1. Yılında Mülteci Gerçeği
Analiz, 02 Haziran 2012 06:13Gazeteci İsa Eren, Türkiye?ye gelişleri bir yılını dolduran Suriyeli mültecilerin kaldığı kampları ve Türkiye?deki Suriyeli mülteci gerçeğini Yakın Doğu Haber için araştırdı.
Suriye'de 15 aydır rejim muhalifleriyle Suriye güvenlik güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Mirsat adlı insan hakları örgütünün verilerine göre çatışmalarda şu ana kadar 9339 sivil, 3159 güvenlik görevlisi ve 765 tane de Suriye ordusundan ayrılıp muhaliflere katılan subay ve asker öldü.
Suriye güvenlik güçleriyle silahlı gruplar arasında yaşanan silahlı çatışma, komşu ülkelere mülteci akınını başlattı. Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Irak, Suriyeli mültecilerin sığındığı ülkeler arasında yer aldı. BM verilerine göre Ürdün'de kayıtlı mülteci sayısı 22500 olup, mültecilerin yüzde 50'den fazlası Humus'tan, yüzde 27'si ise Dera'dan geldi. Yine BM kaynaklarının bildirdiğine göre Lübnan'da 26 binden fazla Suriyeli mülteci bulunuyor. Lübnan'daki mültecilerin çoğunluğu ise yine Humus şehrinden geldi. Aynı kaynaklara göre Irak'ın Kürdistan bölgesindeki mülteci sayısı 5 bine ulaştı.
Türkiye'de ise her ne kadar kamplardan Suriye’ye ve Suriye’den kamplara sürekli bir gidiş geliş olsa da, resmi yetkililer, şu an Türkiye'de 25 bin mültecinin bulunduğunu ifade ediyor. Türkiye, Suriye'de yaşanan krizi bir iç sorun olarak niteledi ve yaşanan süreçte aktif bir rol oynadı. Türk yetkililerin Suriye’de yaşananları bir “iç sorun” olarak nitelemesinde iki taraf arasındaki sınırın uzunluğu en önemli argümanlardan birini oluşturuyordu. Türkiye hükümeti, 877 km sınırı olan Suriye'den gelen mültecilere sınırlarını kapatmayacağını açıkladı.
Sınır bölgesindeki hareketliliği yerinde gözlemlemek için İslahiye, Kilis ve Hatay'a yaptığımız araştırma gezisinde, Türkiye’nin Suriye sınırında karşılıklı geçişlere herhangi bir güvenlik engeli çıkarmadığını gözlemledik. Yani Suriye’den Türkiye’ye gelen mültecilerin de, Türkiye’deki mülteci kamplarında bir süre kaldıktan sonra savaşmak için geri dönen Suriyelilerin de sınırlarda herhangi bir sorunla karşılaşmadan rahatça hareket edebildiğine tanık olduk.
Mülteci Kampları
Türkiye'ye giren mültecilerin yoğun olarak bulunduğu şehir, Hatay. Hatay'daki çadır kentlerin yanı sıra şehir merkezindeki mahallelere yerleşmiş çok sayıda Suriyeli muhalife rastlamak mümkün. Evlerde kalan muhaliflerden bazıları, Suriye güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmalarda yaralandıklarını ifade ediyor. Hastanelerde yapılan ilk müdahaleden sonra yaralı muhaliflerin tedavilerine evlerde devam ediliyor. Resmi kaynaklara göre Hatay'daki devlet hastanesinde, 2500'e yakın Suriyelinin tedavisi gerçekleşti. Türkiye’de yapılan tedaviler sadece çatışmalarda yaralananları kapsamıyor. Örneğin 2500 tedaviden 255’inin doğum vakası olduğu bildiriliyor.
Türkiye’deki Suriyeli mültecilere yardım yapan tek ülke Türkiye değil. Suriye içerisindeki muhaliflere ciddi maddi destek veren Körfez’deki Arap ülkelerine mensup iş adamlarının Türkiye'deki mülteci kamplarından da desteklerini esirgemediğini gözlemledik. 24-26 Mayıs tarihleri arasında mülteci kamplarını ziyaret eden Kuveytli bir yardım heyeti, kamplardaki çadırların her birine mini buzdolabı ve vantilatör bağışında bulundu. Bölgede görüştüğümüz Türk yardım gönüllüleri, buzdolabı ve vantilatör dağıtılmaması halinde yaz koşullarından ötürü mültecilerin büyük kısmının geçen sene olduğu gibi yeniden Suriye'ye dönmesinden endişe edildiğini belirttiler.
