Özgündüz, Önce Vatan Gazetesi'ne Çarpıcı Açıklamalarda Bulundu
Zeynebiye, 16 Temmuz 2009 16:46Önce Vatan Gazetesi'nden araştırmacı gazeteci Oğuz Çetinoğlu'nun Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz'le gündemdeki konularla ilgili yaptığı söyleşide Özgündüz önemli açıklamalarda bulundu.
Söyleşi gazetede şu şekilde yayınlanmıştır:
Kamuoyu Selahaddin Özgündüz Hocaefendi’yi, Halkalı bölgesindeki Caferîleri, 10 Muharrem günlerinde, kendilerini zincirle kırbaçlayıp kanlarını akıtmak suretiyle mâtem tutmaktan vazgeçirip Kızılay’a kan bağışında bulanmaya ikna etmek suretiyle devrim yapan insan olarak tanıyor. Çevrenizdeki gençlerin elinden silahı aldınız, yerine tespih verdiniz gerisini sizden dinleyelim.
ÖZGÜNDÜZ: Caferi Mezhebinin usul ve furuundan olmayıp, yerel kültürlerden karışmış şeylerin AŞURA Matem merasiminden ayıklanması, size güvenen sözünüze inanan bir toplum içerisinde zor bir iş değildir. Yeter ki siz isteyin. Sadece neyi ne zaman, nerede ve ne şekilde yapacağınızı bilin yeter. Bu ülke gençlerinin vatansever olmaları, onların yabancı ideolojilerden kurtulması için yeterli kolaylığı sağlayacaktır. Yeter ki onlara doğru yolu gösterin. Onların tespihle antramanlı parmakları, ülkelerini savunmak zorunda kalırlarsa tetik çekmeyi de başaracaktır.
Hazret-i Ali Efendimizin, inançlarınızda çok önemli bir yeri var. Şiilerde, Alevilerde Bektaşilerde de öyle. Ülkemizde; İnsanlarımızın büyük çoğunluğu; Şiîlik, Caferîlik, Alevilik ve Bektaşilik kavramları konusunda net ve doğru bilgilere sâhip değil. Siz bu kavramlara açıklık getirir misiniz?
ÖZGÜNDÜZ: Kökü, kanı, soyu, vatanı bir olan bir milletin, birbirine çeşitli isimler takarak ötekileştirilmesi abestir. Bu sorunuzda sıraladığınız isimler de Peygamber hanedanına, dünyevi kaygılara aldırmadan, gönülden bağlananların isimleridir. Dini dünya metaı elde etmek için kullananların aksine.
Hiçbir semavî dinde, Hazreti Ali (kav) gibi, dinin peygamberi kadar ön plana çıkmış kişi göremiyoruz. Hangi özellikleri Hz. Ali’yi bu konuma ulaştırmıştır?
ÖZGÜNDÜZ: Semavi dinler dediğiniz Yahudilik ve Hıristiyanlıkta değil peygamberlerin Vasi ve Havarileri, Hahambaşları, Patrik ve Papa’ların konulduğu mertebeye baktığınızda bu bilginin yanlış olduğunu görürsünüz. Ayrıca bu saydığınız Ehl-i Beyt tarafdarı kesimler de Hz. Ali’yi İslam peygamberinin mertebesinde görmüyor. O’nun vasisi, varisi, halifesi ve müminlerin imamı ve emiri olarak görüyorlar.
Hz. Ali Efendimizin gerçek şahsiyeti ile ilgili hiçbir tartışmanın kabul edilebilir bir tarafı yoktur şüphesiz. Fakat Hz. Ali toplumda daha ziyade gerçek şahsiyeti ile değil, efsaneleşen yönleri ile tanınıyor. Belli çevreler tarafından efsaneleştirilen Hz. Ali ile gerçek Hz. Ali arasındaki farkların İslam’a kazandırdıkları ve varsa kaybettirdikleri nelerdir?
ÖZGÜNDÜZ: Ne yazık ki Hz. Ali’nin kadrinin yüceliği hak ettiği ölçüde bilinip tanınmamaktadır. O, ne kadar iyi tanınıp kendisine uyulursa İslam o kadar karlı çıkar ve İslam toplumu da o kadar aydınlanıp terakki eder.
Ben ilmin şehri isem, Ali bu şehrin kapısıdır’ Sözünü yorumlar mısınız?
ÖZGÜNDÜZ: Hz. Peygamber’in: ‘Ben ilmin şehri Ali bu şehrin kapısıdır’ sözünün devamında ‘ İlim ve hikmet isteyen bu kapıya gelsin’ buyurmuştur. Orijinal İslamı öğrenmek isteyenlere adresin Ali olduğunu göstermiş, yoruma gerek bırakmamıştır. Hz. Ali’nin Nehc’ül Belaga’sını gözden geçirenler bu hadisi daha iyi anlayacaklardır.
İslamiyet’te Hz. Hüseyin neyi simgeler? Hz. Hüseyin’in İslam âleminde yeterince anlaşılmadığı muhakkak. O’nu bir röportajın dar hacmine sığdırmak elbette mümkün değil. Fakat en önemli 5-6 hususiyetini birer satırla özetlemek mümkün olabilir mi?İslamiyet’in bu günkü durumuna bakıldığında, ‘Her yer Kerbela’ demeye devam edilir mi?
