Sırada Cemevlerinin Statüsü Var
Ehl-i Beyt, 01 Nisan 2011 06:25"Alevi Çalıştayları Nihai Raporu"nu açıklayan Devlet Bakanı Faruk Çelik, Madımak Oteli ve din kültürü derslerinden sonra üçüncü sıraya koydukları en önemli sorunun cemevlerinin statüsü olduğunu belirtti.
Çelik, "Seçimden sonra bu sivil yapının yerel yönetimler bünyesinde mi merkezde mi nasıl bir yapı olacağı konusunu taraflarla konuşup tartışacağız'' dedi.
Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi'nde düzenlediği basın toplantısında, "Alevi Çalıştayları Nihai Raporu"nu açıklayan Çelik, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bakan Çelik, bir gazetecinin, "Cemevlerinin statüsünde tıkanmış gibi bir durum var mı?'' sorusu üzerine, hiçbir yerde herhangi bir tıkanıklığın olmadığını, sürecin gayet sağlıklı bir şekilde çalıştığını kaydetti.
Nihai raporun, çalıştaylara katılan bilim insanları tarafından okunduğunu ve rapora son şeklinin verildiğini ifade eden Çelik, ''Rapor, aslında bizim çalışmalarımızın arkasından geldi. Bizim düşündüğümüz, çalıştaylarda elde ettiğimiz bilgiler rapora yansırken bir yandan da çalışmaları uygulamaya koyduk'' dedi.
"TESPİT EDİLEN SORUNLARIN ÇÖZÜM YOLUNA GİRDİĞİNİ GÖRÜYORUZ"
Bu süreçte en önemli kazanımın diyalog ortamı olduğunu ifade eden Çelik, şunları söyledi:
''Tespit edilen sorunların çözüm yoluna girdiğini görüyoruz. Madımak ve Din Kültürü derslerinden sonra gelen ve 3. sıraya koyduğumuz en önemli sorun cemevlerinin statüsüydü. Taraflarla yaptığımız değerlendirmede, statünün tanınmasıyla ilgili geldiğimiz nokta, konu inanç boyutu olduğu için sivil bir yapı içinde bunun çözülmesinin doğru olacağı, bu çerçevede talep edilenlerin çok rahat karşılanacağı şeklinde bir değerlendirme oldu. Seçimden sonra bu sivil yapının yerel yönetimler bünyesinde mi merkezde mi nasıl bir yapı olacağı konusunu taraflarla konuşup tartışacağız. Bizim yaptığımız değerlendirmede vakıf diye bir şey çıktı, ama belki de yapacağımız o geniş değerlendirmede bir sivil yapının, yerel yönetimler, valilik, belediyeler bünyesinde merkezi bir anlayış çerçevesinde nasıl entegre edileceğini taraflarla konuşup nihai bir şekle bağlamış olacağız.''
''Cemevleri meselesinde işin adı konulmadan Alevi kesimi ne kadar memnun olur?'' sorusunu Bakan Çelik, bu konuları Alevi kesimiyle görüştüklerini, bu konuda bir itilafları olmadığını belirtti.
Çelik, insan hakları ve inanç hürriyeti bağlamında konunun ele alınması gerektiğini vurgulayarak, herkesin çözümden yana olduğunu söyledi.
"ÖN YARGILAR KIRILMAYA BAŞLAMIŞTIR"
Faruk Çelik, "Cemevlerinin hukuki statüsü konusunda, yasaların engel olduğunu belirttiniz? Bununla ilgili yeni Anayasa'da herhangi bir düzenleme yapılacak mı?'' sorusu üzerine engel çıkarmanın peşinde olmadıklarına işaret etti.
Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu ifade eden Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Talepler, karşısındaki hukuk devletinde ne gibi karşılık buluyor. Bunların açıkça ortaya konması gerekiyor ki popülist bir yaklaşım içerisinde mevsimlik bir siyaset anlayışına bunlar kurban edilmesin. 'Şöyle bir cümle koyun bu iş çözülsün' cümlelerini Mecliste çok duyuyorum. Yazılsın, çözülsün demeyle bu iş olmuyor. Oturup bunları konuşmamız gerekiyor. Bunları, çözümleri, seçim süreçlerine alet etmememiz gerekiyor. Çünkü konunun ciddi boyutları, hukuki boyutları var. Bunları görmemezlikten gelerek bir çözümün peşinde olmayı da ben sağlıklı görmüyorum. Çözümün peşindeyiz. Bazı sorunlar çözüldü. Diyalog ortamı devam edecek. Diğer sorunları da çözeceğiz. En önemli sorun kafalardaki sorunların çözülmesi, ön yargıların kırılmasıdır. Ön yargılar kırılmaya başlamıştır.''
"ÇÖZÜME YÖNELİK ADIMLARIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ"
"Bu işi, yeni Anayasaya ve seçim sonrasına bırakarak, bu seçimde Alevilerden gelecek oyları da hesaba katmamış mı oluyorsunuz?'' sorusuna Bakan Çelik, bu konuyla ilgili 3 Haziran 2009'da çalışmalar yapmaya başladıklarını, bunun siyaset meselesi olmadığını, siyaset üstü bir mesele olduğunu kaydetti.
İnanç konularının tarih boyunca çok kanlı, olumsuz, çatışmacı süreçlerden geçtiğini bildiren Çelik, ''Şimdi yeniden, siyasi süreçlere kurban etmenin bir anlamı yok. Biz Başbakanımızın talimatıyla çıktığımız bu çalışmada, kesinlikle bir oy hesabı yapmadık, bundan sonra da kesinlikle yapmayacağız. Çünkü kronik bir sorundur. Bu sorun çözülmelidir anlayışıyla adımımızı attık ve aynı anlayışla devam ediyoruz. Yoksa oy meseleleri olsa, biz bu kesimle ilgili işi şova dönük çok adım atabilirdik. Hiç o yolu tercih etmedik. Çözüme yönelik adımlarımızı sürdürüyoruz'' şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'DE DİN EĞİTİMİ SORUNU VARDIR"
Devlet Bakanı Çelik, "Din Bilgisi ve Ahlak Kültürü dersine çocuklarını sokmak istemeyen aileler var, sadece Aleviler değil ateistler de var. Müfredatı değiştirmiş olmak sorunu çözer mi?'' şeklindeki bir soru üzerine şunları anlattı:
"Üzerine basa basa söylüyorum, Türkiye'de din eğitimi sorunu vardır. Türkiye'de bütün kesimlerin, Sünni kesimlerin de çocuklarına din eğitimi, Anayasa'da bu hüküm olmasına rağmen, din eğitimini aldıramama sorunu ile karşı karşıyadır. Bunu açıkça ifade etmemizde fayda var. Gelişmiş ülkelere bakınız, çağdaş ülkelere bakınız. O ülkelerde ebeveynin talebi doğrultusunda çocuklar din eğitimini alırken, bizim ülkemizde din eğitiminin hangi noktada olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu sorunun aşılması gerekiyor. Din eğitimi sorunu aşıldığı zaman din öğretimi sorunu sorun olmaktan çıkar, ama Türkiye'de din eğitiminde sorun yaşandığı için öğretimle eğitim karışık hala ve kimse de bunu ayırt edemiyor. Eğitimi mi konuşuyor, öğretimi mi konuşuyor belli değil. Şimdi bizim şu andaki uygulamada, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretimi vardır, pratik değildir, genel kültürdür. Biz de bu genel kültür, AİHM kararları çerçevesinde konması gereken, kuşatıcı, 73 milyonu kuşatıcı ne ihtiyaç varsa onları taraflarla görüşerek, Din Kültürü Ahlak Bilgisi kitabına koymuş bulunuyoruz."
