Kafkasya'yı Radikal Değişimler Bekliyor
Analiz, 26 Ağustos 2010 06:29Rus haber ajansı Rosbalt'ın 24 Ağustos 2010 tarihli internet sayfasında, Michigan Üniversitesi Tarih Fakültesinden Gerard Libaridian ile yapılan mülakatta çarpıcı tespitlerde bulunuldu.
SORU: Size göre bugün Kafkasya'da güç dengeleri ne şekilde değişiyor?
LIBARIDIAN: Şu an Kafkasya'da gelişen ve gittikçe güç toplayan şu önemli süreçleri belirtmek isterim. Birincisi, Irak ve Afganistan'daki iki gerçek, Pakistan ve Yemen'deki farazi ve İran ve Kuzey Kore'deki potansiyel savaşlarla, ayrıca içi ekonomik ve sosyal krizle yıpranmış ABD'nin tutumu.
Bu şartlarda Washington'un gücünü Kafkasya'ya tam anlamıyla yansıtma imkânı yok. Bölgede çalışma için kaynak olmadığından ve bu bölgeyi dikkat merkezi hâline getirme imkânı olmadığından ABD son zamanlarda Kafkasya'daki emellerinin sayısını ve kapsamını, daraltarak, adım adım gözden geçirmeye başladı.
İkinci süreç, ekonomik ve stratejik nüfuzunu pekiştirme ümidiyle bölgede ağır ağır ve doğru bir şekilde çalışan Rusya'nın hızının artması. Üçüncüsü, Ankara'yı millî menfaatlerinin tespiti arayışında nasıl bir dış politika izlemesi gerektiği konusunda Washington'dan ve Avrupa'dan gelen talimatlardan daha az bağımlı hâle getiren Türk dış politikasındaki rota değişikliği.
Bütün bunlar dikkate alındığında, bütün bu süreçler mantıklı bir sonuca ulaştığı zaman Kafkasya'daki durumun bugünkünden çok farklı olacağını anlamamız lazım.
SORU: Türkiye her şeye rağmen İsrail ve ABD ile ilişkilerini koparırsa ve dış politikasında köklü bir değişiklik yaparsa bunun Kafkasya için sonuçları neler olur?
LIBARIDIAN: Dediğim gibi Türkiye, kendi dış politikasını değiştirmeye başladı. Ancak İsrail ve ABD ile ilişkilerinde hasıl olan gerginliğin kaynama noktasına ulaşacağını sanmıyorum. En azından, bana öyle geliyor ki ilişkilerin koparılması, Ankara tarafından başlatılan değişikliklerin nihai amacı değil. Ankara'nın başka amaçları var. Ancak Türkiye'nin menfaatlerinin ve gücünün Kafkasya'daki izdüşümü ancak Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirdiği zaman değişecek.
Türkiye'nin dış politikasındaki her türlü dönüşün, bölgedeki Rus varlığına ters düşmediği müddetçe, bir anlamı olduğunu da eklemek lazım. Bugün Ankara'nın Gürcistan ile iyi ve Azerbaycan ile muhteşem ilişkileri var, bu önemli bir nokta.
SORU: Türkiye'nin Azerbaycan ile imzaladığı stratejik anlaşma ne kadar önemli?
LIBARIDIAN: Bu anlaşma sadece, şu anki şeklinde yıllardır zaten süren ilişkileri pekiştiren bir adımdı. Dahası Bakü ve Ankara arasında, Türkiye ile Ermenistan arasında protokollerin imzalanmasıyla, Azerbaycan'da bir vakit Türkiye'nin Dağlık Karabağ meselesinde Azerbaycan'ı eskiden olduğu gibi desteklediğinden şüphe duyulmaya başlandığında karşılıklı bir sınama yapılmış oldu.
Ancak bana göre, bu tür zorluklar iki ülke arasındaki ilişkilerin olağan gelişiminin bir bölümü. Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde karşılaşılan zorluklar da az değil, hatta millî hırslarda ayrılıklar da yaşandı ki bu da normal bir durum.
SORU: Kafkasya'nın bugünkü yapısında Ermenistan'ın rolü hakkındaki değerlendirmeniz nedir? Erivan'ın, durumu etkileyebilecek manivelaları var mı?
LIBARIDIAN: Ne yazık ki Ermenistan'ın bölgedeki rolü küçülüyor. Son on yılda hükûmet, ülkenin bölgedeki veya uluslararası arenadaki rolünü ve nüfuzunu artırmak için hiçbir şey yapmadı. Ancak Erivan uluslararası ilişkilerde, Azerbaycan ve Türkiye ile sorunlarını çözene kadar yapıcı ve ciddi bir konuma güvenmemelidir.
Bu problemlerin varlığı Ermenistan'ı dış faktörlerin etkisi altına alıyor ki bu da dış politikanın tamamen felç olmasına neden oluyor ve sonuç olarak Ermenistan'ı seçme imkânının olmadığı bir duruma sokuyor.
Analiz, 26 Ağustos 2010 06:29
Yorumlar (0)