Iğdırlı Gazeteciler Özgündüz ile Görüştü (Foto)
Zeynebiye, 21 Kasım 2010 17:35Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz'ün Iğdır ziyareti basın mensuplarının da gündeminde yer aldı.
Gadir Hum Bayramı programına katılmak üzere Iğdır'a giden değerli liderimizi kaldığı otelde ziyaret eden TRT Iğdır Muhabiri ve Anadolu Ajansı Iğdır Temsilcisi Serdar Ünsal ile Yeşil Iğdır Gazetesi Müdürü Cabbar Şıktaş, Özgündüz ile röportaj yaptılar.
Alevi açılımı, Türkiyeli Caferilerin sorunları ve talepleri, açılım çerçevesinde Caferiler ne istiyor sorularını cevaplayan Özgündüz, “Bakan bey bizden din dersleri kitaplarında yer alacak olan bilgileri istediler. Biz Caferiler olarak din dersleri kitaplarında yer alacak olan bilgileri Caferi mezhebinin özelliklerini yazıp teslim ettik. Bir aksilik olmazsa 2011-2012 öğretim yılında din dersi kitaplarında yer alacak. Alevilik ve Caferilik konularına bizim hazırladığımız bilgiler komisyonca değerlendirilip kitaplara konulacak. Bu konuların başında Ehlibeyt nedir? 12 imam kimdir? Fıkıh konuları, namaz kılmak, abdest almak gibi konular yer alıyor." dedi. “Bu açılımda Aleviler ne istiyor dersek” diyen Özgündüz, "bir kere Madımak olayı vardı Bakan bey halletti. Cem evlerinin Statüsü konusu var. Alevilerin isteği Cem evlerine ibadeşane statüsünün verilmesidir. Tanınmasıdır. Bu konuları hükümet diyanet işleri başkanlığına soruyor. Diyanet işleri başkanlığında statüsü açısından cevap veriyor. İbadet yeri camidir diyor. Bu şekilde bir yere varılmaz. Cami cemaatin toplandığı yerdir. Cem evi de aynıdır. Değişen bir şey yoktur. Türban olayını nasıl çözüyorlarsa bunu da çözebilirler. Biz camilerimizi kendimiz yaptık. Ne oldu diyanet kendi paramızla yaptırdığımız camilerimizi elimizden almak istiyor. Bu ibadetlere dokunulması demektir ki biz buna kanunlar çerçevesin de izin vermeyiz, müsaade etmeyiz." şeklinde konuştu. Caferiler ne istiyor sorusunu ise şu şekilde cevaplayan Özgündüz şunları söyledi: "Devletin Diyanet işleri başkanlığına bütçeden verdiği %2 lik paydan hakkımıza düşeni istiyoruz. Bu bizim yıllardır verilmeyen hakkımız. Din hizmetlerine bütçe ayrılıyorsa bu konuda bizimde hakkımız var. Çünkü genel bütçe hepimizin müşterekidir. TRT, hepimizin ortak müşterekidir. Orada dini bir program yapılıyorsa benim de payıma düşen verilmelidir. Yapılacak olan programlarla Caferilik anlatılabilir. İnsan oğlu birbirini tanıdıkça birbirine düşman olmadan tanış olacak beraber kardeşçe yaşanacak. Bunları bir zenginlik olarak görecek düşmanca yaklaşmıyacak.Diyanet işleri başkanlığı kendi hiyerarşisi içinde bir yapılanma içerisindedir. Bu yapılanma içinde bizlerde bağımsız olarak yer alabiliriz. Bir kürsü kurulabilir. Eş başkanlık gibi bir oluşum olabilir. Fakat Diyanet işleri başkalığına bağlı olmaksızın emir almadan faaliyetini sürdürebilir, din hocasını yetiştirebilir. Bağlı olursak zamanla Caferiler asimile olabilir. Diyanet işleri başkanlığı gibi Başbakanlığa bağlı kanunlar çerçevesinde oluşum yapılabilir. Burada kurulacak olan çalışmalarla yıllardır söylenen "şuraya bağlı şuradan buradan okuyorlar gibi laflarda ortadan kalkabilir." Bütçeden payımıza düşeni alabiliriz. Biz sadaka istemiyoruz. Verdiğimiz vergilerden hakkımıza düşeni istiyoruz. Diyanet işlerine para ayırıyorsan bizimde Alevilerinde hakkına düşeni verebilmelisin. Bugün Caferiler hacca giderken iki kez para ödüyor. Bir Diyanet işleri başkanlığına, diğeri ise kendi din hocasına, şöyleki Caferi hocaları da hacca gitmek için başvuruda bulunuyor. Çıkıyorsa gidiyor. Caferilere inançları doğrultusunda hac ziyareti yapılıyor. Hoca bulamayanlar da oradaki başka ülkelerin hocalarından yardım isteyerek ibadetini yapıyor. Bir noktada zorla başka ülkelerin kucağına birilerinin eliyle Caferiler itilmiş oluyor. Hâlbuki Caferiler kendi hocalarıyla hacca gitse bunlar olmayacak. Bunun için diyoruz ki aynı statü içinde Diyanet işleri başkanlığı bünyesinde eş başkanlıklı bir statü geliştirilebilir. Kimsenin kimseye hükmetmediği bir sistem kurulabilir. Caferiler, Aleviler burada mezhepleriyle ilgili olarak inançlarını yaşayabilirler dışarıya bağlı sözleri de ortadan kalkar. Diyanet işleri başkanlığı emrinde değil yanında Kendi hiyerarşimizi oluşturabiliriz. Camilerimizin Diyanet işlerine devredilmesi ve bağlanması konusunda bir tasarı hazırlanıp meclise sunuldu. Daha geçmedi. Duruyor. Böyle bir yasa 28 Şubat sürecinde hazırlanıp sunuldu. Fakat gerçekleşmedi. Şimdi de geçmeyeceğine gerçekleşmeyeceğine inanıyoruz. Milletvekillerinin kendi paramızla yaptığımız mülkiyeti bize ait olan camilerimizi elimizden alacak olan bir taslağa evet oyu vermeyeceğine inanıyoruz."
Özgündüz, Bakan Çelik'ten yurt içinde üniversite dahil olmak üzere dini eğitim yapabilme, din görevlisi ve eğitimcisi yetiştirebilme fırsat ve imkanının verilmesini talep ettiklerini de ifade etti.
Zeynebiye, 21 Kasım 2010 17:35
Yorumlar (0)