İmam Hüseyin (as) Niçin Biat Etmedi?
Eğitim, 17 Kasım 2012 05:00Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz'ün TRT'de yayınlanan "Her Yer Kerbela" adlı belgeselde İmam Hüseyin ilgili soruya cevapları:
Yezid kimdi, nasıl bir kişilikti?
Fasık birisiyidi. Sarhoş, berduş, ayyaş birisiydi. Böyle birinin ümmet-i Muhammed’in başına musallat olmasını Müslümanlar içine sindiremiyordu. Yezid, Hüseyin’den biat ve onay alırsa, artık bu ortadan kalkacağı hesabındaydı. Eğer kendisine Hüseyin biat ederse, Hüseyin Kuran’ı, Peygamber’i, Ali’yi, Fatıma’yı, Ehlibeyt’i temsil ediyor; artık kimse karşı çıkamaz. Yanı sıra Abdullah ibn Ömer de biat ederse, Ebubekir’in oğlu da biat ederse, Abdullah bin Zübeyr de biat ederse artık Yezid’e kimse karşı çıkamaz ve hiç kimsenin itirazı olmazdı. Bu açıdan Hüseyin’in biatına çok önem veriyordu. Ve ne yazık ki tercihinde, yani biat alam noktasındaki tercihinde bütün Müslümanların yüreğini yaralayan bir yol seçti. İmam Hüseyin (as) ya biat edecek ya kellesi kesilecekti. Ya kelle ya biat istiyor. İmam Hüseyin de aynı sebeple biattan imtina ediyor. Yezid’in meşum icraatına halife adına biat etmiş olacak, yani Kuran adına onaylamış olacak.
Öyle olunca da İslam’ın şahdamarını kesmiş olacak…
Evet, adalet ve rahmet dini olan İslam, İslam adına tek yetkili kişi tarafından istibdadın eline teslim edilecek, istibdat İslam diye yutturulacak, zulüm düzeni İslam diye yutturulacak… Tabii Hz. Hüseyin’in onayıyla. Hüseyin sadece Hüseyin değil Fatıma’yı, Ali’yi, Muhammed’i, Kuran’ı temsil ediyor. Yezid’in zulüm düzeni meşruiyet kazanacak. Böyle bir din bitmiştir zaten. Yezid’in zulüm ve istibdat misyonuna biat ederse, deyim yerindeyse İslam’ın Fatihasını okumak lazım. İslam biter. Hüseyin’in mezhebinden bahsettik. Beri taraftaki soysuz bir insan, Hind’nin çocuğu, Muaviye’nin çocuğu, Peygamber’in dünyanın en çorak çölünde oluşturduğu en mükemmel medeniyete karşı oldum olası savaş veren bir geleneğin çocuğu. Peygamberimiz gelmiş, Medine’de mükemmel bir medeniyet oluşturmak istiyor. Orada da boğmaya ya çalışıyor. İşte Hendek, işte Uhud, işte Bedir. Bedr-i Suğra, Bedr-i Kübra, bunca savaşlar… Peygamberimizin inşa etmek istediği medeniyeti yok edip şirk düzenini, cahiliye dönemini yeniden hortlamak istiyor bu aile; Hamza’nın ciğerini yiyen kadının torunu ve kendisi de Hüseyin’in şehadetinden sonraki şiirlerinden de açıkça anlaşıldığı üzere o günlerin özleminde ve Peygamberimizden Bedir’deki dedelerinin intikamını alma peşinde. “Ne vahyi?” diyor, “Muhammed bir oyun çıkardı ve krallığı ele geçirdi” gibi sözler telaffuz ediyor. “Çanağın dibindeki eski şarabı ben O’nun cennetine, hurisine değişmem” diyen bir anlayış karşısında, yani imanı olmayan, ahrete inanmayan, Bedir’deki müşrik dedelerinin intikamını Muhammed Mustafa’dan alma peşinde olan ve cahiliyeyi yeniden hortlatma emelini taşıyan bir zihniyet var karşı tarafta. İmam Hüseyin buyuruyor: “Bu soysuz beni iki şey arasında tercih etmeye zorluyor. Ya kılıçla doğranmak ya da zillet, alçalmak. Çünkü insanlığa Allah’ın lütfu ve aleme rahmet olan Muhammedi Risaleti kendi elimle yok etmemi istiyor benden.” Çünkü Yezid’e uzatacağı eli aslında, İslam’ın şahdamarını kesen kılıca uzatmış olacak. “Alçaklık da, zillet de bizden uzaktır. Allah bunu bize men etmiştir. Allah’ın Resulü, müminler ve bizi kucağında besleyen, yetiştiren, terbiye eden analarımız bizi bundan men etmiştir. Zilletle yaşamaktansa izzetli ölümü tercih etmemizi bize öğütlemiştir” diyor. İmam Hüseyin tercihini ikincisinden yana, yani İslam’ı öldürerek alçakça yaşamaktansa; İslam’a kurban olarak izzetli ölümü, daha doğrusu ölümü yenerek ebedi dirilişi seçiyor. “Onlara ölü demeyin, onlar Allah katında rızıklandırılmaktadırlar” sırrına ulaşıyor. Ve hareketinin başından sonuna kadar müminler ateşten bir ortama sürüklenmesin diye çölü seçmiştir ve etrafındakilere “Bunların derdi benimle, siz gidin” demiştir.
Eğitim, 17 Kasım 2012 05:00
Yorumlar (0)