Kuveyt'ten önce ise Katar ve Suudi Arabistan'daki yardım kuruluşları, Hatay başta olmak üzere İslahiye, Kilis ve Ceylanpınar'daki kampları ziyaret etti, kamptaki mültecilere para yardımında bulundu.
Kamplar şimdiye kadar üst düzey birçok yabancı yetkilinin akınına uğradı. Fransa'nın Suriye Büyükelçisi Eric Chevallier, Kilis'teki konteynır kentinde; BM Özel Temsilcisi Kofi Annan ve ABD'li senatörler John McCain ile Joe Lieberman ise Yayladağı kampında incelemelerde bulundu.
Boynuyoğun mülteci kampı
Hatay'daki Suriyelilerin sığındığı kamplardan Boynuyoğun kampı, sınıra sadece 500 metre, Özgür Suriye Ordusu subay ve askerlerinin kaldığı Apaydın kampına ise 6 km mesafede bulunuyor.
Mültecilerin büyük bir kısmı, 2011 yılının haziran ayı başlarında Cisr eş-Şuğur kentinde yaşanan ve 120 Suriye askerinin öldürülmesiyle sonuçlanan olaylardan sonra ordunun kendilerini cezalandıracağı endişesiyle kampa sığındılar. Bu kampa haziran 2011'de 3800 kişi bir kaç hafta içerisinde giriş yaptı. Aradan çok uzun zaman geçmeden bu sayı 1200'e düştü. Geri dönüşlerde sayının yüksek olmasının sebebi, özellikle de Cisr eş-Şuğur'da "Suriye Ordusu'nun kitlesel katliam yapmak için harekete geçtiği" iddiasının geçen süre zarfında gerçeği yansıtmadığının açığa çıkması etkili oldu. Geri dönen Suriyelilerin açıklamaları da bu yöndeydi.
Kampa girenlerin tamamının, kendilerine rejimin baskısından ve ordunun saldırılarından ötürü Suriye'den kaçtıklarını anlattığını belirten kamp görevlileri, kampa gelen mültecilerin sadece yüzde 20'sinin gerçek anlamda rejim muhalif olduğunu öne sürerek herhangi bir dini ya da siyasi hassasiyeti bulunmayan büyük çoğunluğun ise geçim derdi sebebiyle Türkiye’ye geldiğini iddia ediyor.
Kamplardaki görevliler bu yargılarını şu sözlerle gerekçelendirdiler: “Can güvenliği tehlike altında olduğu için ülkesinden kaçan bir kişinin kısa bir süre içerisinde ülkesine dönmesi mümkün değil. Yine can güvenliğinden ötürü ülkesini terk eden bir kişinin basit nedenlerden ötürü gerek kamp yetkilileriyle gerekse diğer mültecilerle kavga etmesi mümkün değil. Buraya Suriye’de çocuk sahibi olmadıkları için tüp bebek sahibi olmak için geldiğini söyleyen ailelerle karşılaştık. Bu, baskı ve zulümden kaçan insanların gerekçesi olabilir mi?” Zaman zaman kendilerinin hatta hemşirelerin dahi mülteciler tarafından darp edilebildiğini belirten görevliler, “Boynuyoğun ve diğer kamplarda değersiz şeylerden ötürü kavga edebilmektedirler. Dağıtılan karpuzun büyüklüğü küçüklüğü, muzların sayısının 4 ya da 5 olması, Kurban bayramında dağıtılan etin azlığı ya da çokluğu kamp içerisinde kavga sebebi olabiliyor” diyorlar.
Mültecilerin kamp görevlilerine olumsuz tutumu, ailelerini ihmal ederek mültecilere yardım için kampta çalışan Kızılay ve diğer yardım kuruluşlarının görevlilerini psikolojik yönden olumsuz etkiliyor. “Can güvenliği tehdidiyle ülkesini terk ederek başka bir ülkeye sığınan mülteciler, yapılan yardımlar karşılığında teşekkür eder” diyen kamp görevlileri, mültecilerin adeta otel standardında bir konfor beklediğini kendilerine her türlü yardımın yapılmasına rağmen sürekli şikayet ettiklerini ve kampı "açık cezaevi" olarak nitelediklerini söylediler.
Kamp görevlileri, mültecilerden bazılarının, herkese birer adet dağıtılan yardımlardan beşer tane istediğini belirterek geri kalan 4 tanesini sattıklarını belirtip, küçük çocuğu olmayan bazı ailelerin bile çocuk bezi alıp sonra bu bezleri sattığını örnek olarak anlatıyorlar.
