Özgündüz'ün 2008 Gadir Hum Konuşması
Ehl-i Beyt, 07 Aralık 2009 21:17Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz'ün geçtiğimiz yıl Antakya'da düzenlenen Gadir Hum Bayramı'nda yaptığı konuşmanın tam metni
Hataylı bunu yapıyor. Yine aykırı konuşarak diyorum ki, Hatay’da Ali dostları, bildiğim kadarıyla en kalabalık ve nüfus sayısı en fazladır. Başkalarının çoğunlukta olduğu illerde de bu kadar güzellik yaşanabiliyor mu? Yani başka dinler veya mezheplerin çoğunlukta olduğu yerlerde, kendilerinden sayıca az olanlara karşı bu kadar hoşgörü ve kardeşlik yaşatabiliyor mu? Bu tesadüfi değildir. Hatay korkusundan böyle yapmıyor. Hatay, Kerbela ve Necef kültürü almıştır. Kerbela’da yatan Hüseyin’in, Necef’te yatan Ali’nin kültürünü almıştır. Orada nüfusun yüzde 65’ini teşkil eden Ehlibeyt dostları, bir milyon gençlerini öldüren Saddam’a rağmen, Saddam diktatörlüğü yıkılmasına rağmen, onların yerine kim olsaydı, orada kan su yerine akardı ama orada onlar Ali’nin mezarına bomba konmasına rağmen, liderlerine terör saldırısı yapılmasına rağmen metanetlerini koruyup kardeş kanı akıtmadılar.
Ülkemize gelince, biz Ehlibeyt dostlarıyız, Ali mektebinde yetişmiş, Kuran’ı Ehlibeyt’le anlayan, Ehlibeyt’i Kuran’la anlayan bir camiayız. Peygamberin garantisi vardır, Kuran’la Ehlibeyt’i birbirinden ayırmadan temessük edenler yanlış yapmazlar. Ülkemiz bizim için
değerli, milli birliğimiz bizim için değerli, Mustafa Kemal'in öncülük ettiği laik demokratik sosyal hukuk devleti olarak bu cumhuriyet bizim için değerlidir. Hiç kimse sahip çıkmasa dahi biz buna sahip çıkacağız. Ancak sevgili Hataylı Ehlibeyt dostları, sizi anlıyorum,
asırlarca cumhuriyet ülkesinde baskı yaşamışsınızdır, ama artık devir değişmiştir, cumhuriyet çağındayız. Gizlendikçe saklandıkça yanlış anlaşılırsın. Artık çık ortaya, sen barışçısın, güzelliklerinle, sevginle, aşkınla çık ortaya. Eğer kabuğuna çekilirsen, devletin yerinde kim olursa olsun, kapalı sandıkları merak etmek, açmak zorundadır, ne oyunlar oynanıyor diye. İçimizde casus varsa korksun, başka ülkelerin buradaki emellerine alet olacaklar varsa, Türkiye Cumhuriyeti’nden korksun. Türkiye’ye fitne fesat sokma, milli birliğimizi bozma, devletimize zarar vermeye yönelik illegal faaliyetler içerisinde olanlar, bu milleti birbirine düşman etme, kardeş kanı akıtma amacı olanlar korksun! Ama sizler, aynı mektebin mensupları olarak ben sizi iyi anlıyorum, hislerinizi paylaşıyorum, Bu ülke için en çok sözü olan, hakkı olan ve iyi niyet besleyen, sahibi olan kesimsiniz, siz korkmayın! Çünkü bu saydığım hasletler size ait değildir , onlar korksunlar, ama sizler
bu ülkenin, bu cumhuriyetin sahibisiniz, Mustafa Kemal’le aranızda duygusal bağlarda vardır.
Bugün Gadir-i Hum bayramıdır. Bayramlar kardeşlik dostluk günüdür. Tabii ki bayram kan akma günü, ağlama günü değildir, yas tutma günü değildir. Tabii ki barış ve sevgi günüdür. Ancak
Gadir bayramı hakikaten geçmişten gelen bir gelenek olarak bir uhuvvet bayramıdır da, gelenek öyle oturmuştur.
