Türkiye'nin Batı ile son dönemdeki ilişkileri, hem İngiliz Economist dergisinin bu haftaki hem de Financial Times (FT) gazetesinin 18 Haziran Cuma günkü sayısında ele alındı.
Economist dergisinde köşe yazarı ve gazeteci David Rennie tarafından kaleme alınan "Charlemagne" adlı köşede, ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in geçen hafta Londra'dayken söylediği, "Avrupa'nın Türkiye ile bağları artırma konusundaki isteksizliğinin Ankara'yı doğuya doğru ittiği" yönündeki sözleri hatırlatıldı.
Dergideki bir karikatürde de AB bayrağı desenli gömlek giyen bir adam, üzerinde bir Türk'ün bulunduğu halıyı elinden bırakıyor, AB'yi temsil eden adamın üstünde ise kendisini işaret eden "büyük bir ABD parmağı" bulunuyor.
Amerikalı siyasetçilerin ve akademisyenlerin AB'ye bakışının eleştirildiği makalede, Amerikalı Demokrat siyasetçi Howard Dean'in de Avrupalı siyasetçilerin, ülkelerinde artan yabancı düşmanlığını hesaba katıp aşırı sağ oylar için Türkiye'ye tam üyelik yerine ayrıcalıklı ortaklık önerdiği görüşünde olduğunu aktardı.
TÜRKİYE SORUNU IRKÇILIĞA İNDİRGENEMEZ
Dergi, Amerikalı yetkililerin şikayetlerinin bazılarında doğruluk payı bulunduğunu, ancak "Türkiye sorununun ırkçılığa indirgenemeyeceğini" kaydetti.
Economist'te şöyle denildi: "Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel gibi AB liderleri, Türkiye'nin uygunluğunu sorguladığında seçmenlerine oynuyor. Destekçileri de Türklerin kulübe girmek için fazla yabancı ya da fazla Müslüman olduğunu düşünüyor.
Ama Türkiye sorunu ırkçılığa indirgenemez. Bir kere ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Avrupa'ya Türk diplomasisinin Doğuya kayışıyla mücadele etme çağrısı yaparken, AB üyeliğiyle Washington'un Orta Doğu politikalarına destek vermek aynı şeymiş gibi gösterme riski alıyor. Sonuçta bazı Avrupa ülkeleri, şu anki İsrail hükümetinden gerçekten hoşlanmıyor ve İran'a yaptırımlar konusunda da ikna olmuş değil. Batı karmaşık bir blok. Derhal üyelikten bahsetmek de saçma. Türkiye'nin dostları bile bunun en az 10 yıl süreceğini biliyor. Bazı alanlarda çıkmaza girildi. AB, bazı müzakere başlıklarını dondurdu. Türkiye de bir AB ülkesi olan Kıbrıs'ı tanımayı reddediyor."
Financial Times (FT) gazetesi de bugünkü sayısında, "Batı, Türkiye'ye masada daha uygun bir koltuk sunmalı" başlıklı bir makaleye yer verdi.
Gazetenin yazarlarından Philip Stephens'ın kaleme aldığı makalenin yanı sıra yayımlanan karikatürde, bir masanın etrafında oturan Sarkozy, Merkel ve ABD Başkanı Barack Obama, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a oturması için daha küçük bir sandalye gösteriyor, Başbakan Erdoğan ise parmağını "hayır" anlamında sallıyor.
BATI HENÜZ TÜRKİYE'Yİ KAYBETMEDİ
"Batının henüz Türkiye'yi kaybetmediği" yorumuyla makalesine başlayan Stephens, "Türkiye'nin artık, yumuşak başlı, ricacı bir ülke olmadığını, Avrupa ve ABD'deki pek çok kişinin Türkiye'nin ebediyen böyle kalmasını umduğunu" yazdı.
"Türkiye, canlı ekonomisi ve siyasette kendine artan güveniyle, Batının kendisine biçtiği rolü aştı" denilen makalede, "Türkiye'nin, isteyerek yüzünü Doğuya döndüğü, Batı demokrasisinden kaçınıp İslamcılığa sarıldığı ve eski Osmanlı topraklarında yeniden liderlik arayışında olduğu" senaryosunun bu aralar revaçta olduğu kaydedildi.
Stephens, "Batının hor davrandığı Ankara, bölgesinde ilişkilerini tamir ediyor. Kendisini bölgesinde göstermek için ekonomik ve diplomatik fırsatlardan yararlanıyor" diye yazdı. ABD Savunma Bakanı Gates'in sözlerini hatırlatan Stephens, Gates'i şöyle eleştirdi:
"ABD Savunma Bakanının Türkiye'nin Doğu ile Batı arasında bir seçimle karşı karşıya olduğunu var sayması yanlıştı. Ayrıca Washington'un son yıllarda Türkiye'yle ilişkileri çok daha iyi yönettiğini ima ederken de, gerçekleri söyleme konusunda biraz ekonomik davranıyordu. Geriye dönüp ilişkilerin kötüleşmeye başladığı anı bulmaya çalışırsak, George Bush yönetiminin, Irak'ın işgalinde Türkiye'yi bir sıçrama tahtası olarak kullanmak için yaptığı amirane talepten daha iyisini bulamayız."
HEP KENDİLERİNE BORÇLU OLAN BİR TÜRKİYE
"Bir zamanlar Batıya üye olmanın Washington ne isterse yapmak anlamına geldiğini" kaydeden Philip Stephens, Türkiye'nin şimdi kendi çıkarları, fikirleri ve doğruları bulunduğunu belirtti ve şunları kaydetti:
"Birçok Amerikalı ve bazı Avrupalılar için bu, sinir bozucu olmaktan da öte bir durum. Hayal ettikleri Türkiye, hep kendilerine borçlu olan ve Batı masasında verilecek herhangi bir sandalyeye minnettar bir Türkiye'ydi. Tabii işin ironik yanı, bu yeni, kendine güvenen Türkiye'nin daha önceki uysal haline kıyasla Batıya verebileceği daha çok şey olması. Bu haliyle Orta Doğu ve Müslüman dünyasında daha çok itibarı var. Batının gerçekten kaybetmemesi gereken Türkiye işte bu."