Özgündüz: İmam Hüseyin'e Çok Şey Borçluyuz
Ehl-i Beyt, 12 Kasım 2012 06:10Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, Muharrem sohbetlerinde İmam Hüseyin (as)'in tarafında olmanın ne anlam taşıdığını ifade ediyor.
Değerli liderimizin Muharrem sohbetleri 15 Kasım Perşembe 1 Muharrem'den itibaren Zeynebiye TV'den canlı olarak yayınlanacak.
Özgündüz'ün Muharrem sohbetlerinden bir kesit:
Biz İmam Huseyn’den alacaklı değiliz, Peygamber’den alacağımız yok, Ehlibeyt’ten alacağımız yok. Onlarla aramızdaki ilişkide biz hep borçluyuz. Alacaklı duruma hiçbir zaman geçememişiz. Allah’tan alacaklı durumuna nasıl geçilebilir? Biz her zaman borçlu çıkacağız, aldığımız her nefesi O’na borçlu olduğumuza göre, alacaklı duruma nasıl geçeceğiz.
İmam Huseyn (as) bizim izzetimiz, onurumuz, şerefimiz olmuştur. Huseynci olmak bizi alçaltmamıştır, başımızı aşağı eğmemiştir. Huseyn’le tanındık biz bu ülkede, Huseyn’le kabul gördük bu ülkede, Huseyn’le saygı gördük bu ülkede. Öyleyse biz Huseyn’e borçluyuz alacaklı değiliz. Ama… Huseyn Rabbinden aldığı kerem dersinde onu bile kendisine yakıştırmıyor. Alacaklı olan O; fakat bizim bir damlacık gözyaşımıza, çok büyük değer biçiyor. Sanki verecekli O imiş gibi, sizin o gözyaşınıza ben kurban olmuşum, diyor.
Biz ahiret denilen kavrama inanmışız, ona inanmayanların acı azap çekeceğini Kur’an bize müjdelemiştir. Şükür ki biz ona inanan ve bu müjdeyi alan taraftayız. Ahiret gününde Resul-i Ekrem (s.a.a) en zirvede bir yerde olacak. Peygamberimize asılmış birtakım eller ve Ehlibeyt... Ahirette böyle bir resim verilecek.
Belki burada en horlananların orda en yüce olduğunu bu resimle göstermek istenecek. Burada horlananların orada en yücelerde olduğunu göstermek için, bütün insanlık, bütün canlıların dirildiği o gün; herkesin gözü orda, herkesin görebileceği şekilde bu fotoğraf herkese verilecek, herkes onu görecek. Bizi ilgilendiren ne? Bizi ilgilendiren o en zirvedeki bizim peygamberimiz. Ondan yukarıda ancak Allah var. Ondan bir sonraki basamakta ise Ehlibeyt. Ondan sonraki basamakta ise Onlara gönül verenler, Onların peşinden gidenler. Adem’den Hatem’e Hatem’den kıyamete kadar gelip geçmiş bütün canlılar seyredecekler, görecekler o fotoğrafı.
Huseyn aşkı taşıyan bir gönlü yakacak bir cehennem nerde? Huseyn’e ağlayan bir gözü yakacak cehennem nerde, var mı öyle ateş? Cehennem ateşi dünyanın bütün okyanuslarını üstüne salsanız bir kaptan aynı anda dökseniz bile binlerce kilometre uzaktan buhara dönüşür. Ama Huseyn için gözünden akan bir damla yaş var ya cehenneme düşse orayı söndürür. Okyanusların havada buhar olacağı şeyi senin o bir damla gözyaşın söndürür. Sen onu boş ver cehennemin hangi tabakasında yanmayı seçecek başkaları seçsin. Sen işte o fotoğrafın içinde o protokolde yerini belirle. Buradaki protokolü boş ver burada yarışmanın hiçbir anlamı yok. Başta oturmak, ayak tarafında oturmak. Bakacaksın ki burada en ayakta oturanlar orda Resulullah’ın Ehlibeyt’inden sonraki birinci basamakta dizilmişlerdir, bakacaksınız ki burada protokolün başında oturan orada ayaklarda bir yerde kalmıştır. Belki hayretle parmağınızı ısıracaksınız. Orada o derecelerde yarışın buyurmuştur bize. Niye bize bir torpil mi geçiliyor? Hayır. İyi ama Allah vekil, bizim yüreğimiz hiç dertten kurtulmadı ki. Biz cehennemimizi burada çektik. Allah’ıma hamd olsun ki içimdeki dertleri bilemiyorum dağa yüklesem herhalde altında ezilir. Biz ne zaman dertten kurtulduk ki? Halen çevremizde olup bitenler, sınırımızın ötesinde yakınında olup bitenler, neyin derdidir? Kim neyi niye tutuyor? Bunların hepsi yüreğimizde yakıyor. Öteki; zaten makamı, mevkiyi, parayı, pulu, dünyayı seçti.