ÖZGÜNDÜZ: İmam Hüseyin şehadet mektebinin simgesi ve zulme karşı ilkeli, ölçülü, onurlu ve erdemli duruşun kusursuz örneğidir.
Zulmün ve zalimin olduğu her yer, anaların ağladığı, çocukların öksüz bırakıldığı, mazlumların ezildiği, zayıfların sömürüldüğü, kadınların saltık mal gibi görüldüğü, aziz İslam dininin dünyevi amaçlara alet edildiği her yer kerbela her gün AŞURA’dır.
Prof. Dr. Orhan Türkdoğan; ‘Türkiye’de geçmiş dönemlerde Alevilerin dışlandığını, perde arkasına itildiğini, bu sebeple bir bölüm Alevilerin farklı eğilimlere yöneldiğini’ belirttikten sonra, ‘Aleviliğin, bir kültürel yenilenmeye, temizlenmeye ihtiyacı olduğunu’ söylüyor.
ÖZGÜNDÜZ: Temizlenmeye sadece Alevilerin değil, toplumun her kesiminin ihtiyacı vardır. Belki de onların katline cevaz verenlerin temizlenmeye daha çok ihtiyaçları vardır. Her kesim başkasının değil de kendisinin temizliğiyle ilgilenmesinin ve başkasından önce kendi eylem, söylem, duygu ve düşüncelerindeki kirlenmişliği görmesinin daha doğru davranış olduğunu düşünüyorum.
Dış çevreler Türk insanını, ‘Ilımlı İslam’ adını verdikleri değişimlere yönlendiriyorlar. İslam zâten aşırılığı, zorlamayı ve şiddeti reddeder. Yapılmak istenen nedir?
ÖZGÜNDÜZ: Emperyalistler, İslam’ın, zulme, zalime, sömürü ve kula kul olmaya karşı duruşundan rahatsızdırlar. Uysal, işgal ve sömürüye karşı teslimiyetçi bir İslam toplumu oluşturma peşindedir.
Türkiye’deki Alevilerin çoğunluğu sol kültür zeminindeki yazar ve sivil toplum kuruluşlarıyla iç-içe konumdalar. Sağ görüşlü kişi ve topluluklara mesâfeli duruyorlar. Bu oluşumun mâkul bir açıklaması var mı? Hz. Mevlanâ’nın Mesnevi’sinde 10 Muharrem’den, Aşura Günü’nden bahis var. Sizin için ne anlam ifâde ediyor? Kerbela Faciâsı; edebiyatımızda ve sanatın diğer dallarında zengin bir külliyat oluşturuyor. Sizce anlatılması gereken her şey anlatıldı mı?
ÖZGÜNDÜZ: Alevilerin kenar durmalarından ziyade, kenara itildiklerini düşünüyorum.
- İslamî akidelere göre Muharrem ayında savaşmak haram kılınmıştır. Buna rağmen Hz. Hüseyin ve ailesi Muharrem ayında şehit edildiler. Halife konumunda bulunan bir Müslüman’ın İslam’ın emrini hiçe sayması ilk midir? Sonraki dönemlere etkisi olmuş mudur?
- Hz. Mevlanâ’nın Mesnevi’sinde 10 Muharrem’den, Aşura Günü’nden bahis var. Sizin için ne anlam ifâde ediyor?
- Kerbela Faciâsı; edebiyatımızda ve sanatın diğer dallarında zengin bir külliyat oluşturuyor. Sizce anlatılması gereken her şey anlatıldı mı?
ÖZGÜNDÜZ: Ne yazık ki İslam’ın birçok yasağı gibi bu yasağı da günümüze kadar çiğnenmeye devam etmiştir. Ve İmam Hüseyin şahadetinden sonra da günümüzde de mazlum olmuş, şanlı direnişinin hakkı eda edilmemiştir.
Alevi meselelerini, Alevilerden çok Alevi olmayanlar dile getiriyorlar. Bu gelişmelerden Aleviler de şikâyetçi. Sâhiplenmenin sebebi nedir?
- Aleviler adına hak arayışını kendine iş edinen Alevî olmayan yazarlar; ‘Alevilik İslamiyet’in bir yorumudur.’ Diyenleri dayatmacı olmakla, Alevilere asimilasyon uygulamakla suçluyorlar. Onlara verilecek cevap ne olabilir?
ÖZGÜNDÜZ: Alevilik bu ülke için sorun değildir. Aksine bu kesimin varlığı ülkenin hayrınadır. Hatta biraz derin düşünebilseler Alevilerin varlığı onları asimile etmek isteyenlerin bile hayrınadır.
Elbette bu soruların bazıları üzerine bir kitap yazılması gereken sorulardır. Ancak bu yoğun gündem içinde bu kadarına fırsat bulabildik.
Kaynak: Önce Vatan Gazetesi
Söyleşinin yayınlandığı sayfa:
Zeynebiye, 16 Temmuz 2009 16:46
Yorumlar (0)