Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Şii'ysen Öldürülmeyi Hak Ediyorsun

Bahreyn'de olup bitenlere Batı'nın suskunluğunu anlamak mümkün de İslam dünyasının tepkisizliği ibret verici. Bahreynlilerin Şii olması, mantıksız da olsa Arapların büyük kısmını katliamları kabullenmeye götürüyor! 

13 Nisan 2011
Şii'ysen Öldürülmeyi Hak Ediyorsun

Bahreyn’de olan gösterileri Şia boyasına boyama çalışması suyu suyla tefsir etmek gibidir. Bahreynliler gösteri yapmak için topluca sokaklara dökülmüş olsalardı bile bu gösterilere Şia boyası hâkim olacaktı; çünkü onlar ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturuyorlar.

Bahreyn’deki durumun bu şekilde tanımlanması, yaşlı çoğunluğun da katılmasına rağmen “gençlerin” devrimi olarak tanımlanan Mısır ve Tunus devrimlerine benziyor. Fakat mademki tanımlama genelde katılımcı çoğunluk üzerinden yapılıyor o halde bu devrimler “gençlerin” devrimi tanımlamasını hak ediyor. Aynı durum Bahreyn için de geçerli, ehli sünnetin tamamı gösterilere katılsa da çoğunluğu oluşturdukları için bu devrim Şia devrimi olarak kalacak.

Bahreyn’deki Şiilerin sayısına ilişkin güvenilir resmi bir oran yok. Ama en çok dile getirilen, Şii nüfusun toplam nüfusun %70’lik bir kısmını oluşturduğu yönünde. Bazı kaynakların bu oranı %80’lere çıkardığı da varid.

Geçtiğimiz senelerde yabancılara verilen vatandaşlık kampanyalarından sonraki rakam ise halen kesinlik kazanmış değil. Hükümet vatandaşlık kanalıyla ülkenin demografik yapısını değiştirebildi mi yoksa Şiiler halen çoğunlukta mı? Bunun net bir cevabı olmamakla birlikte her bir makam ve rapor diğerinden farklı rakamlar ve oranlar veriyor.

Bahreyn’deki gösteriler yetim kaldı; İnci Meydanı’nda oturma eylemi düzenleyenleri gözleyen ne bir kamera var ne de olayları bir olay yerinden bir de sütudyodan nakleden televizyonlar. Arap kanallarının siyasi düşünceleri halen gündeme hâkim. Ama Perşembe sabahı akıtılan kan, toplanan tanklar, atılan gözyaşartıcı bombalar, canlı ve plastik mermilerin hepsi basını yayına zorladı.

Yapılan yayınlar halen beklentilerin altında. Arap kanalları henüz kameralarını nereye kuracaklarını ve -iki tarafa “utanarak” kapı açsalar da- hangi sese kulak vereceklerini karara bağlamadı. Bununla birlikte, haberler kesintiye uğramadı ve basın yayın organları –gece karanlığında- olanların fotoğraflarını, ordunun İnci Meydanı’nda gösteri yapanlara saldırır ve bazısını öldürürken çekilen görüntülerini yayınladı. Buna ilaveten pek çok hastane yaralıları kabul etmedi ve yaralılar daha sonra iki özel hastaneye nakledildiler. Olan bitenin çok az bir kısmı yayınlandı, olanların ayrıntıları ise halen gizli ve Arap kanallarının bunları ortaya çıkarmak için acele etmediği görünüyor.

İnci Meydanı’ndaki göstericiler sadece Şiilerden oluşmuyor. Ama dünyaya verilmek istenen görüntü onların güvenliği ve istikrarı tehdit eden Şii bir grup olduğu şeklindedir. Bu görüntü dün Bahreyn Dışişleri Bakanının, ordunun göstericileri dağıtmasıyla ülkeyi mezhep çatışmasına sürüklenmekten koruduklarını söylediğinde netleşti.

