Hizbullah'ı Yok Etmek Bir Hayaldir!
Gündem, 02 Nisan 2010 17:26Hizbullah genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Refik Hariri cinayetiyle ilişkilendirerek Hizbullah?ın imajını bozacağını düşünenlerin sadece bir kuruntu içinde olduklarını söyledi.
el-Menar televizyonunda bir programa konuk olan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Refik Hariri cinayetini soruşturan uluslar arası mahkemenin Hizbullah’a mensup bazı yetkilileri sadece tanık sıfatıyla dinlediğini ve mahkemeden şu ana kadar Hizbullah’a yöneltilmiş bir suçlama bulunmadığını söyledi.
2008 ve 2009 yıllarında Refik Hariri cinayetiyle ilgili mahkemenin bazı Hizbullah yetkililerini tanık sıfatıyla davet ettiğini, ancak son birkaç hafta içerisinde bu sürecin geliştirilerek aralarında Hizbullah’ın kültür işleri sorumlusuyla Filistinlilerle ilişkilerden sorumlu koordinatörünün de bulunduğu üst düzey Hizbullah üyelerinin mahkeme savcısına ifade vermek için çağrıldığını söyledi.
Şimdiye kadar tüm Hizbullah mensuplarının mahkemeye tanık sıfatıyla çağrılmasına rağmen yalnızca İsrail rejimi şeflerinin Hariri cinayetiyle ilgili olarak Hizbullah yetkililerine suçlamada bulunduğunu belirten Seyyid Nasrullah, “Bu mesele 2006 yılında Fransız Le-Figaro, 2007’de Kuveyte ait es-Siyase, 2009 yılında da Alman Speigel gazetelerinde söz konusu edildi. Bunlar kurdukları senaryolara Hizbullah’ı bu konuda suçlamaya çalıştılar; ama bunlar sadece birer medya propagandası ve yeni bir şey de değil” dedi.
Bu konuda Hizbullah’a yönelik suçlamaların iki yoldan yapıldığını belirten Nasrullah, bazılarının bu cinayette Hizbullah’ın bazı diğer gruplarla birlikte rol aldığını, bazılarının ise Hizbullah’a mensup kişilerin bu cinayeti işlediğini söylediğine dikkat çekti ve bunların tümünün birer medya propagandası olmaktan başka bir değeri olmadığını söyledi.
Soruşturma gizlilik içerisinde sürdürülsün
Hariri cinayetini soruşturan mahkemenin çağırdığı kişiler arasında Hizbullah’a mensup yetkililerin bulunduğuna dair haberlere açıklık getiren Seyyid Nasrullah, “Çağrılan kişiler arasında kültür işlerinden sorumlu bir kardeşimiz ile Filistinli cihadi gruplarla ilişkilerden sorumlu bir kardeşimiz bulunuyor. Uluslar arası mahkemenin soruşturması bizi ilgilendirmiyor. Biz ifadelerine başvurulan kişilerin isimlerini yakın bir gelecekte açıklamayacağız; ama uluslar arası mahkemenin de soruşturmasını gizlilik içerisinde yapması gerekiyor” dedi.
Uluslararası mahkemenin şimdiye kadar Hizbullah’a mensup veya Hizbullah’ın dostu olan 12 kişinin ifadesine başvurduğunu ve şimdi de altı kişiyi daha dinlemek istediğini belirten Seyyid Hasan Nasrullah, Refik Hariri cinayeti ile ilgili olarak Hizbullah’ı suçlamak için üç senaryonun söz konusu olduğunu ifade etti.
Hizbullah’ı suçlamak için üç senaryo
Direniş’in bugün her zamankinden çok daha fazla bölge dengelerinde etkili olmasından dolayı her zamankinden çok daha fazla hedef haline getirildiğini belirten Seyyid Nasrullah, Hizbullah’a hariri cinayeti ile ilgili yapılan suçlamaların siyasi olduğuna dikkat çekti.
Hizbullah’ı suçlamak için söz konusu edilen birinci senaryoda uluslar arası soruşturma komisyonunun bazı siyasi kişilerin ortaya attığı faraziyelere göre hareket etmesinin bulunduğunu belirten Seyyid Nasrullah, ikinci senaryonun kehanete dayalı suçlamalardan oluştuğunu üçüncüsünün ise soruşturma komisyonundan bazı siyasilere ve basına sızdırılan bilgilere dayandığını ifade etti ve üçüncü senaryodan savcılık bürosunun sorumlu olduğunu söyledi.