Yardım gönüllülerinin, kampta dağıtılan yardımlardan şampuan, helva, konserve gibi ürünlerin kamp içinde ve dışında satıldığına ilişkin iddiasını sorduğumuz kamp yetkilileri, bu durumu kendilerinin de bildiğini, bu durumdan rahatsız olduklarını söylüyor; ancak "bizim görevimiz, onlara bu yardımı ulaştırmaktır, yardımı ne yaptığı ya da yapmadığı bizi ilgilendirmiyor" diyorlar.
Bir yardım gönüllüsü, Türkiye'nin mültecilere sunduğu her türlü imkana rağmen mültecilerin durumdan yine de memnun olmadığını belirterek “Söz gelimi dağıtılan yardım kolilerinin bir tanesinden diş macunu çıkmadıysa kıyamet kopabiliyor. Mülteciler, yardımı dağıtan görevlilerin kendileri üzerinden kâr elde ettiğini, görevlilere ulaşan para ve yardım malzemelerinin kendilerine ulaştırılmadığını iddia edebiliyorlar. 1500 kişilik bir kampta çok az insan, Türkiyeli görevlilere teşekkür ediyor” dedi.
Yayladağı Çadır Kenti
Suriye'nin Lazkiye şehrine sınırı olan Yayladağı şehrindeki eski tekel binasında kurulan çadır kentinin Suriye sınırına 5 km mesafesi bulunuyor. Kızılay yetkililerinin açıklamalarına göre, Çadır kentte, 352 barınma çadırı, 3 tane genel maksatlı çadır, 3 tane konteynır tuvalet, banyo, 10128 battaniye ve 3524 yatak bulunuyor. Yayladağı'ndaki ikinci çadır kentinde yaşayan mülteciler ise, 31 Mart 2012'de Kilis'teki Konteynır kente nakledildi.
Yayladağı kampında on yıllarca Tedmur hapishanesinde tutuklu kalan Şeyh Ömer Huzeyfe, Muhammed Ali Mesto, Mustafa Ahmed Şağri, Sulh Muhammed Sellum gibi muhalifler de bulunuyor. Yine Yayladağı kampında Halep Üniversitesi öğretim görevlilerinden Şeyh Ebu Hıfs’ın, Yayladağı kampındaki cuma namazlarına imamet ettiği, hutbe okuduğu görülüyor. Kamptaki çocuklara genel okul derslerinin yanı sıra Türkçe dil eğitimi de veriliyor.
Yayladağı kampındaki Suriyeliler, cuma günü alışverişi yapma amacıyla şehre inebiliyorlar. Cuma günü şehir merkezinde ve özellikle de halk pazarında çok sayıda Suriyeliye rastlamanız mümkün. Bizlerin de Yayladağı şehir merkezinde karşılaştığımız ve bizde savaşçı oldukları izlenimi uyandıran İdlibli 4 genç, rejimin baskısı ve saldırılarından ötürü Suriye'den ayrıldıklarını söylediler. "Şehirde mi yoksa mülteci kampında mı kalıyorsunuz?" sorusuna "Suriye'ye sürekli giriş çıkış yapıyoruz" yanıtını verdiler.
İslahiye Çadır Kenti
50.000 metrekarelik alanda kurulan çadır kentte 6.159 Suriyeli mülteci misafir ediliyor. İslahiye’deki kampta halen 1677 barınma çadırı ve 25 genel maksatlı çadır yer alıyor. Kampta dağıtılan battaniye sayısının 22.954, yatak sayısının ise 8.481 olduğu belirtilirken bölgenin sürekli rüzgarlı olmasının, çadırlardaki yaşamı zorlaştırdığı görülüyor. Nitekim kamp içerisindeki incelemememiz sırasında da bazı çadırların çöktüğünü ve onarımının devam ettiğini biz de gözlemledik.
İslahiye çadır kentindeki Suriyelilerin, ihtiyaçlarını karşılamaları için semt pazarının kurulduğu çarşamba günü şehir merkezine çıkmalarına izin kağıdıyla müsaade ediliyor. Kampta emekli albaydan berbere kadar farklı halk tabakalarından insanlar bulunuyor. Çoğunluğu Idliblilerin oluşturduğu kampta sık sık olaylar çıkıyor. Yardım gönüllüleri olayların bir kısmının farklı kentlerden olan mültecilerin kamp içerisinde otorite kurmaya çalışmalarından kaynaklandığını belirterek son olarak Halepliler ve İdlib’e bağlı Cebeli Zaviyeliler arasında bu sebeple çıkan kavgada 20 kişinin yaralandığını ifade etti. Ancak diğer kamplarda da gözlemlediğimiz üzere mülteciler arasındaki kavgalar yardım malzemelerinin paylaşımı gibi çok basit nedenlerden ötürü de çıkabiliyor.
