"Küçük bir çocukken babam beni her yıl Birinci Dünya Savaşı’nın yaşandığı cephelere götürürdü. Babam büyük savaşta askerdi. Adını hiç duymadığı Saraybosna diye bir şehirde sıkılan bir kurşun yüzünden Fransa cephelerinde savaşmıştı. Babamın derin endişelerine ve annemin gönülsüz rızasına rağmen hayatımın büyük bölümünü savaşlarda geçirdim.
Afganistan’da bir dağın tepesinde Usame bin Ladin’in çadırında onunla karşı karşıya oturduk. 11 Eylül 2001’de Atlantik üzerinde uçuyordum. Tam 1 yıl sonra Irak işgal edilirken Bağdat’ta füzeler üzerinden uçuyordum. Sabra ve Şatilla katliamını, Afganların Sovyetlere karşı kutsal savaşını, İran devrimini yakından izledim.
Bütün bu çatışmalar ölene kadar belleğimde kalacak, kalmalı da. Ama yine Amerika'nın 2003’teki saldırısından sonra elime yarım somun ekmeğine benzeyen şeyi tutuşturan babayı hatırlamam için gazete kupürlerine bakmaya gerek yok. Parçalanmış bebeğin yarısıydı o şey. Veya Nasıriye’de toplu mezarda gördüğüm o bacak kalıntısını hatırlamam için notlarıma bakmama da gerek yok. Babamın aksine savaşa bir savaşçı olarak değil tanık olarak gittim."
'Büyük Medeniyet Savaşı Ortadoğu’nun Feşi' kitabında kendini böyle tanıtan, Ortadoğu denince referans alınan isimler arasında bulunan Independent Muhabiri Robert Fisk, NTV’ye konuk oldu ve Oğuz Haksever’in sorularını yanıtladı.
Elbette ki ilk soru, gündemin sıcak maddesi Suriye’ydi. Fisk, bu konuda sorduğu soruyu bir kez de NTV ekranlarında yineledi: 'Peki Suriye’deki silahlı adamlar kim?'
Hiçbir ülke birbirine benzemiyor
"Benim bildiğim, devrimlerden öğrendiğim; ocak ayından bugüne baktığımda, hiçbir ülke birbirine benzemiyor.
Buradaki sorun bir rejimi istikrarsızlaştırmak ise Türk ordusunu sınıra dizin.. Ama Suriye’de silahlı isyanlar var.
İki Suriyeli askerin cenazesine gittim. Buradaki komutanlardan biri üniforma giymiyordu ve bunun nedenini sordum. Yanıt, 'Şam’dan buraya gelmek güvenli olmaz' oldu. Şam’da arkadaşlarım var ve bir şehirden diğerine uçmak zorundalar. Nedeni ise yoların tehlikeli olması. Annesi ölmüş bir hükümet yetkilisi kadın, onun mezarına gidemiyor aynı nedenle.
Kim bu silahlı adamlar?
Güvenlik güçlerinin sivil göstericileri öldürdükleri söyleniyordu ama şimdi silahlı isyancılar var ve sormak gerekiyor; kim bunlar? Ordudan ayrılanlar diyorduk ama daha da fazlası var ve ben 'kim bunlar?' diye soruyorum.
İlginç olan, Suriye devlet televizyonu benimle yarım saat röportaj yaptı ve 'süre doluyor, Arap halkını daha fazla çocuk yeğine koyamazsınız, yapmayın' dedim. Sordum ‘sansürleyecek misiniz?’ diye ama sansürlemediler."
Erdoğan doğruyu söylemiş
Başbakan Erdoğan’ın, 'Batı, petrolü olmadığı için Suriye’de olup bitenlere kayıtsız kalıyor' sözleri sorulan Fisk, "Kesinlikle doğru söylemiş. Neden dünya Kaddafi’den kurtulmak için hevesliydi... Esad’ın gitmesini istemiyorlar, ufak da olsa koalisyonla varlığını sürdürmesini istiyorlar diyebiliriz.
Hillary Clinton 'inmeli' demedi, 'kenarıya çekilmeli' dedi. Kenarıya çekilmek demek,farklı bir hükümet tarzı demek değil...
Esma Esad’ın yakın çevresindeki yetkililerle konuştum. Hepsinin reformlarla, çoğulcu demokrasiyle siyasetle ilgili görüşleri var ama bunlar gerçekleşmiyor... Beşşar Esad’ı iyi tanıyanlarla görüştüm ve 'şu an güç onda mı?' diye sordum ve bana 'evet onda' dediler.
Kaddafi’nin öldürüldüğü fotoğrafları gördüler... Suriye devlet televizyonu da gösterdi. Tepkileri korku değildi. 'Batılılar bu resimleri kullanıp Arap ve Müslümanların barbar olduklarını söyleyecekler' dediler. Bu da başladı aslında. Suriye, Libya değil; çok farklı..."
Arap Birliği'nin Suriye'ye Kükremesinin Anlamı Ne?
Robert Fisk, Arap Birliği’nin Suriye’ye karşı geliştirdiği tavrın aslında, Katar’ın bölgede ‘güç gösterisi yapmaya’ başladığının göstergesi olduğunu söyledi.
İngiliz ‘Independent’ gazetesinde pazartesi günü yayınlanan yazısında bu konuya değinen Fisk: “Geçtiğimiz hafta sonu Arap Birliği’ni bu denli etkileyen ve değiştiren şey ‘Arap Baharı’ mıydı – yoksa küçük ama zengin Katar’ın İngiliz İmparatorluğu tarzına doğru meyletmiş ihtirasları mı?” diye sordu.
Fisk, ayrıca Arap Birliği’nin –tarih boyunca Arap Dünyası’nın kurduğu en saçma ve aciz organizasyon olduğuna değinerek-; Birliğin fareyken birdenbire bir aslana dönüştüğünü ve Suriye’deki durum değişmediği takdirde bu ülkeye yönelik yaptırımlar uygulanılacağına dair tehditler savurarak kükremeye başladığını belirtti.
Yazısında Şam yönetiminin verdiği cevaba da yer veren Fisk, “Suriye, Arap Birliği barış planını zaten uygulamakta olduğunu söylemişti. Birliğin aldığı kararın ‘geçersiz’ ve Arap Birliği beyannamesine aykırı olduğunu; ayrıca Suriye’nin üyeliğinin askıya alınmasının, tıpkı Libya’da olduğu gibi, dış güçler için bir provokasyon niteliğinde olacağını belirtmişti” dedi.
Fisk, Katar’ın bölgedeki rolüne de dikkat çekerek “Kaddafi rejiminin yıkılmasına hem maddi hem de askeri yardımda bulunarak hava saldırılarına fiilen destek veren Katar, şimdi de Suriye’ye karşı Arap Birliği’nin elebaşılığını yapıyor. Katar, gitgide Arap dünyasında emperyal bir güç olmaya başladı” dedi
Fisk son olarak, NATO’nun Suriye’de uçuşa yasak bölge ilan edemeyeceğini; çünkü bir tek Arap’ın bile Suriye’de Libya’daki gibi bir iç savaşı istemediğini söyledi.
18 Kasım 2011