Bir derdim var bin dermana değişmem
Biz Huseynci olurken belayı seçtik, derdi seçtik, hüznü seçtik, kederi seçtik. Biz dünya cennetini kendimize cehennem ettik ahret cennetini kazanmak için. Bu bir tercih meselesidir. Onun için yani bize torpil yok aslında. Burada çektiklerimiz nedir? Birliğimiz, dirliğimiz zarar görmesin diye birçok şeyi sinemde saklıyorum da bu sinede saklamak kadar zor bir şey yoktur. Ali böyle sinesinde saklayamıyordu. Ne yapıyordu? O derdi başkası da taşıyamayacağına göre toprağa kuyuya deşarj ediyordu. Sine patlar, dayanmaz. Pişman mıyız? Hayır,pişman olsak bir kelimede vazgeçtik biz bu yolda değiliz şu yoldayız Muaviye’nin dünyasını seçtik deriz biter, belalar bıçak gibi kesilir orda. Allah bizim elimizi Huseyn’in eteğinden üzmesin. Bu uğurda da çekilecek ne bela varsa onu sizin de payınızı isterseniz siz çekiniyorsanız bana yönlendirsin. Huseyn için çekilen dert, Hatayi’nin bir şiirinde var ya: “Bir derdim var bin dermana değişmem” o derdi belayı diğerinin bin tane sarayına değişmem. Biz Huseyn’e ağlarken bile müşiş yaşadığımız bir haz da var,o kederin içerisinde.
**************
Huseyn’in en küçük askeri ama Kerbela’nın Huseyn’den sonra –bana göre acizane, benim algılarıma göre- en büyük şehidi Ali Asger... Huseyn’in de kalbini en çok o yaktı ki Allah teselli gönderdi. Bize aktarılan rivayetlerde Abbas gibi yiğidi öldü. Belim kırıldı dedi, Allah’tan başsağlığı, teselli gelmedi. Ekber gibi dostun düşmanın hayran olduğu Şebih-i peygamber oğlu öldü, cenazesi taşınabilir durumda değildi. Aba arasına koyularak taşındı Allah’tan teselli gelmedi Huseyn’e. Ama Asgar’ının boğazına ok saplanınca Huseyn’e Allah’tan teselli geldi, başsağlığı geldi.
Kucağında süt emer yavrusu olan bütün analar gelecek Zeynebiye’de sembolik Ali Asgar kıyafeti verilecek. O gün Cuma namazıyla birlikte Ali Asgar mersiyesi okunacak. “Sana adağımdır bu yavrum. Allah’ım onu Mehdi için koru, onu Mehdi’nin yardımcılarından et” Bunu bir bacı nezretmiş, kafasına asmış. Yani bu evladımı Mehdi’ye adıyorum, bu herkese hoş gelmiş, gönüller oturmuştur. Şimdi dünyada Huseyncilerin yaşadığı her yerde bu gelenek halini aldı. Biz de bu yıl katıldık, güzel geleneğe katılmalıyız. Belki Huseyn’in oracıktaki Ali Asgar’ın oklandığı haldeki yüreğine dolan derdi bir nebze hafifletiriz. Ve düşündük; buna ilaveten madem bunu yapacaksak Aşura günü de senaryoyu Ali Asgar üzerinde yoğunlaştırdık. İmam Huseyn a.s. iki yerde; bir Abbas’la ayrılırken, bir de Kerbela’da oklandığında Asgar’ı havaya kaldırıyor, o sırada da bütün analar aynı yeşil kıyafet içerisinde kucaklarındaki süt emer yavrularını havaya kaldıracaklar. Törende ufacık süt emer yavruya göre kolay taşınabilecek hafif beşikler de olsa, o anda Ali Asgar’ın beşiği boş kalıp Asgar oklandığında o boş beşikler de havaya kaldırılsın. Bunlar bu yıl ilk başlatacağımız görsellikler olacak.
***************
Bana Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanı’nın aynen söylediği budur: “Anadolu’daki canlar ısrarla size iletmemi istiyorlar. Anadolu’dan onlara bizim şükranımızı bildirin, ne güzel program yapıyorlar. Biz o gün hayvan sulamayı, yemlemeyi bırakıp o program bitene kadar canlı yayında o programı izliyoruz, bütün işleri bırakıyoruz o programa kilitleniyoruz. Bu trilyonlara değer. Ve onların gözyaşında bile bizim payımız var. Allah oradan onların sevabını azaltmadan onu da bize, bir o kadar da bize yazıyor. Bunda benim payım olmalı bunun için de. Hepiniz bu şuurda, bu düşüncede, bu duyguda olduğunuz için buradasınız. Allah malınızı da canınızı da bu yolda harcamayı nasip etsin. Ana Zehra’nın duası camiamızın üstünde olsun. Allah gnlümüzden bir lahza Ehlibeyt sevgisini çıkarmasın. Bizleri Huseyni yaşatsın, Huseyni öldürsün, Huseyni diriltsin!
Ehl-i Beyt, 12 Kasım 2012 06:10
Yorumlar (0)