Siyonist İsrail'in Gözüyle İran'ın Son Füze Denemesi
Analiz, 30 Eylul 2009 18:39İsrail askeri istihbarat kaynaklarına yakınlığı ile bilinen DEBKA internet sitesi İran'ın son füze denemesinin sonuçlarını değerlendirdi.
DEBKA: BÜYÜK GÜÇLERİN TALEPLERİNDEN TELAŞA KAPILMAYAN İRAN’DAN FÜZELİ GÖVDE GÖSTERİSİ
“İran, 28 Eylül Pazartesi günü ‘füze savaşı simülasyonu’ çerçevesinde Şehab 3 ve Siccil adlı karadan karaya füzelerini test etti. Siccil füzesi katı yakıtla çalışmasıyla biliniyor. İkisinin de 2000 km.ye kadar menzili var ve İsrail’i, Ortadoğu’daki tüm Amerikan üslerini ve doğu Avrupa’yı menzilleri içersine alıyorlar. İran Pazar günü de kısa ve orta menzilli füzelerini denemişti.
Washington yönetimi ise Cenevre’de Perşembe günü başlayacak olan altı büyük dünya gücünün toplantılarında, uluslararası gözlemcilerin Kum yakınındaki yeni uranyum zenginleştirme tesisini tasarlayan ve inşa eden personel ile şahsi görüşme gerçekleştirilmesi ve yapım belgelerinin görülmesi talebinde bulunacakları uyarısında bulundu.
Amerikalı yetkililer, İran’ın kendi aleyhinde delil olarak kullanılabilecek olan malzemeleri ve belgeleri yok etmesinden önce, bu tesisin incelenmesinin hayati önemi haiz olduğunu belirtiyorlar.
DEBKA’nın İran kaynaklarına göre Tahran bu talebi reddetmekle kalmayacak, kendi nükleer aktiviteleriyle ilgili herhangi bir tartışmayı da yasak bölge ilan edecek. İranlı liderler daha önce nükleer hakları hakkında tartışmayacaklarını defalarca kez ilan ettiler ve “ABD, Rusya, Fransa, İngiltere, Almanya ve Çin temsilcileri eğer dilerlerse tek taraflı olarak bu konuyu ele alabilirler” diyorlar.
Tahran ise, ABD başkanı Obama tarafından New York ve Pittsburg’da başlatılan ve öncülük edilen uluslararası çığlığa ve “acıtıcı yaptırım” tehditlerine karşın kımıldamıyor bile. Aksine İranlı yöneticiler son iki hadiseden dolayı ellerini rahatlamış görüyorlar.
Amerikan savunma bakanı Robert Gates bir yandan ilk kez olarak ‘İran’ın dilemesi durumunda bir sene içinde atom bombasına sahip olabileceğini’ itiraf ederken şunu da vurguladı: ‘İran’ın nükleer güç olmasını engellemenin yegâne yolu, bu türden silahlara sahip olmanın kendi güvenliği aleyhinde olacağına İran hükümetini ikna etmektir.’
Başka bir ifadeyle, savunma bakanı her ne kadar askeri bir operasyon seçeneğini dışlamamaktaysa da, cezadan çok ikna yönteminin uygulanması gerektiğini vurgulamış oldu. Tahran kesinlikle bu fırsatın üstüne atlayacak ve 1 Ekim’deki müzakereyi asli yönünden saptırarak İsrail tehditlerinden dolayı maruz kaldığı kendi güvenlik sorunlarını öne çıkaracaktır. İranlı müzakereci, kendi ülkesinin nükleer programını toplantının gündeminden çıkararak konuşmaları Ortadoğu’nun genel olarak silahlardan arındırılması konusuna –ki bu müzakereler eğer yıllarca değilse aylarca sürecektir- kaydırma fırsatını kaçırmayacaktır.
Tahran Suriye cumhurbaşkanının yardımcısı Faysal Miktat’ın 28 Eylül Pazartesi tarihinde ABD’nin davetlisi olarak Washington’a çağrılmasından dolayı da çok memnun. Bu ziyaret Suriyeli bir yetkilinin son beş yıl içersinde gerçekleştirdiği ilk Amerika yolculuğu.
Obama yönetimi tarafından gerçekleştirilen bu davet, Esad rejiminin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının Suriye’nin yeni nükleer tesislerini ( İsrail’in 2007 Eylül’ünde bombaladığı bitmemiş plütonyum reaktörünün haricindeki) inceleme talebini ve bu reaktörün yapımında çalışan personel ile görüşme yapma isteğini reddetmiş olmasına rağmen gerçekleşti üstelik.
DEBKA’nın istihbarat kaynaklarına göre UAEA sorgulama amacıyla bir grup personelin isim, adres ve telefon numaralarının listesini sunmuş. Suriye hükümeti bu teklife henüz cevap vermedi.
Obama yönetimi öte yandan Irak ve Suriye arasındaki son dönemde gerginleşen ilişkileri düzeltmek için Esad rejimi ile bir ABD ateşkesi düzenlemeye çok istekli. Bağdat’ta 19 Ağustos’ta gerçekleşen bombalı saldırılar sonucunda iki taraf da karşılıklı olarak büyükelçilerini geri çağırmıştı.
Tahran’dan bakıldığınysa; İran’ın nükleer programı karşısında yürüttüğü seferberliğin zirvesinde olan Obama’nın, bir yandan da Suriye’nin gizli nükleer ihlallerine rağmen Beşşar Esad ile iyi ilişkilerini sürdürmeye gayret etmesi İran’ı başkanın işamlarını ve uluslararası kurallara uyma çağrılarını, tıpkı öncesinde olduğu gibi göz ardı etmede cesaretli kılıyor.
Washington’un tehditkâr duruşu dünya enerji piyasalarını da etkilemekte başarısız kaldı.
ABD ve müttefiklerinin Tahran aleyhinde günde birkaç kez sert açıklamalarda bulundukları hafta içersinde petrol fiyatları 8 sent düşerek Pazartesi sabahı itibariyle 66 dolara kadar geriledi ve bu düşüşün devam edeceği beklenmekte.”
İsrahaber
Analiz, 30 Eylul 2009 18:39
Yorumlar (0)