Refik Hariri cinayeti ile ilgili olarak yapılan suçlamalarla İmad Muniye’nin imajının bozulmaya çalışıldığına dikkat çeken Nasrullah, “eğer birileri bu şekilde Hizbullah’ı ortadan kaldırabileceğini düşünüyorsa hayal görüyor” dedi.
Uluslararası Mahkemeye Uyarı
Hizbulah Genel Sekreteri Seyid Hasan Nasrullah, Hariri cinayetini soruşturan mahkemenin mesleki profesyonelliğe uygun davranmadığını belirterek “Eğer mahkeme tarafından sızdırılan bilgiler, Hizbullah’ı yıpratmaya dönük bir nitelik kazanacak olursa o zaman başka bir tutum takınırız” dedi.
Hariri cinayeti konusundaki suçlamaların siyasi olduğunu vurgulayan Nasrullah, Hizbullah’ın kendisine yönelik saygısızlığı kabul etmeyeceğini hatırlatarak “Hariri cinayetini soruşturan komisyonla ilgili çekincelerimiz var. Bu komisyon işini profesyonelliğe uygun bir şekilde yapmadı. Halbuki Hariri cinayetiyle ilgili tüm senaryoları dikkate alması gerekirdi. Fakat onlar Hariri cinayetinin başından beri tek bir faraziye üzerinde durdu. Suriye’yi ve Lübnan ordusuna mensup dört seçkin subayı suçladı; daha sonra da bunun yanlış olduğunu anladı” diye konuştu.
Bu cinayetle ilgili olarak İsrail faktörünü göz ardı edenlerin bizzat Refik Hariri’ye hakaret ettiğini belirten Seyyid Nasrullah, “Şu an kimse Hariri cinayetinin sanığı Hizbullah’tır demiyor; ama eğer uluslar arası mahkemeden sızdırılan bilgiler Hizbullah’ın imajını bozmaya yönelik bir nitelik kazanmaya başlarsa biz de başka türlü bir tutum alırız. Şimdi uluslar arası komisyona süreci doğru ve dürüst bir şekilde yürütmesi için fırsat veriyoruz” dedi.
ABD ile Lübnan polisi arasında yapılan anlaşma
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, programda ABD büyükelçiliği ile Lübnan iç güvenlik servisi arasında yapılan anlaşmaya da değinerek ABD’nin Lübnan polisine yaptğı 50 milyon Dolarlık yardımın şartsız ve karşılıksız olmadığını savundu ve ABD’nin Beyrut büyükelçiliğinin bu anlaşmayla Lübnan polisini satın aldığını söyledi.
ABD büyükelçiliğiyle yapılan anlaşmanın gözden geçirilmesinden veya tamamen lağvedilmesinden başka bir yol olmadığını belirten Nasrullah, “Aldığımız haberlere göre Polis Müdürü Eşref Rifi, ABD büyükelçiliğine mektup göndererek anlaşmanın tadil edilmesini istemiş. Ancak ben Başbakan Saadeddin Hariri ile Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman’ın bu meseleyi bakanlar kurulunun gündemine getirmesini ve çözmesini öneriyorum. Çünkü bu anlaşmada Hizbullah’tan bir terör örgütü olarak söz eden tehlikeli hususlar bulunuyor” dedi.
İsrail savaş kararını gözden geçirdi
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, bir süre önce yoğun savaş tehditlerinde bulunan İsrail’in Şam’da İran ve Suriye cumhurbaşkanlarıyla kendisinin katıldığı toplantıyı gördükten sonra savaş kararını gözden geçirmek zorunda kaldığını söyledi.
İsrail ile Lübnan arasında yeni bir savaş ihtimali konusunda değerlendirmelerde bulunan Seyyid Nasrullah, “Ben bugünkü sükunetin fırtına öncesi sessizlik olduğunu söylemek istemiyorum; ama İsrail şu an ne sava ne de barış kararı alabilecek güçte değil. İsrail şu an biz dar boğazda bulunuyor ve ancak kendisine zafer garantisi verilirse yeni bir savaş isteyebilecektir” dedi.
Konuşmasının sonunda Lübnan ulusla diyaloguna ve İlerici Sosyalist Parti Lideri Velid Canbolat’ın Suriye ziyaretine de değinen Seyyid Nasrullah, Lübnanlı siyasi gruplar arasında yapılan diyalog toplantılarının Lübnan’ın lehine olduğunu ve ülkeye huzur getirdiğini belirtirken, Canbolat’ın Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’le yaptığı görüşmenin de hem Lübnan’ın hem de Suriye’nin çıkarına olduğunu söyledi.
Gündem, 02 Nisan 2010 17:26
Yorumlar (0)