Sevgili dostlar, ben bu konuyla ilgili hadis kaynak hazırlamıştım ama, bu güzel halkın güzel alimi Ali Yeral kardeşim, her şeyi güzel anlattı, benim bu konuda bir şey anlatmama gerek yok. Ancak, dedim ya aykırı konuşacağım, biz aynı düşünüyoruz, aynı mezhepteniz aynı dine inanıyoruz, ancak Hatay ilimiz çok güzel örnekler sergiliyor, Allah bunu devam ettirsin, bunu bütün yurda ve dünyaya yaysın. Yurtta sulh, cihanda sulh sözünü sizinle
dünyaya sunsun.
Ben Ehlibeyt mektebi mensupları adına diyorum ki ; Kuranımız Ehli kitaba birbirimizi ilah edinmemek üzere gelin birleşelim akdi çıkarmıştır, onu bütün Müslümanlar adına tazeliyorum. Müslümanlar olarak, Sünni Şia diye bir gerçeği var İslam’ın, içtihat noktasında da içtihat şartları vardır, bu şartlara haiz olan herkes İslam fıkhını yorumlama hakkına sahiptir. Biz Sünni’yi hakikaten, takiyyesiz tevriyesiz ve bizi bağlayan yaşayan müçtehitlerimizidir, onların fetvaları ortadadır, Sünni’yi kardeş görüyoruz, Müslüman görüyoruz, izdivacında problem görmüyoruz, mezarlığına gömülüyoruz, mezarlığımıza gömülürler, bir kapta yeriz, kestiğini yeriz, kanı, malı ve namusu da, bir Şii’nin bir Alevi’ninki kadar kutsaldır. Bu bizim fıkhımızdır. Ama alevi tarafında Allah’ı zikretmeden hayvan kesen kimse yoktur. Onlar da Bismillah diyerek kesiyor. Tazının, köpeğin avladığı yenir de , onun kestiği neden yenmez?
Ben diyorum ki, Caferiler adına Aleviler adına, belki biraz da haddimi aşarak ama, tamamının duygu ve düşüncesini bildiğimiz için diyorum, biz sizi o halinizle, yanlışınız yok diye değil, yanlışlarınızla kabul ediyoruz, kucaklıyoruz, kardeşimiz diyoruz. Biz kendimizin Kuran ve sahih hadisler ışığında yaptıklarımızın doğru olduğuna inanıyoruz. Kardeşliğimize engel olan düşüncemiz, fıkhımızda kardeşliğimize engel olan bir şey varsa, ben açık ve seçik olarak diyorum, hangi platformda isterseniz, kardeş kardeş tartışalım, Ali taraftarları adına diyorum, büyük bir iddia olarak diyorum, sahih sünnet ve Kuran ışığında ne yanlışımız varsa kardeşliğimize engel olan ne varsa atacağız. Kuran’a, Muhammed’e ve Muhammed’in yetiştirdiği en yüce insan Ali’ye ve Kuranla beraber bize emanet ettiği Ehlibeyt’e aykırı ne düşüncemiz ne itikadımız varsa atalım kucaklaşalım diyorum.
Keşke birisi de bana böyle bir sözle gelse, ben onun ayağına giderim, elini öperim. Ne kusurum varsa atayım diyor adam, daha ne istiyorsun? Bu Türkiye için bir fırsattır. Eğer yok diyorsanız, siz de haklısınız biz de halıyız diyorsanız, herkes kendi fıkhına amel etsin kimse de gocunmasın diyorsanız, biz zaten kaldırmışız, gönülden ve hakikaten kaldırmışısz.
Bakın biz birbirimizi kandırmayalım. "Biz biriz, beraberiz." Herkes kendi içi dünyasında böyle mi düşünüyor? Biz vallahi sizi Müslüman ve kardeş olarak görüyoruz. Siz de bize deyin ki, bu ayet ve sahih sünneti getirin, Muaviye’nin uydurulmuş sözleriyle değil, sahih ravilerle, bunların kriterleri var. Biz bu dine aykırı neyimiz varsa atalım ve içtenlikle birbirimizle barışalım ve anlaşalım. Emperyalistler hiç bir ülke üzerinde, Türkiye’de oynadıkları kadar oyun oynamıyorlar. Biz sorunlarımızı samimiyetle çözmeyi istiyoruz.
