Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi çerçevesinde Çırağan Sarayı'nda düzenlenen imza törenine, Başbakan Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, ikili görüşmelerinin ardından birlikte geldi.
Başbakan Erdoğan imza töreninin ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile ortak basın açıklaması yaptı.
Eski Azerbaycan Cumhurbaşkanı merhum Haydar Aliyev'in ''Bir millet, iki devlet'' olarak tanımladığı Türkiye-Azerbaycan işbirliğinde bugün tarihi bir ana şahitlik ettiklerini belirten Erdoğan, merhum devlet başkanının o veciz ifadesinde hayat bulan anlayışın, az önce Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte imzaladıkları Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Anlaşması ile yeni bir boyut kazandığını söyledi.
Bu dostluğun gelecek nesillere de güçlendirilerek aktarılması noktasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'ni kalıcı bir eser olarak gördüğünü ifade eden Erdoğan, Türkiye-Azerbaycan işbirliğinin sadece iki devlet arasındaki güçlü dayanışmaya değil, aynı zamanda halkların paylaştığı köklü tarih ve gönül birliğine dayandığını kaydetti.
Başbakan Erdoğan, Türk ve Azeri halklarının aynı dili konuştuğunu, ortak bir tarihi paylaştığını ve her iki ülkenin ortak bir coğrafyada barış, istikrar ve refahın sağlanmasını amaçladığını vurguladı.
Bu sağlam zemin üzerine bina edilen ''Bir millet, iki devlet'' ilkesi temelinde yürütülen ilişkilerin, siyasi ve ekonomik alanda kaydedilen gelişmelerle bugünkü mükemmel seviyesine ulaştığına işaret eden Erdoğan, ''İnanıyorum ki Konsey mekanizması sayesinde Türkiye-Azerbaycan dostluğunu gelecek nesillerimize sarsılmaz bir işbirliği olarak emanet edeceğiz'' dedi.
Daha önce Suriye, Ürdün, Lübnan, Irak, Rusya ve Yunanistan gibi ülkelerle de ihdas edilen bu mekanizmanın gerek ikili, gerekse bölgesel işbirliğinin geliştirilmesine sağladığı gözle görülür faydaları kısa dönemde dahi müşahede etme imkanları olduğunu belirten Erdoğan, bu mekanizmanın Türkiye-Azerbaycan işbirliğine de muazzam katkılarda bulunacağından kuşku duymadığını söyledi.
Erdoğan, Konsey çerçevesinde oluşturulacak alt komisyonların, ilişkilerin her alanda düzenli olarak gözden geçirilmesini sağlayarak, hem müspet alanlardaki ivmenin korunmasına, hem de birtakım pürüzlerin kamuoyunda istismar edilmesini de önleyecek şekilde anında giderilmesine vesile olacağını dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin aynı zamanda, ''Azerbaycan'ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir'' diyen Atatürk ile ''Bir millet, iki devlet'' diyen merhum Haydar Aliyev'den aldıkları bayrağı daha ileri noktalara taşıma kararlılıklarının bir tezahürü olduğunu vurguladı.
Bu vesileyle, Konsey'in kurulması aşamasında gösterdiği işbirliği için ''Dostum ve kardeşim'' diye hitap ettiği Cumhurbaşkanı Aliyev'e teşekkür eden Erdoğan, ayrıca büyük bir fedakarlık ve özveriyle çalışarak, anlaşmanın kısa sürede onay aşamasına gelmesini sağlayan yetkililere ayrıca şükranlarını sunduğunu söyledi.
Erdoğan, ''Türkiye ile Azerbaycan dünya üzerinde emsali bulunmayan nitelikte ilişkileri olan iki kardeş ülkedir ve Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi bu kardeşliği taçlandıran kalıcı bir eser olacaktır. Bu düşüncelerle Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin gerek ikili ilişkilerimiz, gerekse bölgesel işbirliği adına hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum'' diye konuştu.
Erivan'a Mesaj
Başbakan Erdoğan, Akdamar Kilisesi'nde ayin yapılmasıyla ilgili soru üzerine de şunları kaydetti:
''Bu aslında bizim dünyaya bakışımızın bir ifadesi yani kendi ülkelerinde, kendi dünyalarında onlar bize nasıl bakıyor, biz nasıl bakıyoruz? Ülkemizde Ermeni vatandaşlarımız var. Bizim onların dini abidelerine bakışımız, mabetlerine bakışımız nasıl, onların bakışı nasıl, bunu ortaya koyalım istedik. Ve bizim iktidarımıza kadar böyle bir şey yoktu. İlk defa bunu ele aldık. Burayı restore ettik. Restore ettikten sonra da yılda bir kez burada bir ayin yapılmasına müsaade ettik. Tıpkı Trabzon'da Sümela Manastırı'nda müsaade edildiği gibi. Bu aslında Türkün hoşgörüsünün bir ifadesidir. Bu hoşgörüyü bizim diğer inanç mensuplarından, dünyanın değişik yerlerinden beklemek de hakkımızdır. Temenni ediyoruz ki onlar da aynı anlayışı, aynı hoşgörüyü, aynı yaklaşımı bize gösterir ve bu yaptıklarımız karşılıksız kalmaz diye düşünüyoruz, buna inanıyoruz. Bizde bir söz var, 'At denize, balık bilmezse halik bilir', mesele o, şimdi yaptık, bu konudaki hoşgörümüzü gösterdik. Temenni ederim ki onlar da bunu anlarlar.''
