Erdoğan: Suriye Arap Değil Miydi?
Siyaset, 16 Ağustos 2013 14:58Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mısır meselesinde kendisinden farklı tavır sergileyen Amerika ve Suudi Arabistan'ı eleştirerek "?Bize ?Arapların içişlerine niye karışıyorsunuz? diyenlere sesleniyorum; Suriye?yle ilgili olduğu zaman neden destek istediniz o zaman? Suriye Arap değil miydi?" dedi.
Erdoğan, Türkmenistan ziyareti öncesi havalimanında önemli açıklamalar yaptı. Erdoğan'ın sözleri Batı'nın ve Arap Krallarının Suriye'deki asıl dertlerinin insan hakları ya da demokrasi olmadığını bizzat ortaya koydu.
Türkiye’yi “Mısır’ın içişlerine karışıyor olmakla” işam edenleri eleştiren Erdoğan şöyle konuştu:
“Bize ‘Arapların içişlerine niye karışıyorsunuz’ diyenlere sesleniyorum; Suriye’yle ilgili olduğu zaman neden destek istediniz o zaman? Suriye Arap değil miydi? Türkiye’nin tavrını övmek suretiyle, Türkiye’yle burada çalışmayı arzu ettiğinizi siz söylediniz. Mısır da bizim komşumuz, Akdeniz de bizim komşumuz. Biz Akdeniz’de müşterek çalışmaları onlarla her zaman yaptık. Tarihi, kültürel, medeniyet noktasında bağlarımız var. Tabi ki buraya yönelik de söyleyeceklerimiz olacaktır. Mısır’da sadece demokrasi değil, insanlık hedef alınmıştır, demokrasiye ölümcül bir darbe vurulmuş, ardından insanlık can çekişmeye başlamıştır. Bir ülkenin ordusunu, askerini, polisini, ağır silahlarını kendi halkına çevirmesi, meydanlarda adaleti beklemekten başka hiçbir şey yapmayan kendi halkını katletmesi ‘içişleridir’ diyerek asla görmezden gelinemez. Bu katliamları işleyenler kadar buna sessiz ve tepkisiz kalanlar da bu cinayetlerden sorumludur. Dünyanın gözü önünde binlerce masum insan ölürken, insanlar artık meydanlara kefenlerini giyip çıkarken bunu görmezden gelmek, doğrudan doğruya bu cinayetlere ortaklık etmektir.”
BM Güvenlik Konseyi süratle toplanmalı
BM Güvenlik Konseyi’nin süratle toplanması gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“BM Güvenlik Konseyi’nin kuruluş amacına uygun olarak, böyle bir olay karşısında, hele hele Mısır gibi, bölgede önemli görevlere haiz bir ülke için bu önemli olayları göz ardı etmek mümkün değildir. Bu darbeyi görmezden gelenler, eleştiremeyenler, hatta darbeye ‘darbe’ deme onuru dahi gösteremeyenler, o masum çocukların katledilmesinde pay sahibidirler. Kalbi, vicdanı, onuru olmak, bir insan için bu darbe karşısında dik durmayı, sesini yükseltmeyi gerektirir. Susan sessiz, tepkisiz kalan herkesin, her yönetimin, her uluslararası kuruluşun tıpkı darbeyi yapanlar gibi, ellerine, yüzlerine o masum çocukların kanı bulaşmıştır. Binlerce insanın katlini önleyecek gücü, iradesi, imkanı varken, bunları kullanmayanlar, katillerin hamisi olarak bu cinayetlerin failleridir, suç ortaklarıdır. Susmak, onaylamaktır. Hatta susmak, fiili teşvik etmektir. Batılı ülkelere sesleniyorum; Gazze’de, Filistin’de sustunuz, Suriye’de sustunuz, hala susuyorsunuz. Mısır’da sustunuz, susuyorsunuz. Bu aşamadan sonra hangi yüzle demokrasiden, evrensel değerlerden, insan hak ve özgürlüklerinden bahsedeceksiniz? Bu aşamadan sonra demokrasi, insan, hukuk, adalet dediğinizde kimi inandıracaksınız? Gözünüzün önünde insanlar katledilirken, bunu durdurmak elinizde olduğu halde, tam tersine bunu teşvik ederken artık ne yüzle insani değerlerden bahsedeceksiniz?”
Siyaset, 16 Ağustos 2013 14:58
Yorumlar (0)