İmajımızın Kirletilmesine Müsaade Etmeyeceğiz
Gündem, 17 Ocak 2011 16:04Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Lübnan'da son günlerde yaşanan krizi değerlendirdi.
Nasrallah konuşmasında, krize çözüm bulmak için sarfedilen çabaların nasıl baltalandığını anlatırken "Şehid Refik Hariri'nin kanına elimizin bulaşmasını bir iddiayla dahi gündeme getirerek imajımızın kirletilmesine müsaade etmeyeceğiz. Direniş aleyhinde çalışan ve direnişe komplo kuranlar karşısında susmayacağız" dedi.
Nasrallah, yeni hükümeti kurmakla görevlendirilecek kişinin belirlenmesi için yarın başlayacak görüşmelerde Cumhurbaşkanı Süleyman'a "Saah Hariri" ismini önermeyeceklerini belirtti. Nasrallah "Bugünden sonra Hizbullah olarak yolsuzlukların üstünü örten, insanların sorununu çözmeyen ve direnişe karşı komplo kuran bir hükümeti kabul etmemiz imkansısdır. Hizbullah olarak bizlerin, yalancı tanıkları koruyan ve özellikle de yalancı tanıkları üreten bir hükümeti kabul etmemiz mümkün değildir" dedi.
Hariri hükümetinin düşürülmesinden sonra Amerika ve Fransa filolarının Akdeniz'e gönderildiği haberlerine işaretle Nasrallah "Onların ne filoları ne de silahları bizi korkutuyor" şeklinde konuştu.
Bakanların istifasını demokratik bir hak olduğunu savunan Nasrallah "Bakanlarımızın istifası bir demokratik hak olmasına rağmen uluslararası camianın yayınladığı beyanlarla bizleri tehdit etmesi, kınamasını sebebi nedir?" diye sordu.
Tunus'ta halkın devlet başkanı Bin Ali'ye karşı ayaklanmasını kutlayan Nasrallah "Bugün Tunus'ta yaşananlar, Lübnan halkı için de ibret olmalıdır" dedi.
Suudi Arabistan ile Suriye arasında yürütülen Lübnan girişimini her zaman için desteklediklerini ifade eden Nasrallah "Suudi Arabistan başından beri netti. Suudi Arabistan, Uluslararası Mahkeme'nin ve iddianamenin ipta edilemeyeceğini bize iletti. Bu doğru. Bunu anlayışla karşıladık. Çünkü karar, Amerika ve İsrail'in elinde. Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'ın bize yansıttığına göre girişim olumlu seyretmekteydi. Fakat Kral Abdullah'ın hastalanmasından sonra Amerika'ya gitmesi, bu girişimi zayıflattı. Görüşmeler telefonla yapılmak zorunda kaldı. Saad Hariri Amerika'dayken Suudi Arabistan, baskılardan ötürü herhangi ön bir uyarı olmaksızın Suriye'ye, uluslararası mahkeme sorununa çözüm bulmak için yürütülen görüşmelerden geri çekileceğini bildirdi" dedi.
Nasrallah, baskılara boyun eğilerek Suriye-Suud girişimine son verilmesinden sonra müttefikleriyle istişare ederek hükümeti düşürme kararının alındığını söyledi. Nasrallah "Suriye'den yanıtı aldıktan sonra muhalefet olarak toplandık ve hükümetten istifa etme kararı aldık. Fakat işler neden bu noktaya vardı. Amerika ve İsrail'in, Suud-Suriye girişimine başından beri karşı oldukları bilinmektedir. Bu girişimin, sona ermesini gözettiler. Bu girişimde önemli ilerleme olduğunu hatta anlaşma noktasına ulaşıldığını gördükleri zaman müdahil olmaya ve bu girişimi durdurmaya karar verdiler.Bu girişimin durmasının başka bir açıklaması yok. Açıklaması olan varsa sunsunlar" dedi.
Nasrallah "Başbakan Hariri ve beraberindekiler de başından beri bu girişimi istemiyordu. Hatta Amerika'ya baskı yaparak, bu girişimi durdurmasını istediler. Başbakan Hariri'nin Amerika'ya gitmesiyle Arap girişimin başı kesildi ve böylece sıfır noktasına ulaşıldı" şeklinde konuştu.
Nasrallah "Suud-Suriye girişimi sırasında Hariri'nin bizden üç talebi oldu. İki tanesi ülkemizle ilgiliydi, 1 tanesi ise Hariri'nin şahsi çıkarlarıyla ilgiliydi Hariri, yalancı tanıklar dosyasını kapatmamızı istedi. Hariri ve beraberindekiler bu girişime gönüllüce değil Suudi Arabistan'ın baskısı neticesinde katıldı. Ya da kendi istekleri doğrultusunda katıldılar ama Amerika'nın baskısı altında kalınca çekildiler" dedi.
Başından beri Lübnan'ı korumak için çalıştıklarını kaydeden Nasrallah "Biz, Lübnan'ı korumak ve Lübnanları bu noktada birleştirmek için çalıştık. Bunu, bakanlar kurulunu toplayarak yapmak istedik. Mahkemedeki Lübnanlı yargıçları geri çekmeyi, Mahkeme için Lübnan'a kesilen ödeneğe son vermeyi ve Mahkeme'yle Lübnan arasında imzalanan protokolü iptal edilmesini önerdik" dedi.
Gündem, 17 Ocak 2011 16:04
Yorumlar (0)