Başbakan Erdoğan imza töreninin ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile ortak basın açıklaması yaptı.
Eski Azerbaycan Cumhurbaşkanı merhum Haydar Aliyev'in ''Bir millet, iki devlet'' olarak tanımladığı Türkiye-Azerbaycan işbirliğinde bugün tarihi bir ana şahitlik ettiklerini belirten Erdoğan, merhum devlet başkanının o veciz ifadesinde hayat bulan anlayışın, az önce Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte imzaladıkları Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Anlaşması ile yeni bir boyut kazandığını söyledi.
Bu dostluğun gelecek nesillere de güçlendirilerek aktarılması noktasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'ni kalıcı bir eser olarak gördüğünü ifade eden Erdoğan, Türkiye-Azerbaycan işbirliğinin sadece iki devlet arasındaki güçlü dayanışmaya değil, aynı zamanda halkların paylaştığı köklü tarih ve gönül birliğine dayandığını kaydetti.
Başbakan Erdoğan, Türk ve Azeri halklarının aynı dili konuştuğunu, ortak bir tarihi paylaştığını ve her iki ülkenin ortak bir coğrafyada barış, istikrar ve refahın sağlanmasını amaçladığını vurguladı.
Bu sağlam zemin üzerine bina edilen ''Bir millet, iki devlet'' ilkesi temelinde yürütülen ilişkilerin, siyasi ve ekonomik alanda kaydedilen gelişmelerle bugünkü mükemmel seviyesine ulaştığına işaret eden Erdoğan, ''İnanıyorum ki Konsey mekanizması sayesinde Türkiye-Azerbaycan dostluğunu gelecek nesillerimize sarsılmaz bir işbirliği olarak emanet edeceğiz'' dedi.
Daha önce Suriye, Ürdün, Lübnan, Irak, Rusya ve Yunanistan gibi ülkelerle de ihdas edilen bu mekanizmanın gerek ikili, gerekse bölgesel işbirliğinin geliştirilmesine sağladığı gözle görülür faydaları kısa dönemde dahi müşahede etme imkanları olduğunu belirten Erdoğan, bu mekanizmanın Türkiye-Azerbaycan işbirliğine de muazzam katkılarda bulunacağından kuşku duymadığını söyledi.
Erdoğan, Konsey çerçevesinde oluşturulacak alt komisyonların, ilişkilerin her alanda düzenli olarak gözden geçirilmesini sağlayarak, hem müspet alanlardaki ivmenin korunmasına, hem de birtakım pürüzlerin kamuoyunda istismar edilmesini de önleyecek şekilde anında giderilmesine vesile olacağını dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin aynı zamanda, ''Azerbaycan'ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir'' diyen Atatürk ile ''Bir millet, iki devlet'' diyen merhum Haydar Aliyev'den aldıkları bayrağı daha ileri noktalara taşıma kararlılıklarının bir tezahürü olduğunu vurguladı.
Bu vesileyle, Konsey'in kurulması aşamasında gösterdiği işbirliği için ''Dostum ve kardeşim'' diye hitap ettiği Cumhurbaşkanı Aliyev'e teşekkür eden Erdoğan, ayrıca büyük bir fedakarlık ve özveriyle çalışarak, anlaşmanın kısa sürede onay aşamasına gelmesini sağlayan yetkililere ayrıca şükranlarını sunduğunu söyledi.
Erdoğan, ''Türkiye ile Azerbaycan dünya üzerinde emsali bulunmayan nitelikte ilişkileri olan iki kardeş ülkedir ve Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi bu kardeşliği taçlandıran kalıcı bir eser olacaktır. Bu düşüncelerle Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin gerek ikili ilişkilerimiz, gerekse bölgesel işbirliği adına hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum'' diye konuştu.
Erivan'a Mesaj
Başbakan Erdoğan, Akdamar Kilisesi'nde ayin yapılmasıyla ilgili soru üzerine de şunları kaydetti:
''Bu aslında bizim dünyaya bakışımızın bir ifadesi yani kendi ülkelerinde, kendi dünyalarında onlar bize nasıl bakıyor, biz nasıl bakıyoruz? Ülkemizde Ermeni vatandaşlarımız var. Bizim onların dini abidelerine bakışımız, mabetlerine bakışımız nasıl, onların bakışı nasıl, bunu ortaya koyalım istedik. Ve bizim iktidarımıza kadar böyle bir şey yoktu. İlk defa bunu ele aldık. Burayı restore ettik. Restore ettikten sonra da yılda bir kez burada bir ayin yapılmasına müsaade ettik. Tıpkı Trabzon'da Sümela Manastırı'nda müsaade edildiği gibi. Bu aslında Türkün hoşgörüsünün bir ifadesidir. Bu hoşgörüyü bizim diğer inanç mensuplarından, dünyanın değişik yerlerinden beklemek de hakkımızdır. Temenni ediyoruz ki onlar da aynı anlayışı, aynı hoşgörüyü, aynı yaklaşımı bize gösterir ve bu yaptıklarımız karşılıksız kalmaz diye düşünüyoruz, buna inanıyoruz. Bizde bir söz var, 'At denize, balık bilmezse halik bilir', mesele o, şimdi yaptık, bu konudaki hoşgörümüzü gösterdik. Temenni ederim ki onlar da bunu anlarlar.''