Suriye'de Bu Saldırıları Kim Gerçekleştiriyor?
Analiz, 26 Kasım 2011 05:52Suriye ordusu tarafından yapılan açıklamada aralarında 6 pilotun da bulunduğu 10 havacının öldürüldüğü belirtildi.
Suriye devlet televizyonunda ordu sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, Humus ve Palmyra arasında askeri bir üsse yapılan bu saldırının dış güçlerle bağlantılı gerçekleştirildiğini iddia edildi.
Perşembe günü öğleden sonra gerçekleştirilen saldırı sırasında, 6 pilot, tekniker bir asker ve üç personelin öldürüldüğü belirtildi.
Suriye ordusu sözcüsü , bu saldırının Suriye içindeki silahlı gruplara dış güçlerin verdiği desteği doğruladığını ve bu saldırılar ile Suriye ordusunun savaş kapasitesinin zayıflatılmak istendiğini ileri sürdü.
Bu saldırıdan en çok yararlanan tarafın "Suriye’nin dış düşmanları” özellikle de İsrail’in olduğunu sözlerine ekledi.
Siyonist Rejim Hamas'ı Yıkmak İçin Suriye'ye Vuruyor
Siyonist rejim istihbarat ve güvenlik merkezi Herzliya'nın hazırladığı özel bir raporda, İsrail'in Suriye'ye yönelik savaşının gerekçeleri.
ABD, Batı, İsrail ve Bölgesel Müttefiklerinin Hedefindeki İslami direniş: Siyonist rejim istihbarat kaynaklarına göre İran, Suriye, Hamas, Hizbullah ve İslami Cihad Bloku ve Direnişi Kırma Stratejisi"
Siyonist rejim savaş bakanlığı baş danışmanı, Uluslararası Terörle Mücadele Enstitüsü (IDV Herzilya) yetkilisi Dr. Eli Karmon tarafından "Gaza/Hamastan, Platform for Iranian Destabilization of şe Arab World" (Gazze-Hamasistan: İran'ın Arap dünyasını İstikrarsızlaştırma Platformu" başlığı altında 5 Ocak 2009 tarihinde kaleme alınan bu raporda, siyonist rejimin Filistin İslami direniş hareketi ile sürdürdüğü savaşın bölgesel bağlamda ele alınması gerektiği belirtilerek Raporun sonuç bölümünde, şu ifadelere yer veriliyor:
“İsrail’in savaşı, yalnızca- stratejik hedefi İsrail’i ortadan kaldırıp Taliban sitili bir yapı kurmak isteyen- radikal dinci hareket Hamas ile verdiği bir savaş değildir; İsrail radikal aktörlerden oluşan bölgesel bir koalisyon ile karşı karşıyadır: İran, Suriye, Hizbullah ve Hamas. Bütün bunlar son yirmi yıldır bütün Ortadoğu’nun istikrarının bozulmasından sorumludurlar.
Bu, Tahran’daki Humeyni rejimi tarafından yönetilen bir eksendir, ki bu rejimin cumhurbaşkanı Ahmedinejad da İsrail’i haritadan silmekle tehdit edip yenilmez bir güç olarak bölgede bir hegemonya kurma peşindedir.
Ne yazık ki, İsrail’in Temmuz 2006’daki 2. Lübnan savaşında Hizbullah karşısında bir sonuç alamaması, BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı Hizbullah’ın silahsızlandırılması kararının uluslararası toplum tarafından yerine getirilememesi ve Hizbullah’ın İran ve Suriye’nin desteğiyle yeniden silahlandırılarak 2006’daki füze kapasitesinin iki katına çıkarılması ve bu füzelerin İsrail’in ana merkezlerini vurma kapasitesinde olması gerçeği ile karşı karşıyayız.
Hamas Gazze’deki zaferini sağlamlaştırarak Batı Şeria’daki ılımlı Filistin liderliğine, Ürdün ve Mısır gibi ılımlı rejimlere karşı ölümcül bir tehdit haline gelmiştir. Bundan dolayı da İsrail’in Hamas’a karşı kesin bir zafer kazanması için ilk adım olarak, bu İran koalisyonunun dağıtılması gerekmektedir.”
