NTV?nin Özgündüz Röportajı (Foto)
Gündem, 07 Aralık 2010 06:55Ülkemizin önde gelen haber televizyonlarından NTV, Muharrem ayının ilk gününde Zeynebiye?den gerçekleştirdiği canlı yayında Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz ile röportaj yaptı.
NTV muhabiri, 7 Aralık Salı günü, Halkalı Zeynebiye Camii önünden gerçekleştirdiği yayında çeşitli konularda Özgündüz’e sorular sordu. İlk soru Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Aşura Matem Merasimi’ne ilk kez katılacak olmasını Caferilerce nasıl karşılandığıydı. Özgündüz, başbakanımızın katılacağını bildirmesini camiamız arasında büyük bir heyecan sevinç yarattı belirterek
“Özellikle son günlerde dünya gündemine düşen birtakım şeylerin olduğu bir dönemde, ülkemizde birtakım ülkelerin, bölge ülkeleriyle aramızdaki ilişkileri bozmaya yönelik isteklerinin olduğu dönemde bu, çok çok daha büyük bir anlam kazandı.
Sayın başbakanımızın halkıyla birlikte, halkının milletinin duygusuna kültürüne katılması, onların arasına gelmesi, onlarla beraber o matemi yaşaması önemlidir. Geçen seneki mesajlarında da Aşura Günü için “Bu bütün ülkemizin yasıdır, bu ülkemizin acısıdır bizi birbirimize bağlayan en önemli unsurlardan birisidir.” demişlerdi. Neticede Hz. Peygamberin torununun yasından bahsediyoruz. Peygamber hepimizin peygamberi olduğuna göre peygamberimizin yas tuttuğu bir günde bizim de milletçe devletle el ele yan yana olmalıyız. İşte bu özlenen şeydi. Hakikaten devletle milletin bu kadar iç içe olması, yan yana olması, barışık olması ve kimseyi, hiçbir kesimi ötelemeyen bir devlet, ötekileştirmeyen bir devlet anlayışı, bir hükümet anlayışı; bu hakikaten özlenen bir şeydi.” dedi.
Röportajın devamında geçen seneki Aşura töreninde değinen NTV muhabiri Özgündüz’ün Aşura mesajlarındaki Caferi toplumunun beklentilerine, din dersi kitaplarına değinerek bu konuda başbakanın gelişiyle bir gelişme olup olmayacağını sordu. Din dersi kitaplarıyla ilgili çalışmaların içinde olduğunu ifade eden Özgündüz, bu çalışmaların Caferi, Alevi, Nusayri toplumlarının görüşlerinin yansıtılması, dini bakışlarının aktarılması sonucununda ortaya çıkan taslağın sayın bakanımız Faruk Çelik’e teslim edildiğini söyledi:
“Umut ediyorum ki birkaç hafta içinde bu taslak dizayn edilip tekrar komisyona sunulup onay alındıktan sonra basılacak ve seneye 2011–2012 öğretim yılı içinde okullarda okutulacak. Fakat genel olarak camiamızın beklentileri noktasında sayın başbakanımıza camilerimizle ilgili konularda, TRT yayını gibi konularda arzlarımız olacaktır.
Çünkü biliyorsunuz 1998 veya 1999 da camiler konusunda yeni yasalar çıktı. Camilerin mülkiyetiyle ilgili yasalar da taslak halinde bekletiliyor ve o çıkarsa biz daha çok mağdur oluruz. Efendim, camiamızın inançları bakımından mesela her hafta TRT’mizde yapılan din içerikli programlarda bu camianın da perspektifinden dini değerlendirmelerin yapılması uygun olur. Çünkü toplumumuz birbirini tanıdıkça aslında birbirimizden pek de farkımız yokmuş bunu anlayacağız. Dolayısıyla kimse içimize fitne fesat sokma fırsatı bulamayacak, o kapıları kapatmış olacağız. Ülkemin en çok ihtiyaç duyduğu şey budur.
Ülkem üstünde oynanan oyunlar bizi mezhebi bakımdan, etnik bakımdan, coğrafi bakımdan birbirimizden öteki beriki gibi bir çekişmenin içerisine sürüklemeye çalışıyorken bu noktada sayın başbakanımızın burada bizi onurlandırması çok anlamlıdır. Bizim bu tür şeylerin kapısını kapatmamız lazım, düşmana bu noktada veya ülkemizi çekemeyenlere bu noktada kapıları kapatmamız gerekir. Bu da işte bu tür törenlerle olacak. Toplum birbirini tanıyacak tanıştıkça da kaynaşacak. Kimse öteki diye görmeyecek birbirini. Biz, hepimiz biriz, farklı içtihatlarda da olsak bu geminin yolcularıyız, bu bayrağın altındayız, bu milletin bir parçasıyız. Bunu anladıkça düşmanın bizim aramıza fitne sokmasını da önlemiş olacağız. Bizim bu açılardan beklentilerimiz vardır. Bunlar da devletimizin, milletimizin, ülkemizin hayrına olan şeylerdir. Biz o noktada devletimizin bekasına, milli birliğimize, toprak bütünlüğümüze zarar verecek hiçbir talebimiz olmaz. Bilakis onda var olan sebatlarımızdan hayatımızdan bile bu uğurda, bu değerleri koruma uğruna geçebiliriz.
Birbirimizi iyi tanıdıkça düşman olmadığımızı, kardeş olduğumuzu göreceğiz. Kültürümüzdeki bazı farklılıklar, renklerimizdir, zenginliğimizdir, güzelliğimizdir. Farklı düşüncelerin bir arada yaşayabilme olgunluğunu geliştirmek durumundayız. Böyle yaptıkça Türkiye dünyaya örnek olacak ve Türkiye bunu yapmak durumunda. Türkiye aşiret devleti olmadığına göre, geleneği olan ve dünyaya ders verme konumundadır. Dünyayı asırlarca yönetmiş bir ecdadın varisi olarak bu tür güzel örnekleri sunmak da Türkiye’ye düşer tabi ki.”
Gündem, 07 Aralık 2010 06:55
Yorumlar (0)