Kamplarda vücuduna dövme yaptırmış madde bağımlısı kişilerin yanı sıra siyasi veya ideolojik kimliğini açıkça ortaya koyan kişilere de rastlanıyor. Suriye güvenlik güçlerine karşı kullanılmak üzere üretilen bomba yapımında çalıştığını belirten Idlibli “Ebu Y.” adlı bir muhalif, kendisinin ve ailesinin can güvenliğinin tehdit altında olmasından ötürü ülkesini terk ettiğini söyledi. Kampta sunulan hizmetlerden şikayetçi olmayan ve diğerlerinin aksine memnun olduğunu ifade eden Idlibli “Ebu Y.” tek şikayetinin, banyo ve tuvalet konteynırlarının genele açık olması olduğunu belirterek "Eğer Suriye'ye dönersem sadece banyo ve tuvaletlerin umuma açık olmasından ötürü geri dönerim; çünkü eşim ve çocuklarım, banyo ve tuvaletlerden yararlanabilmek için uzun bir mesafe yürümek zorunda kalıyor” dedi.
Kampta karşılaştığımız bir Suriyeli ise kamp içerisindeki Suriyelilerin birbirlerine karşı tutumlarından rahatsız. Suriyeli "Biz, baskı ve korku düzeninden kaçarak Türkiye'ye sığındık. Fakat burada da gece vakti birileri çadırları basıyor ve çadırdakileri ıssız bir yere çekerek sorguluyor" dedi.
Mülteciler, kamp dışına çıkmaya izinli oldukları gün pazardan aldıkları çeşitli ürünleri kamp içerisinde satıyorlar. İslahiye’deki kampta, yaklaşık 40-50 kişinin çadır kentin meydanında masaların üzerine koydukları, çerez, pirinç ve sigara gibi ürünlerin satışını yaptıklarını gözlemledik.
Kamptaki hayat sadece ticaretle ve okul öğrencilerine verilen derslerle sınırlı değil, İslahiye kampında hizmet veren bir görevli, Özgür Suriye Ordusu'nun temsilcisinin, kamptaki gençlere askeri beden eğitimi dersleri verdiğini; ancak bu eğitimin, bir askeri eğitimden çok okullardaki beden eğitimine benzediğini söyledi.
“Ebu Y.” adlı İdlibli muhalif, kamptaki gençlerin, Özgür Suriye Ordusu ve “selefi-cihadi gruplara” bağlı örgütler içerisinde savaşmak için gün saydığını söylerken, İslahiye'deki pazarda konuştuğumuz Muhammed Şaban adlı bir Idlibli de, Özgür Suriye Ordusu'nda mücadele eden kardeşinin, rejim güçlerinin saldırısında öldürüldüğünü, oğlunun ise annesiyle 10 gün özlem gidermesinden sonra savaşmak için yeniden Suriye'ye döndüğünü söyledi.
Suriye'nin Hama ve Humus gibi bazı şehirlerinde kitlesel halk gösterileri düzenlenirken 5 milyon nüfusuyla Suriye'nin yüzde 25'ini teşkil eden Halep'in Suriye'deki ayaklanmaya neden katılmadığını sorduğumuz “Ebu Y.”, "Halep'teki aşiretlerin rejimin safında yer aldığını belirtirken, Halep'te etkin olan Bekkara aşiretinin rejime destek verdiğini" söyledi.
İslahiye'deki kampta yaşayanlar arasında İdlib şehrinden bir kaç ay önce Suriye'ye sığınan bir doktor da bulunuyor. Doktor, İhvan-ı Müslimin sempatizanı olmakla suçlandığı için 17 yıl hapis yatmış. Suriye'deki ayaklanma sürecinde yaralıların tedavisiyle ilgilendiğini, ayaklanmaya aktif bir şekilde katılmadığını belirten doktor, isminin kara listede yer almasından ve kendisini güvende hissetmemesinden ötürü ailesiyle birlikte Suriye'yi terk ettiğini söyledi.
Kampta yaşayanlar arasında, Suriye Ordusu'ndan ayrılarak Özgür Suriye Ordusu'na katılan subayların akrabaları da bulunuyor. Semt pazarında karşılaştığımız Suriyeli kadın ise Suriye Ordusu'ndan ayrılan subaylar arasında akrabalarının da bulunduğunu, bundan ötürü Suriye'yi terk ederek Türkiye'ye sığındığını söyledi.
