Özgündüz: Biz Barışın Tarafıyız
Zeynebiye, 10 Nisan 2013 02:14Halkalı Zeynebiye Camii?nde kılınan Cuma Namazı?nda binlerce kişiye seslenen Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, gündeme ilişkin önemli tespitlerde bulundu.
Ülke gündemini meşgul eden Akil İnsanlar konusunda değerlendirmelerde bulunan Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, “ Bugünlerde ülkemizdeki gündemlerden birisi “Âkil İnsanlar” konusudur. Âkil insanlardan ne kastediliyor, ne yapacaklar, bilmiyorum, ama “benim seçtiğim ve benim sözümden çıkmayacak, ben ne dersem onu onaylayacak” bir kurum olmamasını diliyorum.
İran’da Şah zamanında tek kişinin egemenliği vardı, sözde bir meclis vardı ve Şah meclise gelip şu yapılacak, bu yapılmayacak dedi mi, mecliste herkes onu onaylar ve kanunu hemen çıkarırdı. Şah ne buyurmuşsa kanun o olurdu. Acaba böyle mi olacak, yoksa gerçekten memleketin, milletin maslahatlarını gören, anlayan, teşhis eden ve çözüm sunan insanlar mı olacak, bunu hep beraber göreceğiz.” diyen Özgündüz, seçilen kişilerin bu konu için uygun olup olmadıklarının kararını da kamuoyunun vermesi gerektiğini söyledi.
Biz Barışın Tarafıyız
Her zaman barışın tarafı olduğunu vurgulayan Özgündüz, bu barışın BOP projesinin bir uygulaması olmamasını dileyerek; “Efendim Ülkeme barış geliyor daha ne istiyorsunuz?” Barışa karşı olana lanet olsun. Müslümanların barışık olmasını istemeyeni Allah kahretsin. Ama eğer bu meşum bir ittifak ve tarihte olduğu gibi, şer odaklarının Türkleri yok etme planıysa bu barışa da, lanet olsun.
Bu eğer milli bir mutabakat, milli bir barış, İslamî bir kardeşliği amaçlıyorsa genel anlamda, küffarın bugün Müslümanların arasına hem ırk savaşı, hem mezhep savaşı sokarak sömürme amacını boşa çıkarmaya yönelikse, başımızın üzerindedir. Allah razı olsun çok güzel bir şey yapıyorlar deriz.
Ama küffara hizmet etmek içinse, Müslümanları mezhebi olarak bölüp, ayırmak, İslamî bir mezhebin karşısında başka bir mezhebi birlik oluşturmak içinse ve emperyalizmin BOP projesinin bir uygulamasıysa (Amerika'nın İslam dünyası için hayır düşünmediğini, İngiliz'in, Fransız'ın, İsrail'in hayır düşünmediğini hepimiz biliyoruz) bu amaca hizmet edenleri Allah kahretsin. Konu, bu kadar basit.
Barışın karşısında hiç kimse olmaz, ama bu barış, tarihteki bir takım meşum ve melun ittifaklarda olduğu gibi, Türkleri yok etme özlemiyle oluşturulan bir ittifaksa, biz bu ittifakı selamlayacak değiliz.
Müslümanlar İçin En Büyük Tehdit Münafıklardır
Geçtiğimiz hafta, Dünya Caferi Âlimler Birliği “Cabir”in organizasyonuyla gerçekleşen, Velayet Tv Genel Müdürü Ayetullah Dr. Kazvini’nin ziyaretine de değinen Özgündüz, “Konusuna bu kadar hâkim ve Allah’ın lütfettiği bir hafızayla alanında uzman olan, soydaşımız Dr. Kazvînî, teknik ekibi ve beraberindeki heyetiyle beraber burada seminerler verdiler.
Başkasına sövmek değildir Ali vilayeti. Önce Ali vilayetini doğru anlamak, karşı tarafı da sövmeden, kırmadan, onu da doğru anlamak, “kim kimdir, neyin nesidir” gibi soruları doğru anlamak ve doğru anlatmak, Ali vilayeti nasıl anlanmalı, nasıl anlatılmalı, nasıl savunulmalı, konular bunlardı. Şia dünyası bugüne kadar ilmi açıdan böyle bir çalışmayı ilk kez gerçekleştirdi.