Dr. Eli Karmon, 13 Ocak 2009 tarihli "Israel's War on Hamas - Understanding its Causes and its Stakes" (İsrail'in Hamas'a Karşı Savaşı: Bu savaşın Nedenlerini Dayanaklarını Anlama) başlıklı diğer bir raporunda ise, "Hamas'a karşı savaş" ile "İran-Suriye-Hamas ve Hizbullah bloğunun dağıtılması hedefi" arasındaki ilişkiyi açıklıyor:
Raporuna “İslamcı ve politik bir hareket olan Hamas, Aralık 1987’de kurulmasından bu yana yayınladığı deklarasyonu -kuruluş bildirgesi- ile, Filistin’in her karşı toprağında Allah’ın bayrağını dalgalandırmayı ve bunun tek yolunun ise sadece cihad olduğunu belirtiyor” ifadeleriyle başlayan Karmon, Hamas’ın bugünkü konumuna gelişinin ardında, İran ve Suriye ve Hizbullah desteğinin yattığını belirttikten sonra şunları diyor:
“Hamas güçleri Gazze’deki konumunu Gazze’de büyüterek güçlendirdi, daha çok sofistike silahlara, özellikle de uzun menzilli füzelere sahip oldu. Bunları da İran, Suriye ve Hizbullah’ın desteğinde Mısır sınırındaki tüneller vasıtasıyla sağladı, 20.000 kişilik askeri bir güç kurdu.
Bugün İsrail’in Hamas’a karşı savaşında iki temel stratejik hedefi vardır: Gazze’den İsrail’in güneyindeki vatandaşlarına yönelik füze saldırılarını durdurmak ve tüneller yoluyla askeri gücünün artırılmasını önlemek. Bugün, Hamas’a karşı kesin bir zafer kazanmak için onun bölgesel dayanaklarına karşı zaferkazanmayı gerektirir.
Hamas’ın politik gücünün artması İsrail ile barış yapan ılımlı Arap devletleri Mısır ve Ürdün’ün istikrarını tehdit ettiği gibi, bölgedeki radikal İslamcı hareketleri de kışkırtmakta ve cesaretlendirmektedir.
Bu cihetle, Hamas’a karşı net bir zafer kazanılmazsa, bu durum bölgedeki Ilımlı Arap devletleri dengesini, İran Suriye Hizbullah ve Hamas lehindeki radikal koalisyonun lehine dönüştürecektir. Bu da Ortadoğu’nun istikrarının idaha da bozulmasına yol açacaktır.
Siyonist rejim savaş bakanlığı başdanışmanı Ely Karmon 19 Temmuz 2006 tarihinde yazdığı “The Axis of Destabilization of şe Middle East” (Ortadoğu’yu İstikrarsızlaştıran Eksen) başlığı altında yazdığı 4 sayfalık özel raporun sonuç bölümünü şu stratejik hedeflerle bitirmişti:
“Yaşadığımız mevcut kriz –ki bazı senaryolara göre bu kriz bizi Suriye ile geniş çaplı bir savaşın içine sürükleyecek- İran’ın nükleer bir ülke olması durumunda Ortadoğu’nun nasıl bir şekil alacağını göstermektedir.
Bunun için üç stratejik hedef, uluslararası topluma yol gösterecektir:
1- Her ne pahasına olursa olsun, İran’ın nükleer faaliyetini durdurmak.
2- Suriye’nin bölgedeki çok olumsuz rolünü etkisizleştirmek ve bu rejim üzerinde azami baskı oluşturmak
3- Hamas ve Hizbullah’ın zafer kazanmasına izin vermemek. Aksi takdirde, böylesi bir durum bölgedeki ılımlı rejimleri zayıflatıp büyük riske sokacak, radikal İslamcı hareketlerin bütün dünyada patlamasına yol açacaktır."
Analiz, 26 Kasım 2011 05:52
Yorumlar (0)