Kilis Konteynır Kenti
Kilis'te, Suriye sınırın sıfır noktasına kurulan konteynır kenti, diğer kamplara oranla oldukça konforlu. Bundan ötürü, Türkiye'ye sığınan bazı mültecilerin "Kilis"e gönderilecekleri umuduyla ülkelerini terk ettikleri iddia ediliyor. Bu iddiayı güçlendiren bir olay, Boynuyoğun kampındaki bir görevli tarafından nakledildi. Kamp görevlisi, Boynuyoğun kampındaki bir ailenin, sürekli sorun çıkarmasından ötürü İslahiye'deki kampa gönderilmesinin kararlaştırıldığını, bu ailenin ise "Kilis'e gönderilmemeleri halinde Suriye'ye dönecekleri" tehdidinde bulunduğunu söyledi.
Her konteynır, ikişer oda, banyo, tuvalet ve yemek pişirmek için kurulan mini bir tezgahtan oluşuyor. Hemen hemen her konteynırda bir uydu anteni bulunuyor. Alışveriş amacıyla 3 marketin bulunduğu kamp sakinlerine gıda ve temizlik malzemeleri, düzenli olarak dağıtılıyor. Suriyeliler, yemeklerini kendileri pişirirken, dileyenlere, marketten alışveriş yapmaları için kredi kartı dağıtılmış. Kamp sakinlerine, kartlara aylık olarak 300 doların yükleneceği bildirilmiş; fakat henüz kartlara herhangi bir yükleme yapılmadığı ifade edildi.
Hatay, İslahiye ve Kilis’teki mülteci kamplarında yaptığımız incelemelerde mültecilerin Türkiye’de kurulan Suriye Ulusal Konseyi’ne tepkili olduğunu gözlemledik. Bu durumu ortaya koyan somut bir gelişme de şu oldu: Ulusal Konsey Dış İlişkiler Sorumlusu Dr. Rıdvan Ziyade 25 Mayıs Cuma Günü Kilis'teki kampa girerek incelemelerde bulundu. Kampta 11 bin kişinin yaşamasına rağmen Ziyade'nin 40-50 kişilik bir kalabalığa hitap etti. Mülteciler, kendilerinin çadırlarda perişan halde süründüğünü; ancak Ulusal Konsey üyelerinin ise “yedi yıldızlı otellerde sefa sürdüğünü” ifade ediyorlar.
Diğer kamplarda olduğu gibi bu kampta da mültecilerin Suriye’deki günlük hayatlarını sürdürmeye çalıştıkları gözlemleniyor. Örneğin, kimi mülteciler kurdukları mini iş yerleriyle satış yaparken, Suriye’nin geleneksel yemeği olan felafil de ihmal edilmiyor. İdlibli birkaç Suriyelinin açtığı felafil dükkanında meşhur şarkıcı Ümmü Gülsüm'ün şarkılarının dinleniyor. Ancak hepsinin “neden Türkiye’ye geldiniz” sorusuna verdiği ortak cevap “rejimin baskısı” oluyor.
Kampın çevresinde geniş güvenlik tedbirleri alınmış olsa da sınıra sıfır olan kampın tellerinin üzerinden geçilerek Suriye'ye yasa dışı yollarla rahatlıkla geçilebiliyor. Kampta İdliblilerin yanı sıra az da olsa Halepliler de bulunuyor. Kilis kampında görüştüğümüz mülteciler, "Halep'e ne zaman dönmeyi düşünüyorsunuz?" sorusuna "ara sıra gidip geliyorum" diye cevap verirken "Nasıl gidiyorsunuz?" sorusuna ise kampın Suriye sınırına bakan tarafını işaret ederek yanıt veriyor.
Kilis'teki mültecilerin kampı çevreleyen çitleri aşarak sınırdan rahatça geçebilmeleri sebebiyle, Suriye güvenlik güçleriyle zaman zaman çatışmalar yaşanabiliyor. 9 Nisan'da Kilis mülteci kampının sıfır noktasında meydana gelen çatışmada, muhaliflerden 2 kişi öldürülmüş, 4 kişi de yaralanmıştı. Suriyelilerin cesetleri, kamp içerisine taşınırken bazı konteynırlara kurşunun isabet ettiği bildirilmişti.
Analiz, 02 Haziran 2012 06:13
Yorumlar (0)