Bize ne yapsalar sabrımızı taşıramazlar. Üç şey önemli bizim için: Laik demakratik sosyal hukuk devleti olan cumhuriyetimizin bekaası, milli beraberliğimiz ve toprak bütünlüğümüz. Bu kesimin vazgeçilmezidir bunlar, hakkı hayatımızı da bu uğurda feda ederiz. Biz ta ezelden beri zalimliğe değil, mazlumiyete talibiz. Biz belaya talibiz. Çünkü İmam Ali diyor ki, Allah huzuruna zalim olarak çıkmaktansa, mazlumlar olarak çıkmanız sizin için daha hayırlıdır. Bizim İmamımızdan, dinimizden alığımız öğüt bu, dünyan için ölmeyecekmiş gibi çalış ama ahiretin için yarın ölecekmiş gibi çalış. Bu evrenselliğin olursa harama el uzatmazsın. Bir yer gelir ki insan dünyasıyla ahireti arasında sıkışır, biz bu noktalarda hep dinden, vicdandan, haktan, ahiretten yana tavır alırız. Bu, bizim mektebi, mezhebi anlayışımızdır, Ehlibeyt’ten aldığımız terbiye budur. Öyleyse gizlide ve açıkta bundan başka düşünen bizden biri varsa, vatan haini varsa, millet haini varsa, devlet hainiz varsa, ipini kendimiz çekeriz, başkasına zahmet vermeyiz. Bizden kimse endişelenmemeli ama biz de kendimizde öcü yaratıp endişe duymamalıyız, artık hakikaten meydana çıkmalıyız. Yanlış anlaşılmaktan kurtulmanın yolu bu, açık olmak, açıkta olmak. Ehlibeyt Kültür ve Dayanışma Vakfı'na teşekkür ediyorum, bunu başarıyor, bu kabuğu kırmakta başarılı oluyor.
Hiçbir şey olmasa bile sizinle bu atmosferi paylaşmak için buraya İstanbul’dan değil dünyanın bir ucundan gelmeye değer, siz güzel insanları görmek için. Son olarak, bazen bizde kötü bir huy var, devlete hoş gelmek için birbirimize iftira atarız, bunlara inanmayın, bunların hepsi iyi insanlardır. Bu iç rekabetten doğar. Allah'a and olsun, bu ülkeye hainlik edecek birisi olsa, ipini ben çekmekten şeref duyarım. Ali Alevisiyle ihanet bir araya gelmez, uyuşmaz. Alevi ihanetkar olamaz ya da Alevi olamaz.
İmam Hasan ödlek biri değildi, Muaviye’ye hükümeti teslim etti. Niye? İslam orduları birbiriyle çatışırken, Rum, İslam ülkesini istila hesapları yapıyordu. İmam Hasan harici düşmana fırsat vermemek için hükümeti Muaviye’ye verdi. İmam Ali, bugün Gadir Hum’dur, açık konuşalım, bize göre açıktır ki Peygamber kendi yerine Ali’yi bıraktı, ama Ali kapısının kırılmasına ve bir takım olumsuzluklara rağmen savaşmadı, kavga etmedi, istişarede buldular; işaretlerde, nasihatte, ilmi yardımlarda bulundu, İslam ülkesi, milli birlik, İslam bütünlüğü kurulsun diye. Ebu Süfyan kıyam etmesi teklifiyle geldiğinde, yıkıl karşımdan dedi. Sen İslam için ne dün ne de bugün hayır düşünmüyorsun! dedi. Ali savaşmadı, biz de savaşmayacağız, savaşsak bile Ali’yi getirip halife yapma şansımız yok. Ama o, birliği o kadar önemsedi ki, bütün olumsuzluklara rağmen barıştan yana tavır koydu. Muhalefette olduğu sürece bunu yaptı, iktidardayken de o barışa o kadar önem verdi ki, kendi taraftarları bile onu korkaklıkla suçladı. İç harpten o kadar çekindi. Biz Habil olma taraftarıyız, Kabil olma değil. Kardeş bizi öldürse bile biz savaşmayacağız. Allah bu ülkeyi dahili ve harici bedhahların şerrinden korusun diyorum. Aşkınız bol olsun! Yaklaşık yirmi gün sonra Aşura merasimi olacak İstanbul’da. Hepinizi oraya davet ediyorum. Saygılarımla…
Ehl-i Beyt, 07 Aralık 2009 21:17
Yorumlar (0)