Bu seminere davet edilen âlimleri, bir Muaviye uşağı engellemeye çalışsaydı, onun niyetini o âlimler hemen anlar, kulak asmazlardı değil mi? Peki, sözüm ona Ehlibeyt alimleri adına, ulemayı arayıp bu seminere katılımı engelleyen kişi için ne denilmeli?” dedi.
“Peygamber Efendimiz demişti ki, ben sizin için kâfirden korkmuyorum (çünkü kâfiri tanıyorsunuz, kâfir gelip sizin dininizle ilgili bir şey konuşsa da reddedersiniz), müminden de korkmuyorum (Allah imanlı adama kötü bir şey nasip etmez, fitne nasip etmez), ama dili alimce konuşan ama kalbi nifak dolu münafıktan sizin için korkuyorum.
Birliğimiz Namusumuzdan Önce Gelir
Ben de diyorum ki, bugüne kadar bu toplumun bölünüp dağıtılması için birçok oyunlar oynandı, sağdan, soldan, ırklardan, mafyalardan vesaire. Hepsi geldi geçti, önümüzde ceket düğmelediler. Fakat şimdi onların yerini adları âlim olanlar aldı, onlar bu toplumu bölüp dağıtmak için uğraşıyor. Bunlar sizin amcaoğlu, dayıoğlu veya başka bir akrabanız da olabilir. Bunların tek meselesi, Şia’nın buradan yükselen sesini kısmak, burayı dağıtmaktır. “Kerbela’ya, Meşhed’e götürme” vaatlerine kanıp düşüyorsunuz peşlerine. Hiç düşünmüyor musunuz, bu değirmenin suyu nereden geliyor?
Bilmiyor musunuz ki, Ali’nin ordusunu Kuran ile dağıttılar, bu oyuna daha kaç defa geleceksiniz? Muaviye’nin işi bitmişti, Kuran’ı taktılar mızrakların ucuna, Ali dedi ki “Kuran-ı Natık benim, bunlar Kuran’ı istismar ediyor, bunlara izin vermeyin.” Ama Ali’yi dinlemediler, hatta kâfirlikle suçladılar, ellerini bağlayıp Muaviye’ye teslim etmekle tehdit ettiler.
Bugün de aynı oyunlar dönüyor, bütün işini gücünü bırakıp, burayı dağıtmaya çalışanın ismi âlim midir, Ayetullah mıdır, ne olursa olsun. Eğer siz de onlara katılıyorsanız, buranın dağılmasını istiyorsanız, hep beraber karar verin, benim de başım üstüne, hep beraber dağıtalım. Ama biz bir şey söyledik ve söz verdik, dedik ki, birliğimiz namusumuzdan da önce gelir, eğer sözünüzün arkasındaysanız, duruşunuz da ona göre olsun. Her gelen buradan otobüslerle adam götümesin, haksız mıyım?"
Özgündüz’ün bu sözlerini, cemaat tekbir ve salavatlar getirerek destekledi.
"Hayrımda, şerrimde yanımda olmayan, burayı av gözüyle gören, burayı dağıtmayı hedefleyenin arkasından, adı alim diye takılıp gitmemelisin, onurlu duruş göstermelisin. Burada yıllardır Kuran dersi veriliyor, ama adam gelip buradan gençleri alıp başka yerlerde Kuran dersi veriyor ve bu nasıl bir Kuran dersiyse, o derse katılan artık mescide gelmiyor.
Buradaki dünyaya örnek Âşûrâ merasimini bırakıp, Âşûrâ’yı sulandırmak isteyenlerle birlikte başka ortamlarda düzenlenen meclislere katılıyorsun. Kendisi Erbain’i bu ülkeye tanıtan adam, elli dolar bahşiş için onun bunun kuyruğu oluyor, böyle onur, böyle şeref olur mu? Ben bu tür adamları safımda istemiyorum, bunların safı Ali safı değildir. Onların yeri Muaviye sofrasıdır. Bu saflar, onurluların safıdır, sapkınlar gitsin başka yerde yaşasın, birliğimizi dirliğimizi bozmasın. Gidip başka yerde yaşayamazsın değil mi, çünkü o zaman kendine bile sahip çıkamazsın, her şeyini elinden alırlar, o zaman gölgesinde yattığın arabanın kıymetini bileceksin.
Allah birliğimizi, dirliğimizi bozmasın, bozmak isteyenlere de fırsat vermesin.
Vesselam."
Zeynebiye, 10 Nisan 2013 02:14
Yorumlar (0)