Zeyneb'e Abbas Oluyorlar
Ehl-i Beyt, 10 Eylul 2013 05:45Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz'ün Halkalı Meydanı'nda yapılan "İnadına birlik, İnadına Barış" basın açıklamasındaki çağrısının ardından "Zeyneb'e Abbas Olurum" diyen gayretli Müslümanların sayısı çığ gibi büyüyor.
7 Eylül Cumartesi günü Halkalı'daki basın açıklamasında mezar deşen tekfircilerin bu saldırılarını Hz. Zeyneb'e yöneltmeleri durumunda, Muhammed ümmetinin başı aşağı olacağını; Peygamberine karşı, dünyaya karşı, bu mahcubiyetin altından kalkamayacağını belirten Özgündüz
"Onun için ben burada, Selahattin Özgündüz olarak diyorum ve biliyorum ki milyonlarca, onlarca milyon da aynı duyguyu taşımaktadır, Zeyneb'in mezarına yapılabilecek her saldırı, bize yapılmıştır, bizim kalbimize, namusumuza, şerefimize, izzetimize yapılmıştır.
Onun için Yezid'in bir defa esir ettiği Zeyneb'i (yazık ki o gün olmadık, defalarca demişiz, o gün olmadık, Hüseyin yalnız kaldı, ama bugün varız) Allah'ım şahit olsun, bu göğsüm bin defa parçalansa, Zeyneb'i bir defa esir ettirmeyiz!" demişti.
Zeyneb'e Abbas olmaya hazır Müslümanlar da bu hissiyatlarını açılan bir internet sitesi ile dünyaya ilan ediyorlar. Sitede yer alan açıklamada şu ifadeler yer alıyor:
Oluşturduğu terör örgütleriyle İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren Suud Krallığı ve ABD emperyalizminin bölge komutanlığına ev sahipliği yapan Katar Krallığının maiyetinde, en azından bu iki krallıktan daha demokrat olan Suriye’ye demokrasi(!) götürme gayreti, inandırıcılıktan ziyade kaygılandırıcıdır. Bu gayret daha çok İngiliz, İsrail ve ABD’nin, kuzey doğusunda Hristiyan İsrail “Ermenistan”, ortasında etnik Müslüman İsrail, güneybatısında Yahudi İsrail’den oluşacak İsrail hilalini oluşturma planını kolaylaştırmaya yarıyor. Şii hilal - Sünni eksen safsatası, bu meş’um planlarını dikkatlerden kaçırmaya yöneliktir.
Türkiye Cumhuriyeti bu oyunlara alet edilemeyecek büyüklük, deneyim ve dirayete sahiptir. Ülkemiz ve bölgemizde kavmiyet ve mezhep tefrikasını körükleyenler, sadece Siyonizm ve emperyalizmin ekmeğine yağ sürmektedirler.
Hepimizin birinci önceliği, milli birliğimiz, toprak bütünlüğümüz ve devletimizin bekaı olmalıdır. Buna zarar verebilecek hiçbir politika ve davranış, bu ülkenin ve bu necip milletin hayrına olmayacaktır. Bu meyanda, bu büyük devlet ve bu necip milletin yöneticilerinden beklenen, Suriye’de kanı durdurması ve barışçıl çözümlere öncülük etmesidir.
Peygamberimizin kucağında büyüttüğü, adını kendisinin koyduğu sevgili torunu Hz. Zeyneb’in, Hz. Hüseyin’in zalim Yezit askerlerinin işkencesiyle can veren üç yaşındaki yetimi Hz. Rukayye’nin Şam’daki mezarlarının, tekfirci Vahabiler tarafından hedef alınmasının önlenmesini beklemekteyiz. Orası bir hükümet binası ya da askeriye kışlası olmadığına göre, orayı vurmak kardeş kavgasına değilse hangi hedefe hizmet edebilir ki? Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin, bu nahak saldırıları durdurabilecek güç, konum ve etkinliğe sahip olduğundan eminiz. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bunu yaparak, Peygamberimizin mübarek gönlünü şad edecek ve büyük bir fitneyi önlemiş olacaktır.
Şia, Zeyneb'i bir kez daha Yezit torunlarına esir vermeyi istemiyor. Gerekirse ben de gider, göğsümü Zeyneb'e siper ederim. Kabe'ye de saldırsalar biz göğsümüzü siper ederiz, Mescid-i Nebi'ye de saldırsalar, hatta Sultan Ahmet'e de saldırsalar biz göğsümüzü siper ederiz. Ama Ali kızı Zeyneb'i bir kez daha esir ettirmemek için, gerekirse milyonla şehit veririz. Bu kutsal mekanlara yönelik bir saldırı olduğu takdirde dünya kamuoyuna Peygamberimizin (sav) namusunu korumaya, Zeyneb’e Abbas olmaya gideceğimi belirtmekten şeref duyarım. Canımda can oldukça Zeyneb (sa) bir daha esir olmayacak!
www.zeynebeabbasolurum.com
Ehl-i Beyt, 10 Eylul 2013 05:45
Yorumlar (0)