ABD Emretti, Arap Birliği Yerine Getirdi
Analiz, 15 Kasım 2011 18:33Akşam Gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli, Arap Birliği'nin Suriye kararını değerlendirdi:
Kurulduğu 1945 yılından bu yana Arap Birliği Örgütü (ABÖ) Arap sorunlarının çözümüne yönelik hiçbir işe yaramadı. Kurulduğunda İngiliz sömürgeleri olan Körfez ülkeleri şimdi de ABÖ'yü ABD'nin talimatı ile çalıştırıyor. ABD emretti, Arap ülkeleri Suriye'nin üyeliğini askıya aldı...
Oysa 2 Kasım'da Şam ile ABÖ arasında yapılan anlaşma gereği ABÖ'den bir gözlemci heyet Suriye'ye gidecek ve tüm bölgeleri dolaşarak rapor hazırlayacaktı. Yine anlaşma gereği bu heyet döndükten sonra ABÖ, Suriye yönetimi ile Suriye muhalefetini Kahire'de bir araya getirecekti. Bu süre içinde Şam yönetimi askerleri kentlerden çekecek ve yabancı gazetecilerin girişine izin verecekti. Şam yönetimi yükümlülüklerini yerine getirirken ABÖ heyet göndermedi ve rapor hazırlamadan olağanüstü toplandı. Tüzüğe aykırı olarak Suriye üyeliğini askıya alan ABÖ bu kararı bile Arap coğrafyasının geleceğini ABD ipoteğine verdi. Toplantının detaylarını burada aktarmanın bir anlamı yok ancak tekrar söylüyorum; ABÖ daha önceki konumunu pekiştirerek tipik bir Amerikan kurumu olarak davranmıştır. Çünkü ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, 2 Kasım anlaşmasından hemen sonra Suriye'deki gruplara ''Sakın silahlarınızı bırakmayın ve yönetime karşı silahlı mücadelenizi artırın'' demişti. Peşinden Fransız Dışişleri Bakanı Alain Juppe ''ABÖ-Şam anlaşması ölü doğmuştur'' diyecekti. ABÖ Dönem Başkanı Katar Başbakanı ise Suriye'ye verilen süre dolmadan örgütü toplantıya çağırarak büyük komploda başrole talip olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Oysa Suriye'de demokrasi isteyen Şeyh Hamed ülkesi Katar ve diğer körfez ülkelerindeki Amerikan üslerini ve demokrasi adına hiçbir kavram ve kurumun olmadığını unutacak ve unutturacak kadar unutkandı. Nasıl olsa babasına darbe yaparak iktidara gelmiş ve petrol ve gazın dolarları ile her şeyi satın alabileceğini düşünüyor. El insaf... Rezillik olur da bu kadarı fazla. Bu coğrafya pis oyunlara alışık ama bu böylesi ilk kez oluyor. 1917'de bu coğrafyanın haritalarını çizen emperyalist ülkeler şimdi farklı bir hesap peşindeler. Ama araçları aynı. Çünkü bu coğrafyada İngilizler tarafından Osmanlı'ya karşı ayaklandırılan Şerif Hüseyin benzerleri oldukça bol. Olup bitenler çok büyük bir oyunun birer perdeleridir. Hedef Suriye değildir. Hedef Suriye ile birlikte İran, Irak, Lübnan ve Filistin'dir. Bu hedefler 12'den vurulduğunda sıranın kime geleceğini o günkü koşullar ve pazarlıklar belirleyecektir. Türkiye asla bu sıralamanın dışında bırakılmayacaktır.
100 yıl önce olduğu gibi bugün de Batılılara göre ''Büyük Balık '' Türkiye'dir. Oltaya gelmesi ve hep bu oltada kalması için Türkiye'nin etrafındaki tüm 'dost ve kardeş' balıkların ağa alınması gerekmektedir. Böyle olmasaydı Batılılar demokrasi kriterlerini kendilerine göre belirlemezlerdi. Katar, Suudi Arabistan başta olmak üzere bölgedeki Amerikan işbirlikçisi Arap ülkeleri çağdışı, gerici ve karanlık ülkelerdir. Bu ülkelerle 'demokrasi' ortak paydasında bir arada olmak onurlu ve çağdaş Türkiye'ye yakışmaz. Atatürk'ün halk ile birlikte kurduğu Türkiye Cumhuriyeti olumlu-olumsuz tüm özelliklerine rağmen siyasal ve toplumsal kurum ve kurulları ile bu çağdışı ülkelerin safında olmamalıdır. Türkiye; Suriye'de demokrasi istiyorsa bunu doğru ve haklı bir şekilde son yıllarda yapmaya çalıştığı gibi diyalog ve ikna ile yapmayı sürdürmeliydi. Demokrasi Amerikan talimatı ve planları ile hemen asla olmaz. Olur gibi gözükse de bu mutlaka kısa vadeli olur. Mısır, Tunus ve Libya'ya demokrasiyi getirenler aslında 30-40 yıldır o ülkelerdeki faşist, anti-demokratik ve ruh sorunları olan iktidarları korumuş ve onlara her türlü desteği vermişti. Demokrasi ile seçilen ABD başkanları hep başka ülkeleri işgal ederek milyonlarca insanı öldürmüşlerdir. Demokrasiyle seçilen Avrupalı liderler ülkelerini iflasa sürüklüyor. Yakın tarihe bakanlar pis kokan demokrasilerin ne işe yaradığını görebilir. Demokrasi öncelikle insanların beyin ve ruhunda olmalıdır. Bunun koşulu ise onurlu özgürlüktür. Onurlu özgürlük bacadan giren Noel Baba'nın hediye çuvalından asla çıkmaz. Çuvaldan çıksa çıksa kandırmaca oyuncakların bulunduğu kırmızı kurdeleli kutular çıkar. Merak edenler kutularını açar bakarlar.
Analiz, 15 Kasım 2011 18:33
Yorumlar (0)