Pek çok Şii Bahreynli, kendilerine karşı ülkede ayrmımcılık yapıldığından bahsediyor. Bahreyn kaynaklı olan ve olmayan pek çok hukuk çevresi bu konudan bahseder oldu. Buna mukabil başka raporlar ve yandaş siyasi şahsiyetler çıkıp bu durumu inkâr ediyor. Bu raporların çıkmasıyla birlikte tekrar eden bir diğer olay Şiilerin işgal ettikleri makamların türü, sayısı ve niteliği hakkında rakamlar ortaya atılıyor ve resmi açıklamaların bunu reddediyor olmasıdır.

Vakıa bu şekilde, Bahreynli vatandaş reform istiyor. Hangisi hangi mezhebe mensup? Ülkenin çoğunluğu karar alımına ortak olmak istiyor. O halde hangi mezhebe bağlı olduklarını sormanın bir gereği var mı?

Göründüğü kadarıyla ve Arap dünyasında geçtiğimiz senelerde yayınlanmış olup mezhebi aidiyeti ulusal kimliğin ve ulusal ve insani hasletlerin üzerine çıkaran mezhep ve ötekinden nefret etme siyaseti sayesinde Bahreyn’deki olaylara verilen tepki şu şekildedir: Şia, gösteri yapıyorlar, öldürüldüler, hak ediyorlar, bırakın da İran yardımlarına koşsun ve İran körfeze hâkim olmak istiyor.

Hayır, onlar ilk bakışta Şii değil, çoğunluğu tesadüfî olarak Şii olmuş Bahreyn vatandaşılar. Onlar minimum düzeyde haklarını isteyen Bahreynli vatandaşlar. İnci Meydanı’ndaki göstericilere saldıran hükümet de tesadüf eseri Sünni, o da birinci derecede diğer bölge ülkelerinde olduğu gibi bir Arap hükümeti. Olayın anlamı budur. Bu, hiç kimsenin göz ardı etmemesi, inkâr etmemesi ve sanki olmamış gibi görmezden gelmemesi gereken bir durumdur.

Sırf Şii oldukları için Bahreynlileri öldürmek korkunç bir şeydir. Arap vatandaşlarının mezhebi taassup kitlesine dönüşmesi ve ötekini mezhebine göre sınıflandırması onu mantıksız olsa da zulmü kabullenmeye sevk ediyor.

Menfur mezhep mantığı üzerinden gider ve onların Şii olduklarını söyler, onları kimliklerinden ve ulusallık hissinden soyutlar, Bahreyn’deki Şii çoğunluğun reform ve Sünni azınlıkla birlikte yönetime daha büyük oranda katılmak istediklerini söylersek hata bunun neresindedir?

Demokrasi halkın kendi kendisini yönetmesi olarak bilinir ve çoğunluğun iktidarı ve iktidarın barışçı bir şekilde el değiştirmesi üzerine kurulu siyasi bir yönetim şeklidir. Tanım budur ve temel ile model arasındaki çelişkiyi ortaya çıkarmak için genel olarak Arap dünyası özel olarak da Bahreyn’deki uygulamanın ayrıntılarına girmeye gerek yoktur.

Temel kavramlar ile uygulama arasında Arap dünyasında feci bir uçurum vardır. Tunus ve Mısır halkının daha fazla tahammül edemeyeceği kadar büyük bir uçurum. Bu iki devrim en güzel devrimlerdendi. Bahreyn’de ise istek sahipleri öldürülüyor ve Arap dünyası onları mezheplerine göre sınıflandırıyor. Hak talebinde bulunma mantığına verilen mutlak desteğin bir günde, Şii oldukları için vatandaşların öldürülmesi istihzasına dönüşmesi…

İnci Meydanı’ndaki göstericilerin Şii olması öldürülmeyi hak ettikleri anlamına mı geliyor?

Nesrin İzzeddin'in Bahreyn'deki halk devrimini değerlendirdiği analizi, Gülşen Topçu tarafından israhaber için tercüme edildi.


 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.