Başbakan mısın, Mezhep İmamı mı?
Gündem, 15 Mart 2014 08:43MHP Genel Başkan Yardımcısı Atila Kaya, Başbakan Erdoğan'ın Şîa aleyhine yaptığı açıklamalara tepki göstererek bir basın açıklaması yayınladı:
Birilerinin Tayyip Erdoğan’a AKP’nin değil de ülkenin başbakanı olduğunu hatırlatmadıkları sürece nelerin olabileceğini görmeye devam ediyoruz. Sonunda bu da oldu: 12 Mart günü katıldığı bir televizyon programında “Bunların bir defa 3 tane önemli hasleti var: Takiyye var, yalan var, iftira var; üçünün neticesi fitne var, fesat var. Bunlar Şia’yı geçmiş vaziyette. Şia bunların eline su dökemez” dedi… diyebildi…
Bu sözler karşısında incindik, üzüldük, kırıldık, kızdık… ama şaşırmadık. Şaşırmadık çünkü bu Türkiye’nin bölücü başbakanının kendi halkına karşı işlediği ilk nefret suçu değildir.
Tayyip Erdoğan ‘Türk Milleti’ni 36 etnik parçaya bölme gayretinin yanı sıra; vatandaşlarının bir bölümünü, pek çok kez, diğerlerinden üstün tutmuş ve kalanları aşağılamıştır. Miting meydanlarında “önemli olan soydur, soy” diye haykıran, “yezidî bile olsa insana değer veririz” diye sirkatin söyleyen ve “Reyhanlı’da 53 Sünni vatandaşımız şehit edildi” diyebilen Başbakan’ın ta kendisidir.
Devlet işlerini yönetmesini beklediğimiz; ne yazık ki- halkını bölen ve bir kısmını aşağılayan bu adamdır.
“Gezi’ye katılanların %78’i Alevi” diyen de, Iğdır’daki Caferileri tehdit görerek, onları devlet güvenliği konusunda “şüpheli” konumuna yerleştirmek isteyen bir rapor hazırlatıp, Iğdır Valiliği’nin onayıyla, Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderen de bu kafadır.
Suçüstü yakalanmış mücrimlere has telaşla “Hırsız var!” çığlığını bastırmak isteyen Başbakan, gündem değiştirmeyi ancak “zücaciye dükkanına girmiş fil” maharetiyle denemektedir. O derece gözü kararmıştır ki, kendi halkının bir kısmının inancına dil uzatarak, “Bunların bir defa 3 tane önemli hasleti var: Takiyye var, yalan var, iftira var; üçünün neticesi fitne var, fesat var. Bunlar Şia’yı geçmiş vaziyette. Şia bunların eline su dökemez” diyebilmiştir.
Eskilerin “zırva tevil götürmez” sözündeki hikmet göz ardı edilmeksizin Başbakan’a sorulacak ve söylenebilecek olanlar vardır:
Zamanında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Yol için cami yıkmayı göze alıyorsun, BOP yoklamasına yok yazılmamak için kilise açıyorsun” sözleri üzerine, Başbakan da; bu ülkede Hıristiyan, Musevi ve ateist yurttaşların da vergi verdiğini, onların hukukunu korumanın da adalet anlayışı gereği olduğunu söylemişti. Şimdi soruyorum: Hıristiyan, Musevi ve ateistin de başbakanı olan Tayyip Erdoğan sadece bu ülkedeki Şii/Caferilerin mi başbakanı değildir? Yoksa onun için ‘Adalet’ kendi çıkarlarının sınırında biten bir şey midir?
Başbakan’ın da, her sözünden hikmet umanların da bilmesi gerekir ki;
‘Takiyye’ İslam’ın temel yorumlarından biri olan Şiilik/Caferilik için inanç esaslarından biridir fakat Tayyip Erdoğan’ın kastettiği şey değildir.
Bu haliyle, Başbakan’ın bu sözleri söylemiş olması ‘İftira’dır. İslami terminolojide, ‘Fitne’ ve ‘Fesat’ tam da Başbakan’ın bu sözleriyle sebep olduğu şeydir.
‘Yalan’ ve ‘İkiyüzlülük’ ise bu sözleri söyleyen insanın –bu sözleri söylemesinden sadece 40 gün önce- İran’a gittiğinde “kendimi evimde hissediyorum” demesidir.
‘İftira’, ‘Yalan’ ve ‘İkiyüzlülük’le ilgili olarak; artık bütün ülke bilmektedir ki, bunlar söz konusu olduğunda asıl Başbakan’ın eline su dökecek kimse yoktur.
Bir toplumu yönetecek kişi en öncelikli görevinin toplumsal barışı korumak olduğunun bilincinde olmalıdır. Bilmelidir ki, yönetimin siyasi meşruiyeti sandıkta olduğu gibi, ahlakî meşruiyeti de buradadır.
Tayyip Erdoğan ırkçı ve mezhepçi güdülerini dizginleyemiyor olabilir. Ne var ki; ne olmak istediğine artık bir karar vermelidir: Başbakan mı yoksa mezhep imamı mı? Artık hangi mezhep onu imamlığa kabul ederse….
Atila KAYA
MHP Genel Başkan Yardımcısı
İstanbul Milletvekili
Gündem, 15 Mart 2014 08:43
Yorumlar (0)
Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!