falanca mescide ayakkabıyla girilmiş diye kükreyenler, burada Allah’ın evi, Allah’ın kitabı yakılmış, peygamberin hadisleri yakılmış ve kimseden gık çıkmıyorsa nedendir acaba?
Ben bir şeyi net söylüyorum. Bundan behemehâl hükümet sorumludur. Dilim varmıyor teşvik ettiler, yaptırdılar, yaktırdılar demeye ama, bu milletin sana yüklediği şu görevler var; can, mal, haysiyet ve şeref güvenliği. Bunlar sizin sorumluluk alanınızdadır.
Sayın İçşileri Bakanımız neden susuyorsunuz? Dışişleri Bakanımız neden susuyorsunuz? Sayın Başbakan neden susuyorsunuz? Bu suskunluk ve bu yumuşaklık nedir? Türkiye Cumhuriyeti hükümet ve devleti böyle mi olur? Türk'ü İngiliz uşağı Vahhabiye ezdirmek midir Türk devleti olma sorumluluğu?
Bu soruların cevabını bulabilsem basına çıkıp bir şeyler söylerim. Bu suskunluk onları küstahlaştırmaz mı? Teröristleri cesaretlendirmez mi? Bu soruların cevabını bulmak istiyorum. Bu suskunluğun neticesinde bir ay geçmeden ikinci camimizi yaktılar. Neden susuyorsunuz? Neyi bekliyorsunuz? Camiyle beraber insanların da mı yakılmasını bekliyorsunuz?
Biz dirlik ve birlikten bahsediyoruz. Sorumluluk makamında olanlar milli birlik ve beraberliği koruyup kollamakla görevliyken, biz bu metaneti, bu vakarı, sorumluluğu yerine getiriyoruz. Ama bu vatanın külfetini üzerimize yıkarak bizi idare edenlerin suskunluğu onlara cesaret veriyor. Onun için diyorum ki bu tür saldırıların sorumlusu hükümettir. Hükümet ne için var? Hükümetin varlık sebebi nedir? Benim mal, can ve haysiyetimi korumakla görevli olan hükümettir. Onun görevi budur ve bunun için benden vergi alıyor. Bunun için vatan görevi yıkıyor benim üzerime, bunun için evladımız, kardeşimiz vatanın en tehlikeli bölgelerine gidip askerlik görevini yapıyor. Sen sorumlusun.
Sen onları getirip karnının üzerinde beslersen, beslediğin karga da gözünü oyar. Körle yatan şaşı kalkar. Çocuğa kıyan canilerle benim ne gibi bir dostluğum olabilir? Sorumluluğunun gereğini yaparak üstleneceksin.
Kafamı kurcalayan bir soru daha var. Geçen seçimin arifesinde Iğdır’da Müftülüğün hazırladığı bir rapor vardı, o raporla bize verdi veriştirdiler? Ne oldu, ne yapıldı haklarında?
Yine bir seçimin arifesindeyiz ve bu kez camilerimiz yakılıyor. Bu kez bu olanlar benim aklıma şu soruyu getiriyor, acaba bununla Şii toplum da kalkıp bir reaksiyon göstersin, ki burada bir şeyi de hatırlatayım Cumhurbaşkanımızın iftar davetine gelen alevi dostlarımız da bu durumlardan şikâyetçi olduklarını söylediler, yoğunlukta oldukları bölgelerde müftülerin tahrik edici konuşmalar yaptıklarını söylediler bana, valiler, kaymakamlar da aynı şekilde; acaba bunun altında yatan sebep, Alevi – Caferi kesimi tahrik edip, gösterecekleri reaksiyonla da Sünni asabiyet tahrik olacak ve bu durum da oya tebdil olacak gibi hesaplar mı var diye insanın aklına soru işaretleri geliyor.
Bu suallerden dolayı susmuşum. Türk milletinin bir bütün olarak Alevisi- Sünni’siyle birdir, beraberdir kardeştir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görevi bu milletin huzurunu, güvenini, emniyetini, mal, can ve haysiyetini korumaktır. Bu görevi yerine getir kardeşim. Biz oy kaygısını değil milli menfaatleri göz önüne alırız. Bizim, vatan, bayrak, milli birik kaygımız kırmızı çizgimizdir.
Zeynebiye, 13 Temmuz 2014 23:38
Yorumlar (0)