Vahabiler, Kafkaslar'ın ardından Balkanlar'da...
Analiz, 26 Ekim 2010 06:28Bosna katliamına neredeyse yalnızca İslam dünyasının tepki göstermesinin ardından Balkanlar'da yeniden oluşan siyasi dengeler ortamından yararlanan Vahabiler çeşitli bölgelerde etkili oluyorlar.
Balkanların siyasi haritasının savaşlarla yeniden belirlenmesinden 10 yıl sonra, bölgede radikal İslam’ın büyüyen etkisiyle ilgili kaygılar artıyor.
Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri ve Vahabi İslam’ın misyonerleri Bosna’dan Kosova’ya bölgede ülkelerine büyük miktarlarda paralar akıtıyor. Paranın hedefinde ise fakirlik, işsizlik ve yolsuzluğun pençesindeki genç nüfus bulunuyor.
Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da, işçi sınıfının yaşadığı bir mahallede bulunan Kral Fahd Camii dev boyutlarıyla göze çarpıyor. Bosna Savaşı’ndan sonra Suudilerin finansmanıyla 30 milyon dolara mal olan yaklaşık 820 metrekarelik caminin Ortadoğu’daki camileri hatırlatan tarzının, Osmanlı İmparatorluğu’ndan miras kalan mütevazı taş yapılarla oluşturduğu karşıtlık dikkat çekiyor.
Bosna’da bugün Suudi etkisinde birçok hayır kuruluşu var ve bu kuruluşlar İslam’ın aşırı muhafazakar akımlarından biri için 150 civarında cami inşa etti. Ancak 11 Eylül saldırılarından sonra Saraybosna hükümetinin düzenlediği operasyonlarda 14 hayır kuruluşu kapatıldı.
Batılı istihbarat kaynakları, geçmişte ılımlı İslam anlayışıyla bilinen Bosna’daki Müslüman cemaatlerinin günden güne bu camilerin de kontrolünü ele aldığını belirtti. Saraybosna İslam Çalışmaları Fakültesi’nden Profesör Ahmed Alibasiç, “Bosna’da yabancı etkisindeki siyasi İslam’ın etkisi zayıflıyor” dedi.
“İnsanlar geri dönüyor, ‘Geri dönüp kendi geleneksel din anlayışımızı değerlendirmeliyiz’ diyor” diyen Alibasiç, Bosnalıların dinin kişisel bir mesele olduğu inancını benimsediğini belirtti.
Komünizm sonrası geçiş dönemi ve küresel ekonomik krizin sancılarını yaşayan Balkanlar’ın genelinde böyle bir korku söz konusu. İşsizliğin yüzde 45’lere ulaştığı Kosova riskin en büyük olduğu ülkelerden biri.
Bağımsız basın kuruluşu Koha Medya’nın sahibi Flaka Surroi, “Son 10 yılda Suudilere ait paranın ciddi anlamda ülkeye girişine şahit olduk” dedi.
“Camiler inşa ettiler, aynı zamanda kendi dogmalarını ve ideolojilerini de getirdiler. Toplumdaki en fakir insanları belirlediler. Her ay düzenli maaş vermeyi teklif ettiler” diyen Surroi, bu parayı alan kişilerin söz konusu ideolojinin kontrolüne girip başını kapattığını belirtti.
Kosova’nın başkenti Priştina’da bulunan Hasan Bey Camii Suudilerin finansmanıyla inşa edilmiş yepyeni bir ibadeşane. Cuma namazlarında çoğunluğu gençlerden oluşan sakallı erkekler ve başörtülü kadınlar camiyi dolduruyor. Ancak yabancı muhabirlerle konuşmaktan pek hoşlanmıyorlar.
Kosova’da yeni kurulan ve yolsuzlukla mücadele edip hukukun üstünlüğünü ülkede yerleştirmeyi hedefleyen reform yanlısı bir siyasi partinin kurucularından Ilir Deda, “Kurumlar bu meseleyle başa çıkamadı. Radikal İslam orta ve uzun vadede Kosova için en büyük tehlikelerden biridir çünkü toplumumuzun yapısını değiştirmeyi amaçlıyor” dedi.
Deda geçtiğimiz onyılda, Ortadoğulu vakıfların Kosova’da 800 milyon dolar yatırım yaptığını belirterek, ülkesinin ilerlemesi için bu bağlantıların koparılması gerektiğini söyledi.
Analiz, 26 Ekim 2010 06:28
Yorumlar (0)