"Yeni müfredata rağmen 'Benim çocuğum bu dersi almasın' diyen olursa ne yapacaksınız?" sorusuna Çelik, şu yanıtı verdi:
"Onlar bir müfredata baksınlar, eğer kendi karşılıklarını bulamıyorlarsa ona göre konuşsunlar. Biz onları kendimiz koymadık müfredata. Mesela Alevi, Caferi, Nusayri kesimler oturdular, 'Kitaplarda şunların yer almasını istiyoruz' dediler ve onlar kitapta yerini aldı. Nisan ayı itibarıyla bunlar baskıdan çıkacak ve 2011-2012 eğitim öğretim yılında bu kitaplar okutulacak. Alevi Caferi hiçbir kesim için dört dörtlük değildir bunlar, ama Türkiye din eğitim ve öğretimi konusunda önemli bir noktaya gelmiş bulunuyor. Önümüzdeki süreçte Anayasa değişikliği ile birlikte bu konular tümden yeni bir bakış açısı çerçevesinde ele alınacak. Biz bugün ne yapmak istiyoruz? Biz Türkiye'de din kültürü ve ahlak bilgisi kuşatıcı olsun diye, herkesi kuşatsın diye, AİHM'nin de böyle bir kararı olmasına rağmen biz de o istikamette gayret göstermemize rağmen, bugün bu kuşatıcılığı sivil örgütlerle gerçekleştiriyor olmak yanlış bir iş değil ki, doğru bir iştir.''
"Konuşmanızda cemevleri statüsü sorununu çözmek için vakıf şemsiyesinden bahsettiniz. Alevi çalıştayları nihai raporunda diğer ibadeşanelerin imkanlarından cemevlerinin de faydalanması şeklinde öneriler var. İmar planlarında cemevlerini nereye koyacaksınız? Kültür merkezi olarak geçtiği, ibadeşane olarak geçmediği için sıkıntılar yaşanıyor. Bununla ilgili yeni çözüm önerileri olacak mı?'' sorusu üzerine Devlet Bakanı Çelik, ''Bu sivil yapı çerçevesinde, yani eğer yerelden olaya bakılacak olursa seçimden sonra yapacağımız değerlendirmede, yerelde özel idareler ve belediyeler bu konuya bir çözüm üretecekler, eğer genelde bakacak olursak merkezi sivil yapılanma ne şekilde oturtulacaksa o bünye içerisinde bu maddi talepler karşılık bulacak. Burada ben bir sorun alanı görmüyorum'' diye yanıtladı.
Bakan Çelik, bir gazetecinin ''Hacı Bektaş'ta bir üniversiteden bahsediliyor" sözleri üzerine "Hayır orada bir üniversite var, isminin Hacı Bektaş olması talebi oldu çalıştaylarda, bu da görüşülebilir'' diye konuştu.
"Aşura gününün tatil günü ilan edilmesine ilişkin önerileri nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna da Çelik, tatil görüşüne karşı olduklarını, ancak önemli bir gün olarak ilan edilmesine sıcak baktıklarını vurgulayarak, ''Aşura günü, milletimizin zaten ortak bir günü. Ortak bir gün olarak değerlendirilmesi, ele alınması olabilir, ama tatil günlerimiz çok. Tatil olarak sıcak bakmıyoruz'' dedi.
Devlet Bakanı Çelik, "Alevi mahallelerine konulan örseleyici isimlerin iptal edilmesi yönünde neler yapılacak?" sorusu üzerine de geçmiş dönemlerde ön yargılara dayalı bazı isimlendirmeler söz konusuysa bunları ortadan kaldırma çalışmasını kamu görevlileri, mülki amirlerimiz tespit etmeli ve bunlar rencide etme ve yaralayıcı olmaktan çıkarmalı" şeklinde konuştu.
"Rapor doğrultusunda somut olarak en kısa sürede atacağınız adım nedir?'' şeklinde soruya Çelik, adımların atıldığını, atılmaya da devam edildiğini vurgulayarak, seçimden sonra da kalan bölümlerle ilgili ve kafalarda kalan tortuları gidermeye dönük çalışmaları sürdüreceklerini belirtti.
Faruk Çelik, "Cemevlerinin statüsüyle ilgili konu, seçimden hemen sonra gündeme gelir ve inanıyorum ki kısa süre içerisinde çözüm bulunur'' dedi.
AA
Ehl-i Beyt, 01 Nisan 2011 06:25
Yorumlar (0)