Lübnan'da Son Gelişmeler
Gündem, 06 Ekim 2010 17:54Suriye yargısı, Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri cinayeti konusunda yalancı tanıklıkta bulunan 33 kişi hakkında tutuklama kararı çıkarırken Hizbullah'tan da bir açıklama geldi.
Refik Hariri cinayeti konusunda yalancı tanıklıkta bulundukları anlaşılan şahısların verdiği ifadeler sebebiyle 4 yıl cezaevinde tutulan Lübnan İç Güvenlik Servisi Başkanı General Cemil es-Seyyid ve üç güvenlik yetkilisi, bir bildiri yayımlayarak Suriye yargısının Refik Hariri cinayeti konusunda yalancı tanıklıkta bulunan 33 kişi hakkında tutuklama kararı çıkardığını açıkladı.
Suriye yargısının yalancı tanıklıktan dolayı hakkında tutuklama kararı çıkardığı 33 kişi arasında bazı Lübnanlı yetkililerle yabancılar da yer alıyor.
Cemil Seyyid tarafından yapılan açıklamada Şam’daki yüksek mahkemenin hakkında tutuklama kararı çıkardığı kişiler arasında Refik Hariri cinayeti dosyasına ilişkin ilk soruşturmayı başlatan Alman Savcı Detlev Mehlis’ten başka Lübnan emniyet müdürü, emniyet müdür yardımcısı ve Lübnan başsavcısı da yer alıyor.
Suriye, Hariri cinayeti konusunda yalancı tanıklıkta bulunan 33 kişi hakkında tutuklama kararı çıkarıldığına ilişkin haberleri henüz resmen teyit etmezken, Cemil es-Seyyid yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletlerin yaptığı soruşturmanın yalancı tanık ifadelerine dayalı olarak başlatıldığını ve cinayet konusunda Suriye ile Lübnan’daki Suriye yanlılarının suçlanmasının hedeflendiğini söyledi.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, konuyla ilgili yaptığı son açıklamasında BM tarafından oluşturulan uluslar arası mahkemenin Refik Hariri cinayeti konusunda Hizbullah’ı suçlamaya çalıştığına dikkat çekerken, Refik Hariri’ni oğlu ve Lübnan Başbakanı Sa’d Hariri, babasına yönelik suikast konusunda Suriye’ye yönelik suçlamaların siyasi olduğunu açıklamıştı.
Daha önce Lübnan başbakanlığı yapmış olan Refik Hariri, yapılacak seçimlerde yeniden başbakanlığa aday olmuş; ancak 2005 yılının şubat ayında düzenlenen bombalı saldırıyla beraberindeki 22 kişiyle birlikte öldürülmüştü.
Cinayetin ardından Birleşmiş Milletler tarafından görevlendirilen Alman Savcı Detlev Mehlis, Lübnan İç Güvenlik Servisi Komutanı General Cemil es-Seyyid’le birlikte o dönemde güvenlik teşkilatında görev yapan dört üst düzey güvenlik yetkilisini tutuklatmış; ancak Lübnanlı dört güvenlik yetkilisi dört yıl cezaevinde tutulduktan sonra 2009 yılında yeterli kanıt olmadığı gerekçesiyle uluslar arası mahkeme tarafından serbest bırakılmıştı.
Hizbullah: Hiç Kimse Korktuğumuzu Sanmasın!
Hizbullah’ın Siyasi Meclis Başkanı Seyyid İbrahim Emin Seyyid, “Ülkede gündeme gelen bir çok dosya sebebiyle Lübnan, hiç hesapta olmayan gelişmelere ve günlük hadiselere şahit olacaktır. Bu dosyaların başkaları üzerinde olumsuz yansımaları olurken Hizbullah ve müttefikleri için olumlu etkileri olacaktır” dedi.
Seyyid, “ Bölgede gerçekleştirilmeye çalışılan tüm tehditler ve darbe girişimleri Amerika’nın Irak’ı işgal projesinin başarılı bir şekilde yürütülmesine dayalı çabalardı. Çünkü onlar bu ülkeyi işgallerinin başarılı bir şekilde gerçekleşeceğini zannediyorlardı” dedi. Lübnan’da olanların Irak ve Afganistan’da yaşanan olayların neticesi ve etkileri olduğuna dikkat çeken Seyid İbrahim, 14 Mart İttifakı olarak bilinen grubun tüm ittifaklarını, anlaşmalarını, kayıtlı ve kayıt dışı tüm sözleşmelerini bu esas üzerine inşa ettiğinin altını çizdi.
Hacı Muhammet Favaz ve Hacı Muhammet El-Cevat isimli mücahitlerin Zukak Balat Mescidi’nde şehit edilmelerinin 40. Yılı münasebetiyle bir konuşma yapan Seyid İbrahim, direnişin bugün gücünün zirvesinde olduğunu, siyasi anlamda da güçlü olduğunu belirterek “Amerika ve İsrail’i durduracak hiçbir güç yok! Ne kamuoyu, ne Güvenlik Konseyi ne de Birleşmiş milletler, İran, Suriye veya Lübnan’a yönelik başlatılacak bir saldırıyı engelleyebilecek durumda. Eğer Amerika ve İsrail’in yeterli gücü ve imkanları olsaydı bunu çoktan yapmıştı” şeklinde konuştu.
Seyit İbrahim şöyle devam etti: “Hiçkimse bizim korktuğumuzu zannetmesin! Açılan tüm dosyalarda bizim tutumumuz, siyasetimiz, direnişimiz ve yüksek sesle karşı koyuşumuz, bunların hepsi, 5 yılı aşkın bir zamandır ülkeyi yıkıma sürükleyen bir gruptan ve bu grubun yanlış politikalarından Lübnan’ı kurtarmak içindir. Çünkü bunlar yalnızca uluslar arası mahkeme ve soruşturmalarda yalancı şahit değil, aynı zamanda ülkemiz ve milletimiz aleyhine konuşan yalancı şahitlerdir. Bunların Lübnan’da siyasi bir geleceği yoktur.”
Bu grubun şimdi tam bir siyasi yetersizlik ve başarısızlık örneği sergilediğini belirten Seyid İbrahim, “ Çünkü onlar halklarının ve temsil ettikleri kitlelerin karşısına gerçeklerle çıkmıyorlar. Ucuz siyasi kazançlar elde etmek için devamlı olarak mezhep çatışmalarını kışkırtmaya çabalıyorlar” şeklinde konuştu.
Gündem, 06 Ekim 2010 17:54
Yorumlar (0)